Merkez Bankası indirime kademeli geçecek

Merkez Bankası 17 Haziran tarihli toplantısında faizi artırmayarak yüzde 19 seviyesinde bıraktı. TCMB’nin faiz kararı öncesinde ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yayımladığı tahminler kurda harekete yol açtı. Dolar kuru önceki gün 8.54 TL seviyesindeyken 8.65’e yükseldi. 2023 yılında iki faiz artırımı yapılması planlanırken Fed, önümüzdeki üç yıl için enflasyon beklentilerini yukarı yönlü güncelledi. Atılan bu adım, faiz artırım sürecinin erken başlayacağına işaret ediyor. Küresel bazda enflasyon kaygıları oldukça yüksek. Enflasyonun getirdiği faiz hareketliliği Türkiye’nin dışarıdan gelen dalgaya karşı kırılganlığını artırıyor. TÜFE ve ÜFE arasındaki makasın kapanma eğilimi endişeleri yüksek tutuyor. TÜFE yüzde 16.59, ÜFE ise yüzde 38.33 seviyesinde bulunuyor. TCMB’nin en etkili politika aracı faiz. Ancak bir o kadar önemli olan politika metnindeki ayrıntılar ve sözlü yönlendirmeler. Yılbaşından bu yana geçen süreçte gözlendi ki, TCMB sözlü yönlendirmeleriyle piyasalardaki fiyat hareketleri üzerinde sakinleştirici etkiye sahip. Merkez Bankası’nın her toplantısında nasıl bir söylemi benimseyeceği merak konusu olmakta. Şahin mi yoksa güvercin bir söylem mi benimseneceği piyasalar açısından önemli. Bu toplantıda Merkez Bankası’nın şahin bir söylem takındığı görülüyor. Geçtiğimiz ay “mevcut” şeklinde değiştirdiği parasal duruşuyla ilgili olarak bu defa “sıkı” ifadesini kullandı ve “kararlılıkla” vurgusunda bulundu. Söylem değişikliği piyasalarda şahin bir tutuma yöneldiği şeklinde yorumlandı. TCMB için asıl zorlu dönem şimdi başlıyor. Bir yanda faizlerin yüksek seyri var. Bir yanda küresel bazda yükselen enflasyon var. Pandemi nedeniyle turizm sektörü beklenen performansı göstermede zorlanacağı anlaşılıyor. Yabancıların hisse ve tahvildeki satışları sonrasındaki alımları da çok sınırlı. Tüm bunlar ekonominin toparlanması için biraz daha fazla zamana ihtiyaç duyulacağı anlamına geliyor. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi, finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi. Emtia fiyatlarındaki artış, taşımacılık maliyetlerindeki artış, yükselen küresel enflasyon, pandemi kaynaklı iç talepte ivme kaybı, kredilerde yavaşlama. Aşılama sürecinin hızlanması, yurt içi iktisadi faaliyetin güçlü seyri, ihracatta güçlü eğilim, turizmin canlanmasına bağlı olarak cari işlemler dengesinde iyileşme beklentisi. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski dünyanın salgın şartlarında da değişmeyen en önemli gündeminin “iklim değişikliği” olduğunu vurguladı. İklim değişikliğini önleme tedbirleri uygulanırken büyük bir ekonomik kalkınma dalgasının yaşanacağını ifade eden Kaslowski, şunları kaydetti: “Büyük yatırımlar ve finansman, döngüsel ekonomiye geçmiş, karbon nötr olma planı bulunan, ormanlar ve denizlerden sürdürülebilirlik ilkelerini gözeterek faydalanan ülkelere akacak. Önümüzdeki dönemin unicorn şirketlerini; temiz enerji, geri kazanım doğa dostu ham madde teknolojileri alanlarında göreceğiz. 15-20 yıllık bir dönemde orman, deniz ve doğada kirliliğe neden olan ülkelerin küresel ekonomik zincirden dışlanacakları açıktır.”

Merkez Bankası indirime kademeli geçecek

Merkez Bankası 17 Haziran tarihli toplantısında faizi artırmayarak yüzde 19 seviyesinde bıraktı. TCMB’nin faiz kararı öncesinde ABD Merkez Bankası'nın (Fed) yayımladığı tahminler kurda harekete yol açtı.

İlginizi Çekebilecek Haberler