Fındık dalda kalmasın, başakçılar almasın
Rekabet Kurulu, aralık ayının başında dünyadaki en önemli fındık alıcısı konumunda bulunan Ferrero hakkında soruşturma açtı.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütünün verilerine göre tarımsal ürün fiyat endeksi 2022’de ortalama 143,7 puanla 2021’e göre %14,3 arttı. Böylece 1990’da tutulmaya başlayan kayıtlardan bu yana en yüksek noktaya çıkıldı. 2021’de bir önceki yıla göre tarımsal ürünler %28 değer kazanmıştı. Ülkemizdeki tarımsal üretimin girdileri enerji (mazot), ilaç, tohum, gübre, yem, önemli ölçüde kurdaki değişimden etkilenmektedir.
Son dönemde kurda yaşanan gelişmeler büyük ölçüde tarımsal üretim maliyetlerini etkileyerek nihai fiyatların yükselmesine neden olmuştur. Gıda enflasyonunda FAO verilerine göre son dönemde bir düşüş olmakla birlikte soruşturma muhattabı Ferrero’nun faaliyet gösterdiği çikolata ve atıştırmalık pazarında enflasyonun durumu ile ilgili çeşitli spekülasyonlar bulunduğu görülmektedir.
Atıştırmalık ürünlerin aile bütçesi içerisinde temel gıda maddelerine nazaran daha düşük bir oranda yer alması nedeniyle tüketicilerin bu ürünlere yönelik fiyat esnekliklerinin daha düşük olduğu ifade ediliyor. Buna ek olarak güçlü bir marka ve bazı çikolata ürünlerinin lüks tüketime konu olması nedeniyle çeşitli yayın organlarında çikolata ve atıştırmalık pazarında enflasyonun temel gıda ürünlerine göre daha yüksek seyrettiği ifade edilmektedir.
Hazine ve Maliye Bakanlığının sekretaryasını gerçekleştirdiği Fiyat İstikrar Kurulu, Merkez Bankası bünyesinde bulunan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi, Ticaret Bakanlığı bünyesinde yer alan Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu gibi esnek yapılı kamusal organizasyonlarda Rekabet Kurumu’nun bilgi birikiminin de katkı sağlayabileceğine inanıyorum.
Rekabet Kurulu Sayın Birol Küle’nin Rekabet Kurulu Başkanı olarak atanması ertesinde ülkenin güncel ve önemli konularına daha odaklı bir rekabet politikası uygulamaya başladı, çimento/inşaat sektörlerindeki incelemelerden yaş meyve sebzeye, emek piyasasından perakendeciliğe, dijital pazarlardan elektronik eşyaya, otomotive, beyaz eşyaya, kozmetiğe, ticari hayatın her alanında Rekabet Kurumu’nu bir vesile ile görmek mümkün.
Sosyoekonomik açıdan son derece kritik, ülkemizin tarımsal ihracat ürün listesinin en üstünde yer alan, doğrudan ve dolaylı olarak milyonları etkileyen “fındık” da bu yaklaşımdan nasibini aldı. Rekabet Kurulu kendisine ulaşan şikayetleri dikkate alarak Aralık ayının başında dünyadaki en önemli fındık alıcısı konumunda bulunan Ferrero hakkında soruşturma açtı.
Türkiye’de fındık üretimi
Fındık Pazarı, Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre dünya fındık üretimi 2020 yılında 1.1 milyon tona düşmüştür. Türkiye’de 2020 yılında fındık üretim miktarı 665 bin ton olarak gerçekleşmiştir.
