PPK toplantı özeti yayımlandı
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edileceği bildirildi.
Merkez Bankası PPK toplantı özetini yayımladı. Özette, TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapıldığı bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edileceği bildirildi.
Özette, parasal sıkılaştırma ile birlikte Türk lirası tasarruf araçlarına olan talebin artmasını takiben parasal aktarımın talep üzerindeki bazı yansımalarının kademeli olarak ortaya çıktığı belirtildi. İç talep göstergeleri, dayanıklı mallar gibi sektörlerde fiyat indirimi gerçekleşmeleri ve planlarının yapılması, siparişler ve bunlara ilişkin beklentilerin talepte dengelenmeye yönelik öncü sinyaller verdiği ifade edilerek bununla uyumlu bir şekilde ithalat düşüş kaydetmiş ve dış ticaret dengesi nispeten olumlu bir görünüm sergilediği kaydedildi.
Özette şu ifadeler yer aldı:
“Küresel enflasyon yakın dönemde gerileme gösterirken, halen uzun dönem ortalamalarının ve merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretti. Eylül ayında tüketici enflasyonu, enerji fiyatlarından olumsuz etkilenirken, çekirdek enflasyon eğilimindeki katılığın gelişmiş ülkelerde kırılmaya başladığı gözlenmektedir.
Bir önceki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı dönemine göre tüketici enflasyonu gelişmiş ülkelerde yüzde 4,27 düzeyinden yüzde 3,71 seviyesine gerilerken, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 6,48 düzeyinden yüzde 6,54 düzeyine yükselmiştir. Buna karşın, Brezilya, Rusya ve Türkiye gibi bazı büyük ekonomiler dışında manşet enflasyon birçok gelişmekte olan ülkede de düşmüştür.
Enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 2; gelişmekte olan ülkelerde ise ortalama yüzde 3,5 olan hedeflerin üzerinde seyretmeye devam etti. 2023 yılı son çeyrek ortalama yıllık enflasyonun gelişmiş ekonomilerde yüzde 3,3, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6,7 seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Bir önceki PPK dönemine göre çekirdek enflasyon gelişmiş ülkelerde yüzde 4,57’den yüzde 4,21’e gerilerken, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 6,57’den yüzde 7’ye yükselmiştir. ABD ve Euro Bölgesinde 2023 yılı son çeyrek ortalama yıllık enflasyon beklentisi sırasıyla yüzde 3,3 ve yüzde 3,4 iken; çekirdek enflasyon beklentisi sırasıyla yüzde 3,5 ve yüzde 4,1 seviyesindedir.
Emtia fiyatları son dönemde genele yayılan bir düşüş sergilese de jeopolitik riskler, finansal koşullar ve arz yönlü faktörler petrol fiyatlarında oynaklığa, doğal gaz fiyatlarının ise yükselmesine yol açmaktadır. Varil başına brent petrol fiyatları bir önceki PPK toplantısından bu yana 88-98 ABD doları bandında hareket sergilerken, Avrupa doğal gaz fiyatları için gösterge niteliğinde olan TTF (Title Transfer Facility) ise yüzde 31,9 oranında artmıştır.
Emtia Fiyat Endeksinin mevcut seviyesi son on yılın ortalamasının yüzde 30,4 üzerindedir. Endeks geçen yıl ulaştığı en yüksek seviyeye göre yüzde 26,3 oranında gerilemiştir. Benzer şekilde geçen yıl ulaştığı tepe noktasına göre yüzde 14,5 gerileme kaydeden Tarımsal Emtia Fiyat Endeksi son on yılın ortalamasının yüzde 11,8 üzerindedir. Bu durum, gıdanın tüketici sepeti içerisindeki yüksek payı nedeniyle enflasyon üzerinde halen etkili olmaktadır.
Çekirdek enflasyonun ve enflasyon beklentilerinin yüksek seviyeleri küresel enflasyonun bir süre daha merkez bankalarının hedeflerinin üzerinde seyretmeye devam edeceğini ima etti.
Bu nedenle dünyanın birçok ülkesinde merkez bankalarının politika faizlerini parasal duruşun sıkılığını koruyacak düzeylerde tutmayı sürdürecekleri ve gelişmiş ülke merkez bankalarının genel olarak daha geç ve yavaş gevşemeye gidecekleri beklenmektedir.
Takip edilen 12 gelişmiş ülke merkez bankası son 20 ayda toplamda 153 toplantı yapmış, bu toplantıların 102 tanesinde politika faizleri artırılmıştır. Aynı dönemde takip edilen 15 gelişmekte olan ülke merkez bankası toplamda 225 toplantı yapmış, bu toplantıların 103 tanesinde politika faizleri artırılmıştır.
