SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Cambridge Analytica skandalı

Alibaba, 2015 yılından bu yana Alibaba üzerinden satış yapan satıcıların rakip platformlarda satış yapmasını yasaklamakta ve bu platformlar tarafından düzenlenen promosyonlara katılımı engellemekteydi.

|

Siyasal iletişimin, son yıllarda vazgeçilmez bir parçası hâline gelen sosyal medya, seçim dönemlerinde siyasetçilerin seçmenlere doğrudan erişebildiği bir kanal olması nedeniyle seçim kampanyalarının odağında yer alır. Siyasetçiler, sosyal medya üzerinden milyonlarca seçmene erişebilir, vaatlerini, duygu ve düşüncelerini seçmenle doğrudan paylaşabilir.

Seçim kampanyalarında veriye dayalı analizlerin önemi artar. Siyasetçilerin hangi seçim bölgesine odaklanmaları gerektiğinin tespitinden, seçmenlerin duyarlılıklarının neler olduğuna kadar farklı alanlarda veri analiziyle isabetli çıkarımlar yapmak mümkündür. Sosyal medya araçlarını kullanarak gençler, kadınlar, emekliler gibi çeşitli demografik gruplara ve hatta bireylerin kişisel özelliklerini dikkate alan farklı içerikli mesajları seçmenlere ulaştırmak kolaylaşmıştır.

Ancak tüm bu gelişmeler, beraberinde online manipülasyon sorununu da gündeme getirmiştir. Online manipülasyonla bilgi teknolojilerini kullanarak bireylerin karar alma süreçlerini etkilenmesi amaçlanmaktadır. (1)

Yankıları günümüzde dek uzanan Cambridge Analytica skandalı, online manipülasyonun en etkili örneği olarak öne çıkmaktadır. Cambridge Analytica firması, Donald Trump’ın 2016 yılındaki Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanlık seçim kampanyasında milyonlarca Facebook kullanıcısının verisini izinsiz bir şekilde kullanarak seçmenleri hedef alan bir pazarlama taktiği uygulamıştır.

Cambridge Analytica skandalı, seçim kampanyalarında kişisel verinin nasıl kullanılabileceğine ve online manipülasyonun boyutlarına dair farkındalık yaratmıştır.

Sadece ABD’de değil, Cambridge Analytica’nın, İngiltere’nin AB’den ayrılması sürecindeki rolü de tartışmalara konu olmuştur. Ancak Birleşik Krallık Bilgi Komisyoneri Elizabeth Denham ve ekibi, yürüttükleri kapsamlı soruşturma sonucunda, Cambridge Analytica’nın Brexit referandum kampanyasında etkisi olduğuna dair bir kanıt olmadığı tespit etmiştir. (2)

Bu yazıda, ABD 2016 başkanlık seçimleri özelinde Cambridge Analytica skandalının arka planı, nasıl geliştiği ve ne tür etkileri olduğu ele alınacaktır.

Cambridge Analytica

Cambridge Analytica, 2012 yılında İngiltere’de seçim kampanyaları üzerine çalışan bir ajans olarak kurulmuştur. Hisselerinin büyük bir bölümünün sahibi Trump’ın en büyük bağışçılarından biri olan Robert Mercer’dir. Cambridge Analytica daha önce ordu tarafından kullanılan özel iletişim tekniklerinden yararlanarak dünya çapında siyasi kampanyalar yürüten SLC şirketine bağlıdır. (3) 2018 yılında şirketin eski çalışanlarından biri olan Christopher Wylie, Cambridge Analytica’nın izin almadan 87 milyon Facebook kullanıcının verisini toplandığını ve Trump’ın seçim kampanyası için kullanıldığını itiraf etmiştir. Wylie’nin açıklamaları, online manipülasyonun boyutlarını gözler önüne sermiş ve soruşturma süreci başlamıştır. (4) Facebook da kullanıcılarının kişisel veri gizliliği ihlali söz konusu olması nedeniyle suçlamaların odağında yer almıştır. Facebook, kullanıcıları tarafından boykot edilmiş, hisseleri düşmüş ve çeşitli cezai yaptırımlarla karşılaşmıştır. ABD Federal Ticaret Komisyonu, Facebook’a kullanıcılarının kişisel bilgilerinin izinsiz ve usulsüz kullanılması nedeniyle 5 milyar dolar, ABD Menkul Kıymetler ve Borsalar Komisyonu da 100 milyon dolar ceza kesmiştir.

Son olarak geçen aralık ayında, Facebook, Amerika’da görülen toplu gizlilik davasında uzlaşamaya giderek 725 milyon dolar ödemeyi kabul etmiştir. Bu miktar Facebook’un şu ana kadar toplu dava için en fazla ödediği ceza miktarı olarak tarihe geçmiştir.(5)

Skandalın ortaya çıkmasından birkaç ay sonra Cambridge Analytica kapanmıştır. Yukarıda sözünü ettiğimiz gibi Facebook tarafındaki sürecin yankıları çok yakın zamana kadar sürmüştür. Peki, her şey nasıl başlamıştı?

