SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Makinelerin sağlığı teknolojiye emanet

"Yapay zeka ve sinyal işleme araçlarını kullanarak makinelerin sağlığını 7/24 kontrol eden, arızaları aylar öncesinden kök nedeniyle tespit eden, uçtan uca bir çözüm haline geldik."

|

İSMAİL ŞAHİN- Çağlar Aksu, Sensemore’un kurucu ortağı ve CEO’su. Sensemore’u üretimde yaşanan arızalardan kaynaklanan sorunları çözmek ve makinelerin sağlığını sürekli kontrol altında tutan bir çözüm geliştirmek için yola çıkarak kurmuş. Aksu, “Yapay zeka ve sinyal işleme araçlarını kullanarak makinelerin sağlığını 7/24 kontrol eden, arızaları aylar öncesinden kök nedeniyle tespit eden, uçtan uca bir çözüm haline geldik. Ürün maliyetlerini düşürmek ve operasyonel maliyetleri azaltmak artık şart. Sensemore, bakım maliyetlerini düşürerek beklenmedik duruşların önüne geçiyor ve süreçlerin optimize edilmesini sağlıyor” diyor. Şimdiye kadar ürünlerimizi 17 farklı ülkede müşterilerine ulaştırdıklarını anlatan Çağlar Aksu’yla büyüme planlarını konuştuk...

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi’nde lisans ve yüksek lisans eğitimimin ardından ve farklı girişimcilik deneyimlerimden sonra 2020 yılında Sensemore’u kurdum. Amacım, üretimde yaşanan arızalardan kaynaklanan sorunları çözmek ve makinelerin sağlığını sürekli kontrol altında tutan yenilikçi bir çözüm geliştirmekti.

Sensemore tam olarak nedir? Ve bu fikir nereden çıktı?

Sensemore ile, endüstride motor, pompa, fan, kompresör gibi döner ekipmanların sağlığını sürekli kontrol eden, veri toplayan, bu verileri analiz eden ve analizin sonunda arızaları yaşanmadan aylar önce kök nedeniyle tespit edebilen bir çözüm sunuyoruz. Girişimi kurarken araştırma safhasında üretim hatlarındaki makinelerde veri odaklı kararlar alma mekanizmasının eksikliğini fark ettik. Yani, üretim süreçlerinde insanların tecrübesine ve içgörüsüne dayalı kararlar alınıyordu. Bu eksikliği “daha fazla ölçüm ile” kapatmayı hedefledik ve Sensemore adı buradan doğdu. “Sense more” yani “daha fazla ölç” olarak çevirebiliriz Türkçe’ye. Yüksek lisansım sırasında makine dinamiği, titreşim ve akustik alanında çalışırken sahada bazı eksiklikler fark ettim. Çalışmalarım sırasında, üretimde kullanılan mevcut cihazların hantal ve verimsiz olduğunu gördüm. Elektroniğe ve yazılıma olan ilgimle birlikte bu eksiklikler birleşince Sensemore fikri doğdu. İlk olarak, endüstride kolay kullanılabilecek bir ivme ölçer sensör ihtiyacını fark ettim ve bu doğrultuda dünyanın en küçük kablosuz titreşim sensörünü geliştirdik. Başlangıçta cep telefonuyla çalışan Infinity isimli sensörümüzle yola çıktık ve sürekli sahadan aldığımız geri dönüşlerle ürün portföyümüzü genişlettik. Veri toplamanın yanında, bu verilerin analiz edilmesi gerektiğini fark ettik ve analiz yazılımları geliştirdik. Daha sonra, bu analizlerin geniş ölçekte yapılabilmesi için yapay zeka ve sinyal işleme araçlarını kullanarak makinelerin sağlığını 7/24 kontrol eden, arızaları aylar öncesinden kök nedeniyle tespit eden, uçtan uca bir çözüm haline geldik.

Ürünlerinizin uygulama alanları ve sağladığı faydalar nelerdir?

Günümüzde rekabet koşulları oldukça zorlaştı. Ürün maliyetlerini düşürmek ve operasyonel maliyetleri azaltmak artık şart. Sensemore, bakım maliyetlerini düşürerek beklenmedik duruşların önüne geçiyor ve süreçlerin optimize edilmesini sağlıyor. Böylece, şirketler daha az maliyetle daha verimli üretim yapabiliyorlar. Ayrıca, insana bağımlı süreçlerin azaltılması ve otomasyonun artırılması, sürdürülebilirlik ve verimlilik açısından büyük avantajlar sağlıyor kullanıcılarımıza. Beklenmedik arızalar, cezai şartlar, talebin karşılanamaması gibi sorunları minimize ederek üretim süreçlerini daha stabil ve güvenilir hale getiriyoruz.

