'Sürdürülebilirlik 3 bacaklı bir masa'
"Sürdürülebilirliği üç bacaklı bir masa gibi düşünebiliriz. Bu bacakları insan, gezegen ve ekonomi oluşturuyor. Bacaklardan biri olmazsa masa yıkılıyor. Birini kısa tutsanız masa sallanıyor."
AYLİN RANA AYDİN- Ekonominin çarklarını döndüren her aktör için sürdürülebilirlik artık olmazsa olmaz... Yapı Kredi de 'Step' ile müşterilerini sürdürülebilir tercihlere yönlendiriyor; üretim ve tüketim alışkanlıklarını sürdürülebilirlik yönünde dönüştürmeyi amaçlıyor. Yapı Kredi Kurumsal İletişim Direktörü Arda Öztaşkın ile sürdürülebilirliği konuştuk...
Sürdürülebilirlik sizin için ne ifade ediyor, bu konuya nasıl yaklaşıyorsunuz?
Sürdürülebilirlik sadece çevre hassasiyeti ya da eriyen buzullar meselesi değil. Daha doğrusu tek başına bir çevre konusu değil. Küresel ısınma ve iklim krizi gibi çok önemli meseleler de tek başına sürdürülebilirlik kavramını tanımlamıyor. Sürdürülebilirliği üç bacaklı bir masa gibi düşünebiliriz. Bu bacakları insan, gezegen ve ekonomi oluşturuyor. Bacaklardan biri olmazsa masa yıkılıyor. Dolayısıyla her biri eşit öneme sahip. Birini kısa tutsanız bu sefer de masa sallanıyor. Dönemsel olarak daha ağırlık verdiğiniz meseleler olsa da uzun vadede bu bacakların eşit olması gerekiyor. Dolayısıyla sürdürülebilirlik çoğu kişinin düşündüğü gibi ekonomiye, şirketlere, büyümeye ve kâr sağlamaya da karşı değil. Tersine; ekonomi, sürdürülebilirlik kavramının temelinde bulunuyor. Ancak bir şirketin sürdürülebilir olarak adlandırılması için ekonomik kazanımlarının çevreye ve gezegene zarar vermemesi, insan haklarını ihlal etmemesi, sorumlu kurumsal vatandaş kimliği ile hareket etmesi gerekiyor. Sürdürülebilirlik, insanlık ve gezegen için sağlıklı bir geleceğin anahtarı pozisyonunda bulunuyor.
Step projenizi anlatır mısınız, nasıl ortaya çıktı ve içeriği nedir?
Sürdürülebilir dönüşüm için, topluma ve kurumlara çok fazla iş düşüyor ancak biliyoruz ki bireysel sorumluluk almanın, doğru tercihlerle eyleme geçmenin, küçük de olsa daha iyi ve daha doğru için adım atmanın önemi son derece kritik. Bunun için büyük meseleler karşısında bireysel sorumluluk almaktan korkan, nasıl bir adım atacağını, nereden başlayacağını bilmeyen, çözümü başka kişi ve kurumlara havale ederek hiçbir şey yapmadan bir şeylerin değişmesini bekleyenleri ikna ederek onların harekete geçmelerini sağlamak gerekiyor. Sürdürülebilir bir dünya için sorumluluğumuzu ve gücümüzü fark edip, buna uygun tercihler yapmaya başladığımızda dönüşümün büyüyeceğine inanıyoruz. Sorumluluk alan her birey, çevresini de sorumluluk almaya itecek. Bizi, bugün gelinen noktaya geçmişte yapılan tercihler getirdi. Bugünden itibaren yapılacak tercihler de bugünü ve geleceği belirleyecek. Yapı Kredi olarak bu gerçeklerden yola çıkarak, 'Bir tercih çok şey değiştirir' dedik ve Sürdürülebilir Tercih Programı'nı yani Yapı Kredi Step'i hayata geçirdik. Yapı Kredi Step ile müşterilerimizi sürdürülebilir tercihlere yönlendiriyor ve bireylerin attığı küçük adımların ne kadar önemli olduğunu anlatıyoruz. Step ile kullanıcılara sadece yol göstermekle kalmayıp, tüm paydaşlarımıza motivasyon sağlayacak çeşitli çalışmalara imza atıyoruz. E-dekont, e-ekstre, ESG yatırım fonları, toplu taşımayı kullanma gibi sürdürülebilir tercihler yapan kullanıcılar, Step puan kazanabiliyor ve bu puanlar sayesinde Yapı Kredi Mobil üzerinden Step'e dâhil olan STK'ların projelerine bağış yapılabiliyor. Böylece bireyler, sürdürülebilir tercihlerinin sonuçlarında toplumsal faydaya katkı sağlıyor. Step, sadece bir program olmaktan çıkarak büyük bir ekosistemi de temsil ediyor.
