Hibrit fit olmaya hazır mısınız?
Garajında kurduğu Technogym’i 1.5 milyar euro’luk dev haline getiren Nerio Alessandri fitness endüstrisinin geleceği için çalışma hayatında olduğu gibi hibrit bir senaryo çiziyor.
SERKAN ARMAN- Nerio Alessandri, 1983 yılında, 22 yaşındayken İtalya’nın küçük bir şehri olan Cesena’daki garajında bir fitness ekipmanı tasarladı. O gün, o garajda, bugün değeri 1.5 milyar euro’ya yaklaşan ve fitness dünyasının en iddialı şirketlerinden biri haline gelen Technogym doğdu. Technogym Kurucusu ve Başkanı Nerio Alessandri’yle Türkiye ziyareti sırasında iş modelini, Türkiye yatırımlarını ve fitness’ın geleceğini konuşma fırsatı bulduk. Çalışma hayatında yaşanana benzer bir şekilde, fitness dünyasının da hibrit senaryoya hazırlandığını düşünen Alessandri, şu yorumu yapıyor: “Fitness ve wellness sektörünün gelecekte hibrit modele dönüşeceğine inanıyoruz. Nasıl ki şu anda herkes hem restorana gidip hem de eve yemek siparişi veriyorsa, gelecekte de insanlar hem evde, hem de spor salonunda spor yapacaklar. Böylece, insanlar bazen ev ortamının sağladığı rahatlıkta antrenman yapacak, bazen de yeni kişilerle tanışmak, çeşitli ekipmanlarla çalışmak, etkinliklere katılmak ve profesyonel hizmet almak amacıyla fitness kulüplerini tercih edecekler.”
Technogym küçük bir garaj hikâyesi olarak başladı ve seneler içerisinde milyar euro’luk bir şirket haline geldi. Şirketinizin dönüm noktalarından bahsedebilir misiniz?
1983 yılında 22 yaşında Technogym’i Kuzey İtalya’nın küçük bir şehri olan Cesena’daki evimin garajında kurdum. 1990’ların başında, Amerikan kaslı fitness stereotipi dünyadaki en büyük akımken, biz bu alana küçük bir İtalyan şirketi olarak yepyeni bir bakış açısı ile girdik: Wellness... Romalıların “Sağlıklı bir vücutta sağlıklı bir zihin” mottosuna dayanan wellness felsefesi İtalyanların düzenli fiziksel egzersiz, sağlıklı beslenme ve olumlu zihinsel yaklaşımının harmanlandığı bir yaşam stili. Fitness toplumun küçük ve niş bir kesimine hitap etse de wellness daha kapsayıcı ve toplumun neredeyse tamamına hitap ediyor. Şirketimizde yıllar içerisinde önce elektrikli aletleri kullanarak, sonra bilgisayar programlarından destek alarak, dijitale geçerek ve bugün de medya içerikleri üreterek kendimizi sürekli yenileyecek inovasyonlar yaptık. Technogym bugün alanında lider bir marka haline geldi. 55 milyon kişi Technogym cihazlarımız, dijital çözümlerimiz ve egzersiz programlarımızdan faydalanarak 400 bin evde ve 80 bin wellness salonunda egzersiz yapıyor. Bugün 100’den fazla ülkede 14 şube ve 80 özel distribütör ağı ile hizmet veriyoruz.
Sizi ilk aşamada fitness sektöründe yer almaya motive eden şey ne oldu? Geçmişiniz ve deneyimleriniz sağlık ve fitness’la olan ilişkinizi ne kadar etkiledi?
Burada anahtar kelime “tutku”. Technogym iki tutkumun birleşiminden doğdu: İnovasyon (Techno) ve spor (Gym). Doğup büyüdüğüm şehir olan Cesena’da yerel bir şirkette endüstri mühendisi olarak çalışıyordum ve boş zamanlarımda en büyük tutkum spor yapmaktı. Yerel bir spor salonuna üyeydim ve orada aslında bu sektörün ne kadar büyük bir potansiyel vadettiğini keşfettim ve bunun üzerine ilk spor aletimi ailemin garajında tasarlayıp hayata geçirmeye karar verdim.
Şirketin farklı evrelerinde nasıl bir iş modeli tercih ettiniz? Şirketin ilk zamanlarında yatırım kabul etmeme kararınız şirketinizi istediğiniz şekle getirmenizi daha kolay bir hale getirdi mi?
