Şirket kurarken nelere dikkat etmeli? Startup'lara yol haritası...
Girişimci olmak için şirket kurarken nelere dikkat etmek gerekiyor? Türkiye'de de son dönemde startup şirketler, özellikle teknoloji alanına damga vuruyor. Peki startup'lar piyasada tutunabilmek için hangi adımlarda daha dikkatli olmalı? Yakından inceliyoruz...
MİTHAT YURDAKUL- İşini yeni kuranlar için, şirketlerinin geleceğini belirleyecek bir çok kritik adım bulunuyor. Anonim şirket (A.Ş.) ile limited şirket (Ltd. Şti.) arasında seçim yaparken, işletmenin büyüklüğü, sermaye miktarı, yönetim yapısı ve halka açık olma isteği gibi faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekiyor. Daha büyük yatırımlar ve sermayeye ihtiyacı olan şirketler anonim şirket yapısını tercih ederken, aile şirketleri ve küçük işletmeler daha çok limited şirket açıyor. Bürokratik süreçleri tamamlayarak şirketlerini kuran yatırımcılar için pazar mücadelesi de başlamış oluyor. Türkiye'de de son dönemde startup şirketler, özellikle teknoloji alanına damga vuruyor. Teknoloji şirketleri için pazara hızla ürün sürmek için Minimum Viable Product (MVP) konsepti yardımcı oluyor. İş kurarken, yapılacak işi tanımlayan ve gelecekteki yol haritasını belirleyen iş planı hazırlandıktan sonra sıra, isim seçimine geliyor. Şirket için benzersiz bir isim seçmek ve tescil edilebilirlik için, Ticaret Bakanlığı'nın resmi web sitesinden isim sorgulaması yapmak önem taşıyor. Daha sonra şirket türü seçimi yapılıyor. Türkiye'de en yaygın olarak tercih edilen şirket türlerinde, anonim şirket (A.Ş.) ve limited şirket (Ltd. Şti.) başı çekiyor. Hangi şirket türünün daha avantajlı olduğuna karar vermek için bazı faktörleri göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Daha büyük yatırım için anonim şirket
Anonim Şirket (A.Ş.): Daha büyük yatırımlar ve sermayeye ihtiyacı olan şirketler daha iyi bir işlev yerine getiriyor. En az 50 bin TL sermaye gerektiriyor. Kayıtlı sermaye sistemini kabul eden halka açık olmayan anonim şirketler açısından başlangıç sermayesi ise en az 100 bin TL olabiliyor. Nakdi olarak taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az dörtte birinin tescilden önce ödenmesi zorunlu tutuluyor. Geri kalan miktar, şirketin tescilini izleyen 2 yıl içerisinde ödeniyor. Daha fazla sermaye gerektiren büyük projeler veya halka açılmayı düşünen işletmeler genellikle anonim şirket (A.Ş.) yapısını tercih ediyor. Anonim şirketler, hisse senetleri aracılığıyla sermaye artırımı yapma yetkisine sahip. Daha fazla şeffaflık gerektiriyor ve hisse senetlerinin halka açık olma olasılığı bulunuyor.
Peki nasıl çalışıyorlar?
Yönetim: A.Ş.'lerin yönetimi Genel Kurul ve Yönetim Kurulu tarafından yapılıyor.
Genel Kurul: Şirketin en yüksek karar organı olarak görev yapıyor. Hisse sahipleri (ortaklar) yıllık olarak genel kurul toplantısına katılıyor ve şirketin gelecekteki işlemleri, kar dağıtımı, yönetim kurulu üyelerinin seçimi ve diğer önemli kararlar hakkında oy kullanıyorlar.
Yönetim Kurulu: Genel Kurul tarafından seçiliyor ve şirketin günlük işlerini yürütüyor. Şirketi temsil eden yönetim kurulu, en az 3 üyeden oluşuyor ve bu üyelerin en az üçte birinin Türk vatandaşı olması gerekiyor.
Sorumluluk: A.Ş.'lerde hissedarlar, sahip oldukları hisselerle sınırlı olarak sorumluluk sahibi oluyor. Yani kişisel varlıkları, şirketin borçlarından dolayı risk altında bulunmuyor.
Muhasebe ve Finansal Raporlama: A.Ş.'lerin Türkiye Muhasebe Standartları'na (TMS/TFRS) uygun muhasebe kaydı tutması gerekiyor. Ayrıca yıllık finansal tablolarını hazırlamak ve bağımsız bir denetimden geçirmek de A.Ş.'ler için mecburiyet kapsamında.
Halka Açılma: A.Ş.'ler, hisse senetlerini halka açabiliyor ve Borsa İstanbul'da işlem görebiliyor. Bu, şirketin daha fazla sermaye toplama ve genişleme fırsatlarına sahip olmasını sağlıyor. Özellikle teknoloji ve ihracat gibi alanlarda büyümek isteyen şirketler, bu yolla daha fazla kaynağa ulaşabildikleri için tercihleri anonim şirket yönünde oluyor.