Uygulanan para politikasının sonuçları finansal koşullara da yansımaya başlamış ve merkez bankalarının finansman ve kredi koşullarındaki sıkılaşmaya yönelik vurguları güçlenmiştir. Son donemde artan belirsizlikler küresel finansal koşullar üzerinde sıkılaştırıcı yönde etkili olurken, Tayland ve Endonezya merkez bankaları sırasıyla eylül ve ekim ayları karar duyurularında bu gelişmeyi vurgulayarak politika faizlerinde artışa gitmişlerdir. Bununla birlikte tüketici enflasyonunda meydana gelen düşüş ile Brezilya, Peru, Polonya ve Şili merkez bankaları faiz indirim süreçlerine devam etmişlerdir. Buna karşın enflasyonun yüksek seviyeleri ve merkez bankalarının politika iletişimleri göz önüne alındığında, söz konusu ekonomilerde parasal sıkılığın devam edeceği beklenmektedir.
Küresel büyüme görünümündeki yatay seyre rağmen, iş gücü piyasalarındaki sıkılık devam etti. Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksi bir önceki PPK toplantısı dönemine kıyasla yatay seyretti. Endeksin 2023 yılı için tahmin edilen büyüme oranı ocak ayındaki dip seviyenin yaklaşık 0,4 puan üzerinde yüzde 1,7 düzeyindedir.
Bununla birlikte söz konusu endeksin 2022 yılındaki yüzde 3,5 olan büyüme oranı göz önüne alındığında Türkiye’nin dış talep görünümünde yıllık bazda kayda değer bir yavaşlama gözlenmektedir. Küresel Satınalma Yöneticileri Endeksi (Purchasing Managers' Index- PMI) verilerinde haziran, temmuz ve ağustos aylarında yaşanan düşüş eğilimi eylül ayında belirgin bir şekilde yavaşlamıştır.
Eylül ayında küresel imalat sanayi PMI verisi bir önceki aya göre 0,1 puan yükselerek 49,1 olurken, küresel hizmetler PMI verisi 0,3 puan azalmış ve 50,8 seviyesinde gerçeklemiştir. Böylece küresel bileşik PMI göstergesi eylül ayında bir önceki aya kıyasla 0,1 puan azalarak 50,5 olmuş ve hemen hemen aynı seviyede kalmıştır.
Gelişmiş ülkelerin bileşik PMI verisi imalat sanayi kaynaklı olarak eylül ayında bir önceki aya göre 0,2 puan artarak 49,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu gelişmede Türkiye’nin önemli ticaret ortaklarından Euro Bölgesine ait PMI verilerinin eylül ayında bir miktar toparlanması etkili oldu. Ancak ekim ayına ilişkin erken (flash) PMI verilerine göre Euro Bölgesi bileşik PMI göstergesi 0,6 puan azalarak 46,5 düzeyinde gerçekleşti.
İmalat sektörü PMI göstergesi ekim ayında 0,4 puan gerileyerek 43 olan düzeyi ile 2020 yılının haziran ayından beri en düşük seviyelerinden birine ulaşmıştır.
Özellikle hizmetler PMI göstergesi ekim ayında tekrar gerilemiş ve 0,8 puan azalarak 47,8 düzeyi ile eşik değerinin altında seyretmeye devam etti. Bu durum Euro Bölgesinde iktisadi faaliyette gözlenen yavaşlamanın yılın ikinci yarısında da devam edeceğine işaret etti.
Gelişmekte olan ülkelerin imalat sanayi PMI verisi eylül ayında bir önceki aya göre 0,5 puan, hizmetler PMI verisi ise 1,2 puan gerilemiş ve anılan göstergeler sırasıyla 50,9 ve 51,9 düzeylerinde gerçekleşti. Çin ekonomisinde bileşik PMI göstergesi eylül ayında da gerileme eğilimini sürdürerek 0,8 puan düşmüş ve 50,9 oldu. İmalat sektörü PMI verisi 0,4 puan azalarak 50,6 olurken hizmetler PMI verisi 1,6 puan gerileyerek 50,2 düzeyinde gerçekleşti. Bu gelişmeler yılın ilk yarısında küresel iktisadi faaliyetin önemli bir itici gücü olan hizmetler sektörünün son aylarda güç kaybettiğini ve küresel büyüme hızının bir miktar yavaşladığını gösterdi.
Haziran-temmuz döneminde risk algısına bağlı olarak iyileşen gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları ağustos-ekim döneminde yerini çıkışlara bırakmıştır. Son dönemde gelişmekte olan ülkelerde gözlenen portföy çıkışlarında, gelişmiş ülke merkez bankalarının daha uzun bir süre sıkı para politikası duruşunu sürdüreceği beklentisi, küresel risk iştahındaki dalgalanmalar ve Çin ekonomisine yönelik belirsizlikler etkili oldu. Ağustos-ekim döneminde (31 Temmuz-13 Ekim 2023) Çin, Tayvan, Güney Kore, Brezilya, Güney Afrika ve Endonezya ağırlıklı olarak 43,3 milyar doları hisse senedi piyasalarından olmak üzere toplam 47,7 milyar dolar fon çıkışı oldu.
