'Birkaç yıl içinde hızlı bir büyümeye katkıda bulunacak'
Hem Türkiye'de hem de dünya çapında farklı alanlardaki endüstrilere rekabetçi dijital teknolojiler sağladıklarını söyleyen Honeywell Türkiye, İsrail & Orta Asya Başkanı Uygar Doyuran, "Türkiye'nin genel merkez olarak yer aldığı yapımızda, bölgemizdeki güçlü ekibimizle Orta Asya bölgesine hizmet vermek gerçekten gurur verici. Yeni altyapı projelerinin hayata geçirilmesi, bu bölgede önümüzdeki birkaç yıl içinde hızlı bir büyümeye katkıda bulunacak" dedi.
Geçtiğimiz iki yılda dijital dönüşüm, yaşanan pandeminin de etkisiyle oldukça hız kazandı. Uzun yıllardır kuruluşların dijital dönüşümüne öncülük eden bir yönetici olarak şu ana kadar ne tür çalışmalara ağırlık verdiniz, kısa ve orta vade öngörüleriniz neler?
Kariyerim boyunca; finanstan eğitime, perakendeden tüketici dünyasına, sanayiden savunmaya kadar hemen hemen her sektörde dijital dönüşüm konusunda yoğun çalışmalar yapma fırsatım oldu. Tüm bu sektörlerde nesnelerin interneti (IoT), bulut bilişim, yapay zekâ, büyük veri, dijital ikizler gibi birçok dijital teknolojinin dönüştürücü etkilerine şahit olduk.
Pandemi sonrası büyüme eğilimine geri dönülürken verimliliği ve rekabet gücünü en üst düzeye çıkarma ihtiyacı, işletmelerin karşı karşıya kaldığı daha geniş bir yelpazeye yayılan rekabet koşulları ve giderek daha fazla benimsenen uzaktan veya hibrit çalışma modeli gibi etmenler bize dijital dönüşümün her zamankinden çok daha önemli olduğunu gösteriyor. Bu sebeple dijitalleşme, işletmelerin rekabetçi olabilmelerini ve hep bir adım önde kalabilmelerini sağlayan hayati bir öneme sahip.
Bugün Honeywell olarak sunduğumuz çözüm portföyümüzde tüm bu teknolojilerden yararlanıyoruz. Ancak teknolojilerin kendisinden daha önemli olan, bunları müşterilerin ihtiyaçlarına doğrudan cevap verecek çıktılara, sonuçlara dönüştürmek. Çalışmakta olduğumuz müşterilerimizden bir örnek vereyim: Bir üretim tesisinde dijital teknolojilerimiz, yöneticilerin tüm faaliyetleri izlemelerine yardımcı oluyor ve veriler yöneticilerin öncelikli odak alanlarına özel olarak uyarlanarak tek bir “gerçeklik” kaynağı sunuyor. Bir CEO temel operasyonları ve finansal durumu gerçek zamanlı olarak görmek isterken, bir fabrika müdürü ise varlık performansını ve üretim verimini kontrol edebiliyor. Honeywell olarak, bu çıktıların elde edilmesini sağlamak üzere kontrol sistemlerinden IoT cihazlarına, gelişmiş yazılım çözümlerinden yapay zekâ uygulamalarına kadar geniş bir altyapı sunuyoruz. Türkiye ve Orta Asya'daki birçok müşterimize, tesis genelindeki operasyonları optimize etmeleri, enerji tüketimini azaltmaları ve kestirimci bakım ile güvenilirliği artırmaları konusunda destek veriyoruz.
Endüstriyel dijital dönüşüm rekabetçilik ve hayatta kalmak için bir zorunluluk haline geldiği için yakın ve orta vadede hız kazanmaya devam edecek. Dijital dönüşüm çalışmalarından azami fayda sağlamak isteyen endüstriyel müşterilerin, faaliyet gösterdikleri sektörlerde güçlü bir deneyime sahip şirketlerle çalışması gerekiyor. İleri teknolojiler ile müşterinin içinde bulunduğu koşullara özel hazırlanmış çözümler üretmek, giderek artan miktarda verinin kombinasyonu ve bunu işleme gücü çalıştığınız şirketin sektör deneyimi ile birleştiğinde size en yüksek katkıyı sağlıyor.