İnovasyon her zaman Technogym’in arkasındaki itici kuvvet oldu. Şirket sürekli evrim geçirdi. İlk başka bir biyomekanik ekipman şirketi olarak başladığımız yolda, tasarımlarımıza bilgisayar yazılımları ekleyerek, sonrasında dijital bağlantı imkânını geliştirerek ve şimdi de interaktif medya içerikleri sunarak devam ediyoruz. İlk aşamadaki hedefimiz en iyi ekipmanı üretmekti... Bu hedefimiz bugün için de geçerli fakat artık daha geniş bir perspektiften bakıyoruz ve amacımız bu bağlamda daha kapsamlı bir hale geldi. İnsanlara ekipman, dijital bağlantı, içerik ve eğitimi harmanlayan kişiselleştirilmiş bir özel spor deneyimi yaşatmak. Aslında yatırım kabul etmemek bir tercih değil bir zorunluluktu. Zamanında sektör bu kadar ilgi çekici değildi. Bu sorunu, sunduğumuz yaratıcı ürün yelpazesi sayesinde ödemeleri ürünler ellerine geçmeden ön ödeme yapan müşterilerin finansmanı sayesinde çözümledim.
Türkiye çok önemli bir Pazar
Türkiye’nin diğer Technogym ülkeleri arasındaki yeri ve potansiyeli nedir?
Türkiye hem çok güzel bir ülke, hem de bizim için çok iyi bir pazar. 15 yılı aşkın süredir Türkiye pazarındayız. İş ortaklarımızın çıkarttığı muhteşem işler sayesinde sadece ürün satmakla kalmadık, aynı zamanda ülke çapında Technogym kültürü oluşturabildik ve müşterilerimize kapsamlı wellness çözümleri sunabildik.
Profesyonel sporcular ve takımlarla çok yakından çalıştığınızı biliyoruz. Onlarla çalışmak marka stratejinizin bir parçası mı?
Şirketin sahip olduğu uzmanlığın ve markamızın spor camiasında temsil ettiği güvenirliliğin fark yarattığına inanıyorum. Spor dünyasıyla olan ilişkimiz bizim için iki sebepten dolayı çok önemli. İlk olarak, dünyanın en iyi sporcularıyla iç içe çalışarak ürünlerimiz konusunda onlardan son derece değerli geri bildirimler alıyoruz. Örneğin, dünyanın dört bir yanından farklı kültür ve bakış açılarına sahip, çok çeşitli spor dallarından gelen sporcuları bir araya getiren Olimpiyat Oyunları, ekiplerimizin bu sporcularla fikir alışverişinde bulunması için inanılmaz bir fırsat sağlıyor. İkincisi, sporcular insanlara yaşam tarzlarını iyileştirmeleri ve düzenli fiziksel aktivite yapmaları için ilham verdiğinden spor, markalaşma ve pazarlama için önemli.
Pandemiyle birlikte sağlık ön plana çıktı, ancak insanlar artık kendilerini kalabalık ortamlarda eskisi kadar rahat hissetmiyorlar. Buna göre fitness dünyası yakın gelecekte nasıl şekillenecek? Yeni koşullara uyum sağlamak için şirket olarak neler yapıyorsunuz?
Fitness ve wellness sektörünün gelecekte hibrit modele dönüşeceğine inanıyoruz. Nasıl ki şu anda herkes hem restorana gidip hem de eve yemek siparişi veriyorsa, gelecekte de insanlar hem evde, hem de spor salonunda spor yapacaklar. Böylece, insanlar bazen ev ortamının sağladığı rahatlıkta antrenman yapacak, bazen de yeni kişilerle tanışmak, çeşitli ekipmanlarla çalışmak, etkinliklere katılmak ve profesyonel hizmet almak amacıyla fitness kulüplerini tercih edecekler. Bu yeni hibrit senaryoyu yönetmek için kişiselleştirilmiş eğitim programları ve isteğe bağlı içeriklerle insanlara iyi sonuçlar almalarını hızlandıran ve onları bu süreçte yönlendiren yeni bir Technogym uygulaması başlattık. İster formda kalmak, isterse en sevdiğiniz sporda beceri kazanmak veya sağlığınıza dikkat etmek amacıyla olsun, Technogym Coach uygulaması spor salonunda, evde, işte, otelde her yerde antrenmanınızı ihtiyaç ve isteklerinize göre şekillendiriyor.
