‘Startup’lara ADIM ADIM yol haritası
Türkiye’de ekonominin yükselen yıldızı startup’lar... Startup’ların sayısı giderek artarken başarı şanslarını artırmak için dikkat etmeleri gereken noktalar bulunuyor.
MİTHAT YURDAKUL- KPMG Türkiye, Türkiye’deki startup şirketlerinin büyümesine yardımcı olmak için Startup Başarı Rehberi’ni hazırladı. Rehberde startuplar için pazara girişten markalaşmaya, vergi mevzuatından teşviklere kadar pek çok konuda bilgi veriliyor. Düşük başlangıç sermayeleri ve sayıca küçük ekipleri ile önemli cirolar elde eden startuplar, ekonomilere gelir, istihdam ve inovasyon sağlıyor. Buna karşın yeni girişimciler; müşteri ve yatırımcı bulma ve mevzuata uyum başta olmak üzere bazı zorluklarla karşılaşıyorlar. Strateji, finans, hukuk, vergi ve muhasebe alanları başta olmak üzere startupların bilgi ihtiyacı duyacağı başlıca konular, KPMG Private Enterprise ekibi tarafından hazırlanan “Startup Başarı Rehberi”nde ele alınıyor. Rehbere göre başarılı olmak isteyen startupların dikkat etmesi gereken noktalardan bazıları şöyle:
İLK SORU: “FARKIM NE?”
Startup şirketleri için, yüzbinlerce fikir ve yetenekli girişimci arasından ayrışabilmek kritik önem taşıyor. Ayrışmanın en kilit noktalarından bir tanesi de fikrin etkili bir şekilde pazarlanabilmesi, yani etkili bir değer önerisi oluşturabilmek. Değer önerisini tasarlarken maliyet, satış artışı, izlenebilirlik, kullanım kolaylığı gibi bir fayda ile ilişkilendirmek kritik önem taşıyor. Fayda ilişkisini net bir şekilde belirledikten sonra etkili bir değer önerisi için müşteri tabanının detaylı bir şekilde analiz edilmesi, pazarın incelenmesi ve hedef müşterilerin talep ve ihtiyaçlarının belirlenmesi önem arz ediyor. Bu noktada, pazarda bulunan diğer firmaların analiz edilmesi de kritik. Bu noktada şu sorulara yanıt aranması kritik önemde görülüyor: n “ Değer önerim hangi alanda bir fayda oluşturmaktadır? n Pazarda bu konuda bir talep var mıdır? n Müşteri tabanı kim? (demografik analiz, gelir seviyesi analizi, harcama alışkanlıkları vb.) n Müşteri ihtiyaçları neler? n Girişimim ile aynı alanda faaliyet gösteren rakipler kim? n Rakiplerin pazar penetrasyonu nasıldır? n Rakiplerden hangi noktalarda ayrışacağım?”
ŞİRKETİN TÜRÜ NE OLACAK?
Startup’ı kurma aşamasında tüzel kişiliğin türünün seçimi, girişimin temellerini atmak adına önemli bir role sahip. Bu temeli oluştururken seçilecek şirket türü; faaliyetleri yürütürken yasal, vergi, yönetim ve kişiler ile organların sorumlulukları alanlarında en uygun yapıyı kurmak bakımından büyük önem taşıyor. En baştan şirketin ve faaliyetlerin gereklerine en uygun şekilde hizmet edecek şirket türünü doğru seçmek, startup’ları maliyetten kurtarıyor. Ticaret şirketleri şahıs ve sermaye şirketleri olarak iki gruba ayrılıyor. Kolektif ve komandit şirketler şahıs şirketi; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ise sermaye şirketi sınıfında yer alıyor. Sermaye şirketlerinden Anonim Şirket (A.Ş.) ve Limited Şirket (Ltd. Şti.) türleri tercihler arasında öne çıkıyor. Bir startup kurarken özellikle yatırım konusu büyük öneme sahip olduğu için, bu şirket türleri arasındaki pay sahipliği yapıları ve hisse devri hususları önemseniyor. Sermaye miktarı, ticari risk, iş hacmi, ortaklık yapısı gibi unsurları dikkate alarak kurulacak bir şirket tipi ile vergilendirme, hisse devirleri, ortaklık sorumlulukları alanlarında avantajlı bir pozisyon yakalamak girişimin değerini en iyi noktaya getirmek adına önemli. Bu nedenle her şirket tipine ilişkin kuruluş, yönetim, büyüme, küçülme, ortak alma, ortaklıktan çıkma koşullarını anlayabilmek ve bu doğrultuda bir yol haritası çizmek gerekiyor.