Türkiye'nin yanı sıra Honeywell'in Orta Asya ve hızla büyüyen bölgelerdeki faaliyetlerini de yönetiyorsunuz. Geniş bir perspektiften baktığınızda bu bölgelerde ne gibi fırsatlar görüyorsunuz? Genel bir değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Honeywell'in Orta Asya bölgesi; Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkmenistan gibi stratejik öneme sahip ülkeleri kapsıyor ve toplam 340 milyar doları aşan bir Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'yı temsil ediyor. Kazakistan ve Özbekistan ekonomilerinin dünyaya açılması, bizim bölgedeki güçlü varlığımız ve deneyimimizle birleştiğinde beraberinde çok sayıda fırsat doğuruyor.
Ham petrol ve doğal gaz açısından oldukça zengin olan bu bölgede önemli boru hatları üzerinden ihracat yapılıyor. Honeywell'in engin deneyimi, mevcut çözümleri ve teknolojileri; bu kaynakların çıkarılması, işlenmesi ve nakliyesinde önemli bir rol oynuyor. Bu bölgede, önde gelen petrokimya, petrol ve doğal gaz tesisleri için en kritik teknolojileri sağlıyoruz. Bugün itibarıyla bölgedeki müşterilerimize “Petrol ve Gaz İşleme”, “Proses Teknolojileri”, “Gelişmiş Dijital Çözümler”, “Siber Güvenlik”, “Bina Teknolojileri”, “İş Güvenliği” ve “Verimlilik” alanlarında sunduğumuz çözümlerimizle hizmet veriyoruz.
Ayrıca Orta Asya’da çok sayıda büyük altyapı projelerinde yer alıyoruz. Örneğin kentleşmenin giderek arttığı Taşkent, Nur Sultan ve Bakü gibi metropollerde, daha verimli ve güvenli kentsel ortamlar oluşturmak üzere akıllı bina ve akıllı şehir çözümleri sunuyoruz. Yeni altyapı projelerinin hayata geçirilmesi, bu bölgede önümüzdeki birkaç yıl içinde hızlı bir büyümeye katkıda bulunacak.
Türkiye'nin genel merkez olarak yer aldığı yapımızda, bölgemizdeki güçlü ekibimizle Orta Asya bölgesine hizmet vermek gerçekten gurur verici.
Honeywell olarak Türkiye'nin dijitalleşmesine nasıl katkıda bulunuyorsunuz? Farklı sektörlerden örnekler verebilir misiniz?
Honeywell hem Türkiye'de hem de dünya çapında endüstrilerin günümüz pazar koşullarında rekabet edebilmelerine yardımcı olan dijital teknolojiler sağlıyor. Örneğin birkaç yıl önce bir e-ticaret sitesinden ürün siparişi verdiğinizde, hızlı teslimat 2-3 iş günü sürüyordu. Bugün ise, hemen ertesi gün teslimat sağlanabiliyor. Bu, Honeywell tarafından geliştirilen büyük ölçekli otomasyon teknolojilerinin ürün toplama, paketleme ve ikmal gibi tedarik zincirinin önemli halkalarında kullanılmasıyla mümkün oldu. Çözümlerimiz Türkiye’nin önde gelen e-ticaret ve perakende şirketleri tarafından yaygın şekilde kullanılıyor.
Öte yandan, petrol, doğal gaz ve petrokimya sektörlerinde ise plansız kesintileri azaltarak, israfı en aza indirerek ve her zaman sıkı güvenlik tedbirleri sağlayarak her bir varilden maksimum değer elde etmek oldukça önemli konular arasında yer alıyor. SOCAR'ın Star Rafinerisi’nde de bu anlamda gurur duyduğumuz Dijital Rafineri uygulamalarımız kullanılıyor. Tam otomatik uzaktan izleme ve kontrol, dijital ikizler ile varlık performansı ve kestirimci bakım sağlarken, bu sistemlerle entegre şekilde kapsamlı bina ve güvenlik teknolojilerimizi SOCAR ile birlikte Star Rafinerisi’nde uçtan uca sunuyoruz.
