SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Malzemeden tasarıma çevreci konuta kılavuz...

MESA, yarım asrı aşan konut üretimindeki yol haritasını sürdürülebilirlik ilkeleriyle şekillendirirken; malzeme kullanımından proje özelinde tasarıma kadar yeni çevreci yaklaşımları uyguluyor. Çevre ile olduğu kadar sosyal ve yönetişim süreçleri de sürdürülebilirlik kapsamında boyut atlayan MESA’nın mevcut ve gelecek projeleri için doğa dostu yaklaşımını MESA Holding CEO & MESA Mesken Yönetim Kurulu Başkanı Mert Boysanoğlu anlatıyor…

|

DUYGU ERDOĞAN- Artık doğaya dost olmayan bir yapılanma mümkün değil. Ancak çeşitli sektörlerde yol haritaları henüz yeni şekilleniyor. Gayrimenkul geliştirmede yarım asrı aşan Mesa’nın sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yaptığı çalışmalarının geçmişi ise kuruluşuna kadar dayanıyor…

Mevcut ve yeni projelerinizle ilgili son gelişmeleri paylaşır mısınız?

MESA olarak yurt içinde ve yurt dışında projelerimiz bulunuyor. Rusya’da 400 milyon dolarlık bir iş yürütüyoruz. Yeni bir iş anlaşmasını da imzalamak üzereyiz. Rusya’daki projede savaş nedeniyle endişelendik, malzeme konusunda sıkıntılar oldu, fiyat farkları oluştu, ama şu anda her şey yolunda. Avrupa’dan malzeme tedariği sorununun muadil ürünlerin çevre pazarlardan, özellikle de Türk pazarından sağlanması ile aşıldığını söyleyebilirim. Bağdat’ta 300 milyon dolara ihalesini adlığımız Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği Binası inşa ediyoruz. Polonya’da 20 milyon dolarlık bir yap-sat işimiz var. Türkiye’de şu anda devam eden 12 projemiz ile toplam 55 milyar liralık projeyi sürdürüyoruz. İstanbul’da Mesa Orman II, Yeşilyaka Su, Yeşilyaka Koru, Mesa Çengelköy Bosphorus, Mesa Panorama, Urla’da Mesa Urla Kekliktepe, Ankara’da Park Mozaik, Bodrum’da da Mesa Bodrum Demirbükü üretimi devam eden projelerimiz arasında yer alıyor. Sadece TEMA İstanbul 16 milyar TL’lik geliri olan bir proje … Bunlarla birlikte İstanbul Çekmeköy’de Emlak Konut bünyesinde devam etmekte olduğumuz 141 villadan oluşan taahhüt işimiz var. Yeşilkaya’nın son etabında 40 villalık projemizin proje çalışmaları sürüyor ve yıl sonunda başlamayı planlıyoruz. Beşiktaş Karanfilköy’de yakın zamanda büyük bir kentsel dönüşüm projesini hayata geçirmeyi planlıyoruz.

Yaptığınız gayrimenkul projelerinde bugüne kadar sürdürülebilirlik açısından nasıl bir yol haritası izliyorsunuz? Gelecek yıllara ilişkin Mesa Mesken olarak taahhütleriniz var mı?

MESA kuruluşundan bu yana tasarım, doğru projelendirme ve sürdürülebilirlik felsefesi ile hareket ediyor. 53 yıldır yaptığımız her işte buna özen gösterdik. Belki ilk dönemlerde işimize gösterdiğimiz özene, kullandığımız malzemelere, çevremize kattığımız değere ‘sürdürülebilirlik’ ismini koymamıştık. Ama bugün dönüp baktığımızda 53 yıldır sürdürülebilirlik konusunda önemli adımlar attığımızı görüyoruz. Şu anda ise artık bu konuda çok daha güçlü daha bilinçli adımlar atıyoruz. Mesa’nın sektöre ilk girdiği yıllar, yani sanayileşmenin hat safhada olduğu 1960 sonrası ve 1980 dönemleri ve söz konusu dönemlerde açıkçası kimsenin sürdürülebilirlik ile alakalı bir bilgisi yoktu. Biz buna rağmen 1980’lerde Ankara’da yaptığımız bir projede, atık sudan geri dönüşüm merkezi kurup, bunun bahçe sulamada kullanılmasına karar verdik. Bu o bölgede şebeke suyunun az olması ve aidatları düşürmek için yapılan bir çalışmaydı. Şu anda bu projemizde oturanlar, o zaman yaptığımız bu ve buna benzer yenilikçi uygulamaların faydasını görüyor. Diğer bir örnek; 1990’larda ilk cephe yalıtım uygulamasını Almanya’dan getirerek, biz yaptık. Sonrasında da ısı verimliliğini artırmak için ısı pompalı sistemleri deneysel olarak kullanmaya başladık. Uyguladığımız projelerde ortak ve özel bahçe alanlarında mümkün olduğu kadar bölge bitkileri seçmeye yapı alanının faunasına uygun bir peyzaj uygulaması yapmaya özen gösterdik. Ve her projemizle sektörün öncülerinden olmayı başardık. Çünkü biz hiçbir zaman sadece konut üretmeye odaklanmadık. Evet, konut üretmek bizim ana işimiz ama bunu yaparken projelerimizin çevresi ile uyumuna, kullandığımız malzemelerin daha az enerji tüketmesine, atık su yönetimine, çevresel verimliliği yüksek malzemeler kullanmaya, kısaca bulunduğumuz çevreye değer katmaya her zaman özen gösterdik.

