Su riski ve iklim krizi tarımı ne ölçüde etkiler?
Bitkisel ve hayvansal üretimde hiçbir tehdit iklim krizi kadar derin olmayacak. Türkiye'de belirgin bir ısınma, yağışlarda azalma önemli bir risk.
DUYGU ERDOĞAN- Bereketli Anadolu toprakları binlerce yıldır çok geniş bir coğrafyada insanları besliyor. Bu topraklar her dönem farklı sorunları yaşarken üretime devam etme imkânını hep verdi. Ancak hiçbir sorun son yıllarda kendini daha keskin bir şekilde gösteren iklim krizi kadar da etkili olmamıştı. İklim nedeniyle ortaya tarımsal üretim alanında da pek çok farklı sorun çıkıyor. Bu sorunlar içinde en derini olan 'su'yun durumu. Örneğin tarımsal üretimde son 3 yıldır sulama baraj ve kanalları aracılığıyla sağlanan sulama imkânları çeşitli dönemlerde sınırlandırıldı. Kıraç alanlarda verim kaybı dikkat çekti. Son olarak hububat ekim dönemi olan 2022 sonbaharındaki yüksek kuraklık riski ile ekimler geç yapıldı, üretici bugünleri endişeyle geçirdi. Tarım ve Orman Bakanlığı veri ve raporları ile Türkiye'de kuraklık tehdidine daha yakından bakarken; konuyla ilgili yapılan çalışmalar ekseninde çizilen yol haritasını ele alıyoruz...
Su sıkıntılı ülkeler
Dünya nüfusunun 2050'de 9.8 milyar kişiye ulaşacağı ve bu artışla eş zamanlı olarak küresel ölçekte gıda ve su taleplerinin de artacağı öngörülüyor. Talebe ek olarak iklim değişikliği ile su kıtlığının yaşanması öngörülüyor. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı 'suverimliligi.gov.tr' adresinde çeşitli senaryoları ele alırken, tarım sektörü özelindeki tehditleri inceleyeceğiz Türkiye'de 2020 yılında kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı 1.346 metreküptür. Bu duruma göre Türkiye su sıkıntısı olan ülke konumunda değerlendiriliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2040 yılı için Türkiye nüfusunun 100 milyon olacağını öngörüyor. Mevcut toprak ve su kaynaklarının korunabildiği varsayımı ile 2040 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir yıllık su miktarı 1.120 m3 olacak. Bu değer Türkiye'yi su kıtlığı olan ülke sınırlarına oldukça yaklaştırıyor. Yıllık kullanılabilir su miktarı değerinde, ülkenin ekonomik olarak büyümesi, tüm sektörlerde su kullanım miktarlarında da artışa sebep olabilecekken bu durum su kaynakları konusunda baskıları da arttıracak. Örneğin 2017 yılında son 44 yılın en kurak dönemi yaşanmıştır. 2022 yılı sonbahar dönemi de son 63 yılın en kurak seviyelerini getirdi. İklim değişikliğinin su kaynaklarına etkisinin havza bazında değerlendirilmesi kapsamında 25 havza için; ortalama sıcaklık, toplam yağış, brüt su potansiyellerinin referans dönemine göre değişimi 30 yıllık dönemler için değerlendirildiği bakanlık raporunda, Türkiye üzerinde önemli bir ısınmayı, yağışlarda bölgesel olarak artış ve azalışları, kar yağış miktarlarında azalmayı işaret eden pek çok etkenle karşılaşıldı.
En çok tarımda kullanılıyor
Tüm dünyadaki temiz suyun büyük bir çoğunluğu tarımsal alanlarda sulama amacıyla kullanılıyor. Küresel tarımsal su ihtiyacının mevcut büyüme oranları sürdürülemez olduğundan, su kayıplarının azaltılması ve en önemlisi suyla ilişkili olarak ürün veriminin artırılması yoluyla, tarım sektörünün su kullanım verimliliğinin yükseltilmesi gerekiyor. Dünyadaki tarımsal amaçlı su kullanımı, toplam sektörel su kullanımlarının yaklaşık yüzde 70'ini oluşturuyor. 2021 yılı gerçekleşmelerine göre, Türkiye'deki tarımsal sulama maksatlı su kullanımı 45.05 milyar metreküp ile toplam kullanım içinde yüzde 77 paya sahip. Mevcutta yaklaşık yüzde 50 olan sulama randımanı oranının 'Sulama Sistemlerinde Su Kullanımının Kontrolü ve Su Kayıplarının Azaltılmasına İlişkin Yönetmelik' uyarınca 2024 yılında yüzde 55 oranına yükseltilmesi hedefleniyor; gelecek dönemlerde bu oranın yüzde 75 seviyesine yükseltilmesi planlanıyor.