2021 yılı fındık üretici fiyatı ortalama 22,11 TL/kg ve fındık tüketici fiyatı ortalama 89,73 TL/kg’dir. Tarım ve Orman Bakanlığının üreticilere vereceği destek ödemeleri (alan bazlı, mazot ve gübre) ile birlikte 2022 yılı Toprak Mahsulleri Ofisi ortalama fındık alım fiyatı 54 TL/kg olmaktadır. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliğinden (DKİB) yapılan açıklamaya göre, 2022’de Türkiye’den 313 bin 562 ton fındık yurt dışına satılarak 1 milyar 751 milyon 14 bin 347 dolar gelir sağlandı. 2022 yılında 2021’e göre miktar bakımından yüzde 9, gelir bakımından yüzde 22 düşüş yaşandı. 131 ülkeye gerçekleştirilen ihracatın ilk sıralarında Almanya, İtalya ve Fransa yer aldı. Türkiye’de fındık veriminde yıllara göre önemli dalgalanmalar meydana gelmektedir. İklim şartları, gerekli kültürel işlemlerin yeterince yapılmaması ve fındık bitkisinde görülen periyodisite gibi etkenler verimdeki dalgalanmayı artırmaktadır. Türkiye’de 2020 yılında 665 bin olarak gerçekleşen fındık üretimi, bir önceki yıla göre %14 oranında azalmıştır. (Kaynak Tarım ve Orman Bakanlığı)
Rekabet Kurulu’na intikal eden şikayetler diyorum, çünkü internette kısa bir araştırma yaptığınızda çok farklı siyasi çevre temsilcisinin aynı konudan muzdarip olduğunu ve Ferrero’nun fındık alım fiyatlarında tekelci bir uygulamaya gittiği yönündeki şikayetlerini Rekabet Kurumu’na ilettiğini görebiliyorsunuz.
Ferrero neden şikayet ediliyor?
Şikayetçilerin kamuoyu ile paylaştığı bilgilerden şikayet konusunun Ferrero’nun Toprak Mahsulleri Ofisinin açıkladığı fiyatın altında bir fiyattan alım fiyatı açıklamış olması, bunun
da üreticileri mağdur eden haksız bir uygulama olduğu anlaşılıyor. Rekabet hukuku tekniği açısından bu durumu açıklamak gerekirse şikayet konusunun tekelci alım gücü (monopson) bulunan bir teşebbüsün sahip olduğu asimetrik pazarlık gücü sayesinde haksız ticari uygulamalar içerisine girmesi olduğu söylenebilir. Monopson ya da tekelci alım gücü, rekabet hukuku literatüründe alıcı yoğunlaşması olarak adlandırılan durumun en uç örneği olarak tanımlanabilir. Yürütülmekte olan soruşturma kapsamında Rekabet Kurulu’nun soruşturma sistematiğinde iki temel konunun ele alınması beklenebilecektir; Ferrero’nun fındık alım pazarında hakim durumda olup olmadığı ve/veya Ferrero uygulamalarının rekabet hukukunun belirlediği standartlar çerçevesinde haksız ticari uygulamalar olup olmadığı.
Rekabet Kurumu’nun Fındık Pazarındaki İncelemeleri
Rekabet Kurulu farklı gerekçelerle ülkemizdeki fındık pazarında farklı konularda (fındık satışı, fındık yağı üretimi, fındık alımı ve yoğunlaşma denetimi vb.) çok sayıda inceleme gerçekleştirmiştir. 2018 yılında ise fındık piyasasında şikâyetlerin temeline inilmesi ve sektördeki yapısal sorunlar için bütüncül bir bakış açısının geliştirilmesi amacıyla fındık pazarına özgü müstakil bir sektör incelemesi gerçekleştirilmiştir. 2021 yılında hazırlanan Yaş Sebze ve Meyve sektör incelemesinde fındık pazarı tekrar ele alınmıştır. Bu çalışmalarda ülkemizdeki fındık pazarı son derece detaylı analiz edilmiş, bu pazarın yapısal sorunları hakkında önemli tespitlerde bulunulmuştur. Rekabet Kurulu’nun fındık pazarına ilişkin tespit ettiği en temel sorunun lisanslı depoculuk faaliyetlerinin sınırlı bir kapsamda yürütülmesi olduğu anlaşılıyor. Bu kapsamda getirilen çözüm önerisi ise; lisanslı depoculuk faaliyetlerinin, vadeli işlem ve opsiyon borsa işlemlerince desteklenmesi, üreticilere lisanslı depolara teslim ettikleri ürünler karşılığında aldıkları ürün senetleri ile kredi ve finansman sağlanması, ürün senetleri ile ürünler taşınmadan yurt içi veya yurt dışı piyasalarda satışın mümkün kılınmasıdır. Fındık pazarının tüm üretim ve dağıtım katmanlarıyla birlikte son derece kompleks bir pazar olduğunu hem coğrafi hem de demografik açıdan bir çok sosyoekonomik sorunu içinde barındırdığını görülmektedir. Euronews haberine göre, AFP röportajına yansıyan bir fındık toplayıcısının “Fındığın kilo fiyatı düşük olduğu için arazi sahipleri ve üreticiler de bize az ödeme yapıyor.