Son dönemde artan jeopolitik riskler, enerji fiyatlarının seyri, ekonomik büyüme görünümünün ülkeler arasında farklılaşmaya başlaması, ABD uzun vadeli faizlerindeki artışlar ve gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy çıkışları gibi gelişmeler küresel ekonomiye dair belirsizliklerin arttığına işaret etti.
ENFLASYON GELİŞMELERİ
Enflasyon yılın üçüncü çeyreğinde öngörülenin üzerinde gerçekleşmekle birlikte eylül ayında daha olumlu bir görünüm arz etti. Son dönemde etkili olan ücret ve kur kaynaklı maliyet yönlü baskılar ile vergi düzenlemelerinin enflasyona geçişi önemli ölçüde tamamlanmıştır. Tüketici fiyatları eylül ayında yüzde 4,75 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,59 puan artarak yüzde 61,5 oldu.
Alt grupların yıllık enflasyona katkıları, hizmet grubunda 20,9 puandan 22,9’a (2,09 puan artış); alkol, tütün ve altın grupları toplamında 2,30 puandan 2,81’e (0,51 puan artış); gıda ve alkolsüz içecekler grubunda 18,1 puandan 18,4’e (0,32 puan artış); temel mal grubunda 15,5 puandan 15,7’ye (0,21 puan artış) yükselirken, enerji grubunda 2,11 puandan 1,57’ye (0,54 puan azalış) geriledi.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatları eylül ayında yüzde 3,32 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 2,28 puan artışla yüzde 75,1 olarak gerçekleşti. Fiyat artışları grup geneline yayılırken ekmek ve tahıllar ile taze meyve ve sebze fiyat artışlarının önceki aylara kıyasla yavaşlaması grup aylık enflasyonunu sınırlamıştır. Mevsimsellikten arındırılmış veriler, taze meyve sebze fiyatlarında gözlenen yavaşlamayı sebze fiyatlarının sürüklediğine işaret etti. Yumurta, şeker, kuruyemiş, süt ve süt ürünleri, katı ve sıvı yağlar ile kırmızı et fiyat artışlarıyla dikkat çeken diğer kalemler oldu.
Enerji fiyatları eylül ayında yüzde 3,83 oranında artarken, grup yıllık enflasyonu 3,78 puan düşüşle yüzde 10,3 seviyesine gerilemiştir. Ham petrol başta olmak üzere küresel piyasalarda eylül ayında gerçekleşen fiyat artışları enerji grubu fiyatlarını yükselten temel unsur oldu. Eylül ayında katı yakıtlar yüzde 6,11, tüp gaz yüzde 5,93, akaryakıt ise yüzde 4,62 oranlarında artış sergileyerek grup içinde öne çıkmışlardır. Ayrıca, şebeke suyu fiyatları yüzde 4,42 oranında yükselerek artış eğilimini sürdürdü.
Hizmet grubunda fiyatlar yüzde 7,88 ile güçlü bir şekilde artmaya devam etmiş, grup yıllık enflasyonu 6,89 puan yükselerek yüzde 86,5 seviyesine ulaşmıştır. Eylül ayında, fiyat artışları alt gruplar geneline yayılmış, yıllık enflasyon tüm alt gruplarda yükselmiştir. Bu dönemde, okulların açılmasıyla birlikte bağlantılı hizmet kalemlerinde belirgin fiyat artışları gerçekleşti.
Akaryakıt fiyatlarındaki artışları takiben ulaştırma hizmetleri fiyatları güçlü bir şekilde yükselmeye devam ederken eylül ayında okul servis ücretlerinde gerçekleşen yüzde 65,4 oranındaki artış bu gelişmede belirleyici oldu. Kira alt grubunda aylık artışlar güçlenmeye devam etmiş ve yüzde 9,52 seviyesine yükselmiştir.
Diğer hizmetler alt grubunda fiyatlar yüzde 8,46 oranında artış kaydetmiş, üniversite ücretlerinde gerçekleşen yüzde 127,7 oranında artışı takiben eğitim hizmetleri öne çıkan kalem oldu. Lokanta-otel alt grubunda aylık enflasyon gıda fiyatlarındaki yavaşlamanın etkisiyle yemek hizmetleri öncülüğünde yüzde 4,15 ile önceki aylara kıyasla daha sınırlı gerçekleşirken, konaklama kaleminde yurt ücretleri kaynaklı yüksek oranlı artışlar izlenmiştir.
Temel mal fiyatları eylül ayında yüzde 2,59 oranında yükselmiş, grup yıllık enflasyonu 1,26 puan artışla yüzde 53,2 oldu. Fiyat artışları alt gruplar genelinde zayıflarken, yıllık enflasyon diğer temel mallarda gerilemiş, dayanıklı mal (altın hariç) ile giyim ve ayakkabı alt gruplarında artış kaydetti.
