25.04.2021 - 03:02 | Son Güncellenme:
Özlem Ülkü - Gülcan Arslan’ı ekranda görmeye başlayalı neredeyse 15 yıl olmuş. “Bir Çocuk Sevdim” dizisiyle milyonların tanıdığı oyuncu “Muhteşem Yüzyıl”da da adından söz ettirdi. Birkaç yıldır ekrandan uzaktaydı. Bugünlerde ekranın sevilen dizilerinden “Doğduğun Ev Kaderindir”de yeniden karşımızda! Diziye Nesrin karakteriyle dahil olan oyuncu, “Herkesin yaraları ve travmaları var. Gerçek hayat hikayelerini izlemek ve doğru bir şekilde aktarıldığını bilmek çok kıymetli. Bu dönemin izleyicisinin şansı olduğunu düşünüyorum” diyor.
Pandemi, bir yılı aşkındır hayatımızın merkezi… Süreç, bildiklerimizi, sevdiklerimizi unutturdu. Kendinizi iyi hissetmek adına neler yapıyorsunuz?
Bu sürecin ardından ruhen sımsıkı sarıldık sevdiklerimize... Sevmenin değerini hatırlattı bana! Kıymet vermeyi, sabretmeyi, anda kalmayı, durmayı, düşünmeyi... Evde vakit geçirmeye pandemiden önce başlamış ve kendimle aşırı eğlendiğimi keşfetmiştim. Fazla değişken bir süreç oldu, bazen haddim olmayarak yağlı boyalar alıp resimler yaptım. O anlara doyup mutfakta kendimi keşfettim! Hooop oradan müzik açıp dans ettim anlayacağın en az hasarla zamanımı ve kendimi eğliyorum... İçinde bulunduğumuz bu durumu kabul etmeye çalıştım. Geçeceğine inanıp kaçmaktan çok durmayı seçiyorum. Gözümü kapatıyorum daha çok hayal ediyorum, kuruyorum!
Bugünlerde, “Pandemi sonrası yapacaklarım” şeklinde listeler oluşmaya başladı. Gülcan’ın listesinin ilk üçünde ne var?
Mesafe koymadan sevdiklerime sımsıkı sarılmak! Dünyayı ve sınırsızlığı keşfetmeye devam etmek...
“Doğduğun Ev Kaderindir” dizisiyle döndünüz setlere... Bu ara size neler kattı?
Yıllara bakınca uzun duruyor ama içindeyken çok çabuk geçti. İhtiyaç duyduğum bir süreçti hem kendime hem de işime saygım için. Ne yaptığıma gelirsek sadece durdum, düşündüm ertelediğim ne varsa hepsine zaman ayırdım! İçsel yolculuğumda geriye gittim ama dünyevide yol aldım... Anın tadını daha bilinçli bir şekilde çıkarmaya hazır hale geldim.
Peşine taktığı sırlarla genç, güçlü bir karakter olan Nesrin’e can veriyorsunuz. Sizi etkileyen yanları nelerdi?
Nesrin’in bir derdi var; ailesi tarafından görünür olamamak onun için yeterli bir dert. Yaşadıklarına ya da yaşayamadıklarına vereceği tepkilerin çok haklı nedenleri var. Zor sınavlardan geçmiş çocuk aklıyla kavga ve gürültüden kaçmanın yeterli olacağını düşünmüş ama bu sefer de yalnızlıkla baş başa kalmış. Bu süreç onu nasıl biri yapmış açıkçası ben de çok merak ediyorum. İşte bunlarla birlikte dizinin kadrosu ve başarısı da bu adımı düşünmeden attırdı!
Dizi, Gülseren Budayıcıoğlu’nun aynı adlı eserinden uyarlama… Gerçek hikayelerin bu kadar etkili olmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Gülseren Budayıcıoğlu hem değerli bir psikiyatr hem de değerli bir yazar. Başarılı işlerde imzası var. Ekranda “İstanbullu Gelin”den bu yana, bizleri inanılmaz hikayelerle tanıştırdı. Hayata baktığı yere ve yaralara merhem oluş şekline hayranlık duyuyorum. Toplumumuzda her bireyin yaraları ve travmaları var. Gerçek hayat hikayelerini izlemek ve doğru bir şekilde aktarıldığını bilmek çok kıymetli. Bu dönemin izleyicisinin şansı olduğunu düşünüyorum.
