Takım oyunuyla büyük güç
Tankut Turnaoğlu’nun yönetim anlayışında basketbolun etkisi büyük... Chicago Bulls’un efsane kadrosunu yöneten Phil Jackson’ın feyzaldığı bir Kızılderili atasözü ise onun da yönetim anlayışını özetliyor: “Parmaklar kolay kırılır ama birlikte güçlü bir yumruk olur.
Serkan Arman- Amerikalı P&G kişisel bakım ve temizlik ürünleri devi... 35 yıldır Türkiye’ye yatırım yapıyor. Tankut Turnaoğlu da bu 35 yılın 31’inde yer alan bir isim. P&G bünyesindeki bir markanın müdür yardımcısı olarak başladığı kariyer yolculuğunda adım adım, sabırla, azimle zirveye tırmanmış. P&G Türkiye Kafkasya ve Orta Asya Yönetim Kurulu Başkanı olan Tankut Turnaoğlu 8 ülkeyi Türkiye’den yönetiyor. Turnaoğlu’nun basketbol geçmişi yöneticilik hayatında yoluna ışık tutmuş. Turnaoğlu, “İş hayatına atılınca fark ettim ki yöneticilik de takım kurmaya ve o takımı top oynamak için devamlı sahaya sürmeye benziyor” diyor. Yönetim anlayışını da Chicago Bulls’un efsanevi kadrosunu bir arada tutan koç Phil Jackson’ın felsefesini özetleyen şu Kızılderili atasözüyle açıklıyor: “Bireysel parmaklar olarak kolay kırılırız ama birlikte güçlü bir yumruk oluruz.” Tankut Turnaoğlu’yla kariyer yolculuğunu ve P&G’yi konuştuk...
Nasıl bir eğitim hayatınız oldu? Hedef odaklı mıydınız?
Samsun’da doğdum ve üniversiteye kadar burada eğitim aldım. Sosyal aktivitelerden de geri kalmadım ve o zamanlar Karadeniz’in basketbolda en iyisi olan Samsun DSİ A Takımı’na kadar yükseldim. İş hayatına atılınca fark ettim ki yöneticilik de takım kurmaya ve o takımı top oynamak için devamlı sahaya sürmeye benziyor. Sanırım basketbolun bana aşıladığı takım yaratma fikri, oyun kurmak, strateji belirlemek, ekip arkadaşlarınızla oyunu belirli bir disiplin ve dengede tutmak ve tüm bu süreci yönetmeyi becermek iş hayatımda bana çok şey kazandırdı. 1985 yılında ailemden ayrılıp İstanbul’a, Boğaziçi Üniversitesi’ne okumaya geldim. Daha mezun olmadan ilk işimi kurdum. Boğaziçi Üniversitesi’nde ortağımla yurt dışına ilk kayak gezisini organize ettik. Böylelikle insanlara bir şeyler pazarlamanın, bir işi yönetmenin nasıl olduğunu deneyimlemiş oldum. Bu tür işlere öğrenciliğim boyunca devam ettim. Kongrelerde çalıştım, seyahat turları düzenledim. İş hayatı disiplini ve kâr/zarar kavramı ile ilgili ilk deneyimlerim hep bu süreçte oluştu. Üniversite boyunca hep çalıştım. Ailemden çok harçlık almamaya çalıştım. Ama en önemlisi hayatta neyi sevip, neyi sevmediğimi, neyi iyi yaptığımı ve tabii hangi konularda yeteneğim olup olmadığını deneyerek, yaparak görüyordum. Üniversiteden mezun olduktan sonra aklımda pazarlama alanında, global bir şirkette çalışmak vardı. Fakat ilk olarak uluslararası deneyim kazanmak için yurt dışında master yapmaya karar verdim. Ben karar verdim de cebimdeki para isim yapmış özel üniversitelere gitmeme imkân vermiyordu. Boston’daki tek devlet üniversitesi olan Massachusetts Devlet Üniversitesi’nde Uluslararası Pazarlama alanında MBA programının ilk dönem parası cebimde yola çıktım. İlk dönem sonuna kadar burs bulmaya kararlıydım. Çoğu kişi vaktimi boşa harcadığımı, olmayacağını söyledi. Ama henüz ikinci haftada burs buldum. Burada da şunu öğrendim: Herkesi dinleyip tavsiye alacaksınız ama kendi iç sesinize güveneceksiniz. Evet işim biraz şansa kalmıştı ancak üstüne gitmeden bilemezdim. Meğer okulda araştırma asistanlığında bir açık varmış. Başvurup onları ikna ettim ve bursumu sağlamış oldum. Harçlığımı çıkarmak içinse üniversitenin ana fotokopi merkezinde iki yıl boyunca çalıştım. Hâlâ arkadaşlarım burada çalışmış olmamı şaşkınlıkla karşılar. Bu deneyimlerim kariyerimin ilerleyen yıllarında bana önemli katkılar sundu.