Bu fiyatların ne bize ne de çiftçilere faydası var. Sadece büyük şirketler bundan kar sağlıyor” şeklindeki ifadeleri ise gerçekten sorunun ne boyutta olabileceğine işaret ettiği gibi, bu alandaki düzenleyici otoritelerin konuya vakfettiği önemi de haklı çıkarıyor.
Rekabet Kurumu tarafından yapılacak inceleme ile ilgili görüşlerime yer vermeden önce Kurum’un prosedürleri hakkında bilgi vermek istiyorum. Öncelikle bir şirket hakkında soruşturma açılmış olması o şirketin rekabet ihlali içerisinde olduğunu göstermemektedir. Soruşturma başlatılmış olması soruşturma öncesi hazırlık sürecinde (önaraştırma) elde edilen bilgiler doğrultusunda Rekabet Kurulu nezdinde bir rekabet endişesi bulunduğunu gösteren ve bu endişenin vuku bulup bulmadığının tespit edilmesi için yapılan daha detaylı bir inceleme sürecidir.
Rekabet Kurumu istatistiklerine bakıldığında 2020 yılında bir politika değişikliği bulunduğu, Kurum’un daha çok soruşturma açtığı buna karşın daha fazla dosyada ihlal bulunmadığı görülüyor. 2021 yılında soruşturma açılan dosyalarda Rekabet Kurulu’nun %50’ye yakın bir oranda ihlal tespiti yapmadığı görülüyor. 2022 yılında ise bu oranın bir miktar arttığına şahit oluyoruz. Bu yaklaşımın bir diğer nedenin mahkemelerin rekabet ihlali şüphesinin giderilmesi yönünde Rekabet Kurumu’ndan daha detaylı incelemeler beklemesi olduğunu söylemek isterim.
İkinci olarak yakın bir zaman önce AB mevzuatı ile uyumlu bir şekilde rekabet mevzuatımıza “taahhüt” ve “uzlaşma” mekanizmaları kazandırıldığını belirtmek istiyorum. Soruşturma süreçlerinin idari kaynakların etkin kullanımını sağlamak amacıyla teşebbüsler lehine avantajlar sağlayacak şekilde yönetilmesine imkan veren bu araçlar Rekabet Kurulu tarafından sıklıkla kullanılmaktadır. Taahhüt kısaca herhangi bir rekabet ihlali tespiti yapılmaksızın, dolayısıyla para cezası olmaksızın inceleme sürecinde tespit edilen rekabet sorunlarının teşebbüsler tarafından taahhüt edilen eylemler ile giderilmesine yönelik bir süreç. Uzlaşma ise teşebbüslerin ihlali kabul ettiği ve uygulanacak idari para cezasından indirim aldığı diğer bir süreç. Rekabet Kurumu incelemesinin gidişatına göre bu süreçlerin de etkin bir şekilde kullanılmasının bir alternatif olabileceğine inanıyorum. Ferrero’nun fındık alım pazarında sahip olduğu pazar gücü ve fiyat liderliği ile ilgili olarak gelecek dönemde üreticilerin kondisyonlarında sağlanacak bir iyileştirmenin bu süreçlerin yürütülmesinde etkili olabileceğini tahmin edebiliriz.
