İşte rekabetin yeni şifresi: Yapay Zeka

Ebru Sungur- Hayatın her alanında giderek daha belirleyici olan ve ağırlığı artan teknoloji, rekabete de yeni bir boyut getiriyor. İrili ufaklı her sektörden işletmeler, üretim, pazarlama ve yönetim süreçleri için yeni teknolojilerle rakiplerinin bir adım önüne geçmek, en azından yarışta geri kalmamak için sürekli bir devinim içinde. Elbette güvenlik de bu sürecin önemli bir parçasını oluşturuyor. İşletmelerin teknolojide çözüm ortaklarından biri olan IBM'in bu alandaki son adımlarını ve daha fazlasını IBM Türkiye Genel Müdürü Işıl Kılınç Gürtuna ile konuştuk.

IBM Türkiye'nin şu anda üzerinde çalıştığı projeler hakkında bilgi verebilir misiniz? Örneğin yapay zeka, son dönemin popüler konularından... IBM bu konuda neler yapıyor?

IBM Türkiye olarak, uzun yıllara dayanan teknolojik deneyimimizle çeşitli sektörlerdeki müşterilerimize yönelik önemli projeleri hayata geçiriyoruz. Hem sektörlerin dijital dönüşüm yolculuğuna destek oluyor, hem de teknolojik inovasyonlarımızla müşterilerimize rekabet avantajı sunuyoruz. Stratejimiz, yapay zeka ve bulut teknolojileri üzerine odaklanmış durumda. Bu noktada, en büyük heyecanımızı üretken yapay zeka alanında yaşıyoruz. Yapay zeka, günümüzün en dinamik ve heyecan verici alanlarından biri olarak öne çıkıyor. IBM olarak, bu alanda sahip olduğumuz liderliği ve uzmanlığı sürdürmek için sürekli olarak çeşitli inovasyonlar ve projeler geliştiriyoruz. Son dönemde duyurduğumuz yapay zeka platformumuz Watsonx, Generative AI (üretimsel yapay zeka) için yeni veri ve yapay zeka çözümleri sunuyor. Bu platform sayesinde kuruluşlar, iş süreçlerini daha hızlı ve etkili bir şekilde dönüştürerek rekabet avantajı elde edebiliyorlar. Özellikle veri analitiği, makine öğrenimi gibi yetenekleri sayesinde müşterilerimize gelişmiş analizler ve öngörüler sunuyoruz. Ayrıca siber güvenlik gibi kritik konuları da göz ardı etmiyoruz. Çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren müşterilerimize güçlü bir teknolojik altyapı sağlamak, siber güvenliği ön planda tutmak için çalışıyoruz. IBM Institute of Business Value (IBV) verilerine göre, CEO'ların yüzde 75'i rekabette Generative AI konusunun etkin olacağı görüşünde. Bu liderlerin yüzde 50'den fazlasının ise veri güvenliği konusunda endişeleri var. Bu nedenle, öncelikle müşterilerimizin işlerini büyütmede ihtiyaç duydukları teknolojiler ekseninde kendilerine destek olmamız her zaman önceliğimiz.

Türkiye stratejik konumda

IBM, faaliyet gösterdiği ülkeler arasında Türkiye'yi nasıl konumluyor? Özellikle Türkiye'deki IBM çalışanlarının yurtdışı kariyer fırsatları açısından değerlendirir misiniz?

Türkiye, hem coğrafi konumu hem de dinamik ekonomisi ile bölgesel ve küresel olarak IBM'in, faaliyet gösterdiği ülkeler arasında stratejik olarak önemli bir konuma sahip. Türkiye'nin dijital dönüşüm sürecindeki başarıları, sadece ulusal düzeyde değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel arenada da dikkat çekiyor. IBM Türkiye olarak, bu dijitalleşme yolculuğunda müşterilerimize öncü teknoloji çözümleri sunarak, verimliliklerini artırma, inovasyonu hızlandırma ve rekabet avantajı elde etme konularında destek sağlıyoruz. Bulut bilişim, yapay zekâ, veri analitiği ve siber güvenlik gibi alanlarda sunduğumuz çözümlerle işletmelerin, hızla değişen dijital çağda güvenle ilerlemelerini sağlıyoruz. Aynı zamanda, Türkiye'nin genç ve yetenekli nüfusuyla da iş birliği yaparak, geleceğin dijital liderleri yetiştirilmesine katkıda bulunuyoruz. Bunun yanı sıra IBM Türkiye'de görev alan birçok çalışanımız aynı zamanda değişik bölge ve ulusal görevlerinde de yer alıyor. Bugüne kadar Türkiye'nin de içinde olduğu IBM Ortadoğu ve Afrika Bölgesi'nde birçok lider ataması da yine IBM Türkiye içinden gerçekleşmiş bulunuyor.

Sürdürülebilir dönüştürücü güç

Teknoloji, sürdürülebilirlik alanında ne gibi faydalar sağlar? IBM, bu konuda hangi çözümleri üretiyor?