HANGİ FİNANSAL SÜREÇLERİ DİKKATE ALMAK LAZIM?
Bir girişimde etkin bir finansal yönetim ve gerçekçi bir performans takibi; doğru, tutarlı ve yasal mevzuatlarla uyumlu mali veriler ile sağlanabiliyor. Bu nedenle, girişimlerin hayat döngüsü içinde yasal gereksinimleri yerine getiren ve yönetime şirketin performansı hakkında etkin raporlama sağlayan finansal süreçlerin oluşturulmasına ihtiyaç duyuluyor. Girişimlerin başarılı bir finansal planlama ve yatırım süreci için etkin bir finansal yönetim ve raporlama alt yapısına sahip olmaları gerekiyor. Girişimlerin ilk kuruluş aşamasından başlayarak dört temel finansal sürece sahip olması gerekiyor. Bu 4 süreç, “Muhasebe kayıt süreci”, “Vergi beyannamelerinin hazırlanması süreci”, “Bordro ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yükümlülüklerinin yerine getirilmesi ve “Finansal planlama ve raporlama süreci” olarak sıralanıyor. Şirketin tüm ticari faaliyetlerinin kayıt altına alınması sonrasında; sıra işletmenin vergi beyannamelerinin hazırlanması ve beyan edilmesine geliyor. Bu kapsamında; aylık KDV beyannameleri, aylık (ya da üç aylık) muhtasar ve prim hizmet beyannameleri, üç aylık kurum geçici vergi beyannameleri, yıllık kurumlar vergisi beyannamesi ve ekleri, aylık damga vergisi beyannameleri, aylık ba ve bs formları, geri dönüşüme katılım katkı payı beyannamesi hazırlanıyor. Vergi beyannamelerinin dışında şirketler; Türk Ticaret Kanunu’na göre yıllık faaliyet raporlarının hazırlanması ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) formlarının hazırlanması gibi diğer yasal süreçleri de takip etmekle mükellef. İşletmenin sürdürülebilir ve karlı bir büyüme sağlayabilmesi için; şirket yöneticilerinin anlık, doğru ve iş stratejisini yönlendiren finansal verilerden ve analizlerden faydalanması gerekiyor. Bunun için kurumun bünyesinde etkin bir finansal raporlama sürecinin kurulması son derece önemli.
MARKAYI OLUŞTURMAK
Startup’ın pazara giriş aşamasından, pazarda önemli bir oyuncu haline gelmesine kadar geçen süreçte etkili bir marka stratejisi olması gerekiyor. Fikrin ilk ortaya çıktığı andan itibaren doğru bir marka stratejisi oluşturulması ajandanın en üstünde yer alan konulardan birisi. Doğru marka stratejisi ile ilişkili bir kurumsal kimlik tasarımı, şirketin söylemlerinin profesyonel olması, sosyal mecralarda verdiği mesajlar bir bütün. Söz konusu konuları içeren güçlü bir marka yönetimi, müşterilerin şirketi nasıl algılayacağını şekillendiriyor. Etkili bir markalaşma süreci için kritik adımlar şöyle sıralanıyor:
Rekabet ekseni analizi: Müşterilerin 360 derece değerlendirilmesi, hedef kitlenin iyi detay analizi, rakip şirketlerin pazardaki konumlanması, sektörün SWOT analizi.
Amaç tanımı: Her güçlü marka, finansal hedefleri ile finansal olmayan amaçlarını harmanlayarak varlığını sürdürür. Girişimin misyonu müşterilerde bir duygu ortaya çıkarmalı ve değerler ile örtüşmeli.
Marka ismi önemli: Güçlü markalaşma; konumlandırma ve değer yaratmak için etkili bir araç. Startup’ların geçmişinde birbirine benzer ürün ve hizmet ortaya koyan birçok şirket bulunmakla birlikte, rakiplerin fiyat dışında hangi alanda ayrıştığını anlamak önemli. İyi ürün ve hizmet, maksimum düzeyde müşteri memnuniyeti ve güçlü marka mesajı, Startup için kritik önem taşıyan faktörler. Çarpıcı bir marka ismi de bu açıdan önemli.