Monopson / Tek Alıcı
Ferrero hakkında yürüyen soruşturmanın yürütüldüğü dairenin başkanlığı yapan Sayın Burak Büyükkuşoğlu’nun uzmanlık tezinin “Rekabet İktisadı Çerçevesinde Monopson (Tek Alıcı)” konulu çalışma olduğunu görüyorum. Bu husus ile birlikte Rekabet Kurumu’nun son dönem çalışmaları ile elde ettiği bilgi birikimini de dikkate aldığımızda dosyanın her zaman olduğu gibi yine Rekabet Kurumu tarafında emin ellerde olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Yukarıda da ifade ettiğim üzere kamuoyuna yansıyan bilgiler yürütülmekte olan soruşturmanın özünde fındık alım pazarında hâkim durumda olan bir firmanın üreticiler ile ilişkilerinde haksız ticari uygulamalar içerisine girip girmediğini ele alacak gibi görünüyor.
Rekabet Kurumu’nun şimdiye kadar yürüttüğü incelemelerde fındık alım pazarında bir hâkim durum tespiti bulunmuyor. Bununla birlikte rekabet hukuku standartlarına göre hâkim durumda olunmasa dahi Rekabet Kurumu’nun pazar gücüne sahip firmaların potansiyel haksız ticari uygulamalarına özel bir önem atfettiğini görüyoruz. Rekabet Kurumu bu alandaki yaklaşımını kanımca en somut bir şekilde “Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği Sektör İncelemesi” çalışmaları kapsamında ortaya koydu. Söz konusu Perakendecilik sektör incelemesinde perakende sektöründeki alıcı gücünün ele alındığı müstakil bir başlık bulunmaktadır. Bu başlık ve çalışmanın diğer kısımlarında yer alan detaylı incelemeler sonucunda şu sonuca ulaşılmaktadır:
“Perakende seviyedeki gücünün de etkisiyle indirim marketler bu satıcılar karşısında önemli bir alıcı gücüne sahip olmaktadır. Bu gücün kötüye kullanılması söz konusu satıcıların faaliyetlerini zorlaştırarak, bu teşebbüslerin rekabetçi güçlerini zayıflatabilecektir. Çiftçiler ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin ülke ekonomisinin temel taşları olduğu dikkate alındığında, bu aktörlerin gelirlerinin azalmasına, yatırım, yeni pazarlara açılma ve yeni ürün geliştirme güdülerinin zayıflamasına yol açabilecek söz konusu nitelikteki uygulamaların engellenmesinin şart olduğu anlaşılmaktadır. Teşebbüslerin alıcı güçlerinin kötüye kullanılmadığının garanti altına alınması, marketler arasındaki rekabete de olumlu yansıyarak, başta fiyatların düşmesi olmak üzere HTM perakendeciliği pazarında rekabetten beklenen faydaların kazanılmasında önemli bir rol oynayacaktır.”
Rekabet Kurumu’nun değindiği bu kaygı paralelinde bilindiği kadarıyla da Ticaret Bakanlığımız perakende sektöründe haksız ticari uygulamaların engellenmesine yönelik sektörün ihtiyaçları doğrultusunda bir mevzuat hazırlığı gerçekleştirmektedir. Benzer ve hatta çok daha kapsamlı bir çalışmanın özellikle Tarım ve Orman Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve Rekabet Kurumu koordinasyonunda
Fındık pazarının yapısal sorunlarına çözüm sağlayacak şekilde örgütlenmesinin sektörün gelişimi açısından son derece olumlu etkileri olabileceğini öngörüyorum. Rekabet Kurumu incelemesinde ön plana çıkacak Rekabet Politikasını ilgilendiren bir diğer önemli konunun “haksız ticari uygulamaların” rekabet hukukundaki yeri olacaktır. Rekabet hukuku içtihatla gelişen bir hukuk disiplini olması nedeniyle rekabet hukukunun çerçevesini belirleyen en önemli unsur Rekabet Politikası olmaktadır. Bir haksız uygulamanın hangi hallerde bir rekabet ihlaline işaret ettiği ise büyük ölçüde Rekabet Politikasına bağlıdır.