Diğer tarafta, sağlıklı ve sürdürülebilir binalara duyulan ihtiyacın her geçen gün artması Honeywell’in bina teknolojilerine talebi artırıyor. Bu çözümlerimizle binaların iklimlendirme, yangın ve her türlü güvenlik sistemleri etkin bir şekilde yönetilebiliyor. Ayrıca yine dijital teknolojilerimizle binalarda enerji verimliliği ve hava kalitesini iyileştirmek için etkin çözümler sağlıyoruz. Ford Otosan, PHILSA Torbalı Fabrikaları ve Akmerkez gibi birçok büyük ticari ve endüstriyel tesiste enerji verimliliği çözümlerimiz yer alıyor. Pandemi sebebiyle de hava kalitesi çözümlerimize müşterilerimizden gelen taleplerde önemli ölçüde bir artış oldu ve bu yönelimin uzun süre daha devam edeceğini düşünüyoruz.
Öte yandan; hangi alanda olursa olsun, endüstriyel altyapılara karşı hızla artan tehditle mücadele etmek için söz konusu teknolojilerin sağlam siber güvenlik yeterliliklerine sahip olması gerekiyor. Honeywell olarak müşterilerimize dijitalleşme yolculuklarında destek sunarken, siber güvenlik alanını da son derece önemsiyoruz. Bugün, Türkiye'deki birçok endüstriyel müşterimiz Honeywell’in siber güvenlik çözümlerini kullanıyor.
Honeywell olarak 2035 yılına kadar karbon nötr olma hedefinizin olduğunu biliyoruz. Bu hedefe ulaşmak için Türkiye'de ve dünyada ne tür çalışmalar yürütüyorsunuz?
2035 yılına kadar faaliyetlerimizde ve tesislerimizde karbon nötr olma taahhüdümüz, hem kendi çevresel ve sürdürülebilirlik profilimizi geliştirmemize hem de müşterilerimize daha yenilikçi ürünler ve hizmetler sunabilmemize fayda sağlayan çalışmalarımızın son dönemdeki kilometre taşı diyebiliriz.
Örneğin, 2004'ten bu yana sera gazı yoğunluğumuzu yüzde 90 oranında azalttık, 2004 - 2011 yılları arasında enerji verimliliğini artırma hedefimizin yüzde 20 oranında üzerine çıktık, ayrıca 2010'dan bu yana bina otomasyonu, aydınlatma kontrolü ve mekanik iyileştirmeler de dâhil olmak üzere 5.700'ü aşkın verimlilik projesi gerçekleştirdik.
Bu başarıların bir kısmını hem bizim hem de müşterilerimizin kullanabildiği yeni verimlilik kazanımlarıyla elde ettik. Akıllı bina sistemlerinden bulut tabanlı veri analitiğine kadar hâlihazırda piyasada bulunan teknolojilerimizi, kendi tesislerimizde ve faaliyetlerimizde kullandık. Az önce bahsettiğim gibi enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik çözümlerimiz Türkiye’de önemli endüstriyel tesisler ve binalarda aktif olarak kullanılıyor.
Ayrıca Sürdürülebilir Çözümler için geliştirdiğimiz ileri teknolojileri, önde gelen müşterilerimiz vasıtasıyla Türkiye'de hayata geçiriyoruz. Bunlar arasında “Ecofining” teknolojilerimiz ile Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (Sustainable Aviation Fuel - SAF) üretimi, “UpCyclePro” teknolojimiz ile Plastik Atıkların Gelişmiş Geri Dönüşümü, gelişmiş karbon yakalama teknolojilerimiz ile çelik ve çimento gibi sektörlerde yeşil hedeflere ulaşma, yenilenebilir enerji için “Flow Battery” teknolojimiz ile gelişmiş batarya depolama çözümleri yer alıyor. Bu teknolojilerin her biri daha yeşil bir dünyaya doğru yolculuğumuzda dönüştürücü niteliğe sahip.
Honeywell'in Ecofining teknolojisi, sürdürülebilir endüstriyel çözümlerin en başarılı örneklerinden biri. Bu çözüm hakkında bizlere daha detaylı bilgi verebilir misiniz? Çözüm Türkiye'de herhangi bir sektörde uygulandı mı? Dünya çapında verebileceğiniz örnekler neler?
Honeywell Ecofining, şu anda kullanıma hazır olan ve müşterilerimizin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olan dönüşümsel bir teknoloji.
Ecofining teknolojsi; gıda olarak tüketilmeyen doğal yağları, hayvansal yağları ve diğer atık yağları Yeşil Dizel ve Yeşil Jet Yakıtı gibi sürdürülebilir yakıt türlerine dönüştürüyor. Bu yakıtlar, herhangi bir motor değişimi gerektirmeden yüzde 50'ye varan oranda ikame yakıt olarak kullanılabiliyor.
