“Koleksiyonerlik için en önemli detay zamanı doğru kullanmak...”

AYLİN RANA AYDİN- Horobox’un kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?

2014’te saat dünyasının kalbinin attığı Baselworld fuarında gezerken biri yolumu çevirdi. Gayet iyi görünümlü bir beyefendiydi ve saatimi çok beğendiğini söyledi. Ben de teşekkür ettim. “Zamanınız olduğunda standımıza uğrayın bir kahve içelim” dedi ve kartını verdi. Karta baktığımda Omega’nın CEO’su olduğunu gördüm. Tabii ki uğradım ve uzun süre sohbet ettik. Ülkeye döndüm ve Horobox’ın temellerini attık.

Horopool isimli sitenizdeki faaliyetlerinizi anlatır mısınız?

Horopool.com aslında bir satış sitesi değil. Saat tutkunu ve koleksiyonerlerin kullanmadıkları saatlerini diğer saat severlerle ulaştırabileceği dijital bir ortam. Horopool üyelik sistemi ile işliyor. Referansla gelen kişileri dahil etmeye çalışıyoruz. Herkesin kullanmasına izin vermiyoruz ve satıcıların isimlerini de yayınlamıyoruz. Gerçek saat tutkunlarından oluşan bir platform yaratmaya çalışıyoruz.

Yurtdışına yönelik planlar var mı?

Şu anda 60 aktif üyemiz var. Bizim de hedefimiz 500 kişi. Horopool’un yurtdışında da benzer organizasyonlarını oluşturmak istiyoruz. Aralarında Belçika ve Hollanda olmak üzere 6 ülkeyle anlaşmış durumdayız, altyapı çalışmaları sürüyor.

En çok hangi marka ve model saatler ilgi görüyor?

Rolex ilk sırada. Bizim amacımız aslında kullanıcıların değerlendiremedikleri modellerle ilgilenmek. Rolex gibi saatler her şekilde değerlendirilebiliyor. Submariner ve GMT-Master 2 en çok ilgi gören modeller. Bununla beraber Audemars Piguet Royal Oak modelleri de önde gidiyor. Bu aralar daha düşük fiyat segmentinde de hareket var. Tissot PRX o segmentin yıldızı.

Ev ve otomobil gibi saatlerin de yatırım aracı haline geldiği belirtiliyor. Siz bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?

Son yıllarda saatleri yatırım aracı olarak alma trendi olduğunu söyleyebiliriz ama tabii ki bilinçli davranmak gerekiyor. Bir yatırımsa eğer parametreleri de doğru değerlendirmek lazım. Saat çok kırılgan bir şey; kaybedebilirsiniz, çalınabilir, düşebilir... Eğer bunu gerçekten doğru bir yatırım olarak düşünmek istiyorsanız üretimi durdurulmuş saatlere yönelebilirsiniz. Aslında koskoca saat dünyasında yatırıma yönelik alım yapabileceğiniz modellerin sayısı 15’i geçmez. Onlara da herkes ulaşamıyor. Ayrıca hobi ya da aksesuar olarak düşünülmesi gereken bu materyallerin yarın nasıl bir değerde olacağını kestirmek de pek mümkün değil.

İkinci el saatlerin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Sıfırı yetkili satış noktalarından alınabilen saatlerin ikinci elini konuşuyorsak fiyat dışında bir avantajı yok. Dezavantajı ise çok. Sizden önce nasıl bir kullanıma maruz kaldığını bilemiyorsunuz. Ciddi paralar ödeyerek aldığınız lüks ürünleri için önemli bir detay. Tabii saatin çalıntı olması gibi daha ağır durumlar da mevcut. İşte bu noktada Horopool devreye giriyor. Amacımız ikinci el alım satımlarında gerçek saat severleri bu risklerden mümkün olduğunca uzaklaştırmak.

Saat koleksiyoneri olmak için nasıl bir yol izlenmeli?

Koleksiyonerlik için en önemli detay zamanı doğru kullanmak. Ne yaparsanız yapın, ne kadar bilgili ve ilgili olursanız olun koleksiyonu zamana yaymanız gerekiyor. Cebinizde milyonlarla gidip bir günde 50 tane saat alabilirsiniz ama bu sizi koleksiyoner yapmayacaktır. Ne kadar uzun zaman geçirirseniz koleksiyon algınız o kadar gelişecek ve yerine oturacaktır. Zaman içerisinde yüzlerce saate sahip oldum. Sonunda beni neyin gerçekten mutlu ettiğine hislerim karar verdi ve bugün rafine bir zevke sahibim. Bu hissiyat beni doğru alımlara yönlendiriyor ve her parçası ile gurur duyduğum özel bir koleksiyona sahibim. Zamanın önemini hiçbir zaman unutmayalım.

Saatlerin yanı sıra ikinci el kalem de satılıyor sitenizde. İkinci el kalemde en çok hangi markalar ve hangi tür kalemlerin ilgi görüyor?

Kalemler içinde ülkemizde çok büyük bir boşluk vardı. Hazır saatler için böyle bir platform hazırlamışken kalemleri de eklemek istedik. Montblanc tartışmasız ilk sırada. Pelikan, C’aran Dache ve Montegrappa da ilgi gören markalar.

Eğitim ve iş hayatınız kilometre taşlarını da paylaşır mısınız?

Ben jeofizik mühendisliği okudum ve yıllarca profesyonel basketbol oynadım. Kariyerimin sonuna doğru ilk kişisel iş tecrübem bir turizm acentesi açmak oldu. Üniversite yıllarında da bu sektörde part time olarak çalışmıştım. Daha sonra tekstil sektöründe faaliyet göstermeye başladım ve 2015’te de Horobox maceram başladı.

Mekanik saatler sahibiyle yaşıyor

Babanız hakemdi, siz de basketbol oynuyordunuz. Zamanlamanın önemli olduğu işler… Saat ve zamana ilginizde bunların da etkisi var mı?

Hiç düşünmedim ama mutlaka vardır. Benim için zaman hep önemli olmuştur. Dakik biriyimdir. Bekletmem ve bekletilmeyi de sevmem. Zamanı optimum kullanmak için çaba harcarım. Boş zamanım pek olmaz. Hep programlıyımdır. Mekanik saatlerin beni en çok etkileyen özelliği sahibi ile yaşıyor olması. Manuel saatinizi kurmazsanız bir süre sonra durur. Sizin ilginize ihtiyacı vardır. Bir nevi bebeğiniz gibi düşünebilirsiniz. Otomatik bir mekanik saat ise sahibinin bileğindeki hareketlenmeleri kullanarak kendisine enerji üretip hayatına devam eden en küçük cihaz olarak adlandırılabilir. Bunlar benim için önemli detaylar.

Saate ilginiz tam olarak ne zaman başladı?

İlk mekanik saatimi 1996 yılında aldım. Ondan önce de saatleri severdim. Swatch saatini Türkiye’de ilk takan birkaç kişiden biriyimdir. Babam futbol hakemi olduğu için o yıl 1983 yılıydı sanırım İsviçre’deydi oradayken yeni Swatch’lar çıkmıştı. Aldığım ilk saat Baume & Mercier idi, hâlâ duruyor.