Dayanıklı mal (altın hariç) alt grubunda aylık fiyat artışı yüzde 2,58 ile önceki aylara kıyasla yavaşlarken, alt grup içinde farklılaşma izlenmiştir. Eylül ayında otomobil fiyatları yataya yakın seyrederken, beyaz eşya ve mobilyada fiyat artışları gücünü korumuştur. Diğer temel mallar alt grubu genelinde fiyat artışları daha ılımlı olmuş ve aylık enflasyon yüzde 2,66 olarak gerçekleşti. Giyim ve ayakkabı alt grubunda ise fiyatlar yüzde 2,51 oranında artış kaydetmiş, yıllık enflasyon yüzde 31,4 oldu.
Alkollü içecekler ve tütün ürünleri grubunda fiyatlar yüzde 10 oranında yükselmiş, yıllık enflasyon 15,2 puan artışla yüzde 67,2 olarak gerçekleşti. Bu gelişmeyi tütün ürünlerinde firma kaynaklı olarak yapılan yüzde 11,1 oranındaki fiyat artışı sürükledi.
Enflasyonun ana eğilimi dair göstergeler eylül ayında zayıflamıştır. Mevsimsellikten arındırılmış aylık artışlar eylül ayında gerek B gerekse de C göstergesinde geriledi. Bu görünüm Medyan ve SATRIM göstergelerinde gözlenen düşüşler ile de teyit edilmektedir. Mevsimsellikten arındırılmış B ve C endekslerinin üç aylık ortalama artışları 2022 yılının şubat ayında sırasıyla yüzde 8,78 ve yüzde 8,49 ile en yüksek noktasına çıkarken, 2023 yılı eylül ayı itibarıyla yüzde 7,89 ve yüzde 7,88 seviyelerinde gerçekleşti. Eylül ayında B ve C endeksinin mevsimsellikten arındırılmış artış oranları sırasıyla yüzde 4,87 ve yüzde 5,50 olarak ölçüldü.
Öncü göstergeler, maliyet şoklarının fiyatlara büyük oranda yansımış olmasıyla, enflasyonun ana eğiliminde eylül ayında başlayan düşüşün ekim ayında sürdüğüne işaret etti. Öncü verilere göre, gruplar genelinde fiyat artışları yavaşlarken, dayanıklı tüketim malları fiyatlarındaki olumlu seyir dikkat çekmekte, hizmet grubu ise diğer gruplara kıyasla daha yüksek fiyat artışı sergiledi.
Yurt içi talepteki güçlü seyir, hizmet fiyatlarındaki katılık, enflasyon beklentilerindeki bozulma ise enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturmaya devam etti. Ayrıca, küresel enerji fiyatları eylül ayı sonlarında ulaştığı seviyelerden gerilemeye başladıktan sonra jeopolitik sorunlarla yeniden yükselerek risk oluşturmaktadır. Buna karşın, yurt içi talebin bir miktar ivme kaybettiği gözlenirken, enflasyon beklentilerindeki artış yavaşladı.
TALEP VE ÜRETİM
Parasal sıkılaştırma ile birlikte Türk lirası tasarruf araçlarına olan talebin artmasını takiben parasal aktarımın talep üzerindeki bazı yansımaları kademeli olarak ortaya çıkmaktadır. İç talep göstergeleri, dayanıklı mallar gibi sektörlerde fiyat indirimi gerçekleşmeleri ve planlarının yapılması, siparişler ve bunlara ilişkin beklentiler talepte dengelenmeye yönelik öncü sinyaller vermektedir. Bununla uyumlu bir şekilde ithalat düşüş kaydetmiş ve dış ticaret dengesi nispeten olumlu bir görünüm sergilemiştir.
Yakın dönem göstergeleri ve yüksek frekanslı veriler üçüncü çeyrekte büyüme ivmesinde çeyreklik bazda yavaşlamaya işaret etti.
Ağustos ayında perakende satış hacim endeksi mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 4,7 oranında gerilemiştir. Perakende satış hacmi yıllık büyümesi ise 14,4 puan azalışla yüzde 17,2 oranında gerçekleşti. Çeyreklik bazda yükseliş ikinci çeyrekte gerçekleşen yüzde 5,4 oranındaki artışa kıyasla yavaşlayarak yüzde 1,6 oranında gerçekleşti.
Kartla yapılan harcamalardaki yükseliş eylül ayında devam etti. Öte yandan, reelleştirilmiş olarak bakıldığında kartla yapılan harcamaların artışı çeyreklik bazda hız kesmiştir.
İmalat sanayi firmalarının kayıtlı iç piyasa siparişleri ekim ayında yıllık bazda 7,5 puan artarken mevsimsellikten arındırılmış olarak ekim ayı itibarıyla son çeyrekte bir önceki çeyreğe göre düşüş kaydetti.