Dünyanın en büyük petrokimya şirketleriyle, havacılık alanında sürdürülebilir yakıtlar üretmek üzere Ecofining konusunda iş ortaklıklarımız bulunuyor. Türkiye'deki önemli müşterilerimizle de bu teknoloji üzerinde çalışmaya başladık, yakında bu ortaklıklar hakkında sizlerle daha fazla bilgi paylaşmayı heyecanla bekliyoruz.
Peki, sürdürülebilir havacılık yakıtına geçiş yakın gelecekte mümkün olacak mı?
Endüstri verileri bize gösteriyor ki; eğer havacılık bir ülke olsaydı, en büyük altıncı CO2 emisyonu üreten ülke olurdu. Açıkça görülüyor ki, küresel ekonomi için kritik olan havacılık sektöründe çevresel ayak iziyle mücadele edilmesine ihtiyaç var ve hâlihazırda bu konu endüstri tarafından ele alınıyor.
Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF), bizim yaklaşık on yıldır öncülük ettiğimiz ve önümüzdeki birkaç yıl içinde giderek daha verimli hâle gelecek bir çözüm. Honeywell kısa süre önce United Airlines iş birliği ile Alder Fuels'e multi-milyon dolarlık bir yatırım yaptı. Alder Fuels, tarım ve orman ürünleri atıkları gibi biokütle kaynaklarını düşük karbonlu, ikame ham petrole dönüştüren ve bu şekilde sürdürülebilir havacılık yakıtı teknolojilerini geliştiren bir teknoloji şirketi. Alder’in teknolojileri ile Honeywell’in Ecofining süreci bir araya getirilerek, jet yakıtı yerine yüzde 100 ikame yakıt üretilmesi amaçlanıyor.
Hidrojenin yakıt olarak kullanımı, yine geniş çevrelerce tartışılan bir başka çözüm. Orta vadede, gelişmekte olan kentsel hava araçları sektöründe kullanılabilecek küçük, hafif uçaklar için hidrojen yakıtlı sistemleri bir fırsat olarak görüyoruz. Bugün, Honeywell olarak insansız hava araçlarının, bataryalarla veya benzinli motorlarla çalışanlara kıyasla üç katı kadar daha uzun sürede havada kalabilmelerini sağlayan hidrojen yakıt hücreleri teknolojisini sağlayabiliyoruz.
Geleneksel uçuşları daha sürdürülebilir hâle getirmek için üzerinde çalıştığımız başka teknolojiler de var. Örneğin aviyonik ve mekanik sistemlerimiz, havayollarının daha verimli rotalarda uçuş yapmalarına ve uçuşları sırasında daha az yakıt kullanmalarına yardımcı olabiliyor.
Havacılığı bir gecede dönüştürecek tek bir çözüm olmadığı açıkça ortada, ancak SAF de dâhil olmak üzere pek çok teknoloji bu endüstrinin daha sürdürülebilir bir geleceğe geçişini desteklemede kritik öneme sahip.
UpCycle Process teknolojisi plastiğin geri dönüştürülmesinde ne kadar etkili? Bununla ilgili bizimle birkaç örnek paylaşabilir misiniz?
Günümüzde plastiğin çok küçük bir kısmı başarıyla geri dönüştürülebiliyor. Honeywell’in UpCycle Process Teknolojisi ise bu dönüşümü %90’a kadar artırabiliyor. Devrim niteliğindeki bu yöntemle, geri dönüştürülebilen plastik türü sayısı artıyor ve daha düşük karbon ayak izine sahip geri dönüştürülmüş plastik ham maddesi üretebiliyor.
Honeywell'in UpCycle Process Teknolojisi, plastikler için döngüsel bir ekonomi sağlamak amacıyla yüzlerce geri dönüşüm döngüsüne olanak verirken, işlenmemiş plastiklerin üretilmesinde fosil yakıtlara olan ihtiyacı azaltıyor. Toplama ve ayırma sürecindeki iyileştirmelerin yanı sıra diğer kimyasal ve mekanik geri dönüşüm süreçleriyle beraber kullanıldığında, Honeywell UpCycle Process Teknolojisi küresel plastik kullanımında geri dönüştürülebilen plastiğin oranını artırma potansiyeline sahip.
