SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Enerjide kadın hareketi başlatmak çok mu zor?

Sektörün ihtiyacı olan nitelikte kadınların yetişmesini sağlayarak, enerji sektörünü kadın yeteneğini çeken bir hale getirmek ile sektörde cinsiyet eşitliği girişimleri elbette el ele yürütülmeli. Bu konuda sorumluluk hem kamu yönetimine hem de özel sektöre düşüyor

|

Fatma G. Kabasakallı

Dünya çapında ülke ekonomilerinde kadınlar varlıklarını göstermek ve potansiyellerini hayata geçirmek için ciddi mücadeleleri sürdürürken, enerji sektörü kadının temsiliyetinin ve cinsiyet eşitliğinin oldukça düşük seyrettiği endüstrilerin başında geliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2021 raporlarına göre (IEA) küresel iş gücünün yüzde 48’ini kadınlar oluştursa da enerji üretim ve dağıtım alanlarındaki kadın oranı maalesef yüzde 22’de kalmış durumda. Yönetici seviyesinde bu oranlar çok daha düşük ve üst düzey yöneticilerde kadınların yeri yüzde 14’te, liderlik düzeyinde ise yüzde 12’ler düzeyinde. Kadınların iş hayatında eşit fırsatlardan faydalanamamasının yanında, erkeklerle aralarındaki ücret makası da hala ciddi oranda açık ve şirketlerin karar alıcıları arasındaki yeri de büyük oranda erkeklerin gerisinde. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve sosyo-kültürel engellerin, ekonomi ve iş hayatına açık bir yansıması elbette. Öte yandan, dünyanın en büyük operasyonlarını gerçekleştiren başta petrol ve gaz şirketleri olmak üzere ekonominin lokomotifi olan “enerji sektörünün” hala yoğun bir şekilde erkek egemen kalmış olması sektörün de bu konudaki çalışmalarının yeterli olmadığının en büyük göstergesi. Bankacılık, ilaç, sağlık, hizmet ve hızlı tüketim sektörlerinde en azından karar alıcılar ve yönetim kadrolarına kadınların geçişi nispeten daha rahatken enerji sektöründe bariyerler sürüyor. Öte yandan Avrupa Birliği’nin (AB) enerji dönüşümü hareketi sektörün kendisini baştan aşağı yenileme gayretini de içerdiği için enerjide cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve daha fazla kadının potansiyelini kullanması için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Ancak bugünün şartlarına ve durumuna baktığımızda, henüz bu alanda da yeterli yol alınmadığı ortada. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın raporlarına göre, kadınların bu sektördeki yeri ise yüzde 32 düzeyinde ve idari görevlerde bu oran daha da düşük. Sürdürülebilir bir gelecek hedefinde ilerlerken, kadınların yetenek havuzunda yeterli oranda yer alması için atılacak çok adım var. Üstelik bu adımlar kız çocuklarının bilim, teknoloji, matematik ve mühendislik (STEM) alanlarındaki becerilerinin güçlendirilmesinden başlıyor.

“Enerji dönüşümü hareketi sektörün kendisini baştan aşağı yenileme gayretini de içerdiği için enerjide cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve daha fazla kadının potansiyelini kullanması için bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Ancak bugünün şartlarına ve durumuna baktığımızda, henüz bu alanda da yeterli yol alınmadığı ortada.”