İşte, evde, salonda bağlantılı çalışma
Hareketsiz yaşam tarzı dünya çapında sağlığı tehdit ediyor. Fitness ürünlerinizi daha yaygın hale getirmek için neler yapacaksınız?
Gelecekteki sistem kişiselleştirme üzerine. Her bireyin farklı hedefleri, ihtiyaçları ve tutkuları var... Bunlar fitness yapmak, belirli bir spor dalı için antrenman yapmak veya sağlığını korumak olabilir. Bu bağlamda dijitalleşme, eğitim deneyimini bireysel ihtiyaçlara, hedeflere ve tutkulara göre kişiselleştirmenin ve insanların istenen sonuca ulaşmasına yardımcı olmanın anahtarı. Bu hedefi göz önünde bulundurarak, Technogym’de insanları her zaman ve her yerde, spor salonunda, evde, yolda kişiselleştirilmiş deneyimlerle buluşturmak için akıllı ekipmanlar, uygulamalar ve isteğe göre videolu antrenmanlardan oluşan ‘Bağlantılı Ekosistem’ geliştirdik.
Teknolojinin sektörünüzdeki öneminden bahseder misiniz?
Biz yalnızca fitness ekipmanı üreten bir şirket değiliz, daha çok deneyim yaratan bir şirketiz. Amacımız sadece ekipman satmaktan ziyade insanlara ekipmanla birlikte dijital platformları, uygulamaları ve medya içeriklerini içeren eksiksiz bir sağlıklı yaşam çözümü sunmak. Teknolojiye gelince Technogym, yıllar içinde fitness sektöründeki trendleri öngördü. Fitness sektöründeki ilk yazılımı 1996’da, ilk internet bağlantılı ekipmanı 2006’da ve ilk bulut tabanlı endüstri platformunu 2012’de piyasaya sürdü.
İstanbul’a Deneyim Merkezi
Technogym’in İstanbul Etiler’de yeni hizmete giren Deneyim Merkezi’ni ziyaret eden Nerio Alessandri, “Burası Technogym Türkiye’nin yeni evi. İçinde eğitim ve idmanlar için bir Wellness Enstitüsü, ürünlerin gösterildiği ve denenebildiği bir showroom ile bir ofis alanımız mevcut” diyor. Arkas Holding, Technogym’in Türkiye, KKTC ve Türkmenistan’daki distribütörü olan AVV A.Ş. ile ortak.
Vizyonu 3 yılda bir değiştiriyor
İtalyan şirket, Cesena’da 2012’de açılan genel merkezi ve wellness kampüsü olan 110 bin metrekare yeşil alan içinde kurulu, 65 bin metrekare büyüklüğündeki ‘Technogym Village’da çalışmalarını sürdürüyor. Alessandri kurumsal yapıyla ilgili soruları da şöyle yanıtladı:
Bize kurum kültürünüzden bahseder misiniz? Çalışanlarınız kendilerini Technogym markasıyla nasıl bağdaştırıyor?
Pazarlama, iletişim ve tüm kurum içi stratejilerimizle birlikte çalışanlarımıza sunduğumuz yaşam tarzını kapsayan wellness konsepti, Technogym olarak benimsediğimiz bir felsefe. Çalışanlarımızı Technogym’in ilk marka elçileri olarak görüyoruz.
Technogym markası olarak değişen dünyada vizyonunuzu nasıl şekillendiriyorsunuz?
Technogym’in misyonu oldukça açık... İnsanların fiziksel egzersiz sayesinde daha iyi yaşamalarına destek olmak. Vizyonumuz ise wellness deneyimimizi teknoloji aracılığıyla dünyanın her yerindeki takipçilerimizle paylaşmak. Misyonumuz seneler boyunca hiç değişmedi. Vizyonumuz ise değişen bir öğe, genellikle 3 senede bir yeni vizyonumuzu ekibimiz ile birlikte global olarak paylaşıyoruz. Hatta 2024 vizyonumuzu geçen haftaki konferansımızda paylaştık. Misyonumuz ışığında, wellness’ın bütün paydaşlarına paha biçilemez bir sosyal fırsat sunduğuna inanıyoruz: Devlet yönetimleri wellness felsefesindeki hastalık önleyici uygulamalar ile sağlık giderlerini düşürebilir, şirketler wellness programlarına yatırım yaparak çalışanlarının verimliliğini ve yaratıcılığını maksimum seviyeye çekebilir ve vatandaşlar düzenli egzersiz sayesinde daha uzun ve mutlu hayatlar sürdürebilir.