Dizideki ihanet eve sıçrar mı?
Eski tartışma yeniden alevlendi. Yüksek reytingli TV dizilerinin neredeyse hepsinin senaryosunda ihanet olunca “Bunlar kötü örnek oluyor, Türk aile yapısı bozuluyor” şikayetleri yükseldi. Hem seyrediliyor hem şikayet ediliyor. Peki büyük ilgi gören bu diziler toplumu ne derece etkiliyor?
Bade Gürleyen
Önce Akşam gazetesi “İhaneti izliyoruz” manşetiyle çıktı, ardından Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı “İşin çığrından çıktığını” yazdı. Konu “Aşk-ı Memnu”dan “Ezel”e, “Aşk ve Ceza”dan “Yaprak Dökümü”ne kadar yüksek reytingli hemen hemen her dizideki ihanetler. Evliliğine veya ilişkisine sadık kalmayan dizi karakterlerinin, izleyiciye kötü örnek olacağı ve Türk aile yapısını bozacağı endişesi artıverdi.
Bu yapının ne olduğu ve diziler yüzünden zedelenme ihtimali konusunda çeşitli görüşler aldık...
“Senaristler toplumdaki olaylardan yola çıkıyor, aldatma gibi konularla yüzleşmeyi sağlıyor”
Bennu Yıldırımlar (Oyuncu)
-Ensestin en yaygın olduğu ülkelerden biriyiz. Ancak bu konu dizilerde yer almıyor. Senaristler toplumdaki olaylardan yola çıkarak bir şeyler yapıyorlar ki yüzleşiliyor aldatma gibi konularla. Sadece diziden etkilenip ailelerin yozlaşması konusuna inanmıyorum. Sistem, ekonomik düzen bozuksa zaten yozlaşmalar başlayacak doğal olarak.
-Genelde saklayan bir toplum yapımız var. Ama nereye kadar saklayabiliriz? İnsanların dizilerden, üçüncü sayfa haberlerinden yol çıkarak birbirlerini öldürdüklerini sanmıyorum. Bu, bizim sosyolojik yapımızdan kaynaklanıyor. Törelerimizi de tartışalım bence. Televizyondaki haberler, diziler insanları rahatsız ediyorsa, televizyonlarını kapatabilirler. Görmek istemediğimiz pek çok şey var dünyada. O zaman hiçbir şey görmeyelim.
“Çoğulcu toplum olmaya yürürken boşanmaların artması doğal; bu, sosyolojik olarak kaçınılmaz”
Emre Konuk (Psikolog)
-Medya düşüncelerimizi, davranış kalıplarımızı etkileyebilir. Bunu engellemek mümkün değil. Geleneksel örf adetler bozuluyor. Hem yönünü çoğulcu toplum olarak koyup AB’ye gireceğim demek, hem de geleneksel örf adetlerinin hiç değişmemesini istemek olmaz. Adetler ister istemez değişecek.
-Boşanma ve aldatma bizde batıya oranla daha az ama yine de yaygın. Bizde de aldatmalar ve boşanmalar artacak. Sosyolojik olarak bu kaçınılmaz. Ancak aldatmalı diziler aile yapısını bozar diyemeyiz. Çünkü dizilerde aldatmanın özendirildiğini görmüyorum. Aldatan insanlar hep kötü gösteriliyor. İyi karakterler ise genellikle âşık oluyor. Özendirilen asıl şiddet. Şiddet gösteren kahraman Türkiye’yi kurtarıyor. Öldürmek mübah. Bence asıl zararlı olan bu diziler. Kötü de gösterilse bir süre sonra duyarsız kalıyorsunuz şiddete.
“Böyle şeyler ‘Dallas’ta bile yoktu; kimse hem yengesiyle hem de kuzeniyle yatıp kalkmıyordu”
Fatih Aksoy (Yapımcı)
-Aldatma dramanın temel unsurlarından biri. Ama ben oturup kızımla özellikle “Aşk-ı Memnu”yu seyretmem. Adam aynı evin içinde haftalarca amcasının hem karısıyla hem kızıyla ilişki yaşıyor. Bu maceraları seyretmek bence çok da faydalı bir şey değil. Bunu seyredenlerde de sorun olduğunu düşünüyorum. Shakespeare’in eserlerinde de aldatma var ama bu kadar yozlaştırılmamış.
-“Dallas”ta bile böyle bir şey yoktu. Orada en ağır hikaye, genç kız Lucy ile kahya Ray’in ilişkisi. Hem yengesiyle hem kuzeniyle yatıp kalkan insanlar yok.