Ana mal gruplarına göre değerlendirildiğinde söz konusu azalışın dayanıklı mal grubunda daha belirgin olduğu gözlenmektedir. Bu dönemde imalat sanayi firmalarının geleceğe yönelik ihracat ve iç piyasa siparişi beklentileri çeyreklik bazda sınırlı artmıştır. Firma görüşmeleri ise, başta dayanıklı mallar olmak üzere, tüketim mallarına olan talebin yavaşlaması nedeniyle sektörel düzeyde ivme kayıplarına işaret etti.
Ağustos ayında sanayi üretim endeksi, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış olarak aylık bazda yüzde 0,8 oranında azalırken takvim etkilerinden arındırılmış olarak yıllık bazda yüzde 3,1 oranında arttı. Çeyreklik bazda değerlendirildiğinde ise sanayi üretimi, ağustos ayı itibarıyla ikinci çeyrek ortalamasına kıyasla yüzde 0,5 oranında artmıştır. Aylık oynaklığı yüksek sektörler dışlandığında ağustos ayında sanayi üretimi çeyreklik olarak yüzde 0,9 artış oranı ile daha yüksek gerçekleşti. Ekim ayında mevsimsellikten arındırılmış olarak imalat sanayi kapasite kullanım oranı aylık bazda 0,1 puan azalarak yüzde 76,8 seviyesinde yatay seyretti.
Ağustos ayı itibarıyla mevsimsellikten arındırılmış istihdam 31,7 milyon seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde mevsimsellikten arındırılmış istihdamda çeyreklik bazda yüzde 0,3 oranında artış gerçekleşirken iş gücüne katılım oranı 0,1 puan azalış kaydetti. İşsizlik oranı ağustos ayında bir önceki aydaki yüzde 9,4 seviyesine göre 0,2 puan azalarak yüzde 9,2 düzeyinde gerçekleşti. Yüksek frekanslı veriler iş gücü piyasasında talebin gücünü koruduğuna işaret etti.
Ağustos ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığı dış ticaret açığındaki azalışa paralel olarak önceki aydaki seviyesine kıyasla 2,1 milyar dolar düşüşle 57 milyar ABD dolarına gerilemiştir. Bu azalış, birikimli altın dış ticareti açığındaki yükselişe karşın enerji fiyatlarında yıllık bazda devam eden düşüşün etkisiyle enerji dengesinde gerçekleşen iyileşmeden kaynaklandı.
Eylül ayına ilişkin geçici dış ticaret verileri mevsimsellikten arındırılmış olarak ihracatın aylık bazda ılımlı bir artış kaydettiğine işaret ederken, ithalat tarafında tüm alt mal grupları bazında azalışlar kaydedildiğini gösterdi. Ekim ayı için yüksek frekanslı verilerle beraber düşünüldüğünde üç aylık ortalama eğilim ihracatta sınırlı iyileşme, ithalatta ise yatay bir seyrin yanı sıra yıllık bazda gerileme ima etti. Altın ithalatı ise eylül-ekim döneminde düşüş kaydetmekle birlikte halen tarihsel ortalamaların üzerinde seyretti.
Ağustos ayı itibarıyla yıllıklandırılmış hizmetler dengesi fazlası önceki yılın aynı dönemine göre 5,1 milyar dolar artarak 51,2 milyar ABD dolarına çıkmıştır. Güçlü ve yıl geneline yayılmış olarak seyreden turizm gelirleri cari dengeye katkı sunmaya devam etti. Seyahat gelirleri yılın ilk sekiz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre 4,1 milyar ABD doları artarak 30,5 milyar ABD doları seviyesine ulaşmıştır. Yabancı ziyaretçi sayıları da benzer şekilde yılın ilk sekiz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,7 oranında artarak 32,5 milyon kişi seviyesinde gerçekleşti.
MALİYET KOŞULLARI
2022 yılının ikinci yarısından itibaren gerileyen enerji emtia fiyatlarında temmuz ayında başlayan artış eğilimi eylül ayında da devam etti. Son aylarda yataya yakın seyreden enerji dışı emtia fiyatları eylül ayında da belirgin bir değişiklik sergilememiştir. Ekim ayı ilk üç haftası itibarıyla, enerji grubu dahil olmak üzere, emtia fiyatlarının gerilediği izlenmektedir.
Ancak ekim ayının ilk haftasına kadar azalan Brent ham petrol fiyatları jeopolitik sorunlarla yeniden yükselmeye başlayarak yüksek oynaklık sergilemektedir. Söz konusu küresel gelişmelerin yanı sıra ekim ayı başında sanayi elektrik ve doğal gaz tarifeleri ile elektrik üreticileri doğal gaz tarifeleri yüzde 20 oranlarında yükseltilmiştir. Böylelikle, üretici fiyatları üzerinde döviz kuru ve iş gücü maliyetindeki artışların gecikmeli etkileri zayıflarken enerji maliyetleri artış kaydetti. Son dönemde, jeopolitik gelişmeler kaynaklı olarak küresel enerji fiyatlarına ilişkin risklerin arttığı gözlenmektedir.