Enerjide kadın dayanışması ihtiyacı

Türkiye enerji sektöründeki durum da dünyadan pek farklı değil. Kadın cinayetlerinin ve kadına karşı şiddetin pek çok farklı türüne şahit olduğumuz ülkemiz gündeminde, kadınların ekonomideki yerinin güçlendirilmesinin tümden bir toplumsal cinsiyet eşitliği hareketinden bağımsız düşünmek mümkün değil. Beyaz yakalı işlerde çalışan kadınların ağır iş hayatı altında ezilmesinden, anne olarak aldığı rolün yüküne kadar, kadınların “eşit şartlarda” çalışma imkanına kavuşması için gidilecek uzun bir yol var. Bu yolda erkeklerin desteği elbette çok kıymetli ancak kadın-kadına dayanışmayla elde edilen olumlu sonuçlar pek çok uluslararası araştırmayla da kanıtlamış durumda. Bu sebeple özellikle Türkiye gibi kadının toplum içindeki yerinin, algısının ve statüsünün güçlendirilmeye büyük ihtiyaç duyulduğu ülkelerde, ekonominin her sektöründe olduğu gibi erkek egemen bir şekilde faaliyet gösteren enerjide de kadınların birbirini desteklemesi de hayati öneme sahip.

Kadınları daha görünür kılmak

Kadınların enerji projeleri değer zincirinde daha fazla yer almasından, kamunun toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlendirilmesi politikalarının içinde teknik alanlardan enerji sektörüne de önem verilmesine kadar geniş bir gelişim alanı var. Bununla birlikte, pek çok uluslararası ve ulusal araştırmanın hem fikir olduğu ve altını çizdiği en önemli konuların başında ise, enerji endüstrisinde bulunan kadınların daha görünür olması gerektiği. Bu konuda medya, iletişim platformlarının yanı sıra, enerji sektöründeki sivil toplum kuruluşlarının da programlar geliştirmesi bugünün en büyük ihtiyacı durumunda. Petrol, doğal gaz, rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji alanlarında ciddi sayıda sivil toplum kuruluşları bulunuyor. Fakat bu kuruluşların yönetim kadrolarındaki kadın sayısı da pek parlak değil. Bir süre Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği’nin (TÜREB) Yönetim Kurulu Başkanlığını Ebru Arıcı’nın yapması sektörde iyi örnekler arasında olsa da hala bu alanda doldurulması gereken ciddi bir açık var. Kadınların temsiliyetinin artırılması noktasında enerji alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarının ortak proje ve program üzerinde çalışması, sektörün operasyonel tarafına da hem örnek olacak hem de itici güç oluşturmada büyük öneme sahip. Bir yandan sektörün ihtiyacı olan nitelikte kadınların yetişmesini sağlamak, enerji sektörünü kadınlar için yeteneği çeken bir hale getirmek diğer yandan da sektörde cinsiyet eşitliği makasını kapatmaya yönelik girişimler elbette el ele yürütülmeli. Bu konuda sorumluluk hem kamu yönetimine hem de özel sektöre düşüyor. Sektörde pek çok iyi uygulamalar sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında yürütülüyor. Çeşitlilik, kapsayıcılık gibi çok parlak ve dikkat çekici söylemler var, evet. Ancak bu konuyu “kurumsal bir sosyal sorumluluk” olmaktan çıkararak, firmaların “çalışma biçimi” ve “sürdürülebilirlik stratejilerinin bir parçası” haline getirmek, somut sonuç elde etmenin anahtarı olma potansiyeline sahip. Kadın yöneticilerin ve kadın çalışanların ekonomiye yaptığı katma değeri ölçen pek çok rapor mevcut ve rakamlar, milyon dolarlık katkılardan bahsedebiliyoruz. Fakat buraya gelebilmek için önce kalıplaşmış algıları, ön yargıları bir kenara bırakmak ardından da hiç beklemeden enerjide bir kadın hareketi başlatmak elzem görünüyor.

NEDEN AZ KADIN VAR?

Deloitte’in 2018 yılında yaptığı araştırmada, enerji sektöründeki kadınlara göre, C seviyesi rollerde kadınların azlığı, temel olarak, sektördeki erkek egemen kültüre, sektörün liderlik pozisyonları için erkeklere daha meyilli olmasına, yönetimden yetersiz destek olmasına ve sektörün genel algısına bağlı.
%59: Enerji sektörünün erkek egemen bir sektör olması
%45: Endüstrinin liderlik pozisyonları için erkeklere daha meyilli olması
%42: Yönetimden yetersiz destek
%37: Enerji sektörünün genel algısı

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.