Dünyada kaynakların bu kadar kısıtlı olduğu bir dönemde bir yandan üretimin devam etmesi gerekirken inşaatlarınızda önceliğiniz neler oluyor?

Evet artık hepimiz dünyadaki kaynakların sınırlı olduğunu biliyoruz. Bu nedenle de gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Projelerimizi geliştirirken iklimsel değişikliklere dayanıklı yapılaşmayla geleceğe uygun tasarımlar gerçekleştiriyoruz. Örneğin Bodrum projemizde projeye özel geliştirilen yazılım sayesinde arazideki zeytin ve çam ağaçlarının konumunu belirledik. Yapıları ağaçların ve bitki örtüsünün konumuna uygun olarak yerleştirdik. Mesa , her projesinde olduğu gibi bu özel projesinde de projenin yer aldığı bölgenin florasına uygun olarak peyzaj mimarisine hayat verdik. Projenin peyzajı Bodrum’un doğasına, florasına, toprak ve su yapısına uygun olması sayesinde suya asgari düzeyde ihtiyaç duyulmasını sağladık. Atık suların arıtılması ile elde edilen suyu sulama için kullandık. Mesa olarak hafriyattan çıkan malzemenin geri kullanılması konusuna ayrıca özen gösteriyoruz.

Yenilenebilir enerji kaynakları, geri dönüşüm, çalışma koşulları açısından projelerinizde hedefleriniz nelerdir?

İnşaat sektöründe genel teamüllere göre 1 metrekare alanı üretmek için dünyaya 385 kg ile 400 kg arası karbon salınımı yapıyoruz. Bu direkt ya da endirekt, yani direkt salınım ya da gömülü salınım olarak tabir edilen, sektöre hizmet sağlayan yan sektörlerin de katılımı ile ortaya çıkan bir salınım miktarı. Ürettiğimiz ürün ise 50 ile 100 yıl arasında değişen bir ömre sahip. Biz bu ürünü yaparken kullanıcının da aslında ne kadar salınım yapacağını bir nevi belirlemiş oluyoruz. Kısacası verdiğimiz tasarım ve yapım kararları sadece inşai anlamda değil sosyal anlamda da etki yaratıyor. MESA olarak inşaat sektöründe sürdürülebilirliği Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (ÇSY) başlıkları ile ele alıyoruz. Çevresel başlığımızda projelerimizde kullandığımız malzemelerin seçimi ilk sırada yer alıyor. Tüm projelerimizde daha az enerji kullanan malzemeleri kullanmaya özen gösteriyoruz. Sosyal açıdan baktığımızda ise yaptığımız işlerin toplumsal etkisine çok önem veriyoruz. Bu nedenle projelerimizin konumundan hem ekonomik hem de engelsizlik anlamında erişilebilir olmasına, iş sağlığı ve güvenliğine ekstra özen gösteriyoruz. Tüm bunları da kurumsal yönetim ve yönetişim ilkelerimizle bir arada sürdürüyoruz. Tüm süreçlerimizde bizim için en büyük değer olan tüm paydaşlarımıza hesap verebilir projeler / eylemler gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz.