Kamuoyu Bilgilendirme: A.Ş.'ler, önemli olaylar, finansal sonuçlar ve diğer bilgilere ilişkin kamuoyunu düzenli olarak bilgilendirmek zorunda.
Vergi Dairesine Kayıt: A.Ş.'ler, işletmelerini ve işlemlerini Türkiye'de yürüttükleri için, vergi dairelerine kaydolmak ve vergi yükümlülüklerini yerine getirmekle mükellef.
Ticaret Sicili Kaydı: A.Ş.'ler, Ticaret Sicili'ne kaydoluyor, şirketin tüm resmi belgeleri bu sicilde tutuluyor. A.Ş.'ler ayrıca, yıllık finansal tablolarını bağımsız bir denetçi tarafından denetlemek zorunda.
SGK Kaydı: İşçi istihdam edecekler için çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) kaydettirmek şart tutuluyor.
Küçük işletmeye 'limited şirket'
Limited Şirket (Ltd. Şti.): Türkiye'deki şirketlerin büyük çoğunluğunu oluşturan limited şirketler, daha küçük işletmeler ve sınırlı sermaye ile iş kurmak isteyenler için uygun işlevi görüyor. Limited şirketler, daha çok küçük ve orta ölçekli işletmeler, küçük girişimciler, aile şirketleri ve daha sınırlı sermaye ile iş kurmak isteyenler tarafından tercih ediliyor. Limited şirketler, esnek yönetim yapısı ve kişisel varlıkların korunması avantajları nedeniyle de açılıyor, en az 10 bin TL sermaye gerektiriyor. Limited şirketler, daha esnek yönetim yapısına sahip olup, hisse devirleri daha sınırlı tutuluyor. Limited şirket kurulumunda da bazı adımlara dikkat etmek gerekiyor:
Müdürler Kurulu: Limited şirketlerde, genel kurulun yanı sıra müdürler kurulu bulunuyor. Müdürler kurulu, şirketin yönetimi ve temsili görevini yerine getiriyor. Şirketin tek müdürünün olması mümkünken, müdürlerden en az birinin şirket ortağı olması zorunlu tutuluyor. Müdürlerin Türk vatandaşı olması ve Türkiye’de yerleşik olma şartı bulunmuyor.
Sözleşme Hazırlama: Şirket türüne uygun bir ortaklık sözleşmesi gerekiyor. Bu sözleşme, ortakların sorumluluklarını, sermaye paylarını ve yönetim yapısını düzenliyor.
Sermaye Yatırma: Şirket türüne bağlı olarak gereken sermayeyi bankaya yatırmak gerekiyor. Bu aşamada, bankadan alınan dekont ve belgeleri muhafaza etmek, ilerde sorun yaşamamak için önem taşıyor.
İzinler: Ticaret sicil müdürlüğü başvurusu, vergi dairesi başvurusu ve işyeri açılışı için belediye izni, bu şirket türünde de geçerli olan izin türleri. Ayrıca, işletmenin türüne ve faaliyete bağlı olarak, diğer izinlere de ihtiyaç duyulabiliyor. Örneğin, sağlık sektöründe faaliyet gösteren şirketler için Sağlık Bakanlığı izinleri gerekebiliyor.
Ortak şirketleri
Kollektif şirket ise ortaklar arasında kurulan bir işletme türü olarak biliniyor. Kollektif şirketin en belirgin özelliği, işletmenin iki veya daha fazla ortak tarafından kurulmuş olması olarak tanımlanıyor. Kollektif şirkette her bir ortak, işletmeye sermaye, emek veya beceri katkısında bulunuyor. Ortaklar, kollektif şirketin borçlarından dolayı kişisel olarak ve sınırsız bir şekilde sorumlu oluyor. Bu, ortakların kişisel varlıklarının işletmenin borçlarına karşı risk altında olduğu anlamına geliyor. Bu nedenle ortaklar, diğer ortakların borçlarını da ödemekle yükümlü tutulabiliyor.
Teknoloji firmaları için MVP stratejisi
Teknoloji şirketleri için pazara hızla ürün sürmek için Minimum Viable Product (MVP) konsepti yardımcı oluyor. MVP, ürünün temel özelliklerini içeren ve minimum kaynakla oluşturulan bir prototip ile hızlı bir şekilde geri bildirim almayı sağlıyor. MVP, bir yazılım, uygulama, donanım veya hizmetin geliştirilme sürecinde, iş fikrinin veya konseptin doğrulanması ve test edilmesi amacıyla kullanılıyor. MVP, ürünün temel ve en önemli işlevlerini içeriyor, diğer özellikler ikinci planda tutuluyor. Bu da, düşük maliyetle ve kısa sürede prototip bir ürünün hazırlanmasını sağlıyor. Şirket, müşterilerin geri bildirimleriyle, ürünün daha sonraki sürümlerini şekillendirebiliyor. MVP, ürünün daha sonraki sürümleri için maliyet tasarrufu sağlıyor. Eğer iş fikri pazarda tutmazsa, minimum kaynak kaybı yaşanmış oluyor. MVP, iş fikrinin pazarda geçerli olup olmadığını test etmek için yardımcı oluyor. Müşterilerin ürünü kabul etme ve kullanma eğilimlerini gözlemlemek, iş fikrinin başarısı hakkında bilgi veriyor.