Son yıllarda global ölçekte rekabet hukukunun yeniden yorumlandığı ve özellikle yeni gelişen dijital pazarlarda rekabet hukukunun haksız ticari uygulamalara müdahale edecek bir şekilde yeniden yapılandırıldığı görülüyor. Söz gelimi Rekabet Kurumumuzun Amerikan muadili olan Federal Trade Commission (FTC), 2022 Kasım ayında yaptığı duyuruda; Adil rekabet dolaysıyla haksız rekabet ve rekabet hukuku ilişkisinin son yıllarda global ölçekte çok daha fazla gündeme geldiğini, hazırlanan mevzuatlarla rekabet hukuku ve adil rekabet arasında bağ kurma çabasının son dönemlerde çok daha fazla arttığını söylemek kanımca yanlış bir tespit olmayacaktır.
Haksız ticari uygulamalar
Yakın bir zaman önce Rekabet Kurulu’nun çevrim içi ilan sitesi hakkında aldığı bir karar hakkında idare mahkemesinin bozma kararına istinaden Rekabet Kurulu mahkemenin belirlediği standartlar çerçevesinde ihlal kararını revize etmiştir. 6. İdare Mahkemesin kararında, Aşırı fiyatlamaya müdahale noktasında, müdahalenin “istisnai hallerde” başvurulacak bir yöntem olduğu, “aşırı fiyatlama” eyleminin tespitinde çeşitli zorluklar bulunduğu ve tereddüde mahal vermeyecek veriler ve olgularla bu durumun ortaya konulması gerektiği ifade ediliyor. Bu yaklaşıma paralel şekilde Ferrero soruşturmasında da rekabet kurumunun benzer bir inceleme metadolojisi uygulayacağına inanıyorum.
Bu kapsamda incelemede Ferrero’nun diğer ülkelerdeki alım fiyatları, uluslararası piyasalardaki fındık fiyat karşılaştırmaları, ülkemizdeki tarımsal ürün maliyetlerindeki artış, verimlilik, fındık kalite ve standartları, pazardaki yapısal sorunlar, Ferrero’nun
Türkiye pazarından ne hacimde ve hangi fiyatlardan fındık aldığı vb. bir çok hususun birlikte değerlendirileceği kapsamlı bir çalışma yapılacaktır. Kişisel fikrimi ifade etmem gerekirse Ferrrero’nun ve diğer önemli fındık alıcılarının global ölçekte gerçekleştirdikleri fındık alımlarındaki fiyatlar ülkemizdeki fiyatlardan (diğer ülkelerdeki maliyetler dikkate alınarak bir analiz yapılması gerekecektir) çok daha yüksekse ve Ferrero geçtiğimiz yıllara göre Türkiye’den doğrudan ya da dolaylı olarak çok daha fazla fındık tedarik ettiyse bu durumda ciddi bir rekabet endişesi doğması muhtemeldir.
TMO ve fiyat
Her ne kadar TMO alımlarında çeşitli sorunlar bulunmaktaysa da (ödeme vadesi-fındık üreticisi fındık toplayıcısına derhal parasını vermek zorundadır, buda vadenin fiyat baskısı yapmasına neden olmaktadır-alım kotası vb.) pazardaki talebin ötesinde yer alan arzı dengelemesi ve fiyat çıpası oluşturması nedeniyle son derece etkili bir araçtır. TMO alımlarının pazardaki tüketici alışkanlıklarını ve yapısal sorunları giderecek şekilde gözden geçirilmesinde büyük fayda gördüğümü de belirtmek istiyorum.
Diğer yandan fındık arzının sağlıklı yönetilmesi bakımından organize perakende firmaları ile TMO arasında gerçekleştirilebilecek uzun vadeli işbirliklerinin gıda tedarik zincirinde önemli etkinliklere imkân sağlayabileceğini öngörüyorum. Benzer bir işbirliğinin çikolata ve atıştırmalık üreticileri arasında da gerçekleştirilmesinin faydalı olabileceği söylenebilecektir.