Bu projeyle neler hedefliyorsunuz?
Dünya üzerinde ihtiyacımız olan değişimin, her birimizin küçük adımlarıyla birlikte yaratılacak büyük bir etkiden doğacağını düşünüyoruz. Bu kapsamda Step'le, toplum ve bireylerin ihtiyaçlarına paralel, sağlam temeller üzerine inşa edilen bir sürdürülebilirlik ekosistemi yaratmak için yola çıktık. Sürdürülebilirlik konusunda sorumluluk almaya hazır ancak bu anlamda ne yapacağını bilmeyen büyük bir kitleye Step ile öncülük ediyoruz. Sürdürülebilir tercihler noktasında müşterilerimizi farklı kaynaklar aracılığıyla bilgilendiriyor, aslında sürdürülebilir tercihler yapmanın o kadar da zor olmadığını anlatıyoruz. Sürdürülebilirlik bilincini ve kültürünü ileri taşımak amacıyla öncülüğünü yaptığımız bu dönüşüm programıyla ülkemize kalıcı, çözüm odaklı ve sürdürülebilir katkı sağlamak için önemli bir adım atıyoruz. Sürdürülebilirlik alanındaki tüm bu çabalarımızın altında da bugünden başlayarak geleceğe daha iyi bir dünya bırakma hayali yatıyor.
Kartopu etkisi beklentisi
Sürdürülebilir dönüşümü desteklemek için Yapı Kredi Step çatısı altında tasarladığınız projelerden örnekler verir misiniz?
Yapı Kredi Step'i benzersiz kılan en önemli unsur, aslında bir sürdürülebilirlik ekosistemi olarak kurgulanması ve bunun dinamik bir şekilde yönetilmesi. Ekosistemi, kendi içerisinde büyük bir kartopu yaratacak şekilde kurduğumuzda yani bireysel ya da tüzel müşterimiz dahil tüm paydaşlarımız birbirleriyle çalışmaya başladığında etkimizin çok daha büyük olacağını biliyoruz. Bunun için bireysel müşterilerimizi Step'e dahil ederken diğer yandan da dünyaya saygılı markalardan oluşan 'Step Markaları' platformunu kurduk. Bu kapsamda çevreye saygılı üretim yapan, çalışan haklarına saygı duyan, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda adım atmış markaları Step'e dahil ediyoruz. Step üzerinden sürdürülebilir dönüşümü tetiklediğimizde, bütün müşteri havuzumuzla birlikte aslında dönüşümün kendisini ölçeklendirmiş olacağız. Yarattığımız toplam faydayı da yine müşterilerimize raporlayacak, akademik düzeyde de sonuçları ortaya koyacağız. Bunun için Koç Üniversitesi ile birlikte çalışıyoruz.
Son dönemde sürdürülebilirlik giderek öne çıkıyor. Siz Türkiye'de bu kültürün gelişimini nasıl görüyorsunuz? Dünyaya kıyasla Türkiye nasıl bir konumda, tüketicilerin farkındalığı nasıl?
Yuvam Dünya Derneği'nin Konda iş birliğiyle gerçekleştirdiği 'Türkiye İklim Krizi Algısı Araştırması'na göre hava kirliliği, orman yangını, sel, kuraklık gibi afetleri ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi konuları geçtiğimiz seneye kıyasla daha fazla iklim krizi ile ilişkilendiriyoruz. Örneğin, geçen sene yüzde 65'lik bir kesim iklim krizi konusunda endişeliyken, artık bu oranın yüzde 84'e çıktığını görüyoruz. Yine her 10 kişiden 9'u, bu konuda kendisinin sorumluluk alması gerektiğine inanıyor. Toplumun büyük bölümünün sorumluluk almaya açık olduğunu ve toplumdaki farkındalık düzeyinin arttığını görmek son derece umut verici.