Yaratıcılık vahası etkileşim limanı
“Hayatta en önemsediğim şey, faydalı bir birey olabilmek ve bir etki alanı yaratmak, elimdeki olanakları en etkili şekilde kullanarak daha iyi bir dünyaya hizmet ettiğim bir yaşam sürdürmüş olmak...”
SERKAN ARMAN- Gate 27, İstanbul Yeniköy’de bir ‘yaratıcılık vahası’... Dünyanın binbir köşesinden kopup gelen sanatçı, araştırmacı, yazar ve hatta profesyoneller için burası aynı zamanda bir etkileşim limanı... Uluslararasıyla yerelin; sanatla zanaatin; teoriyle pratiğin kesişme noktası burası... Gate 27 Kurucusu Melisa Tapan, “Hayatta en önemsediğim şey, faydalı bir birey olabilmek ve bir etki alanı yaratmak, elimdeki olanakları en etkili şekilde kullanarak daha iyi bir dünyaya hizmet ettiğim bir yaşam sürdürmüş olmak. Değişen dünyayı anlamak ve benim bu değişim içindeki dünyaya nasıl bir katkım olabileceğini düşünerek bunun için çalışmak istiyorum” diyor. Melisa Tapan bu hayalinden yola çıkarak kurduğu Gate 27 hem sürdürülebilirlik, hem de ekonomik kalkınma için bir örnek reçete... Melisa Tapan’la Gate 27’yi ve hedeflerini konuştuk...
Gate 27’yi sadece uluslararası bir konuk sanatçı programı olarak tanımlamak herhalde eksik olur. Gate 27’yi krizlerle boğuşan dünyada yaratıcı düşünceye daha çok ihtiyaç duyulduğu ve sanatın yanı sıra daha iyi bir geleceğe katkı için kurduğunuzu biliyoruz. Bize bu hayalinizden bahsedebilir misiniz?
Evet, dediğiniz gibi Gate 27’yi yalnızca uluslararası bir konuk sanatçı programı olarak tanımlamak yetersiz kalır. Gate 27, güncel sanat üretimini odağına alsa da zanaat, mimarlık, küratörlük, tasarım gibi komşu disiplinlerden kişileri de ağırlayan, uluslararası bir konuk sanatçı programı. Programa sanatçıların yanı sıra araştırmacılar, yazarlar, akademisyenler ve profesyoneller de katılabiliyor. Önceliğimiz ekoloji, sürdürülebilirlik, zanaat ve yerel yaratıcı ağlar etrafında bir diyalog kurmak, bu alanda çalışan aktörleri bir araya getirmek ve gerçekleştirmek istedikleri projeler için mekân, zaman ve bağlantıları sağlayarak sosyal fayda yaratmak. Kültür sanatın farklı disiplinlerinden insanların bir arada üretebileceği, çalışabileceği ve yeni ağlar oluşturabileceği bir mekân fikri, öncelikle ABD’de eğitim aldığım süreçte ortaya çıktı. Aslında birbirini besleyen farklı disiplinlerden insanların bir araya gelerek yarattığı oluşumlar bana ilham verdi. Buna genç yaşta edindiğim kültür sanat ve filantropi alanlarındaki farkındalığım da eklenince Gate 27’nin kurgusu oluşmaya başladı. Bu süreçte Avrupa ve ABD’deki sanat kurumlarını, misafir sanatçı programlarını ziyaret ettim, birçok sanat profesyoneliyle görüştüm ve uzun bir araştırma sürecini takiben Beral Madra, Dr. Nazan Ölçer, Doç. Dr. Selçuk Artut ve Prof. Dr. Ahu Antmen’in yer aldığı bir danışma kurulu oluşturarak yola çıktık. Altyapı çalışmalarının da tamamlanmasıyla 2019’un Kasım ayında konuk sanatçı pilot programımızı başlattık. Kültür sanat, sürdürülebilirlik ve ekoloji gibi alanlarda, birçok disiplinle ilişki içinde gelişen bu yapının büyüyerek yeni imkân ve projelere alan açması hayaliyle çalışmaya devam ediyoruz.