Tarımsal sulamada tasarruf adımları
Sadece aşağıda sıralanan uygulamaların yaygınlaştırılması ile sulama randımanın yüzde 75'e ulaşmasıyla kazanılacak su ile Konya'nın yüzölçümünün yarısından fazlası alanın ilave olarak sulanması mümkün. n Sulama sistemlerinin modernizasyonunun sağlanması, n Sulama yönetimi çalışmalarında yüksek teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması, n İyi tarım uygulamaları kodlarının ve dikey tarım çalışmalarının yaygınlaştırılması, n Ürün deseninin, bölgedeki su varlığı dikkate alınarak ve özellikle kurak bölgelerde az su tüketen bitkiler tercih edilecek şekilde belirlenmesi ve ürün desteklemelerinin bu doğrultuda uyumlaştırılması, n Yağmur suyu hasadının yaygınlaştırılması ve sulamadan dönen suların ve arıtılmış atıksuların tarımsal sulamada yeniden kullanımının yaygınlaştırılması gibi yöntemlerle su kaybının en az seviyede tutulması.
Kuraklıkla mücadele planı devrede
Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Strateji ve Eylem Planı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlandı. Buna göre planda yer alan bazı hedefler ise şöyle: n İklim değişikliği ve kuraklıkla mücadele adına kuraklığa dayanıklı-tolerant ve iklime uyumlu hububat çeşitleri geliştirilerek bunların kullanımının yaygınlaştırılması, n Daha az su tüketen, su kullanım etkinliği yüksek endüstri bitkileri geliştirilmesi, n Kuraklığa dayanıklı-tolerant çayır-mera yem bitkilerinin geliştirilmesi, n Toprak sağlığının korunması ve topraktaki suyun muhafaza edilmesi adına Toprak İşlemesiz Tarım, Azaltılmış Toprak İşleme ve Doğrudan Ekim Sistemlerinin tanıtılması ve yaygınlaştırılması, n Çayır ve meralara kuraklığa dayanıklı bitki tohumlarının doğrudan ekim sistemi ile ekilmesi, n Orta Anadolu'da küçükbaş hayvancılığın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması (Merinos ve Akkaraman geliştirme projeleri), n Orta Anadolu'da büyükbaş hayvancılıkta iklim değişikliğine uyumlu hayvan varlığının arttırılması ve gerekli dönüşümün sağlanması (Anadolu Esmeri Geliştirme Projesi), n Kuraklık algısının belirlenmesi ve buna uygun stratejiler geliştirilmesi, n Bitki genetik kaynaklarının belirlenmesi, toplanması, karakterizasyonu ve ıslah programlarına entegrasyonu.
Kuraklığa dayanıklı hububat geliştirildi
Tarım ve Orman Bakanlığı, küresel ısınmayla birlikte oluşabilecek kuraklık için tedbirlerini kuraklığa dayanıklı çeşitlerle de destekliyor. 'Tarımsal Kuraklıkla Mücadele Stratejisi ve Eylem Planı' hazırlıklarını sürdüren Bakanlık, ayrıca Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü'nün (TAGEM) bünyesinde ülkenin dört bir yanında faaliyet gösteren Enstitülerince değişen iklim ve toprak koşullarına uygun abiyotik (ekstrem s kuraklık, tuzluluk vb.) ve biyotik (hastalık ve zararlı) stres koşullarına dayanıklı hem de bu koşullarda bile yüksek verimli ve kaliteli tohum ıslah çalışmalarına uzun süredir devam ediyor. Bu kapsamda Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerince kuraklığa tolerantlı 30 ekmeklik buğday, 12 makarnalık buğday ve 19 arpa çeşidi geliştirilerek üreticinin hizmetine sunuldu. Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal araştırma Enstitüsüne bağlı olarak 2010 yılında kurulan ve dünyada üçüncü olan Kuraklık Test Merkezinde on binlerce materyal morfolojik, fenolojik ve fizyolojik olarak testten geçiriliyor. Merkezde bugüne kadar 19 çeşit testlerden başarıyla geçerek tescil edildi. Tescil edilen çeşitler son yıllarda özel sektöre ve TİGEM'e devredilerek tohum çoğaltma çalışmaları yapılıyor. Bu çeşitlerden TANER ve BOZKIR kuraklık dayanımı ve yüksek su kullanım etkinliği özellikleri ile mevcut kuruda ekilen çeşitlere göre verimde yüzde 15-20 artış sağlamışken kalitede ise TANER yüzde 250, BOZKIR ise yüzde 200 artış kaydedildi. Her iki çeşit de iklim değişimine uyum konusunda umut veriyor. TİGEM'e devredilen SELÇUKLU ise daha yüksek verim ve kalite değerlerine sahip özellikleri ile piyasaya sunulacak. Kuraklığa dayanıklı çeşitler Konya, Karaman, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Sivas, Tokat, Kayseri, Çorum, Çankırı, Yozgat, Kütahya, Afyonkarahisar, Erzurum, Kars, Kastamonu, Mersin, Ardahan, Gaziantep, Eskişehir, Denizli, Burdur ve Kırşehir başta olmak üzere tüm Türkiye'ye yaygınlaştırılması hedefleniyor. Bu yayılma hızı dikkate alındığında geliştirilen çeşitlerin kullanım oranının, yakın zamanda ekmeklik buğday ekiliş alanlarında önemli bir düzeye ulaşması bekleniyor.
