İşi otomobillere ruh kazandırmak
“Tasarladığınız aracın bir zamanı olmamalı. Otomobillere ruh kazandırma işini, onları sadece birer ulaşım aracı olmaktan çıkarıp, birer kişilik haline getirmek olarak tanımlıyorum.”
İSMAİL ŞAHİN- Dizaynvip Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erbakan Malkoç, tutkularının peşinden giden bir isim... Zamanla bu tutku, daha büyük bir vizyona dönüşmüş ve Dizaynvip’i kurarak dünyaca ünlü markaların otomobil iç ve dış dizaynlarını, tasarım dillerini değiştirmeye başlamış. Bugün ise üst segment araçların dönüşümü ile global pazarda önemli bir konumda olduğunu anlatıyor. “Tasarladığınız aracın bir zamanı olmamalı. Otomobillere ruh kazandırma işini, onları sadece birer ulaşım aracı olmaktan çıkarıp, birer kişilik haline getirmek olarak tanımlıyorum. Dönüştürdüğümüz otomobillerimiz Avrupa’nın en iyileri arasında gösteriliyor” diyen Erbakan Malkoç tasarımlarını ve planlarını konuştuk...
Dizaynvip’in hikâyesini kendi öykünüzle birleştirerek dinleyebilir miyiz? Çok küçük yaşta otomotiv sektöründe çalışmaya başladığınızı biliyoruz. İşler nereden nereye geldi?
Benim hikâyem, zorluklarla büyüyen bir çocuğun hayallerinin peşinden gitmesiyle başladı. Ardahan’da başladığım hayat yolculuğum, otomobil sevgim ve teknik merakım sayesinde İstanbul’a taşındı. O yıllarda otomobil tamircisi olmak istediğimi belirttiğimde, bunu bir tutku olarak görüyordum. Zamanla bu tutku, daha büyük bir vizyona dönüştü ve Dizaynvip’i kurarak dünyaca ünlü markaların otomobil iç ve dış dizaynlarını, tasarım dillerini değiştirmeye başladım. Bugün, üst segment araçların dönüşümü ile global pazarda önemli bir konumdayız. Ama bu süreç, sadece bir iş değil, tutkularımı, hayallerimi ve çalışma azmimi ortaya koyarak şekillendi. Başlangıçta küçük bir hedefle yola çıkmıştım, ancak bugün dünyada kabul gören bir markayız.
“Otomobillere ruh kazandırdığınızı” belirtiyorsunuz. Peki bu nasıl oluyor? Adım adım sistemin nasıl işlediğini anlatabilir misiniz? Size sadece lüks araçlar mı geliyor? Özel ihtiyaç sahipleri ya da belirli tutkusu olanlar da başvuruyor mu? Müşteri arzusundan tasarım ve uygulamaya kadar süreci anlatabilir misiniz?
Dünya otomobil endüstrisi de bizi rol model olarak alıyor. Biz onlara da yön veriyoruz. İnsanların makam tarzında kullanabilecekleri araçlar artık bizim tasarım dilimize göre üretilmeye ve dönüştürülmeye başlandı. Fakat bizim standartlarımızı yakalamaları çok zor. Bizim dönüşümdeki o yaşam alanı dediğimiz şeyi 30 yıl önce zamana ve mekâna bağımlı olmayan tasarımlar yapacağım dediğimde insanlar ne dediğimi anlayamamıştı. Tasarladığınız aracın bir zamanı olmamalı. Otomobillere ruh kazandırma işini, onları sadece birer ulaşım aracı olmaktan çıkarıp, birer kişilik haline getirmek olarak tanımlıyorum. Dönüştürdüğümüz otomobillerimiz Avrupa’nın en iyileri arasında gösteriliyor.
Türk mühendisler ve ustaları tarafından yapılan araçlarımızda, kullandığımız teknoloji ve tasarımı hiçbir otomobil firması kullanmıyor. Dünya otomobillerinin otomobil standartları üzerinde olan sisteme göre çalışıyoruz. Müşterilerimizin hayalleri doğrultusunda, ilk aşamada onlarla derin bir görüşme yaparak, ne tür bir deneyim aradıklarını anlamaya çalışıyoruz. Kişiselleştirilmiş özellikler, teknolojik yenilikler ve estetik dokunuşlarla her araç, sahibinin karakterine uygun hale geliyor. Üst segment araçlar, bizim ana odağımız ama özel ihtiyaçları olanlar, tutkularını araçlarına yansıtmak isteyenler de bizlere başvuruyor. Örneğin, klasik araç tutkunları, farklı işlevsel ihtiyaçları olan kişiler, hatta sporcular, tasarımlarımızda farklı özgünlükler ve özellikler arıyorlar. Her projede, müşterinin talebinden yola çıkarak bir hikâye yaratıyoruz.
Türkiye’de ve dünyada hava, kara, deniz olmak üzere bir çok dönüşüm gerçekleştiriyorsunuz. Peki dünyada oto dönüşümü denilince, en çok neler isteniyor? Yol güvenliği açısından nasıl bir denetleme sağlanıyor?