Gate 27’yi kurarken yurt dışındaki gözlemlerinizden faydalandığınızı biliyoruz. Bu yolculuğa çıkarken nasıl bir yapı vardı aklınızda? Şimdiye kadar ne kadarını yapabildiniz?
Üniversite eğitimimi ABD’de Columbia Üniversitesi, Ekonomik ve Siyasi Kalkınma Programı’nda aldım. Çeşitli kurumlarda kazandığım tecrübelerle ABD’deki deneyimlerim ilgi alanlarımla birleşince, Gate 27’nin de tohumları fikren atılmaya başlanmış oldu. Aklımda farklı alanları bir araya getiren, öncelikle sosyal etkileşim ve fayda yaratan projelere destek mekanizması sağlayan bir yapı vardı. Kurulduğumuz yıl olan 2019’dan itibaren ise hayallerimizin ötesine geçtiğimizi söyleyebilirim. Farklı ülkelerden ve disiplinlerden sanatçıları düzenli olarak konuk etmeye ve üretimlerine eşlik etmeye devam ediyoruz. Özellikle bu dönemde sanat ve zanaat arasındaki ilişkiyi haritalandırma hedefiyle yola çıktığımız ‘Yaratıcı Zanaat Projesi’, beni kişisel olarak da çok heyecanlandıran, sanatın sosyal etkisini ve etkileşimini deneyimleyebildiğimiz bir çalışma. Sanatçılarla ve sosyal hayatın parçası olan çeşitli alanlardan kişilerle buluşma platformları yaratmak ve etki yaratan bağlantılar kurmak açısından açıldığımız günden bu yana ciddi bir ilerleme kaydettik ve yeni sanatçılarla, yeni disiplinlerle tanışmayı sürdürüyoruz.
Sürdürülebilirlik ve kalkınma
Sanatçı ve araştırmacıları, özellikle sürdürülebilirlik ve yerel ağlar etrafında diyalog kurmaya davet ediyorsunuz. 50’yi aşkın konuk ağırladınız. Bu hedefte şu ana kadar nasıl bir mesafe kat edildi?
Gate 27 ailesi giderek büyüyor. Tanıştığımız kişi ve kurumlar, dahil olduğumuz ağlar uzun vadede Gate 27’yi deneyimlerden süzülen bir tür bilgi birikimine sahip bir kuruma dönüştürecek diye düşünüyorum ve ümit ediyorum. Şimdilik adımlarımızı yavaş yavaş atıyoruz, hem farklı ülke ve disiplinlerden sanatçıları konuk etmeye hem de iş birliklerimizi sürdürüp geliştirmeye devam ediyoruz. Marina Abramovic Enstitüsü, Huma Kabakcı’nın Londra’da kurduğu OpenSpace, dünyanın en etkili konuk sanatçı programlarından Residency Unlimited, iş birliği yaptığımız isimlerden bazıları. Kendi disiplinlerine önemli katkılarda bulunan bu kurumlarla birlikte yeni alanlara açılmayı kurumsal öğrenimimiz açısından değerli buluyorum. Diğer taraftan yerel ağlarımızı güçlendirmek de her zaman programımızda. Gate 27 olarak bu dönemde de farklı disiplinlerden çeşitli sanatçıları konuk ederken, iş birliklerini devam ettirmeyi ve geliştirmeyi sürdüreceğiz. Bu sezon yine sürdürülebilirlik ve ekonomik kalkınma kapsamında zanaat olmak üzere iki ana dalda programlar ön planda olacak gibi görünüyor.
İstanbul ve Ayvalık’ta 2 yerleşke
Gate 27’ye başvuran isimler inzivaya çekilip kendine odaklanmaya mı, yoksa etki alanını geliştirmeye mi geliyor? Konuklar geldikten sonra sizin yönlendirmeleriniz oluyor mu?
Gate 27’de son üç yıl içinde ağırladığımız 50’yi aşkın konuğumuzun her birinin kendisi ve üretimi kendine özgü olduğu ve farklı gereksinimleri içerdiği için, her konuğumuzla birlikte çalışmaları kapsamında bir ajanda oluşturuyoruz. Bu ajanda, çalışmanın ihtiyacına göre inziva odaklı da olabiliyor, araştırma veya pratik odaklı da. Konakladıkları süre boyunca kendileri neye nasıl ve ne şekilde odaklanmak isterlerse, çalışmalarını o doğrultuda yönetebilecekleri, süreç odaklı, esnek ve değişimi destekleyen bir program oluşturmak önceliğimiz.