Ülkemizde Torku, Ülker ve yakın bir zaman önce Sagra’nın devralınmasıyla birlikte Oyak Gıda sektörün önemli oyuncuları arasına girmişlerdir. Hem perakende hem de gıda sektöründeki çikolata ve çikolata bazlı hazır mamül üreticilerimizin ve perakendecilerin yetkinliklerine güvenerek uzun vadeli işbirliklerinin geliştirilmesinin faydalı olabileceğine inanıyorum. Ferrero dünyanın en büyük çok uluslu aile şirketlerinden biri olan Ferrero (Group) İtalyan menşeili bir çikolata ve şekerleme (confectionary) üreticisidir. Merkezi halen Alba/İtalya'da bulunan şirket dünyanın en saygın kuruluşlarından biri olarak kabul edilmektedir. Ferrero’nun ürettiği ve dünyada en çok bilinen ve tüketilen Nutella markasının içeriği halen gizli olduğundan bu ürünün üretim süreçleri endüstriyel espiyonaj kaygıları nedeniyle son derece gizli bir şekilde yapılmaktadır. 2014 yılında Ferrero’nun şirket devralmaları yoluyla stratejik büyümeye gittiği görülmektedir. Ülkemizdeki entegre fındık alım ve işleme ve ihracat tesisi olan Oltan Gıda’nın Ferrero’ya devri bu dönemde gerçekleşmiştir. Şirket 2015 yılında İngiliz çikolata üreticisi Thorntons’ı (112 milyon £), 2017 yılında Fannie May (115 $) ve Ferrara Candy Company’yi, 2018 yılında Nestle’nin Amerikan şekerleme işini, 2019 yılında yine Amerika’da Kellogs’un bazı faaliyetlerini (Famous Amos, Murray’s, Keebler, Mother’s and Little Brownie Bakers gibi markalar), 2020 yılında Campbell Soup Company’de yer alan Kelsen Group hisselerini, 2021 yılında İngiliz Burton’s Biscuit Company’yi, 2022 yılında ise Amerikan dondurma üreticisi Wells Enterprises’ı satın aldı. Ferreronun aynı zamanada sağlıklı gıda alanında da faaliyetleri bulunuyor.
Türkiye ve Global fındık alım pazarındaki liderliği konusunda kanımca kimsede bir kafa karışıklığı bulunmamaktadır. Bununla birlikte liderlik ile hâkim durum farklı kavramlardır. En basit tanımla hâkim durum rakiplerinden bağımsız ekonomik olarak hareket edebilmeyi ifade etmekte ve genellikle %40 ve üzeri pazar payı hakim durumun varlığına işaret etmektedir.
Pazarın yapısal unsurlarına bağlı olarak %40’lık bu eşik artabileceği gibi azalması da imkan dahilindedir. Ferrero’nun 2022 yılı itibarıyla fındık alım pazarındaki pazar payını öngörememekle birlikte Ferrero’nun dünya fındık alımlarının %30 civarını gerçekleştirdiği çeşitli yayın organlarında yer bulmaktadır. 2022 yılında Ferrero’nun ne kadar fındık alım gerçekleştirdiği ve pazarın yapısal unsurlarının Ferrero’nun pazar gücüne/ hakim duruma etkisinin ne olacağı hususları Rekabet Kurumu incelemesinde ortaya konacaktır.
Rekabet Kurulunca yürütülmekte olan soruşturma sonucunda ihlalin tespit edilmesi pek tabi ki önemli bir gelişme olarak değerlendirilecek ve özellikle üretici açısından önemli pozitif sonuçlar doğuracaktır. Bununla birlikte bu iyileşmenin sürdürülebilir bir şekilde değer zincirindeki tüm aktörlere ve özellikle üretici ve fındık işçisine yansıyabilmesi için, tüm paydaşların katılımı ile kapsamlı ve detaylı çalışmalar gerçekleştirilerek sorunun doğru tespit edilmesi ve bu sorunları ortadan kaldıracak etkin düzenleyici önlemler alınması gerektiğine inanıyorum.