Teknolojimizi, 2021 yılının son çeyreğinde duyurduk ve uygulamalarımız şimdiden endüstri genelinde büyük ilgi görüyor. Kısa bir süre önce, UpCycle kullanarak Teksas'ta gelişmiş bir geri dönüşüm tesisi kurmak için Avangard Innovative ile iş ortaklığı planımızı duyurduk. Diğer yandan, 2023 yılına kadar İspanya'da yeni bir UpCycle tesisini devreye almak üzere Total Energies ve İspanya merkezli bir altyapı şirketi olan Sacyr ile çalışmalar yürütüyoruz. Bu tesiste yılda 30.000 metrik ton karışık plastik atık işlenmesi hedefleniyor.
Honeywell'in sürdürülebilirliği hızlandırmak adına teknolojik gelişmelere diğer katkıları nelerdir?
Honeywell olarak, sürdürülebilirlikle ilgili inovasyonlar konusunda köklü bir geçmişe sahibiz. Uzun yıllar önce, ozon tabakasına verilen zararı azaltmaya yardımcı olan soğutucu akışkanlar ve aerosoller geliştirdik. Teknoloji uzmanlarımız, emisyonlardan kaynaklanan zehirli gazları ve kirletici maddeleri azaltan bir otomobil kontrol sistemi olan katalitik konvertörü icat etti. Bugün ise, çok çeşitli endüstrilerde sürdürülebilirlik alanında önemli gelişmelerin önünü açacak inovasyonlar yapıyoruz.
Hidroflorokarbonların (HFCs) yani yüksek küresel ısınma potansiyeline sahip moleküllerin, soğutucu akışkanlar gibi uygulamalarda yaygın olarak kullanılması önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu duruma engel olunmazsa, iklimlendirme sistemlerinde kullanılan soğutucu akışkanların 2050 yılına kadar küresel ısınma üzerinde yüzde 20 ila 25 oranında etkisi olacağı öngörülüyor.
Honeywell; aerosoller, solventler ve gelişmiş kimyasallar ile birlikte yeni nesil düşük küresel ısınma potansiyeline sahip hidrofloroolefin (hydrofluoro-olefin - HFO) bazlı soğutucu akışkanların geliştirilmesine öncülük etti. Bunlar, belirli çözümler özelinde, pazardaki seçeneklerin sera gazı emisyonları etkisini yüzde 99'u aşan oranda azaltabiliyor.
Düşük Küresel Isınma Potansiyeli (GWP: Global Warming Potential) özellikli ürünlerinden oluşan Solstice portföyümüz, müşterilerimizin 260 milyon metrik tonun üzerinde karbondioksit eşdeğeri (CO2e) salınımını önlemelerine yardımcı oldu.
Buzdolapları gibi günlük temel ihtiyaç olarak kullandığımız eşyalarda bile, topluca bir araya geldiğinde dünya iklimi üzerinde ciddi olumsuz etkiye sahip olabilecek çözeltiler kullanılıyor. Geliştirdiğimiz Solstice HFO teknolojisi, dünya genelinde buzdolaplarında kullanılan HFC'lerin yerini alarak enerji verimliliğini arttıracak ve bu hayati sistemlerin çevresel etkilerini sınırlandıracak.
Dijitalleşmeden yola çıkarak geldiğimiz sürdürülebilirlik konusunda son olarak, Honeywell Forge olarak bilinen Kurumsal Performans Yönetimi yazılımımızdan bahsetmek istiyorum. Çünkü sürdürülebilirlik açısından oldukça önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Honeywell Forge; lojistik depo, endüstriyel tesis veya havaalanı terminali gibi yerlerde yürütülen endüstriyel operasyonlar sürecinde; daha önceleri erişilemez olan verileri elde edebiliyor, analitik algoritmalar ile birleştirebiliyor ve analiz edebiliyor. Bu veriler, hangi süreçlerin optimize edilip edilemeyeceğini, kayıpların nerelerde meydana geldiğini, hangi sistemlerin gereksiz enerji tükettiğini veya arıza riskinin nerede arttığını gösterebiliyor. Örneğin, Honeywell Forge'un bulut yazılımı analitiği, her uçuşta enerji tüketiminde yüzde 5'e kadar tasarruf sağlayarak uçuş operasyonlarını ve rotayı optimize edebiliyor.
Honeywell Forge, dünyamız için daha aydınlık bir gelecek yaratma yolunda, dijital dönüşümün ve sürdürülebilirliğin giderek daha ayrılmaz bir bütün haline geldiğini gösteren harika bir örnek.