Cambridge Üniversitesi’nde psikografik tekniği üzerinde çalışan akademisyen Alexsandr Kogan, 2013 yılında akademik araştırmaları için kullanmak üzere bir uygulama geliştirmiştir. Uygulamada yer alan kişilik testi, katılımcıların “Beş Faktör Modeli” olarak bilinen,

“Yeni deneyimlere açıklık, Sorumluluk, Dışa dönüklük, Uyumluluk ve Nevrotiklik” olmak üzere beş kişilik özelliğinden hangisine sahip olduğunu tespit etmeyi amaçlamıştır.

Toplanan veri, ankete katılanların kişilik testiyle sınırlı kalmamıştır. Kogan, anket katılımcılarının kişilik testi ile Facebook’taki verileri arasında ilişki kurmaya çalışmıştır.

Katılımcıların uygulama üzerinden Facebook hesaplarına giriş yapması istenmiştir. Böylece kullanıcıların Facebook’taki verilerine erişim sağlanmıştır. Bu veriler, yaş, eğitim, hobi gibi bilgilerin yanı sıra beğeniler, paylaşımlar gibi dijital izler dediğimiz Facebook’taki hareketleri de içermiştir.

Kogan…

Yaklaşık 300 bin kişinin bu uygulamayı indirdiği bilinmektedir. Ancak Kogan, milyonlarca kişinin verisine ulaşmayı başarmıştır. Çünkü uygulama sadece anketi dolduran kişinin değil, o kişinin arkadaşlarının da Facebook bilgilerine de erişmiştir. (6) Facebook hem uygulamalara giriş yapan kullanıcıların hem de arkadaşlarının verilerine erişim izni vermiştir.

Kogan, uygulamasını 1 yıl sonra ticarileştirmiş ve topladığı verileri Cambridge Analytica’ya satmıştır. Akademik araştırma yapma amacıyla toplanan verilerin, ticari ve siyasi amaçlarla kullanılması, Cambridge Analytica skandalının ilk ayağını oluşturmaktadır.

Katılımcıların ve onların süreçten hiçbir haberi olmayan Facebook arkadaşlarının verileri, kısaca milyonlarca Amerikalının verisi, Donald Trump’ın 2016 Başkanlık seçim kampanyasında izinsiz bir şekilde kullanılmıştır.

Cambridge Analytica Trump’ın Seçim Kampanyası için neler yaptı?

Cambridge Analytica, Facebook verisini demografik bilgi, oy verme kayıtları ve televizyon izleme alışkanlıkları gibi ABD’de yasal olarak satın alınabilen çeşitli veri türleriyle birleştirip zenginleştirmiştir. Cambridge Analytica’nın iş modeli, bu verilerden faydalanarak seçmenlerin ayrıntılı psikografik profillerinin çıkarılması ve onlara ikna edici kişiselleştirilmiş reklamlar gösterilmesi üzerine kurulmuştur. Örneğin iş konusunda sorumluluk sahibi birine gösterilen reklamda başarılı olma imkânı ve işin ona getireceği sorumluluklar vurgulanırken; dışa dönük birine işin onu nasıl geliştireceği; nevrotik kişiliğe sahip birine endişe düzeyi yüksek olduğu için, işin ona ve ailesine sunacağı güven öne çıkarılmıştır. (7) Psikografik hedefleme aslında uzun yıllardır bir pazarlama tekniği olarak pek çok firma tarafından kullanılmaktadır. Bireylerin, pazarlanan ürünü satın almaları için davranışlarını etkilemeyi ve değiştirmeyi amaçlamaktadır. Seçimler özelinde düşündüğümüzde, seçmenlerin oy verme davranışlarını manipüle etmek için kullanılmakta ve özgürce karar verme iradelerini etkilemektedir.

Temel bir hak olan seçme hakkını âdeta baltalayacak bir eyleme itebilmektedir. (8) Çünkü seçmenlerin karar alma süreçlerinin gösterilen reklamlarla ve vurgulanan mesajlarla manipüle edildiği bir ortamda kendilerini temsil edecek siyasetçiyi kendi iradeleriyle seçmeleri mümkün görünmemektedir. Online manipülasyon, siyasetçilerin adil rekabet koşulları altında yarışmasını da engellemektedir.