Görsel kimlik: Görsel marka kimliği veya kurumsal kimlik; logolar, reklamlar, broşür ve satış materyalleri, web sayfası, kartvizitler ve ürün paketlemeleri gibi görsel ifadelerin devamlı kullanılması ile geliştiriliyor. Bu noktada tasarımcılar ile kurumsal kimlik yönergesi oluşturmak; logo, renk şemaları, yazı fontları gibi etmenleri içeren görsel etmenlerin tekil bir şekilde kullanılması başarının olmazsa olmazlarından. Markalaşma, slogan ve kurumsal kimlikten çok daha ötesi anlamına geliyor.
Tahmin edilebilirlik: “Tahmin edilemez” olmak markaya verilebilecek en büyük zararlardan biri. Olumsuz bir deneyim sonucu müşterilerin marka ile ilgili olumsuz bir algı oluşturması kaçınılmaz. Bu nedenle alınan tüm aksiyonlarda girişimin değerleri ile uyumlu ve tutarlı olmak önemli. İyi uygulanmış bir marka ile birlikte iyi bir ürün, müşterilerin zihninde özel bir yer edinerek şirketin uzun vadeli olmasını sağlayacak. En başarılı girişimlerin, marka stratejilerini olabilecek en erken zamanda oluşturdukları biliniyor.
ŞİRKETİN DEĞERİ NE KADAR?
Starup’lar, yatırımcılardan yatırım alarak büyüme modeline dayalı. Yatırımcı beklentisi ise startup şirketin hedeflediği “şirket değer”ini iş planı, fizibilite ve nakit akımlarına dayalı sunabilmesi. Startup’lar için şu aşamalarda değerleme ihtiyacı ortaya çıkıyor: Finansman bulma, yatırımcılardan fon sağlama, finans kuruluşlarından kredi alma, halka arz planlaması ve süreci, ortaklıklar kurmak amacıyla, şirket satışları için, yönetimin değişmesinin planlandığı durumlarda, iş ortaklıkları kurulması amacıyla, stratejik karar alma aşamalarında, araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin değerinin etkisinin tahmin edilmesi amacıyla, teşvik amaçlı çalışanlara hisse verilmesini öngören planlar, lisansların ya da teknolojik hakların başka bir şirkete satılması ya da devredilmesinin söz konusu olduğu durumlarda, vergi planlamaları için (başka ülkelere faaliyetlerin taşınması vb.), şirketlere ayni sermaye konmasının söz konusu olduğu durumlar.
HANGİ DESTEKLER VAR?
Startuplar için bir dizi devlet desteğinden de yararlanılabiliyor. Bu desteklerin bazıları şöyle sıralanıyor: n KOSGEB Destekleri: Girişimcilik Destekleri, işletme geliştirme, büyüme ve uluslararasılaşma destekleri, İŞGEM/ TEKMER Programı, rehberlik ve danışmanlık hizmetleri, AR-GE, teknolojik üretim ve yerlileştirme destekleri, imalatçı mikro ve küçük işletmelere hızlı destek programı. n İhracat Destekleri: Ticaret Bakanlığı tarafından ihracata hazırlık, ihracatın geliştirilmesi, uluslararası markalaşma, pazarlarda kalıcı hale gelme için verilen karşılıksız hibe şeklinde devlet destekleri sağlanıyor. n TÜBİTAK Destekleri: Hibe desteği, gelir vergisi teşvikleri, SGK prim destekleri, kredi desteği. n Ar-Ge destekleri: Ar-Ge indirimi, gelir vergisi stopajı teşviği, sigorta primi teşviği, damga vergisi istisnası, teknogirişim sermayesi desteği.
Uluç Ener- KPMG Türkiye Vergi Bölümü Şirket Ortağı ve Private Enterprise Lideri
Startup’lar için markalaşma sürecinde hangi eşikler önem taşıyor?