İstanbul ve Ayvalık’ta ayrı ayrı konuk evleri var. Bu sistem yaz - kış ya da şehir - sayfiye olarak farklı tercihlere ve sanatçı veya araştırmacı hedeflerine yönelik mi? Yeni yerleşkeler olacak mı?
Gate 27 olarak sanatçıları ve araştırmacıları yaz-kış İstanbul’daki
konuk evimizin yanı sıra sadece bahar ve yaz aylarında Ayvalık’taki konuk evinde ağırlıyoruz. Sanatçılara şehir merkezine yakın ama aynı zamanda üretim sürecinde gerekebilecek izolasyonu sağlayanlar olmasını önemsedik. Gate 27 Ayvalık, sonuçtan ziyade sürece odaklanan sanatçı ve araştırmacılar için kavramsal araştırma ve üretimi besleyen bir deneyim sunmayı hedefliyor. Şehir yaşamından kaçmak için bir olanak sunan Ayvalık’ta kariyerlerinde belli bir noktaya gelmiş ve projelerini inzivaya çekilerek derinleştirmek isteyen sanatçı ve araştırmacılar ağırlıyoruz. Her dönemde en fazla bir sanatçı ya da bir sanatçı ikilisi ağırlanabiliyor. Şu anda başka bir yerleşke planımız bulunmuyor, İstanbul ve Ayvalık konuk evlerimizde ağırlamalara devam edeceğiz
Destek ağı oluşuyor
Yerli ve yabancı konuk ağırlığı olarak nasıl bir görünüm var? Başvuruda bulunanlar hangi oranda katılım sağlayabiliyor? Sonuçtan ziyade sürece önem verildiğini biliyoruz, ancak ortaya bir eser veya araştırma çıkmasını tercih ediyor musunuz?
Gate 27 Danışma Kurulu, Beral Madra, Dr. Nazan Ölçer, Doç. Dr Selçuk Artut ve Prof. Dr. Ahu Antmen gibi alanın önde gelen değerli isimlerinden oluşuyor. Dolayısıyla başvuruların seçim sürecinde yerli veya yabancı olup olmaması fark etmeksizin, kurulun seçim kriterleri üzerinden bir değerlendirme yapılarak sanatçı ve araştırmacılar belirleniyor. Katılımcıların Gate 27’de konakladıkları sürecin çıktısı olan eserler Gate 27 Koleksiyonu’na katılmış oluyor, böylece konaklama sürecinin ötesine geçen, sürdürülebilir ve büyüyerek gelişen bir destek ağımız oluşuyor. Ancak sonucunda bir eser üretimi olmadığında da program sürecinde yapılan araştırmaları geliştirmeye ve belgelemeye de çok önem veriyoruz.
Konuklarınızın temel ihtiyaçlarını karşılıyorsunuz. Gate 27’nin sponsorluğunu MACHKA üstlendi, bu sponsorluk nasıl işliyor?
Evet iş birliklerimizden biri de Türkiye’nin en önemli moda markalarından MACHKA’nın sanatçılara üretim desteği vermesiyle gerçekleşti. MACHKA, bu iş birliği kapsamında 2022 yılında özel olarak seçilen yerli ve uluslararası sanatçılarımızın konuk sanatçı programı sürecini destekledi. Bu kapsamda marka, Christina Dimitriatis’in fotoğraf üretimi, Ahu Akgün ve Levent Aygül’ün resim üretimi, küratör Lika Tarkhan’ın sergi çalışması, Christina Peschek ve Ernst Lima’nın eser üretimi ve Onur Yazıcıgil’in araştırma ve kitap projesinin finansörü oldu.
Permakültür bahçesi.
Yeşil enerji kaynaklarına yöneliyorsunuz; kompost, geri dönüşüm yapıyorsunuz ve permakültür bahçesi oluşturuyorsunuz. Zaman içinde Gate 27 kendi kendine yeterli bir hale gelir mi?