Nohut ve mısır projesi
2022 yılında teklif edilen ve TAGEM Doğu Akdeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nün 2023-2027 yılları arasında yürüteceği “Kuraklık Stresine Dayanıklı Nohut Genotiplerinin Geliştirilmesi" projesi ile kuraklığa dayanıklı, üreticilerin ve pazarın isteklerine uygun yeni nohut çeşitleri de geliştirilmeye çalışılıyor. Bu amaçla kuraklığa dayanıklı ebeveyn hatlar belirlenecek ve ıslah programı oluşturulacak. “Mısırda Kuraklık Stresine Toleranslı Çeşit Islahı" adlı TAGEM tarafından finanse edilen 2017 - 2021 yılları arasında yürütülen proje kapsamında ise; kuraklığa toleranslılık ıslah için oluşturulan popülasyonlardan ileri kademede nitelikli aday çeşitler geliştirildi. Hayvancılıkta kaba yem ihtiyacının giderilmesine yönelik olarak, kurağa tolerant yem bitkisi (macar fiğ, otlak ayrığı, kılçıksız brom, korunga gibi) çeşit geliştirme çalışmaları da devam ediyor. Orta Anadolu ve Geçit bölgelerine uygun kurak koşullara dayanıklı iki adet çeşit Aksoyak ve Özcan macar fiğ çeşitleri 2020'de geliştirildi.
Arazi toplulaştırma verim için çok önemli
3 milyon tarım işletmesinin bulunduğu Türkiye'de, bu işletmelerin üretim yaptığı arazi büyüklüğü ortalama 5.9 hektar (ha). Ülke genelinde 30 milyon parsel 40 milyon hissedar bulunmakla beraber, bu işletmelerin yüzde 65'i, 5 hektar altında, yüzde 83'ü 10 hektar altında üretim yapıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama tarım işletmesi büyüklüğü; İngiltere'de 53.8 ha, Fransa'da 52.1 ha, Almanya'da 45.7 ha, İspanya'da 23.8 ha. Oldukça küçük olan parçalı arazi yapılarının toplulaştırma çalışmaları suyun verimli kullanımında önemli bir yer tutuyor. Toplulaştırma neticesinde sulama amaçlı su kullanımında yüzde 50'ye yakın su tasarrufu sağlandığı biliniyor.
Üretimin merkezi Türkiye
Türk çiftçisi, yıllık 70 milyon ton bitkisel üretim yapıyor. 72 milyonun üzerinde küçük ve büyükbaş hayvan varlığına sahipken, yıllık 800 bin ton üzeri su ürünleri, 2.4 milyon ton kanatlı sektöründe üretim hacmine ulaşmış durumda. 55 milyon ton taze meyve sebze üretiyor. Türkiye'nin zeytin ağacı varlığı son 20 yılda 90 milyondan 192 milyona çıktı. 2023 yılında 735 bin ton sofralık zeytin rekoltesiyle dünya liderliğine yükselirken, zeytinyağında 422 bin tonluk rekolteyle dünya ikincisi konumunda bulunuyor. Türkiye genelinde 2022 yılında toplam bitkisel üretim 128 milyon ton ve tarım alanı ise 24 milyon hektar. Türkiye dünyada üretiminde birinci olduğu fındık, kiraz, incir ve kayısının yanı sıra ayva, haşhaş tohumu, kavun ve karpuzda ikinci; mercimek, antepfıstığı, kestane, vişne ve hıyarda üçüncü; ceviz, zeytin, elma, domates, patlıcan, ıspanak ve biberde ise dördüncü sırada bulunuyor. Ekonomik anlamda sadece tarımsal üretim bakımından tarım sektörü, Türkiye'de GSYİH'nın yüzde 6'soluşturması ve işgücünün yüzde 16'sını istihdam etmesiyle biliniyor. Türkiye, toplam ihracatın yüzde 10'undan fazlasını oluşturan net bir tarım ürünleri ihracatçısı durumunda bulunuyor. Yıllık 25 milyar dolar gıda ürünleri ihraç eden Türkiye, önümüzdeki 10 yıllık dönemde gıda ürünleri ihracatını 50 milyar dolara çıkaracak üretim ve ihracat potansiyeline sahip. Türk üreticisi Avrupa'da tarımsal hasılada birinci sırada yer alırken, dünya liginde ilk 10 ülke arasında bulunuyor.