Startup'lar neye dikkat etmeli?
Bürokratik süreçleri tamamlayarak şirketlerini kuran yatırımcılar için pazar mücadelesi de başlamış oluyor. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de son dönemde startup şirketler, özellikle teknoloji alanına damga vuruyor. Yenilikçi bir iş fikri veya teknolojik çözümü temel alarak kurulan, hızla büyümeyi hedefleyen, genellikle risk almayı kabul eden ve genellikle girişim sermayesi veya yatırımcılardan finansman alarak büyümeyi planlayan genç startup'lar, çoğu zaman geleneksel iş modellerinden sapıp daha yenilikçi yaklaşımları benimsiyor. Startup'ların piyasada tutunabilmesi için bazı adımlarında dikkatli olması gerekiyor:
İş planı ve iş modeli: İlk adım ve iş planını hazırlamayı sağlıyor. İş planının; iş fikrini, hedef pazarı, rekabet analizini ve iş modelini ayrıntılı şekilde tanımlaması, kötü olasılıklara mümkün olduğunca kapıyı kapatıyor.
Ağ oluşturma: İş kurma sürecinde profesyonel destek almak için bir avukat, muhasebeci veya iş danışmanı ile çalışmak, yerel girişimcilik ekosistemindeki diğer işletmelerle iletişim kurmak, önem taşıyor.
Fikri mülkiyet hakları: Özellikle yazılım gibi alanlarda iş fikrinin, ürünlerin veya markanın fikri mülkiyet haklarını koruma altına almak; patent, ticari marka ve telif hakları gibi konulara duyarlı olmak gerekiyor.
Marka ve pazarlama: Güçlü bir marka oluşturmak, etkili bir pazarlama stratejisi benimsemek, müşterileri çekmek ve sadık bir müşteri tabanı oluşturmak için pazarlama faaliyetlerinize yatırım yapmak.
Ağ oluşturma: İş dünyasındaki ilişkiler ve ağlar, startup'ın büyümesine ve başarısına katkı sağlıyor. Mentorlar, yatırımcılar ve iş ortaklarıyla ilişki kurulması kalıcılığı artırıyor.
Yatırım ve finansman yönetimi: Finansman kaynakları için plan yapmak, şirketin ayakta durabilmesi için belirleyici önemde. Öz sermayeyi, melek yatırımcıları, risk sermayesi veya hibe programlarını kullanarak finansmanı sağlamak, bu arada harcamaları kontrol altında tutmak gerekiyor.
Sürdürülebilirlik: Sadece kısa vadeli kazançlara odaklanmak yerine, uzun vadeli sürdürülebilirlik hedeflerinizi belirlemek, işletmenin gelecekteki büyüme ve gelişme potansiyelini göz önünde bulundurmak.
İhtiyacı belirlemek: Başarılı bir yazılım startup'ının temelini, iyi bir iş fikri oluşturuyor. İş fikrinin, bir sorunu çözmesi veya bir ihtiyacı karşılaması gerekiyor. Bu nedenle pazar araştırması yaparak, gerçek bir problemin varlığını ve çözümünü doğrulamak önem taşıyor.
Risk paylaşımı için işte alternatifler
Komandit şirketler de iki veya daha fazla ortak tarafından kurulan ve ortaklardan bir veya birkaçının sınırsız, diğerlerinin ise sınırlı sorumlu olduğu bir işletme yapısı olarak tanımlanıyor. Komandit şirketin ortakları iki farklı türde olabiliyor:
Sınırsız Sorumlu Ortaklar (Komanditerler): Bu ortaklar, şirketin borçlarından kişisel olarak ve sınırsız bir şekilde sorumlu oluyor. Kendi sermayelerinin yanı sıra işletmenin yönetimine ve kararlarına katılma hakkına sahip olurken, şirketi temsil etme hakkına sahip olmuyorlar.
Sınırlı Sorumlu Ortaklar (Komandite): Sınırlı sorumlu ortaklar ise yalnızca ortaklık sermayesi kadar sorumluluk üstleniyor. Borçlarla ilgili kişisel sorumlulukları bulunmuyor. İşletmenin yönetimine katılamıyor, şirketi temsil etme yetkisine sahip olmuyorlar. Komandit şirketler, sınırsız bir süre için kuruluyor ve taraflar arasında aksi bir anlaşma yoksa süresiz olarak işlemeye devam ediyor. Komandit şirket, işletmeyi yöneten ve sınırsız sorumlu olan ortaklarla, işletmeye sermaye koyan ancak yönetimde yer almayan sınırlı sorumlu ortaklardan oluşan bir iş ortaklığı yapısı sunuyor. Bu da risk ve yönetim sorumluluğunu paylaşmanın bir yolunu sağlar ve işletme sermayesini artırmak için potansiyel yatırımcıları çekmek için faydalı oluyor.