Organik gıdayı Humm yapacak! 'Her başarısızlık, başarıya bir adım daha yaklaştırdı'
"7 yıl önce Humm'la yola çıktık. Deneyimlerimden çok şey öğrendim ve her başarısızlık, başarıya bir adım daha yaklaşmamı sağladı. Humm Organic markasını yurtdışında da büyütmeyi hedefliyoruz..."
AYLİN RANA AYDİN- Çocuklara sağlıklı atıştırmalık sunmak hedefiyle yola çıkan Humm Organic, şu anda ürünlerini her yaştan tüketiciye ulaştırıyor. 2024 hedeflerinden birini 'Made in Türkiye' imzalı ürünlerle yurtdışında tüketicilerle buluşturmak olarak açıklayan Humm Organic Kurucu Ortağı Damla Şener Akkaynak, "Türkiye'nin lider organik gıda şirketlerinden biri olmayı hedefliyoruz. Yüzde 100 yerli olan Humm Organic markasını yurtdışında da büyütmek istiyoruz" diyor.
Humm Organic olarak kuruluş hikâyenizi dinleyebilir miyiz, fikir nasıl ortaya çıktı?
Humm Organic, 2017'de kuruldu ve Türkiye'nin organik, sağlıklı ve katkı maddesi içermeyen atıştırmalık pazarına canlılık kattı. Markamız, tamamen çocuklarımızın doğumları ve büyümeleri ile ihtiyaçtan doğdu. İki ortağım ve ben, bu yolculuğa çıkarken 'Dünya tek, başkaları düzeltsin veya üretsin diye beklememeliyiz' anlayışıyla yola çıktık. Organik hammaddelerle ürettiğimiz atıştırmalıklarla, güvenilir bir seçenek haline geldik. Titiz tadım testleri gerçekleştirdik ve beslenme bilincinin yükseldiği bir dönemde, ailelerin ve çocukların daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmelerini teşvik etmek ve büyümelerine olumlu katkı sağlamak amacıyla çalışıyoruz.
Ürünlerinizden bahseder misiniz?
Humm Organic olarak, kurabiye, kraker, grissini, bar, kek, meyve lokumu ve kahvaltılık gevrek gibi 16 farklı ürün sunuyoruz. Bunların 5'i glutensiz, 13'ü ise vegan ürünler. Bu yıl, kek kategorisine 3 yeni ürün ve bar ile grissini kategorilerine yeni ürünler ekledik ve toplamda 19 farklı ürünle yılı tamamlamayı hedefliyoruz. Türkiye'de bu kadar geniş bir organik ürün yelpazesi sunan tek marka olarak, sürekli kendimizi yenilemeye ve sağlıklı beslenmeyi teşvik etmeye devam ediyoruz. Ürünlerimizi BTA Unlu Mamüller'de gıda ve kalite mühendisleri ile işbirliği ile beraber bizim kontrolümüzde ürettiriyoruz.
Girişiminizle neler hedefliyorsunuz?
Türkiye'nin lider organik gıda şirketlerinden biri olmayı hedefliyoruz. Başlangıçta çocuklara yönelik ürünlerle yola çıktık, ancak şimdi ürünlerimizi her yaştan tüketiciyle buluşturuyoruz. 3 kadın girişimci olarak başladığımız bu yolculukta, profesyonel ekibimizle büyümeyi, sağlıklı beslenme farkındalığını artırmayı ve yüzde 100 yerli olan Humm Organic markasını yurtdışında da büyütmeyi hedefliyoruz. Nesilden nesile aktarılan bir 'love brand' olmayı amaçlıyoruz.
Sertifikalı hammadde
Ürünlerinize tüketicilerin ilgisi nasıl, nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Türkiye'de organik ürünler genellikle lezzetsiz olarak kabul edilirken, ürünlerimizi tüketicilerle buluşturduğumuzda bu algı tamamen değişiyor. Bilinçli tüketicilerin dışında tüketicilerin birçoğu da organik, doğal ve sağlıklı kavramlarındaki net ayrımlarını göremiyorlar. Bu nedenle, ürünlerimizi organik tarım ve sertifikalı hammadde ile üretmek ne demek bunu anlatmaya özel önem veriyoruz.
Atıştırmalık pazarında diğer markalardan hangi özelliklerinizle öne çıkıyorsunuz?
Organik, renklendiricisiz, şeker ilavesiz, koruyucu ve katkı maddesi içermeyen geniş ürün yelpazesine sahip bir firmayız. Organik tarımda sentetik veya kimyasal gübre kullanılmadığından natürel olarak toprağın kalitesi değerli ve besin değeri yüksek hammadde alımı yapıyoruz. Buna ek katkı maddesi ve koruyucu yok. Paketlerimiz geri dönüştürülebilir.