Fotokopicide geçen 2 yıl
Türkiye’de 35. yılını kutlayan P&G’nin 31 yılında siz varsınız. Kariyer yolculuğunuz nasıl başladı, nasıl ilerledi?
1991’de ülkeme geri döndüm ve P&G’ye başvurdum. İş ayırt etmemem, fotokopicide 2 sene sabırla çalışmış olmam beni bence diğer tüm başarılı adaylardan farklılaştırdı. P&G kariyer hayatım da böylelikle başlamış oldu. Eczacıbaşı P&G ortaklığında İpana Marka Müdür Yardımcısı olarak işe başladım. Eczacıbaşı’nın uzun yıllara dayanan iş geleneği, deneyimlerinin zenginliği ve kültürü ile P&G’nin global pazarlama eğitiminin harmanladığı çok eğitici - öğretici bir başlangıç oldu. Farklı markalarda farklı pozisyonlarda görevler aldım. Artık Türkiye pazarıyla sınırlı kalmak istemiyordum. Tüm arkadaşlarım gibi batıda bir yer beklerken şirket bana Orta Asya’ya gitmeyi teklif etti. Kendimi başarısız görüp, acaba bir yerlerde yanlış mı yaptım diye düşündüm. Aslında çok da güzel bir terfi almıştım fakat ben daha gitmeden globalde bu pozisyon kaldırıldı. Kısaca 1998’de ben terfi alarak batıya gitmeyi hayal ederken mevcut pozisyonumla Orta Asya organizasyonumuzun merkezi olan Özbekistan/Taşkent’e gittim. Üç ay içinde bu ülkede devalüasyon oldu. Bana dönmem teklif edildi, İstanbul’a dönersen işim hazırdır ama bunu kabul etmedim. Farklı ve zor bir yoldu ama Taşkent’te değer yaratacağıma inandım. Asıl başarıyı da getiren bu oldu çünkü sizin farklılaşmanız, yeni bir yol seçmeniz sizi başarıya yaklaştırır. Kimsenin yapmadığını yapmaya cesaret edebilirseniz er geç mükafatınızı alırsınız. Buradan öğrendim ki başınıza gelen her kötü şeyi iyimserlikle karşılamanız lazım. Değer yaratmaya odaklanıp pozitif düşünerek hareket etmek krizi aşmanızda etkili oluyor. Bahane üretmektense azimle çalışmayı tercih ettim. Böylelikle iki yıl önce alacağım terfinin de üstünde bir terfi almayı başardım. Hem Pazarlama Direktörü hem Bölge Direktörü olarak, 120 kişilik bir organizasyonu 33 gibi çok genç bir yaşta yönetmeye başladım. Kariyerimdeki en büyük şansımın işinin ehli, değişik, güçlü yanları olan yöneticilerim oldu. Tüm bu tecrübeler benim liderliğe giden yolculuğumda çok önemli kilometre taşları oldu.
P&G 1987’den beri Türkiye’de ve yatırımları giderek artırıyor... Neler başarıldı, gelecek beklentileriniz neler?
P&G ortak olduğu Mintax Deterjan Sanayi ile Türkiye’ye ‘merhaba’ dedi ve başarılarımız ilerleyen yıllarda yeni markaların aramıza katılmasıyla katlandı. ALO, Mintax ve Pinky ilk gözbebeklerimiz oldu. Sonraki yıl tüm Mintax Deterjan Sanayi A.Ş. hisselerinin P&G’ye devriyle yeni bir dönem başladı. 1990’da Türkiye’nin ilk hazır bebek bezi Prima ve ilk hijyenik pedi Orkid’i tüketicilerimize sunduk. Şampuan dünyasının ilk ‘ikisi bir arada’ şampuanı Rejoice ile yıka ve çık dönemini başlattık. Bugün en başarılı markalarımızdan Ariel’in ultra temizliğini Türkiye ile tanıştırdık. 1992 yılında ise yine bir ilke imza atarak Türkiye’nin ilk Pro-Vitaminli şampuanı Pantene markamızı ülkemizle tanıştırdık. Türkiye’nin ilk ağız ve diş suyu İpanol’u çıkardık. 1994 yılına geldiğimizde Türkiye’nin ilk anti-bakteriyel korumalı diş macunu markamız olan İpana ile Diş ve Diş Eti Koruması’nı çıkardık. Bu başarılarımız, bizi 2000 yılına gelindiğinde Orta Asya ve Kafkasya Cumhuriyetleri için operasyon merkezi haline getirdi. 2017’de Türkiye’deki 30. yılımızda Gebze fabrikamızdaki ek tesislerin açılışını gerçekleştirdik. 2018’de Avrupa’nın en yeni Ar-Ge merkezi olarak tanımlanan Gebze Geliştirme Merkezi’ni açtık. Türkiye’deki 30’uncu yılımızda, Gebze fabrikasına 80 milyon dolar yatırımda bulunduk. Ardından da Şekerpınar’da bulunan Fairy üretim hattına yaptığımız 11 milyon dolarlık yeni yatırımla ürünün tamamen ülkemizde üretilmesi sağladık. 2020 genelinde ihracat miktarımızı bir önceki yıla kıyasla yüzde 13 artırdık. Mali yılımız olan Temmuz 2020 - Haziran 2021 arasında ise 110.5 milyon dolarlık ihracat yaptık. 35 yaşına girdiğimiz 2022 yılında Sevgi Her Kapıyı Açar diyerek faaliyet gösterdiğimiz ekosistemle, iş birliği yaptığımız dernek, kurum ve kuruluşlarla birlikte büyümeye, ülkemize pozitif katkımızı sürdürmeye devam ediyoruz.
