Japonya'nın kronikleşen sorunları ayyuka çıktı
Japonya ekonomisinin yıllardır mücadele ettiği geniş kamu borcu ve düşük enflasyon problemleri yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının yıkıcı etkileriyle derinleşirken, 2021'de de kronikleşen bu sorunların gündemdeki yerini koruyacağı, sürdürülebilir büyüme için ise yenilikçi politika arayışını hızlandırmaktan başka yolun kalmadığı değerlendiriliyor.
Japonya'da, geçen yılın şubat ayında ilk Kovid-19 vakasının tespit edilmesinin ardından, hastalığın yayılımının önlenmesi amacıyla birçok önlem hayata geçirildi.
Hükümet tarafından alınan önlemlerin denetlenmesi için ulusal görev gücü kurulurken, acil durum ilan edilmesinin ardından ülke sınırları kapatıldı, sokağa çıkma yasağı uygulandı.
Dönemin başbakanı Abe Şinzo, nisan başında önce 7 bölgede, 16 Nisan'da ise ülke genelinde OHAL ilan etti. İyileştirilen sağlık şartları ve vaka artış hızının düşmesiyle 14 Mayıs'tan itibaren kademeli olarak normalleşmeye başlanan Japonya'da, 4 Temmuz-9 Ağustos'ta yapılması planlanan 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları da ertelendi.
Halihazırda seyahat kısıtlamalarıyla sekteye uğrayan turizm sektörü, olimpiyatların ertelenmesiyle büyük darbe aldı. Bu durum karşısında hükümet 1,35 trilyon yenlik (12,5 milyar dolar) "Seyahate Çık" kampanyasıyla iç turizmi canlandırmak istese de sektördeki kaybı kapatmada yetersiz kaldı.
Kovid-19'un yanı sıra Abe Şinzo'nun başbakanlıktan istifa etmesinin ardından seçim süreci yaşanan Japonya'da, 25 Aralık'ta Kovid-19'un "daha hızlı yayılabilen" mutasyonunun ilk vakalarının tespit edilmesi, 2021 açısından da belirsizliklerin devamına işaret etti.
Yaklaşık 2,3 trilyon dolarlık destek verildi
Japonya'da Kovid-19 sürecinde, diğer ülkelerde olduğu gibi ekonomik faaliyetler neredeyse durma noktasına geldi. Ekonomisinin yüzde 90'ından fazlasını küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğu ülkede, zorlu süreçte birçok şirket hayatta kalamadı.
Gelinen noktada salgın kaynaklı yaklaşık 4 bin 500 ölümün yaşandığı Japonya'da, bugüne kadar yaklaşık 234 trilyon yen tutarında (yaklaşık 2,3 trilyon dolar) teşvik paketi hayata geçirildi.
Söz konusu paketlerle, iş çevresinin korunması ve gelir kaybı yaşamış vatandaşların desteklenmesi amaçlanırken, yerel hükümetlere finansman, kredi programları ve vergi ödemelerinin ertelenmesi gibi kolaylıklar da sağlandı.
Bu ölçüdeki destekle ekonomideki talep açığını kapatamayan hükümet, aralık ayında 40 trilyon yen (384,5 milyar dolar) tutarında bir teşvik paketi hazırlığı içinde olduğunu duyurdu.
Japonya Merkez Bankası para politikasını "sınırsız" boyuta taşıdı
Salgının Japonya'da görülmeye başlandığı andan itibaren ekonomik etkilerini yakın takibe alan BoJ, 18-19 Mart para politikası toplantısının hemen öncesinde, 16 Mart'ta olağanüstü toplanarak parasal gevşemeyi artırıcı yönde bir dizi tedbir açıkladı.
Bu kapsamda Japon devlet tahvili alımları ve dolar bazlı fon sağlama işlemleri de dahil olmak üzere çeşitli operasyonlar gerçekleştireceğini duyuran banka, kurumsal finansmanı kolaylaştırmaya yönelik yeni bir operasyonun başlatılmasını da içeren önlemler aldı. Öte yandan şirket tahvil ve bonosu alımlarında üst limit 2 trilyon yene, borsa yatırım fonunda (ETF) yıllık 12 trilyon yene, Japon gayrimenkul yatırım fonlarında (J-REIT) yıllık 180 milyar yene çıkarıldı.
Banka, 27 Nisan'da sona eren toplantısında ise para politikasını daha da gevşetti ve sınırsız miktarda devlet tahvili alımı yapacağını bildirdi.
Mayıs ayına gelindiğinde, küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansmanını desteklemeye yönelik yaklaşık 30 trilyon yenlik faizsiz ve teminatsız kredi fonunu devreye alan banka, daha önce açıklanan tedbirlerin süresini de 6 ay uzatarak Mart 2021'e kadar sürdürme kararı verdi.
BoJ, ikinci yarı boyunca faizlerde ve para politikasında değişikliğe gitmezken, yılın son toplantısında parasal gevşeme çerçevesini daha etkin ve sürdürülebilir hale getirmek için atılacak adımlar üzerinde çalışmaya başlayacağını ve bulguları Mart 2021'de yayınlayacağını bildirdi. Öte yandan aynı toplantıda özel finansman programlarının uygulama süresini de 6 ay uzatarak son tarihi Eylül 2021 olarak revize etti.
