Mükemmel benlik ve kırmızı Ferrari
Kim olmamız gerektiğini anlamaya çalışırken, etrafımızda başarı konusunda ustalaşmış görünen kişileri izleriz. Bir ünlünün 'Ferrari'sinin sizi hiç etkilemediğini söylüyorsanız, bu konuda biraz daha düşünün!
ŞÜKRÜ ANDAÇ/ Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü/ sukru.andac@milliyet.com.tr - Selfie Tutkusu adlı kitabında "Kendimizle neden bu kadar ilgiliyiz?" sorusuna farklı bakış açısı ve örneklerle bakmayı başaran Will Storr, genel bir kitleyle ilgili etkileyici tespitlerde bulunurken; iş dünyasında basamakları sağlam tırmanmak isteyen yönetici adayları ve yöneticiler için de çarpıcı örneklere imza atıyor. Kitapta "Mükemmel benlik" bölümünde, küçüklükten profesyonelliğe kadar geçen sürede, etrafımızdaki kişilerin ve etkilendiğimiz isimlerin bizi bulunduğumuz noktaya getirdiği ve gelecekteki olası noktaya da yine çevremizdekilerin etkisiyle ulaşacağımız anlatılıyor. Storr'un kaleminden bu bölümden bir derlemeyi paylaşmak istiyorum... "Düşüncenin coğrafyasını inceleyen araştırmacılar, 'yaşadığımız yerin' bizim kim olduğumuzu ne kadar çok etkilediğini ortaya çıkarıyor. Dönüştüğümüz kişi büyük ölçüde ortamda olmamız gereken kişiye göre belirleniyor. Ama bu tek tek kadın ve erkeklerin de bizi değiştirme gücüne sahip olmadığı anlamına gelmiyor. Aslında insanlarla iyi geçinmek ve ilerlemek için kim olmamız gerektiğini anlamaya çalışırken bilgilerimizi sadece hikâyelerden almayız. Aynı zamanda sürekli, etrafımızda o ya da bu biçimde başarılı bir hayatın sırları konusunda ustalaşmış görünen kişileri izleriz. Aradığımız benlik sadece hikâyeler ve dedikodularda değil, aynı zamanda gözümüzün önündedir. Beyinlerimiz liderleri, onların ve etraflarındaki insanların verdiği ipuçlarına göre tanır. Bu ipuçlarının en temellerinden biri, bize benzemeleridir. Tahmin edebileceğiniz gibi bunun sebebi, dikkat çekici şeyleri, temelde bize benzeyen insanları takip etmeye karar vererek öğrenmemizdir.
'Başarının ipuçları'
Araştırmalar henüz 14 aylıkken bir işi başarıyla tamamlayan insanları taklit etmeye başladığımızı gösteriyor. Biz büyüdükçe bu 'beceri ipuçları', daha sembolik bir forma bürünerek 'başarı ipuçlarına' dönüşüyor. Örneğin, avcı ve toplayıcı olarak yaşadığımız geçmişimizde, becerisini gösteren başarı ipuçları olarak, boynunda öldürdüğü hayvanların parçalarından yaptığı kolye ile dolaşan avcının eylemlerini kopyalamamız anlamlıydı. Günümüzde ise bu ilgi çekici süslerin karşılığı 'tasarımcı elinden çıkmış giysiler', 'pahalı manikürler' ve 'hızlı otomobiller' gibi görünüyor. Bu başarı ipuçlarından etkilenmemizin sebebi, beynimizin gelişme biçimidir. Yatırım bankacılığıyla zengin olmuş bir ünlünün 'Ferrari'sinin sizi etkilemediğini; hatta bir Ferrari'nin sizi hiçbir şekilde etkilemediğini söyleyebilirsiniz. Ne yazık ki bu söylem anlatmak istediğim şeyle bağlantısızdır. Bu davranış otomatik ve bilinçsizdir. Sadece, olur. Ancak, gerçekten de bir biçimde, zenginliğin getirdiği başarı ipuçlarından etkilenmiyorsanız bile, sizi aynı derecede etkileyen ve daha gizli olan, başka bir başarı ipuçları topluluğu vardır. Kimi kopyalayacağımıza karar verirken, kimin becerikli ve başarılı olduğuna, sadece kendi beynimizi kullanarak karar vermeyiz. Fazlasıyla sosyal, gruplaşmaya meyilli bir tür olarak, diğer insanların kimleri önemsediğine dikkat etmeye eğilimliyizdir. Yani biz, insanları taklit ederiz. Çaresizce onlara doğru çekiliriz. Kendimizi, insanlarla en iyi anlaşan ve en çok etkileyen kişilerle özdeşleştirir; onları izleyip gözler; kendimizi onların etkisi altına alırız. Sonra genellikle, onların bize öğrettiği şeyleri içselleştiririz. Bunlar "mükemmel benlik" modelimizin içine işler. Bizim bir parçamız da dönüşürler. Kültür de bu şekilde yayılır."