Doğduğumuz coğrafyanın yaşamımızdaki etkisi aşikar. Peki ya doğduğumuz ev ne kadar etkili kaderimizde sizce?
Dizinin adını ilk duyduğumda durup düşünmüştüm... O ev gerçekten kaderimizi belirliyor muydu ve bu kaderi değiştirmek elimizde miydi? Senden tekrar duyunca o ana gittim. Evet, fark edene kadar çokça etkiliyor! Bize ait olmayan bir dolu şeyi fark ediyoruz zamanla. Doğduğumuz evde şahit olduklarımıza çocuk aklımızla yorumlar yapıyoruz. Büyümek ve kaderi değiştirmek, bu zamanın bilinciyle o anların yorumunu değiştirmekle başlıyor.
“Her şeye aşkla bakmaya başladım”
Aşka bakışınızda 10 yıl önceyle bugün arasında bir değişim var mı? Yoksa temelinde hep aynı duygularla mı yaşıyorsunuz?
Bu dünyada yaşadığımız sürece her an yeni bir deneyim içerisindeyiz. Değişim şart ve bence esnek düşünce her zaman rahatlatır. Aşka yorumum bir dönemler ona düşmekken, şimdilerde “aşk olmak” olarak dönüştü. Derinlerde bir yerde temeli sağlamlaştırıp aşk duygusunu gördüğüm her şeye karşı hissetmeye başladım! İçinde bulunduğumuz sabır gerektiren sürecin de etkisi büyük sanırım. Aileme, arkadaşlarıma, köpeğime ve beraberinde tüm hayvanlara... Güzel bir yemeğe, gökyüzüne, bastığım toprağa, işime, kararlarıma ve hatta kararsızlıklarıma. Gözümün gördüğü kalbimin attığı her şeye aşkla bakmaya başladım. Mevlana’nın bir sözüyle de ifade etmem gerekirse; “Allah’a ulaşacak birçok yol var. Ben aşkı seçtim.”
Gülcan Arslan’la JW Marriott Istanbul Bosphorus’ta buluştuk.
“Kendime pişmanlık yaşatmam”
Kadın olarak var olabilmek için güçlü olmak zorundayız bu dünyada... Ama nedir bu güç dediğimiz size göre? Siz kendinizi böyle tanımlar mısınız?
Bana göre güçlü olması gereken ruhtur ve bu da sadece bizim elimizde. Korktuğumuz ne varsa hepsiyle yüzleşip onları geride bırakmak ve bu durumdan güç almak! Evet ben de kendimi güçlü görüyorum çünkü artık ikisini de benliğimde, hayatımın içinde yaşıyorum.
Bugüne kadar hep iç sesini dinleyen biri olarak tanımlamışsınız kendinizi bir söyleşinizde… Peki ya istemeden de olsa zorunluluklar adı altında aldığınız kararlar oldu mu?
Olmaz olur mu, insanız sonuçta. Hayatın hızına yetişmek için acil kararlar verdiğim önünü arkasını düşünmediğim çok kararım var. Pişmanlık yaşatmam kendime o kararlar o anımın doğrularıydı ve şu an bana sadece tecrübe kattıkları için şükrediyorum.
Geriye dönüp baktığınızda, sizin hikayenizin en altı çizilmesi gereken yerleri nereleri olabilir?
İstanbul’a gelişim; kendi yalnızlığımla birlikteydi. Hayat, 30 yaşıma geldiğimde tüm altı çizili hikayelerimi bir araya toplamıştı. Kendimle tanıştım, en önemlisi buydu. Dönüşümün yaşı, deneyimlediklerinden yanına kar kalanlarla yoluna yeni bir “ben”le atılan adımlar. Beraberinde yaşadıklarından çok yaşayacaklarına merak...
Kusurlar yeni güzellik anlayışında önemli bir yerde. Sizin için neler ifade ediyor güzellik?
Ben her zaman kendimden uzaklaşmamaya özen gösteren biriyim. Başkalarının sizi nasıl gördüğünden ziyade, aynada sizin kendinizi nasıl gördüğünüz önemlidir.