Teknoloji, sürdürülebilirlik alanında dönüştürücü bir güç. IBM, çözümler sunarak işletmelerin "Sürdürülebilirlik Stratejisi ve Yol Haritası"na uyum sağlamalarını destekliyor. Bu yaklaşım, kurumsal sosyal etkiyi ve iş değerini artırmayı hedefleyen sürdürülebilirlik gündemini şekillendirmeyi içeriyor. Örneğin, akıllı tesisler ve varlıkların operasyonel verilerinin izlenmesi ve kaydedilmesi, enerji tasarrufunu artırmak, atık yönetimini optimize etmek ve planlanmamış kesinti sürelerini azaltmak gibi konularda içgörüler sunuyor. Veri merkezlerinin de sürdürülebilirliğe katkısı da büyük. Enerji tüketiminin azaltılması ve daha enerji verimli BT altyapısının sağlanması gibi adımlar, hem çevresel etkileri azaltıyor hem de iş dirençliliğini artırarak sürdürülebilirlik hedeflerini destekliyor. Yeniden kullanımı teşvik eden ve döngüsel tedarik zincirlerini oluşturan çözümler, tüketicilere istedikleri ürünleri sunmanın yanı sıra atık miktarını azaltmada da etkili oluyor. Akıllı iş akışları ve otomasyon fırsatları ise tedarik ve teslimat yollarını iyileştirerek karbon ayak izini azaltmada katkı sağlıyor. IBM, sürdürülebilirlik konusundaki taahhüdünü teknolojik inovasyonlarla birleştirerek gösteriyor. Enerji yönetimi, kaynak verimliliği, tarım optimizasyonu ve akıllı şehir projeleri gibi çeşitli alanlarda sürdürülebilirlik odaklı çözümler sunuyoruz. Bu çözümler, işletmelerin enerji tasarrufu yapmalarını, çevre etkilerini azaltmalarını ve gelecekteki nesiller için daha sürdürülebilir bir dünya yaratmalarını destekliyor.

Kadın liderliğini teşvik etmek kritik bir misyon

 Bir teknoloji şirketinde kadın yönetici olmakla başka bir alanda faaliyet gösteren bir şirkette kadın yönetici olmak arasında fark var mı? Kadın liderliği, teknoloji alanında hangi avantajları sağlıyor?

Kadın liderliğinin, sektörden bağımsız olarak evrensel bir eşitlik meselesi olarak ele alınması gerektiğine inanıyorum. Teknoloji sektörü, geçmişteki fırsat eşitsizliğinin giderilerek kadın liderliğinin artırılması gereken sektörlerin başında geliyor. Bu noktada IBM olarak, kadınların liderlik ve yönetim süreçlerine katılımı ve onların iş hayatındaki önemli rolüne büyük bir vurgu yapıyoruz. Kadın liderlere iş dünyasında fırsat eşitliği sağlanmasının, sektörün gelişimine ve şirket performansına olumlu katkılar sağladığına yürekten inanıyoruz. IBM olarak, çalışanlarımızın iş ve özel yaşamları arasında sağlıklı bir denge kurmalarını teşvik etmek için çeşitli olanaklar sunuyoruz. IBM, ilk kadın genel müdür yardımcısını ABD'de 1943 yılında atadı. Endüstride öncü bir model olan Work/Life Programımız, getirdiği esneklik ile çalışanlarımızın iş hayatı ile özel hayatı arasındaki dengeyi desteklemeyi amaçlıyor. Ben de IBM Türkiye Ülke Müdürü olarak, kadın liderliğini desteklemenin ve teşvik etmenin kritik bir misyon olduğuna inanıyorum. Yönetim ekibimizin yarısının kadınlardan oluşması, çeşitli perspektifleri bir araya getirerek şirketimizin başarısını artırıyor. Kadın liderliği, teknoloji sektöründe sadece bir trend değil, aynı zamanda rekabet avantajı sağlayan stratejilerden biri. Hem sektörümüzün hem de şirketimizin geleceğini şekillendiren kadın liderlerin, başarıya ulaşmadaki kritik rollerine yürekten inanıyorum. IBM olarak, onları desteklemeye devam etmeye kararlıyız.

Kariyer yolculuğu sürekli öğrenme ve gelişim süreci oldu

Kariyer öykünüzü özetleyebilir misiniz?

1996 yılında Hacettepe Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nden mezun olduktan sonra bankacılık sektöründe çalışmaya başladım. Sonrasında, teknoloji dünyasına bankacılık sektörü yazılım projeleri ile adım attım ve bu dönemde, bankacılık sektöründe edindiğim tecrübeleri teknoloji sektörü ile birleştirme fırsatım oldu. IBM'den önceki kariyer hayatımda Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgelerindeki (EMEA) finans müşterilerinin teknoloji odağındaki ihtiyaçlarının karşılanması ve çözüm geliştirilmesi süreçlerini yönettim. Bu da bana farklı ülkelerdeki iş yapış biçimlerini ve yapıları tanıma imkânı sundu. 2020 yılında IBM'e katıldıktan sonra, şu anda üstlendiğim genel müdürlük görevime kadar 3 yılda çok çeşitli sorumluluklar üstlendim. Dijital ve ticari grup müşterileri, ekosistem yönetimi ile IBM'in bulut satış stratejisine yönelik liderlik görevlerinin yanı sıra, IBM Türkiye'nin teknoloji satış başkanı olarak görev aldım. Kariyer yolculuğu, genç yaşlardan itibaren iyi bir plan çerçevesinde oluşturulması gereken bir kavram. Ancak sürekli değişim ve dönüşüm geçiren bir dünyada elbette her zaman planlı gitmek olanaksız. Bu nedenle kariyer yolculuğunu planlamak kadar, değişen ihtiyaçları zamanında görmek, buna göre yeteneklerin geliştirilmesinin de fırsatları yakalamak için önemli olduğunu düşünüyorum. Bu bakımdan ben kariyer yolculuğuna sürekli bir öğrenme ve gelişim süreci olarak bakıyorum.