“Ülkede aldatma ve ensest diz boyu. Diziler kültürümüze aykırı demek büyük bir aldatmaca”
Hülya Uğur Tanrıöver (Sosyolog)
-Televizyonda bir kişi intihar etti diye kalkıp hepimiz camdan atlamayız. Ama “Hiç etkilemez” demek de tabii ki mümkün değil. “Türk aile yapısına uygun olmak” ya da “olmamak” diye bir şey sosyolojik olarak olamaz. Çünkü Türk aile yapısı diye bir şey yok. Türk aile yapısı her sosyolojik olgu gibi kalıp şeklinde var olan bir şey değil. Türkiye’de farklı aile yapıları var.
-İhanet kitaplarda da, tiyatroda da, resimlerde de var. Dizilerde ise yeni yeni olmaya başladı. Çünkü tarihsel süreç içinde dizilerimizin genel temaları, biçimleri farklılaştı. Bu da normal. İnsanlar 30 yıl boyunca “Perihan Abla” seyredemezler, biraz da başkalarının hikayelerini izlemek istiyorlar. Bazı şeyler bu hikayelerde kendi hikayelerine benzeyebilir, benzemeyebilir. Ama “Aşk-ı Memnu”yu seyretti diye her kadın gidip kocasının kuzeninin peşinde koşmaz.
-“Bütün bunlar kültürümüze aykırı” lafları kocaman bir aldatmaca. Ölen kocasının kardeşiyle evlenmek zoruna olan kızlar, ensest, çocuk tecavüzleri bu memlekette diz boyu. Ülkede bütün bunlar varken sütten çıkmış ak kaşık gibi bir “Türk aile yapısı”ndan söz edilemez.
“Türk aile yapısı nedir, merak ediyorum. Aile yapısının Türkü, Fransızı mı olur?”
Sina Koloğlu (TV Yazarı)
-Ben “Türk aile yapısı”nın ne olduğunu çok merak ediyorum. Aile yapısının Fransızı, Türkü, Amerikanı yok. Aile yapısının kuralları var. Eğer bunu etkileyecekseniz bütün aileleri etkilersiniz. “Türk aile yapısı bozuluyor” diye bir şeye ben anlam veremiyorum.
- Bütün dizilerde aşk, ihanet ve entrika var. Bir şeyden çok şikayetçiyseniz onu izlemezsiniz. Eğer şikayet ediyorsanız demek ki izliyorsunuz. Hem izleyip hem şikayet etmek yanlış.
-Televizyonların da “Bizim programımız bu, işinize gelirse” şeklinde yaklaşması doğru değil.
“Aldatma özendiriliyor, normal bir durummuş gibi gösteriliyor”
Kezban Hatemi (Avukat)
-Eskiden de Dallas’lar vardı ama bu boyutta rezalet yoktu. İhanet içeren diziler bence ahlaki çöküntü yaratıyor ailelerde. Sadece özel kanallarda değil, devletin kanallarında da bu tür diziler var. Polat Alemdar’lar gibi faşizmi, şiddeti içeren diziler de yaygın. Karakterler kötü örnek oluyor. İnsanlar yaptıkları hatalarda kendilerini mazur görmeye, haklı çıkarmaya başlıyor. Ayrıca eski eserler dejenerasyona uğratılıyor.
-İnsanlık tarihinden beri aldatma var ancak hiç bu kadar özendirilmiyordu. Boşanmalar bu diziler yüzünden artıyor diyemeyiz ancak aynı hatayı işleyenler, kendilerini mazur görmeye başlıyor, vicdanını rahatlatıyor.
“Aldatmaları, cinayetleri gizleyerek bir yere varılamaz, beğenmeyenler diziyi izlemesin”
Türker İnanoğlu (Yapımcı)
-Kısıtlamalarla kimseyi terbiye edemezsiniz. Beğenmeyen seyretmez bu dizileri. Aldatma gibi şeyler Türk aile yapısına aykırı diye bir şey yok. Boşanma nedenlerinin yüzde 50-60’ı aldatma, geri kalanı ise maddi sorunlar. Demek ki bunlar bizim içimizde, kültürümüzde var.
-Diziler aldatmayı kesinlikle özendirmiyor. Kimse kimseyi sanal şeylerle bir şeylere özendiremez. Üçüncü sayfaları okumayarak, cinayet haberlerine yer vermeyerek, aldatmaları gizleyerek hiçbir yere varamazsınız.
Sizce diziler aldatma olaylarının artışına neden olur mu? Hep birlikte tartışıyoruz.