Yatırımcıların kulağı ABD’de açıklanacak verilerde, gözü ise Merkez Bankası’nın faiz toplantı notlarında... Kovid 19 ile ilgili aşılamanın hızlı ilerlemesi rahatlatıcı olmakla birlikte ‘delta’ varyantının yayılma hızı endişeleri dindirmeye mani oluyor. Herkes gibi yatırımcılar da bu noktada Dünya Sağlık Örgütü’nden (DSÖ) gelecek nihai iç rahatlatıcı açıklamayı bekliyor. DSÖ ise yeni varyantlar karşısında normale dönüş için aceleci olunmaması yönünde bir yaklaşım sergiliyor. Kurların yüksek seyri ve artan döviz ihtiyacı turizm sezonunu önemli hale getirmiş durumda. Turizm sezonundan beklenen döviz desteği, aşı ve virüse ilişkin gelişmelere bağlı. İlk etkiler gösteriyor ki, iki doz aşı etkisini gösterirse çok hızlı bir şekilde piyasalarda tepkisini izleyebiliriz. Öte yandan aşının delta varyantına karşı da etkili olduğuna dair gelecek olumlu haberler sektör kadar tüm piyasaları rahatlatacak. Merkez bankaları pandemi sürecinde enflasyon baskısı karşısında sıkıştı. Bir yanda ertelenen talepler devreye girmeye başlıyor, bir yandan enflasyon oluşuyor, öte yandan aşılamaya rağmen yeni delta varyantı çıkıyor. En büyük 20 ekonominin maliye bakanları geçtiğimiz cumartesi uyarıda bulundu: Yeni varyantlar ve gelişmekte olan ülkelerde aşılara zayıf erişim küresel ekonomik toparlanmayı tehdit ediyor. Tüm ekonomilerin gözü ise Fed’de. Piyasalara likidite desteğini azaltacak adım; sert dalgalanma getirebilir. Yatırımcıların yakından takip ettiği Merkez Bankası’nın piyasa katılımcı anketine göre, yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 14.5’ten yüzde 15.6’ya yükseldi. Yıl sonu dolar/TL kuru beklentisi ise 8.95 TL’den 8.99 TL’ye yükselirken, yıl sonu büyüme beklentisi de yüzde 4.9’dan yüzde 5.8’e yükseldi. Dolar kuru bir aydır yatay seyirde hareket ediyor. Dolar/TL 17 Haziran’dan bu yana 8.71 - 8.63 bandında dalgalandı. Turizm geliri artışı ile kurun aşağı hareketle biraz daha rahatlaması gündeme gelebilir. 8.64’ün altındaki kalıcı kapanışlar biraz daha kur tarafında nefes almayı getirecek. Hisse senedinin fiyatının değer kazanması, değer kaybetmesi farklı nedenlerle gerçekleşebilir. Hisseye gelen talep fiyatın belirlenmesinde en önemli faktör. Talebin dayanağı ise farklı olabilir. Söz konusu talep kısa süreli olabileceği gibi uzun vadeli olması da mümkün. 1- Şirketin kârlılığına yönelik olumlu beklentiler vardır. Bu tür beklentileri çoğunlukla uzun vadeli yatırımcılar takip eder. Örneğin firma yatırım yapıyordur. Yatırımları bitecektir. Bunun beklentisi ile pozisyon alınır. 2- Şirketin operasyonel faaliyetlerinde bir gelişme yaşanacaktır. Bu tür bir beklenti daha ziyade kısa vadeli spekülatif beklentilerle hareket edenlerin gözetlediği gelişmelerdir. Bu tür beklenti de önceden alınır. Örneğin gayrimenkul satışı, varlıkların yeniden değerlenmesi, yeni bir ortaklık. 3- Hisse senedini talep eden yabancı ya da yerli kurumlar belli bir oranın üzerinde alım yaptıklarında açıklama yapmak zorundadır. Alım yapılan fiyat, oluşan piyasa fiyatının üzerinde ise yeni fiyat bu beklenti ile alınmaya başlar. Bu da hisse fiyatını yükselten bir faktördür. 