Gate 27 ile kapsayıcı, sürdürülebilirliğe önem veren, doğaya ve yaşama şefkatle yaklaşan; üretime, yeteneğe, zanaata, emeğe değer veren bir kurum olduk. Ayrıca binamızı, yaşantımızı sürdürülebilir bir hale getirmek için su hasadı, permakültür, kompost, düşük enerji kullanımı gibi konularda çalışmalar yaptık. Aynı zamanda özellikle sosyal medya üzerinden de permakültür bahçemiz ve çeşitli bitkilerinsebze ve meyvelerin ekimleriyle ilgili bilgiler paylaşmaya, bu alanda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz.
Sanatçı ve zanaatkârlar arası iş birliği imkânı
Hayata geçirdiğiniz ‘Yaratıcı Zanaat Projesi’ uluslararası sanatçılar ve Türkiye’deki zanaatkârların temasa geçmesini sağlıyor. Bunun zanaatın tasarım yönü üzerinde ve sanatçıların yerel kültürle etkileşimi açısından 2 yönlü etkisi olabilir. Bu yönde gözlemleriniz oluyor mu?
Yaratıcı Zanaat Projemizin liderleri sanatçı Bilal Yılmaz ve küratör Lydia Chatziiakovou ile birlikte Yaratıcı Zanaat Konaklama Programı’nı oluşturduk. Programın ilk konuk sanatçısı olan Mazhaib Baloch’un bölge zanaatkârlarıyla iş birliği sonucunda ürettiği Ro-Thag adlı eserini ilk kez Gate 27’de sergiledik. Proje, sanatçılarla zanaatkârlar arasında üretim odaklı, karşılıklı bir etkileşim alanı ve diyalog yaratıyor.
Yaratıcı yaklaşımlarla geleneksel el sanatlarını deneysel bir üretim sürecinde buluşturmak, uluslararası sanatçıların İstanbul’un zengin zanaat kültürünü keşfetmelerine, zanaatın kentin sosyal yaşamına ve dokusuna yansımalarına farklı açılardan tanıklık etmelerine, zanaat atölyeleriyle etkileşime geçerek üretimlerine yeni katmanlar eklemelerine olanak sağlıyor.
Birbirine bağlı anlamlar
Program, bu anlamda sanatçılar ve zanaatkârlar arasında yalnızca araştırma sırasında değil, üretim sürecinde de çift yönlü anlamlı bir etkileşim ve iş birliği sağlaması açısından benzer girişimlerden farklı ve daha kapsamlı olanaklar sunuyor. Buna en güzel örneklerden biri Mazhaib Baloch’un İstanbul’un en deneyimli kakma bakır ustalarından Thomas Usta’yla olan etkileşimi oldu. Sanatçı, kendi üretimini Thomas Usta’nın deneyimi ve sanatıyla buluşturarak çok değerli bir eser ortaya çıkardı.
Gate 27, iş yaşamınızdaki odak noktanız mı? Başka faaliyetlere de zaman ayırabiliyor musunuz?
Ailemde neredeyse herkes sanatla ilgileniyor, ancak ailemizde genel olarak sanat, eğitim ve filantropinin birbirinden ayrılmayan konular olduğunu söyleyebilirim. Sakıp Sabancı Müzesi, Sabancı Üniversitesi, Sabancı Vakfı gibi girişimlerin hepsi, temelde birbirini besleyen ve yükselten amaçları gerçekleştirmek adına hayata geçirilmiş oluşumlar. Sanırım kaçınılmaz olarak Gate 27 de daha disiplinlerarası, üretimi destekleyen bir mekân olarak şu anda hayatımın odak noktasında yer alıyor. Hayatta en önemsediğim şey, faydalı bir birey olabilmek ve bir etki alanı yaratmak, elimdeki olanakları en etkili şekilde kullanarak daha iyi bir dünyaya hizmet ettiğim bir yaşam sürdürmüş olmak. Değişen dünyayı anlamak ve benim bu değişim içindeki dünyaya nasıl bir katkım olabileceğini düşünerek bunun için çalışmak istiyorum.