Yurt içi üretici fiyatları eylül ayında yüzde 3,40 oranında yükselirken yıllık enflasyon 1,97 puan düşüşle yüzde 47,4 oldu. Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, enerji grubu küresel enerji emtia fiyatlarını takiben yüzde 6,12 oranındaki yüksek aylık fiyat artışı ile öne çıkmıştır. Yıllık enflasyon, enerji grubunda baz etkisiyle gerilerken, diğer ana gruplarda daha sınırlı değişim sergilemiştir.
Küresel Arz Zinciri Baskı Endeksi eylül ayında ılımlı seyrini korumuştur. Eylül PPK kararının ardından yataya yakın bir seyir izleyen döviz kurları, Ekim ayında ılımlı bir artış kaydetti.
2023 yılı temmuz ayında asgari ücrette yapılan güncellemeye memur ve kamu işçi ücretlerindeki düzenlemelerin eşlik etmesinin ve ücretlerdeki artışın genele yayılmasının yılın üçüncü çeyreğinde, özellikle maliyet kanalıyla, enflasyon üzerinde belirgin etkileri oldu.
HİZMET ENFLASYONUNDA KATILIK
Hizmet sektöründe temmuz ayından itibaren güçlü fiyat artışları kaydedilmektedir. Yüksek atalet sergileyen hizmet sektöründe aylık artışlar 2022’ye kıyasla yüksek seyretti. Temel mal ve hizmet gruplarını içeren C endeksinde yıllık enflasyon yaklaşık yüzde 69 seviyesindeyken hizmet sektöründe yıllık enflasyonun yüzde 86 civarında olduğu gözlenmektedir. Hizmet sektörüne ait yayılım endeksi de tarihsel ortalamasının yaklaşık yüzde 33’ü kadar üzerinde seyrederek artışların sektör geneline yayılmaya devam ettiğini gösterdi.
Eylül ayında hizmet grubu fiyatları üzerinde okulların açılmasına bağlı olarak belirgin dönemsel etkiler izlenmiştir. Üniversite harcı, yurt ücreti, okul servis ücreti gibi hizmet kalemlerinde fiyatların yılın belli bir döneminde belirlenmesi sonucu yüksek fiyat artışları gerçekleşti. Eylül ayı gerçekleşmeleri, sektörün şokların etkilerini zamana yayma özelliğine örnek teşkil etti.
Akaryakıt fiyatları başta ulaştırma hizmetleri olmak üzere tüketici fiyatları üzerinde gerek üretim girdisi gerekse taşımacılık maliyetleri kanalıyla önemli bir etki oluşturma potansiyeline sahiptir. Nitekim, akaryakıt fiyatlarında yakın dönemde döviz kuru, ham petrol fiyatları ve vergi artışı kaynaklı olarak kaydedilen belirgin artışlar ulaştırma hizmetleri fiyatlarına hızlı şekilde yansımıştır. Ulaştırma hizmetleri eylül ayında okul servisi kaleminin öncülüğünde güçlü fiyat artışı kaydetti. Uluslararası ham petrol fiyatlarındaki istikrarsız görünüm ulaştırma hizmetleri fiyatları üzerinde önümüzdeki dönem için risk unsuru olmaya devam etti.
Yükselmeye devam eden konut fiyatları, geçmiş enflasyona endeksleme davranışı ve gayrimenkul piyasasındaki arz-talep uyumsuzlukları, kira artışlarının yüksek seyretmesine neden olarak tüketici enflasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir. Diğer taraftan, online platformlardan takip edilen veriler büyük şehirlerde kiraların son dönemde yavaşlama eğilimi gösterdiğine işaret etti.
Gıda, ücret ve turizm kaynaklı gelişmelerden önemli ölçüde etkilenen lokanta ve otel alt grubunda aylık fiyat artışları süreklilik gösteren bir görünüm arz etti. Asgari ücretin gecikmeli etkilerindeki zayıflama devam ederken lokanta ve otel alt grubu fiyat görünümünde gıda fiyatlarının göreli önemi artmaktadır.
Kira, eğitim, sağlık, eğlence-kültür başta olmak üzere belirli hizmet kalemleri geçmiş tüketici enflasyonuna dönük fiyat belirleme davranışı sergileyerek, enflasyonist etkilerin uzun bir zamana yayılmasına neden olmaktadır. Tüketici enflasyonunda yakın dönemde beklenen görünümle birlikte, geçmiş enflasyona endeksleme eğilimi belirgin olan kalemlerde enflasyonun bir süre daha yüksek seyretme riski bulunmaktadır.
ENFLASYON BEKLENTİLERİ
Enflasyon beklentilerindeki mevcut seyir ve fiyat belirleme davranışlarındaki bozulma, enflasyon görünümüne dair yukarı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Tüketici enflasyonu yayılım endeksi eylül ayında da yüksek seyrederken tarihsel ortalamasının iki standart sapması üzerinde değer almıştır.