Türkiye’de dönüşüm alanında en çok ilgiyi, hem estetik hem de güvenlik açısından gelişmiş araç içi teknolojilere olan talep görüyor. Müşterilerimiz araçlarının tasarım yapısını, teknoloji yapısını, ve imalat kalite yapısının fabrika üretiminin çok üzerinde olduğunu bildikleri için bize geliyorlar, çünkü biz üretimdeki kalite güvencemiz ile müşterilerimizin beklentilerine cevap verebiliyoruz. Tabii bunları yaparken de dünyada ikinci aşama üretici yetki belgelerimizle yapıyoruz. İkinci aşama üretici yetki belgesi dünyada çok az firmada olan yetkidir. Çünkü biz bu yetkilerle araçların şase numarasını değiştirebiliyoruz. Bu yetki bizim için dünyada rakiplerden ayrışmışlığımızı da yanında getiriyor. Daha şık olmasını, aynı zamanda sürüş konforunun işlevselliği artırılmasını istiyorlar. Güvenlik konusunda çok önemli yenilikler talep ediliyor; örneğin, gelişmiş sürüş destek sistemleri, sesli komutlarla çalışan güvenlik özellikleri ve araç içi yapay zeka çözümleri gibi. Türk mühendislerimizle yol güvenliği açısından her dönüşümde sıkı denetimler yapıyoruz. Hem teknik altyapı hem de kalite testleri, onaylı sertifikalarla tamamlanıyor. Türkiye’de de her alanda olduğu gibi, dönüşüm için uç istekler olabiliyor; bazı müşteriler farklı teknolojiler, farklı tasarımlar istiyorlar. Bu tür talepler, bizim için birer meydan okuma oluyor ve biz de bu talepler doğrultusunda yenilikçi çözümler sunmaya çalışıyoruz.
Deniz ve hava taşıtlarına da hizmet veriyor musunuz? Otomotiv sektörü de büyük bir dönüşüm içinde. Hızla gelişen elektrikli araç teknolojisi sizi nasıl etkiliyor?
Evet, sadece otomobil sektöründe değil, deniz ve hava taşımacılığı alanlarında da aktif olarak sektörün oyuncusuyuz. Özellikle üst segment yatlar ve özel deniz taşıtları konusunda tasarım ve dönüşüm hizmetleri sunuyoruz. Her üç sektörde de özgün ve yenilikçi tasarımlar ortaya koyarak kalitemizi konuşturabiliyoruz. Elektrikli araçlarda ise, sesli komutlar, yapay zeka, hologram asistanlar tarafını çalışıyoruz. ‘Dünyanın En İyi Teknoloji’ ödülünü Las Vegas’ta aldık. Avrupa’nın en iyi tasarım ödülünü Frankfurt’tan aldık. 1950’lerden bu yana otomobiller insanlara hizmet etti. Şimdi ise teknolojinin gelişmesiyle birlikte insanlara ettiği hizmet sistemi değişti; gelir kapısı olma noktasına geldi. Siz evinizde uyurken otomobiliniz somut yapay zeka özelliği ile taksicilik yapabiliyor ve para kazanabiliyorsunuz.
Otomotivde gelişim çok hızlı ve benzersiz olanı üretmeye çalışmak gerekiyor. Elektrikli araç konusuna gelecek olursak; teknolojisinin hızlı gelişimi, otomotiv dünyasında devrim niteliğinde bir dönüşüm yaratıyor, bu aşikar. Bu dönüşüm, bizleri de doğrudan etkiliyor. Elektrikli araçların çevre dostu ve sürdürülebilir özelliklerinden faydalanarak, bu alandaki projelerimize büyük bir özen gösteriyoruz. Elektrikli araçların gelişimi, yalnızca çevreye duyarlı çözümler sunma fırsatı vermekle kalmıyor, aynı zamanda tasarımda ve teknolojide yeni sınırlar açıyor. Elektrikli araçlarla ilgili projelerde, hem estetik hem de teknolojik açıdan sektördeki en son gelişmeleri entegre etmeye çalışıyoruz.
Yapay zeka çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Neler yapıyorsunuz?
Yapay zeka kullanarak ‘en akıllı arabayı’ ürettik. Aracınıza bindiğinizde Dtec sizi karşılıyor ve sürüş deneyiminiz boyunca sizinle iletişim kuruyor. Dtec, yapay zeka, blok zinciri, Web3 ve IoT teknolojilerinde uzman bir ekip tarafından yönetiliyor ve bu ekip, bağlantılı araçlarla etkileşimi dönüştürme vizyonuyla hareket ediyor. Bu iş birliği sayesinde Dtec’in yapay zeka destekli araç asistanı Dtec Assistant (DtecA) ve IoT ekosistemi Dizaynvip’in özel araç projelerine entegre edilecek. Dtec ile yaptığımız bu ortaklık, akıllı, lüks araçların geleceğine doğru atılmış güçlü bir adım.
Birlikte, tasarım ve işlevsellik açısından mümkün olanın sınırlarını zorluyor ve müşterilerimizin her üç alanın da en iyisini deneyimlemesini sağlıyoruz.
Teknoloji günümüzün olmazsa olmazı. İnsanlar her geçen gün gelişiyor. Biz de şirket olarak teknolojinin içerisindeyiz. Yapay zeka ise günümüzde, ucu bucağı olmayan yeni bir dünyanın kapısını aralıyor. Otomobil sektöründe yansımalarını görmeye başladık ve bu durum daha da ilerleyecek. Yapay zeka ile yönetilen teknoloji geliştirmek kolay bir sorumluluk değil. Yıllardır bu proje üzerinde çalışıyorduk. Ortaya güzel bir iş çıkardık. Dünyanın şaşkınlıkla baktığı teknolojileri ortaya koyuyoruz. Dışa bağımlı kalmadan, kendi geliştirdiğimiz, tüm dünyanın ihtiyaç duyacağı teknolojiler bunlar. Sesle mekaniğe komut verdiğimiz, yanıt aldığımız ve araçla duygusal bağ kurduğumuz teknolojiyi zaten uyguluyorduk. Şimdi bunu yapay zeka ile birleştirip, saniyenin 4’te 1’inde 100 bin siteyi kesiştirerek en doğru bilgiyi alıyoruz.