Ekolojik malzeme kullanımını bu kapsamda nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ekolojik malzeme kullanımı ve iklim ile ilgili AB Komisyonu’nun çalışmalarını takip ediyoruz. AB, bölgedeki karbon kaçağını (carbon leakage) azaltmak amacıyla, sınırda karbon düzenlemesi yani karbon sınırı ayarlama (carbon border adjustment) mekanizmasıyla ticarette yeni vergiler ve tarife dışı engeller ile örülmüş yeni bir sistem üzerine çalışıyor. Tabi nereden bakarsanız bakın 2050’de net sıfır karbon hedefine ulaşmak sektörümüz için çok zorlu bir yol demek. Bu 35 milyar ton karbondioksit salınımı sıfırlamak anlamına geliyor, bu da çok ciddi bir rakam… Global bazda baktığımızda yıllık konut ihtiyacı dünyada yüzde 2,4 artıyor. Avrupa’da yeni alanlar açamadıkları için eski alanları daha verimli hale getirmeye çalışıyorlar. Tabii içinde bulunduğumuz döneme rastgelen Rusya - Ukrayna savaşının özellikle enerji sektöründe yarattığı kriz ortamı, bence 2050 hedefini ne yazık ki daha ileri bir tarihe erteledi. Yeşil mutabakattan bahseden Avrupa şu anda termik santralleri yeniden faaliyete geçirmeyi konuşuyor. Dolayısıyla her ne kadar biz daha temiz ve sürdürebilir bir geleceğe hazırlansak da bazen beklenmedik etkilerden dolayı hedef değiştirmek zorunda kalınabiliyor. Ama makro hedefimiz her zaman her alanda sürdürebilirlik olması gerekli. Bizim şirket olarak hedefimiz her zaman olduğu gibi sürdürebilir bir gelecek olacaktır.

Çocuklar için ev kılavuzu

Tüketicinin yeni konut seçimlerinde sürdürülebilirlik kriterleri etkili oluyor mu?

Elbette. Tüketiciler bu konuda oldukça bilinçli davranıyorlar. Aslında bu süreç de üretim aşamasında başlıyor. Yani konut üretildikten sonra kullanıcının ne tükettiği de önemli. Ona da üretici olarak biz karar veriyoruz… Binalar, küresel enerji kullanımının yüzde 40’ını yaşarken harcıyorlar. Yani içinde oturanlar harcıyor. Toplam su kullanımının yüzde 25’i ve toplam karbon salımlarının da yüzde 33’ünden sorumlu. Aslında üretimden çok tüketirken kirletiyoruz. İnşaatlarda ve binalarda kullanılan malzemeler de düşünüldüğünde, “gömülü karbon” nedeniyle bu çevresel etkiler daha da yukarı çıkıyor. Üretim yaparken inşaat sektörünün desteklediği 200’den fazla alt sektör var. Bu alt sektörler de üretirken karbon salınımı yapıyor. Bu nedenle tüm tedarik zinciri içinde sürdürülebilirlik hedefleri koymak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Konut teslimlerinde konut sahiplerimize “konut kullanım kılavuzu” veriyoruz. Bir nevi ev nasıl kullanılır rehberi. Ev sahiplerimizin çocuklarına da ev nasıl kullanılır kılavuzu hazırlamaya karar verdik.

Binayı kapalı duvarla çevirmeye son...

-Türk inşaat sektörüne dünyadaki gelişmeler ve tüketici beklentilerini de baz alarak, sürdürülebilirlik çalışmalarını ilerletmeleri için önerileriniz neler olur?

Mesa olarak Avrupa Yeşil Mutabakatı’na çok önem veriyor ve çalışmalarımızı da bu çerçevede yürütebilmek adına önlemlerimizi alıyoruz. Ancak bu yeşil mutabakatı sadece şirketlerin desteklemesi yetmez, bu nedenle hükümet tarafından da desteklenmesi son derece önemli. Örneğin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nda da eski konut stoğunun yıkılıp, yerine yenilerinin yapılması yani kentsel dönüşüm önemli bir yer tutuyor. Biz de bu alanda daha nitelikli, verimli, yeşil ve çevre dostu binalar yapmak hedefiyle hareket ediyoruz. Dönüştürülecek yapı alanlarını tasarlarken sadece yeşil sürdürebilirlik değil, toplumsal sürdürebilirlik açısından da ele alıyoruz. Planladığımız bir dönüşüm projesi var ve bu projemizde tüm sürdürülebilirlik argümanlarını kullanacağız. Sadece yeşil değil, sosyal sürdürülebilirlik tarafını da en ince şekilde detaylandırdığımız bir proje olacak. Yani kentsel dönüşüm yaparken, çevresin kapalı duvarla çevrili binalar yapmayacağız. Söz konusu projede en önemli amacımız bölgenin sosyo kültürel mirasını da devam ettirebilmek.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.