Kızılderili atasözü yol gösteriyor
Yıllar içinde kazandığınız tecrübeye dayanarak yönetim anlayışınızda sizin için neler hayati?
Bir olduğumuzu unutmadan, bir olarak hareket etmek benim için oldukça önemli bir konu. Bunu şöyle açıklayabilirim; dünyada takım sporları arasında en tepeye Michael Jordan’lı, Scottie Pippen’lı, Dennis Rodman’lı ve daha birçok efsaneyi bünyesinde barındıran Chicago Bulls’u koyabiliriz. Kadrodaki isimler tarihteki ‘en’ler arasında yer alıyor fakat böylesine yıldız isimleri bir arada tutmak farklı biz meziyet gerektiriyor. Bu yeteneğe sahip olan kişi de takımın koçu Phil Jackson’dı. Jackson, felsefesini bir Kızılderili atasözüyle açıklamıştı: Bireysel parmaklar olarak kolayca kırılabiliriz ama hep birlikte güçlü bir yumruk oluştururuz. Bu anlayışın hayatın birçok alanında olduğu gibi bir şirketi yönetirken de yol gösterici olduğuna inanıyorum.
‘Elimizi taşın altına koyarız’
Kadınlara, gençlere ve dezavantajlı gruplara yönelik önemli çalışmalarınız var. Bunları ‘Kurumsal Vatandaşlık’ çerçevesinde yaptığınızı görüyoruz...
Günümüzde şirketlerin temel varlık sebepleri sadece mal ve hizmet üretmek değil, kendileri, paydaşları ve toplum için değer yaratmak olmalı. Dünyanın en büyük kişisel bakım ve temizlik ürünleri şirketlerinden biri olarak P&G’de de amacımız bu: İyilikle, sevgiyle büyümek. Bu vizyonumuzu da Kurumsal Vatandaşlık ilkelerimiz olan; Cinsiyet Eşitliği, Topluma Katkı, Eşitlik ve Kapsayıcılık, Yönetişim ve Çevresel Sürdürebilirlik başlıkları çerçevesinde ele alıyoruz. Bu bakış açımızla Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz Topluma Katkı programlarımızla milyonlarca insanın hayatına dokunuyoruz. Bu yolculuğumuzda, birçoğu 10 yılı aşkın süredir bizimle birlikte olan 15’i aşkın dernekle beraber yürüyoruz. 10 yıla yaklaşan Olimpik Anneler, 17 yıldır süren Özel Olimpiyatlar projemiz, 10 yıldır devam eden Ariel ve TOG ile kıyafet bağışı gibi etkili ve uzun soluklu projelerimizle katkı sağlamaya devam ediyoruz. 35’inci yılımıza ise ‘sevgiyle’ 35 bin fidan dikerek başladık. Pozitif anlamda bir değişim istiyorsak bunu hep birlikte yapmalıyız ve P&G elini taşın altına koymaktan çekinmeyen bir şirket.
Enflasyonun üzerinde dengeli büyüme hedefi
Türkiye’de 4 üretim tesisine ve 2500 istihdama sahipsiniz. Yakın dönemde büyüme planlarınız var mı? 2022 yılına dair planımız enflasyonun üzerinde ve dengeli büyüme.
P&G ülkeleri liginde Türkiye ne durumda? Sıralamada yükselebilmek için neler gerekiyor?
Türkiye’de dahil olmak üzere 8 ülke için HUB/Merkez görevi görüyoruz ve bu ülkeleri Türkiye merkez ofisimizden yönetiyoruz. Öncelikli hedefimiz kendimizle birlikte var olduğumuz ekosistemle birlikte büyümek, devamı zaten kendiliğinden gelişiyor.