Yurt dışı pazarlar konusunda hedefleriniz nelerdir?

Türkiye’de üretim ayağı güçlü, bu yüzden ürünlerimizi test etmek ve ilk uygulamaları yapmak görece kolay. Özellikle Batı Avrupa ülkelerinde yeni ürün denemeye ayrılan bütçeler daha yüksek, bu yüzden ekonomik anlamda daha avantajlı. Katma değerli ürünlere karşı ödeme istekleri daha yüksek. Ancak bilinirlik oluşturmak ve güven yaratmak zaman alabiliyor. Avrupalı şirketler dönüp dolaşıp ihtiyacını tam karşılamasa da daha bilindik firmalarla çalışmayı tercih edebiliyorlar. Türkiye başlangıç için mükemmel bir yer, çok sayıda farklı sektörden fabrika ve üretim tesisi mevcut. Ancak büyümek ve global pazara açılmak için Avrupa ve Amerika gibi yüksek kâr marjına sahip pazarlarda yer almak büyük avantaj sağladı bize. Bu süreçte de Türk Telekom’un girişimcilik ekosistemindeki gücü ve deneyimi bize güç kattı. Şimdiye kadar ürünlerimizi 17 farklı ülkede müşterilerimize ulaştırdık ve onlara süreçlerinde destek vermeye devam ediyoruz.

Girişiminizi başarılı kılmak için en çok hangi konuya önem veriyorsunuz?

Bu zamana kadar edindiğim tecrübe en önemli konunun ekip olduğunu gösteriyor. Küçük ekiplerde dengeler çok önemli. Yanlış bir işe alım ya da verimsiz bir şekilde çalışan bir ekip arkadaşı hem maddi hem manevi olarak birçok maliyet ortaya çıkarıyor girişimler için.

Gelecek hedefleriniz neler?

Gelecekte Sensemore, bir üretim tesisinin bakım operasyonlarını tamamen otomatize eden, beklenen üretim sayısına en optimum şekilde ulaştıracağının garantisini veren bir makine sağlığı analizi ve yönetimi platformu olacak. Otomasyon ve yapay zekadaki gelişmelerle makine sağlığı izleme ile sınırlı kalmayıp, üretim süreçlerinin her aşamasında etkin rol oynayan, veri odaklı karar almayı sağlayan bir platform olacak.

Büyüme yolculuğunda çok önemli katkılar

Bir IoT çözümü olarak Türk Telekom ile tanışmanızın size nasıl katkısı oldu?

IoT cihazlar, bulut yazılımlara bağlandığı için bir ağ ve internet altyapısına ihtiyaç duyuyor. Türk Telekom’un geniş bir altyapıya sahip olması ve bizim ürünlerimizin bu altyapıyı kullanabilmesi iş birliği adına büyük bir avantaj. Çözümünüzü beraber sunabilir oluyorsunuz. Türk Telekom ile bu sayede organik bir partnerlik kurduk. Ardından Türk Telekom Ventures’ın girişim hızlandırma programı PİLOT’a kabul edildik. Türk Telekom yıllardır girişimcilik ekosistemini destekliyor ve yenilikçi fikirlerin gelişmesine önemli katkı sunuyor. Bizim için de PİLOT ile Türk Telekom grubunun, bu alandaki deneyimlerinden, satış ve pazarlama başta olmak üzere güçlü kaslarından faydalanmamız ve ilgili ticari ekiplerle yoğun iletişim halinde bulunmamız girişimimizin büyüme yolculuğunda çok önemli katkılar sağladı ve sağlamaya devam ediyor.

Satış sürecinin çok uzun olduğu endüstriler için girişim kurmanın en zor yanı nedir?

Özellikle, endüstriyel alanda satış süreçlerinin uzun olması girişimlerin nakit akışını yönetmesini zorlaştırıyor. Müşteriyle ilk temastan satışa kadar geçen süre zarfında, girişimlerin dayanıklılığı ve esnekliği test ediliyor. Bu süreçte doğru partnerlerle çalışmak ve sağlam bir strateji oluşturmak çok önemli. Bu noktada Türk Telekom ile yollarımızın kesişmesi bize büyük değer kattı ve işlerimizi hızlandırmamıza olanak tanıdı. Türk Telekom’un müşteri ağına erişmek ve partner çalışmalar yürütmek bizim için önemli bir itici güç oldu. İlk başarı hikayesi, güven inşa etmek ve süreçleri hızlandırmak doğru adımlar atılmadığı takdirde gecikiyor. Türk Telekom gibi güçlü bir desteğe sahip olmak bu adımları atarken doğru bir strateji izlememizi sağladı.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.