Enflasyon beklentilerindeki aydan aya artış yavaşlamaktadır. Ekim ayı Piyasa Katılımcıları Anketi sonuçlarına göre cari yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 67,22’den 0,79 puan yükselişle yüzde 68,01; on iki ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 44,94’den 0,34 puan artışla yüzde 45,28; gelecek yirmi dört ay sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi yüzde 23,87’den 1,95 puan yükselişle yüzde 25,82; beş yıl sonrasına ilişkin enflasyon beklentisi ise yüzde 10,03’den 1,73 puan yukarı güncellemeyle yüzde 11,76 oldu.
Bu çerçevede, enflasyonun yıl sonunda Enflasyon Raporu’ndaki (Rapor) tahmin aralığının üst sınırına yakın seyredeceği öngörülürken, aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş gözleneceği değerlendirilmiştir. Öte yandan, jeopolitik gelişmeler, enflasyon görünümünde petrol fiyatları kaynaklı risk oluşturmaktadır. Kurul, parasal sıkılaştırma adımlarının etkisiyle, dezenflasyonu 2024 yılında Rapor’daki patika ile uyumlu şekilde tesis etmekte kararlıdır.
PARASAL VE FİNANSAL KOŞULLAR
Parasal sıkılaşmanın finansal göstergeler üzerindeki ilk etkilerinin görülmeye başlandığı değerlendirilmiştir. Piyasa faizleri politika faizi ile uyumlu bir şekilde hareket ederken bireysel kredi büyümeleri azalış eğilimine girmiştir. Türk lirası mevduat artarken döviz cinsi ve kur korumalı mevduatlar da azalmaya başlamıştır.
Kredi büyümesi ve kompozisyonunda normalleşme devam etti. 13 Ekim 2023 itibarıyla, 2022 yılı sonuna kıyasla bireysel kredi bakiyesi kredi kartlarında yüzde 118,9, taşıt kredilerinde yüzde 77,2, ihtiyaç kredilerinde yüzde 36,6, konut kredilerinde yüzde 23,5 olmak üzere toplamda yüzde 58,9 oranında artmıştır. Parasal sıkılaşma ve atılan diğer adımlar ile yavaşlama eğilimi devam eden bireysel kredilerin 13 Ekim 2023 itibarıyla ortalama 4 haftalık artış oranı yüzde 2,37 olarak gerçeklemiştir. Taşıt kredileri ve ihtiyaç kredilerinde bu oran sırasıyla yüzde 0,63 ve yüzde 1,41 seviyesindedir. Bireysel kredi kartlarında ise bu oran yüzde 4,82 ile yüksek seviyelerde gerçekleşmekle birlikte yavaşlama gözlenmektedir. Diğer taraftan, Türk lirası ticari kredilerin aynı dönemde ortalama 4 haftalık artış oranı yüzde 2,18 seviyesinde gerçekleşti.
Önceki PPK döneminden bu yana banka fonlama maliyetlerindeki artışa paralel olarak 165 baz puan artan ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı-KMH hariç) faizleri 13 Ekim 2023 itibarıyla yüzde 60,5 olarak gerçekleşti. Aynı dönemde yatay seyreden taşıt ve konut kredisi faizleri 13 Ekim itibarıyla, sırasıyla yüzde 46,7 ve yüzde 41,5 olarak gerçekleşti. Öte yandan Türk lirası ticari kredi faizleri 608 baz puan artarak yüzde 49,3 olarak gerçekleşti.
Haziran ayından itibaren sadeleşme süreci kapsamında bankacılık sisteminin sağlıklı işleyişini de temin etmek amacıyla alınan önlemlerle öncelikle Türk lirası ticari kredilerinin akışı tesis edilmiştir.
Haziran ayında sektör genelinde yüzde 0,34 artış kaydeden Türk lirası ticari krediler temmuz ayında yüzde 2,38, ağustos ayında yüzde 2,26 ve eylül ayında yüzde 2,52 oranında büyümüştür. Bu süreçte Türk lirası mevduat faizleri 18 Ağustos haftasında yüzde 24,9, 15 Eylül haftasında yüzde 33,5, 13 Ekim haftasında yüzde 37,9 seviyesinde gerçekleşti. Buna paralel olarak Türk lirası cinsi mevduatlar artışa geçerken hem kur korumalı hem de döviz cinsi mevduatlarda azalma gözlenmektedir. Makroihtiyati çerçevede sadeleşme süreci kapsamında atılan son adımlar ve politika faizindeki artışla birlikte Türk lirası enstrümanlarına olan talebin artması, kredi ve mevduat faizlerinin birlikte yükselmesi ile parasal aktarım mekanizmasının güçlenmekte olduğu değerlendirilmiştir.
Doğrudan yabancı yatırımlar, dış finansman koşullarındaki dengeli seyir, rezervlerde süregelen artış, talepteki dengelenmenin cari işlemler hesabına desteği ve Türk lirası varlıklara yurt içi ve yurt dışı talebin artması fiyat istikrarına güçlü katkıda bulunacaktır.