Fikrin ortaya ilk çıkışından alanında bilenen bir marka olmaya kadar giden bir yaşam döngüsünde startup’ların zorlu bir yolculuktan geçtiğini görüyoruz. Bu süreçte startup’ların ana odağı yatırım alma ve müşteri tabanını oluşturma oluyor ve markalaşma odağı kaybedilebiliyor. Bu çerçevede, markalaşma için ilk ve önemli eşiklerden biri ilk günden ortaya konan bir marka stratejisi oluyor. Fikrin ilk ortaya çıktığı andan itibaren doğru bir marka stratejisi oluşturulması ajandanın en üstünde yer alan konulardan biridir. Bir diğer önemli eşik ise doğru marka stratejisi ile ilişkili bir kurumsal kimlik tasarımı olarak öne çıkıyor. Bütünsel bir kurumsal kimlik kapsamında şirketin söylemlerinin profesyonel olması, sosyal mecralarda verdiği mesajlar ve görsel öğeler bir bütündür. Söz konusu konuları içeren güçlü bir marka yönetimi, müşterilerinizin şirketinizi nasıl algılayacağını şekillendirir. Deneyim ise markalaşma sürecinin bir diğer önemli eşiği. Bu eşik ile markalaşma kâğıt üzerinde tanımlı bir stratejiden uygulamaya geçer. Markalaşma, deneyim ile slogan ve kurumsal kimlikten çok daha öteye gitmektedir. Müşteriyle olan tüm etkileşimlerde iyi bir müşteri deneyimi yakalaması için basit ve anlaşılır mesajları vermek çok önemlidir.
Bir startup’ın ne kadar değerli olduğu nasıl ölçülebilir?
Startup değerlemelerinde en önemli faktör, tutarlı olması ve piyasa veya üçüncü parti verilerle desteklenebilen bir iş plana sahip olmasıdır. Doğru hazırlanan, farklı senaryolara göre uyarlanabilen bir iş planı, startup değerlemelerini ve başarısını kolaylaştıracaktır. Startup fonlama aşamalarına göre şirketin değeri için tahminler yapılabilmektedir. Şirketin daha önce yatırım alıp almadığı, aldıysa kaçıncı yatırım turunda olduğu, yatırım turlarında ulaşılan değerlemelerin seyri ve ortaya çıkan değerlemelerin yanında önceki yatırım turlarında verilen hisselerin niteliği, değerleme analizinde dikkat edilmesi gereken konulardandır. Bunun yanı sıra hiç yatırım almamış ve dolayısıyla değerlemesiyle ilgili gözlemlenebilen bir verisi olmayan startup’ların değerleri de şu yöntemlerle tahmin edilebilir. Öncelikle, piyasa yaklaşımı çerçevesinde çarpan analizi uygun ve kolay bir yaklaşım olacaktır. Buna rağmen büyüme ve kârlılıkların henüz normalize olmadığı düşünülürse piyasada ölçü alınabilecek benzer bir örnek bulmak oldukça zor olacaktır.
Startup’lar inovasyon ve Ar-Ge’ye yeterince kaynak ayırabiliyor mu? Startup’ların devlet teşviklerine erişimi hangi seviyede?
Türkiye’de farklı ölçeklerde girişimciler çok değerli inovasyonlar ortaya koyabilmektedir. Bazen bir fikir aşamasında bazen de bitmiş bir ürün aşamasında olan söz konusu inovasyonların ortaya konması çok sancılı ve maliyetli olabilmektedir. Bu aşamada Türkiye startup’lar açısından inovasyon ve AR-GE teşviklerine erişimi yüksek ülkelerden biridir. Startup’ların, projelerin büyüklüğüne ve sürecine bağlı olmak üzere AR-GE ve tasarım teşviklerinden faydalanması mümkün olabilecektir. Doğru bir planlama ile startup’ların yeterince kaynak ayırabildiğini gözlemliyoruz.
Startup’ların melek yatırımcılara ulaşımı hangi seviyede?
Melek yatırımcıların girişimlere erken aşama yatırım stratejileri kişi ve gruplara göre değişkenlik gösterebilir. Bazı melek yatırımcılar sadece sermaye aktarımı yaparken bazıları sermayenin yanı sıra tecrübe aktarımı ve network sağlayabilir hatta zaman zaman yatırım yapılan girişim içerisinde aktif olarak rol alabilirler. Şirketin girişimcilik ruhuna ve yatırım ihtiyaçlarına uygun bir melek yatırımcının desteğini alabilmek, bir girişimin beyin takımının düşünmesi gereken ilk ve en önemli konulardan birisidir. Türkiye’ye baktığımızda ise melek yatırımların iletişime açık ve erişilebilir olduğu gözlemliyoruz.
Startup’ların bilişim alanındaki performansı biliniyor? Yeni girişimciler için başka hangi alanlarda potansiyel görünüyor?
Bilişim, startup’lar için en yaygın alan olarak bilinmekle birlikte pandemi nedeniyle değişen dünya dinamikleriyle sağlık teknolojileri ve tarım alanında yer alan startup’ların önümüzdeki beş yılın en önemli trendleri olması bekleniyor.