4- Şirketin yeni bir anlaşma yapması, satışlarını artırabilecek proje geliştirmesi, faaliyetlerini yükseltebilecek ürün geliştirmesi, ekonomik faktörlerden dolayı ürünlerine talebi artıracak bir gelişme yaşanması gibi gelişmeler hissenin fiyatını artıran faktörler arasında yer alır. 5- Küresel bazda emtia fiyatlarındaki değişimler, ham madde fiyatlarını etkileyebilecek gelişmeler, fiyat üzerinde birinci derecede etkilidir. Petrol fiyatındaki artışın şirketler için bir maliyet kaynağı olması gibi. 6- Dünyadaki gelişen trendler fiyat hareketlerini etkileyen önemli bir unsurdur. Örneğin elektrikli otomobil sektörüne geçiş beraberinde yeni sektörleri oluştururken mevcut sektörlerde de daralmaya sebep olabilecektir. 7- Hisse senetlerinin fiili dolaşımdaki sayılarının az olması, tek elde toplanması, hisseye hâkim olan ortakların alım ya da satım yönündeki eğilimleri ile sert fiyat dalgalanmaları oluşabilmektedir. 8- Hisse senedindeki sert düşüşler sonrasında firmaların geri alım programı açıklaması hisse senedi fiyatına orta vadede olumlu yansıyabilmekte. Borç / Özkaynak Oranı: Şirketin toplam borçlarının özkaynaklarına oranıdır. Sağlamcı olan bir A Şirketinin 100 TL özkaynağı ve 10 TL borcu varsa; Borç/Özkaynak oranı: 10/100: 0.1 olacaktır. Yani 1 TL’lik özsermayeye karşı 10 kuruş borcu olduğu anlamına gelir ve güçlü özsermayesi ile alacaklı baskısıyla karşılaşması söz konusu olmaz. Böylesi bir örnekte firmanın özkaynak odaklı büyüdüğü kendi kaynakları ile döndüğü söylenebilir. Risk Obezi B Şirketinin 10 TL’lik özkaynağı ve 100 TL borcu varsa; Borç/Özkaynak oranı: 100/10: 10 olacaktır. 1 TL’lik özsermayeye karşı 10 TL borcu var demektir. Böylesi bir durumdaki şirketin borçlanma oranının yüksek olduğu, yüksek kaldıraçla çalıştığı söylenebilir. Olası bir risk karşısında alacaklı baskısını daha ciddi boyutta hissedecektir. Borç/Özkaynak oranının 1’e yaklaşması şirketler için riski artırırken üstüne çıkması halinde firmanın yüksek riskle faaliyet yürüttüğü söylenebilecektir. Bu oranlar değerlendirilirken sektör ortalamaları ve firmanın yaşam ömrü boyunca borçlanma eğilimi ile değerlendirilmelidir. Borsada işlem gören şirketler içerisinde 5 şirketin borçları özkaynaklarının 7 katı. Bu şirketler: Taze Kuru Gıda, Batı Çimento, Doğtaş Kelebek Mobilya, Dardanel ve Dyo Boya. Bu şirketler içinde Taze Kuru Gıda’nın fiyatı son bir yılda yüzde 1.253 prim yaptı. Son bir yılda piyasaya yeni gelen yatırımcıların dar hacimli ve spekülatif hisselere yönelmesi söz konusu hisselerdeki hareket marjını yükseltti. Bu hisseler içinde Doğtaş Kelebek Mobilya dışında hepsi prim yaptı. Borç/Özkaynak oranı yüksek şirketler içinde borçları özkaynaklarının 5 katı olan şirketler ise: Çelik Halat, Tüpraş, Pınar Su, Silverline Endüstri, Otokar, Çimbeton, Söktaş, Ulusoy Un Sanayi, Tofaş Oto. Fab., Katmerciler Ekipman. Bu hisselerin son bir yılda hepsi prim yaptı.