Ürünlerinizi Türkiye dışında gönderdiğiniz pazarlar var mı?
2024 hedeflerimizden birisi, 'Made in Türkiye' imzalı ürünlerimizi yurtdışındaki pazarlarındaki tüketicilerle buluşturmak. İç pazarda, tüm ürün kategorilerimizde tüketicilerimizden aldığımız geri bildirimler oldukça olumlu. Hedefimiz dış pazarlarda markamızın bilinirliğini artırarak yabancılar tarafından da tercih edilen bir Türk markası olmak.
'Her başarısızlık başarıya yaklaştırdı'
Eğitim ve kariyerinizde nasıl bir yol izlediniz, kendinizi girişimciliğe nasıl hazırladınız?
Warwick Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği okudum ve eğitimimin ardından dünyanın önde gelen mühendislik danışmanlık şirketlerinden biri olan Arup'ta 5 yıl boyunca çalıştım. Ardından, iş dünyasında yeni bir sayfa açmak amacıyla London Business School'da MBA eğitimi aldım ve bu süreçte bankacılık sektörüne adım atarak Goldman Sachs Londra ofisinde çalışmaya başladım. 12 yıl süren İngiltere maceramın ardından, aile şirketimiz SERA'ya katılmak için ülkemize geri döndüm. Girişimcilik fırsatlarını yakalama tutkusu her zaman içimde vardı. 2010 yılında altın sektöründe bir şirket kurarak Türkiye ve yurtdışı piyasalarda arbitraj işlemleri gerçekleştirdik, ancak maalesef bu deneme başarısız oldu çünkü modelimizi yanlış yapmıştık. 2014 yılında, mimari 3D uygulamaları geliştirme çabası içinde olduk, ancak proje doğmadan sona erdi. Bundan 7 yıl önce de Humm için kolları sıvadık ve yeni bir başlangıç yapma heyecanıyla yola çıktık. Bu süreçte deneyimlerimden çok şey öğrendim ve her başarısızlık, başarıya bir adım daha yaklaşmamı sağladı.
Güçlü kadınlarla dolu bir ağaç gibi...
Sera Group'ta da yönetimde yer alıyorsunuz. Grup tarafında sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz?
Sera Group, 1995 yılında Dr. Sani Şener'in engin teknik bilgi birikimi ve geleceğe dönük yaratıcı bakış açısıyla kuruldu. Şimdi ikinci jenerasyon olarak - kardeşim Ahmet Ozan Şener CEO ve benim de CFO olduğum bir yapıda - havaalanı, turizm, eğitim, sağlık ve yaşam alanı kompleksleriyle Türkiye'nin önde gelen müteahhit ve yatırımcıları arasında yer almaktan gurur duyuyoruz. Projelerimiz de, çevresel ve iklimsel etkileri en aza indirgemek için sahip olduğumuz bilgi birikimi ve son teknolojilerle şekillendiriyoruz. Örneğin, devam eden Antalya Havalimanı Gelişim Projesi'nde inşaat atıklarını geri dönüştürerek çevre dostu bir yaklaşım benimsiyoruz. Ayrıca, tasarım aşamasında düşük su tüketen unsurları tercih ediyor ve mekanik - elektrik tasarımında yüksek verimli, enerji tasarruflu ürünleri kullanıyoruz. Diğer yapımını tamamladığımız iki projemiz için de - Emaar Square ve Piri Reis Denizcilik Üniversitesi - ABD Yeşil Bina Konseyi tarafından Leed Silver Sertifikası aldık. Gelecekte de etkili olmayı ve sürdürülebilir bir miras bırakmayı hedefliyoruz. Bu bağlamda, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda inşaat sektörü gibi cinsiyet ayrımının yüksek olabileceği bir alanda, şirketimizde 400 çalışanımız bulunuyor ve bu çalışanların yüzde 12'si kadınlardan oluşuyor. Bu oranın neredeyse tamamı beyaz yaka çalışanlar arasında yer alıyor ve büyük bir kısmı yöneticiler, mimarlar, mühendisler ve teknik uzmanlar gibi kritik pozisyonlarda bulunuyor. Kendi sürdürülebilirlik anlayışımı düşününce, 1850'lerden bu yana Trabzon'a dayanan köklerimiz var. Bu kökler, güçlü kadınlarla dolu bir ağaç gibi. Başta babaannem olmak üzere, annem ve şimdi ben, ardından iki kızım var. Bu güçlü kadınların mirası ve bilgisi, bana aktarmam gereken bir genetik miras gibi geliyor. Onlardan öğrendiklerim, sürdürülebilir bir geleceği inşa etmek için en önemli temel.