Cambridge Analytica’nın seçimler üzerindeki etkisi

Ancak araştırmacılar, psikografik pazarlamanın etkisinin sanıldığı kadar yüksek olmayabileceği ve reklamlarla bireylerin oy verme kararlarını etkilemenin güç olduğunun altını çizmektedir. Bilim dünyasının önde gelen dergilerinden biri olan Nature’da yayınlanan bir çalışmada, psikografik pazarlama tekniğinin etkilerinin tartışmalı olduğu belirtilmektedir. Örneğin pazarlama alanında yapılan araştırmalarda, bu tekniğin etkisinin küçük olduğuna ve tüketiciler davranışının geçerli olan şeyin seçmen davranışı için geçerli olmayabileceği de vurgulanmaktadır. (9)Benzer şekilde, Siyaset bilimci Eitan Hersh, Cambridge Analytica’yı araştıran ABD Senatosu Yargı Komitesi’nde verdiği tanık ifadesinde, insanların sandığa gidip gitmeme kararını etkilemenin zor, onları belli bir partiye oy vermeye ikna etmenin daha da zor olduğuna dikkati çekmiştir. (10) Ancak, Cambridge Analytica’nın dolaşıma soktuğu reklamlar, seçmenleri Trump’a oy vermeye ikna etsin veya etmesin, toplum içindeki kutuplaşmayı derinleştirebilir. Çünkü bu tür reklamların bireyleri ayrıştırdığı ve dezenformasyonun dolaşımını artırdığı, bireyleri sadece kendi görüşlerini destekleyen düşünceleri ve haberleri takip etmeye ittiği, bireylerin karşı görüşlerden haberdar olmadıkları bir ortamın yaratılmasına neden olduğu bilinmektedir. (11)

Diğer yandan, Cambridge Analytica’nın faaliyetleri sadece ABD seçimleriyle sınırlı değildir. 68 ülkede seçim kampanyası yürütmüştür.(12) Bu ülkelerde online manipülasyon farklı şekillerde tezahür etmiş olabilir. Özellikle Cambridge Analytica’nın gelişmekte olan ülkelerde faaliyet gösterdiği düşünüldüğünde, bu ülkelerdeki farklı dinamikleri de göz önünde bulunduran araştırmaların da yapılması gerekmektedir.

Sonuç olarak, Cambridge Analytica skandalı veri gizliliğinin önemini anlamamız ve kişisel verinin seçim kampanyalarında kullanımı konusunda daha dikkatli olmamız gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Sosyal medya şirketlerinin veri gizliliğini korumak, kullanıcılarına kendi verileri üzerinde kontrol sahibi olma hakkı tanımak ve şeffaflık sağlamak için gerekli yatırımları yapmaları önemli rekabet avantajları elde etmelerini sağlayacaktır.

Referanslar

(1) Daniel Susser, Beate Roessler, and Helen Nissenbaum, “Technology, Autonomy, and Manipulation,” Internet Policy Review 8, no. 2 (Haziran 30, 2019), https://doi.org/10.14763/2019.2.1410.

(2) Elizabeth Denham, “Letter from the Information Commissioner to Julian Knight MP,” Ekim 2, 2020, https://ico.org.uk/media/action-wevetaken/2618383/20201002_ico-o-ed-l-rtl-0181_tojulian-knight-mp.pdf.

(3) “Disinformation and ‘Fake News’: Interim Report,” Parliament UK, https://publications.parliament.uk/pa/cm201719/cmselect/cmcumeds/363/36306.htm.

(4) “Facebook Skandalı Sonrası Cambridge Analytica Şirketi Kapanıyor,” Hürriyet, Mayıs 3, 2018, https://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/facebookskandali-sonrasi-cambridge-analytica-sirketikapaniyor-40824237.

(5) Nate Raymond, “Facebook parent Meta to settle Cambridge Analytica scandal case for $725 million,” Reuters, Aralık 23, 2022, https://www.reuters.com/legal/facebook-parent-meta-pay-725-mln-settlelawsuit-relating-cambridge-analytica-2022-12-23/.

(6) Alex Hern, “Cambridge Analytica: How Did It Turn Clicks into Votes?,” Guardian, Mayıs 6, 2018, https://www.theguardian.com/news/2018/may/06/cambridge-analytica-how-turn-clicks-into-voteschristopher-wylie.

(7) Hern.

(8) Digital Society Blog, “The Ethics of Big Data, Facebook & Cambridge Analytica,” The Humboldt Institute for Internet and Digitalisation, Nisan 24,2018, https://www.hiig.de/en/ethics-big-datafacebook-cambridge-analytica/.

(9) Elizabeth Gibney, “The Scant Science behind Cambridge Analytica’s Controversial Marketing Techniques,” Nature, Mart 29, 2018, https://www.nature.com/articles/d41586-018-03880-4.

(10) Taylor McNeil, “Did Cambridge Analytica Sway the Election?,” Tufts Now, Mayıs 17, 2018, https://now.tufts.edu/2018/05/17/did-cambridge-analytica-swayelection.

(11) Silvia Milano, Brent Mittelstadt, and Sandra Wachter, “Targeted Ads Isolate and Divide Us Even When They’re Not Political – New Research,” Conversation, Temmuz 13, 2021, https://theconversation.com/targeted-ads-isolate-anddivide-us-even-when-theyre-not-political-newresearch-163669.

(12) Carole Cadwalladr, “Fresh Cambridge Analytica Leak ‘Shows Global Manipulation Is Out of Control,’” Ocak 4, 2020, https://www.theguardian.com/uknews/2020/jan/04/cambridge-analytica-data-leakglobal-election-manipulation

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.