Son dönemde yapılan anlaşmalar ile teknoloji yatırımlarını ve üretim kapasitesini geliştirecek alanlara yoğunlaşacak doğrudan yabancı yatırımlar önümüzdeki dönemde dış finansmanı destekleyecektir.
Yurt içi belirsizliklerin etkisiyle 22 Mayıs 2023 tarihinde 703 baz puan seviyesiyle bu yılın zirve noktasına ulaşan Türkiye’nin 5 yıllık CDS primi, önceki PPK döneminde 385 baz puan seviyesine geriledikten sonra, son dönemde artan jeopolitik riskler ile birlikte gelişmekte olan diğer ülkelerle paralel şekilde 25 Ekim 2023 itibarıyla 417 baz puan seviyesine çıkmıştır.
Türk lirasının 1 ay ve 12 ay vadeli kur oynaklıkları ise mevcut PPK döneminde sırasıyla 4,8 ve 1,0 puan gerileyerek 25 Ekim 2023 itibarıyla sırasıyla yüzde 11,0 ve yüzde 27,9 seviyelerine inmiştir. Haziran ayından itibaren risk primi ve kur oynaklıklarındaki düşüşlere 0,50 milyar ABD doları devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) piyasasına ve 1,19 milyar ABD doları hisse senedi piyasasına olmak üzere toplam 1,69 milyar ABD doları net portföy girişi eşlik etti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) uluslararası rezervleri haziran ayında girdiği güçlü artış eğilimini sürdürmektedir. 2022 yılı sonu itibarıyla 128,8 milyar ABD doları seviyesinden mayıs sonunda 98,5 milyar ABD doları seviyesine gerileyen TCMB brüt uluslararası rezervleri 20 Ekim 2023 itibarıyla 126,1 milyar ABD doları seviyesine yükselmiştir.
PARA POLİTİKASI
Politika faizi, enflasyonun ana eğilimini geriletecek ve enflasyonu orta vadede yüzde 5 hedefine ulaştıracak parasal ve finansal koşulları sağlayacak şekilde belirlenecektir. Enflasyon görünümü ve yukarı yönlü riskler göz önüne alındığında Kurul, para politikası çerçevesinin fiyat istikrarı amacı doğrultusunda güçlendirilmesini değerlendirmiştir. Yüksek enflasyonun makroekonomik istikrar ve özellikle finansal istikrar üzerinde oluşturabileceği risklere de dikkat çekilmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin iyileşme sağlanana kadar parasal sıkılaştırma gerektiği zamanda ve gerektiği ölçüde kademeli olarak güçlendirilecektir.
Kurul, dezenflasyonun en kısa sürede tesisi, enflasyon beklentilerinin çıpalanması ve fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın kontrol altına alınması için parasal sıkılaştırma sürecinin devamına karar vermiştir. Bu çerçevede, Kurul, politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 30’dan yüzde 35 düzeyine yükseltmiştir.
Kurul, mevcut mikro- ve makroihtiyati çerçeveyi, piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artıracak ve makro finansal istikrarı güçlendirecek şekilde sadeleştirmektedir. Sadeleşme süreci, etki analizleri dikkate alınarak kademeli olarak ilerlemektedir. TCMB tarafından yapılan düzenlemelere ilişkin etki analizleri söz konusu çerçevenin tüm bileşenleri için enflasyon, faizler, döviz kurları, rezervler, beklentiler, menkul kıymetler ve finansal istikrar üzerindeki yansımalarıyla birlikte bütüncül bir bakış açısıyla değerlendirilerek yapılmaktadır.
Bu kapsamda, Türk lirası mevduat payının artırılmasına yönelik ilave adımlarla parasal aktarım mekanizması güçlendirilmeye devam edilecektir. Kurul, faiz artırımının yanı sıra, parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almayı sürdürecektir. Bu kararlarla, temel politika aracı olan politika faizi parasal, finansal koşullar ve beklentileri etkilerken, Türk lirası likidite ve tüketim talebindeki aşırılıkların dengelenmesi ve para politikasının etkinliğinin artırılması hedeflenmektedir.
Döviz kuru gelişmelerinin etkisiyle kur korumalı mevduat hesaplarının kur farkı ödemeleri nedeniyle finansal sisteme girişi gerçekleşen Türk lirası likidite yakından izlenmektedir. Mevcut piyasa koşulları ve önümüzdeki döneme ilişkin likidite projeksiyonları dikkate alınarak yapılan etki analizleri çerçevesinde gerekli adımlar atılmaktadır.
Enflasyon ve enflasyonun ana eğilimine ilişkin göstergeler yakından takip edilecek ve Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir.
Kurul, kararlarını öngörülebilir, veri odaklı ve şeffaf bir çerçevede almaya devam edecektir.”