Uzmanlar, BoJ'un para politikalarında manevra alanının daraldığını belirtirken, 2021'de mevcut duruşun korunacağı, düşük enflasyonla mücadelenin ise bankanın en büyük sınavı olacağını değerlendiriyor.
Ekonomide tarihi daralma yaşandı
Japonya ekonomisi, 2019'da kaydettiği yüzde 0,3'lük büyümenin ardından, 2020'nin ilk çeyreğinde yüzde 0,5 ve ikinci çeyreğinde yüzde 8,3 daralarak resesyona girdi. Ülke ekonomisinin ikinci çeyrekte kaydettiği küçülme, karşılaştırılabilir gayrisafi yurt içi hasıla veri setinin başladığı 1980'den bu yana en sert daralma olarak kabul edildi.
Tüm bunlar salgından önce düşük ekonomik büyümeyle mücadele eden Japonya'da, hastalığın mali etkilerinin ciddi boyutta olduğunu ortaya koydu.
Japonya ekonomisi, normalleşme sürecinin ardından atılan adımlar ve ekonomik faaliyetin başlamasıyla üçüncü çeyrekte ise yüzde 5,3 büyüme kaydetti.
BoJ'un en son ekim ayında yayımladığı ekonomik aktivite ve fiyat görünümüne ilişkin beklentilerine göre, geçen yıl ülke ekonomisinin yüzde 5,5 daralması bekleniyor. Ekonominin 2021'de ise yüzde 3-3,8 bandında büyüyeceği öngörülüyor.
Öte yandan Uluslararası Para Fonu (IMF) ise Japon ekonomisindeki daralmanın 2020'de yüzde 5,3 düzeyinde gerçekleşeceğini, ülkenin bu yıl ise yüzde 2,3 büyüme kaydedeceğini tahmin ediyor.
Enflasyonda hedef çıkmaza girdi
Ortalama yaşı 48,4 olan Japonya nüfusu, bu oranla dünyanın en yaşlı ülkesi konumunda bulunuyor. Harcama eğilimi az olan ülkede, merkez bankası da uzun yıllardır deflasyonla mücadele ediyor.
BoJ, Ocak 2013'te enflasyon hedefini yüzde 2 olarak belirlemesine karşın bu seviyelere ulaşamazken, 2020'de de Kovid-19 nedeniyle fiyatlar genel seviyesinin daha da düşmesi problemiyle karşı karşıya kaldı. Petrol fiyatlarındaki değişim ve "Seyahate Çık" kampanyasının da etkisiyle enflasyondaki yıllık değişimin negatif olması neredeyse kesinleşirken, yüzde 2'lik hedefe ne zaman ulaşılacağı konusu belirsizliğini koruyor.
BoJ'un, ekim ayında açıkladığı enflasyon orta noktası beklentisi 2020 mali yılı için yüzde eksi 0,6 düzeyinde bulunuyor. IMF ise fiyatlar genel seviyesinin Japonya'da 2020 sonunda yüzde 0,1 düşeceğini, bu yıl için ise enflasyonun yüzde 0,3 olacağını öngörüyor.
İşsiz sayısı 4 yılın en yüksek seviyesine çıktı
Japonya'da 2018 ve 2019'da aylık ortalama yüzde 2,4 düzeyinde gerçekleşen işsizlik oranı, Kovid-19 nedeniyle 2020'de yüzde 2,8'e yükseldi. Ülkede, ocak ayından itibaren kademeli artan işsizlik oranı ekimde yüzde 3,1 ile Mayıs 2017'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. İşsizlik oranı, kasımda yeniden yüzde 3 bandının altına inerek yüzde 2,9 düzeyinde gerçekleşti.
Ülkede işsiz sayısı, ekimde 2,14 milyonla Mart 2016'dan bu yana gördüğü en yüksek seviyeye çıkarken, söz konusu rakamın kasımda 1,98 milyona gerilemesi dikkati çekti.
Japonya'da kasım itibarıyla bakıldığında, ülkede iş gücünün 69 milyon 10 bin kişi olduğu görülürken, bu rakam 2019 sonuna göre 210 bin daha aşağıda bulunuyor. İşsiz sayısının ise Kasım 2020'de bir önceki yıl sonuna göre 460 bin arttığı görülüyor.
IMF'nin tahminlerine göre, Japonya'da işsizlik oranı 2020'de yüzde 3,3 düzeyinde gerçekleştikten sonra 2021'de yüzde 2,8'e gerileyecek.
Kamu borç oranı yükselişini sürdürdü
Dünyanın milli gelire oranla en yüksek kamu borcuna sahip ülkesi konumundaki Japonya'da, Kovid-19'un ekonomiye etkilerini azaltmak amacıyla devreye alınan teşvikler bu oranın daha da yükselmesine neden oldu.
2019'da kamu borcunun milli gelirine oranı yüzde 238 düzeyinde gerçekleşen Japonya'da, bu oranın 2020'de yüzde 266'ya yükselmesi, 2021'de ise sınırlı düşüş kaydederek yüzde 264'e gerilemesi öngörülüyor.