Her tasarım bir hikâye
“Tasarımcı kimliğimi şekillendiren ve beni tanımlayan en önemli şey, her tasarımım bir hikâye anlatıyor. Anadolu’nun zengin kültürel mirasından, kişisel deneyimlerden veya toplumsal meselelerden ilham alarak koleksiyonlarımı oluşturuyorum.”
DUYGU ERDOĞAN- Tasarımcı Emre Erdemoğlu, uluslararası arenada kendine yer edinen genç isimler arasında son yıllarda dikkat çekiyor. Koleksiyonları ve özgün çalışmaları pek çok ünlü isim tarafından tercih edilen Erdemoğlu’nun tasarım dünyasında attığı adımları ve hikâyesini kendisinden dinledik...
Emre Erdemoğlu markanızı oluşturan başlıca yapı taşları bugüne kadar neler oldu?
Tasarımda özgünlük ve yaratıcılık; ilham kaynakları; sürdürülebilirlik ve kalite; uluslararası başarılar; cesur ve farklılaşan iletişim stratejisi; kişisel bağ ve hikâye...
Tasarımlarımda Anadolu’nun kültürel motiflerinden ve kişisel hikayelerden ilham almam, markaya derinlik ve özgünlük kattı. Geleneksel öğeleri modern bir yaklaşımla harmanlamam, markayı daha geniş bir kitleye ulaştırdı. Moda dünyasında sürdürülebilirlik giderek daha önemli hale gelirken, bizler de bu yaklaşımı benimsedik. Kaliteli malzeme seçimi ve sürdürülebilir üretim süreçlerine olan bağlılık, markanın itibarını güçlendirdi.
Alışılmışın dışında renk ve desen kombinasyonları, markayı farklı kılan en önemli unsurlardan biri. Markanın yurt dışındaki moda haftalarında ve etkinliklerde tanıtılması, uluslararası alanda tanınırlığımızı artırdı. Ayrıca, önemli moda dergilerinde yer alması ve global iş birlikleri markanın büyümesinde etkili oldu.
Sosyal medya ve diğer dijital platformlarda yaratıcı ve cesur kampanyalar düzenleyerek, markanın daha genç ve dinamik bir imaj oluşturmasını sağlandık. Emre Erdemoğlu markasının tasarımlarına kendi kimliğimi ve duygularımı yansıtmam, markayı daha samimi ve bağ kurulabilir bir noktaya taşıdı.
Ege İhracatçı Birlikleri’nin gerçekleştirdiği tasarım yarışmasından başlayarak tasarımcı kimliğinizde sizi tanımlayan başlıca öğeler neler oluyor?
Ege İhracatçı Birlikleri’nin düzenlediği tasarım yarışmasından başlayarak GQ Men of the Year gibi prestijli bir etkinliğe kadar uzanan kariyer sürecimde, tasarımcı kimliğimi şekillendiren ve beni tanımlayan en önemli şey, her tasarımım bir hikâye anlatıyor. Anadolu’nun zengin kültürel mirasından, kişisel deneyimlerden veya toplumsal meselelerden ilham alarak koleksiyonlarımı oluşturuyorum. Bu hikâye odaklı yaklaşım, tasarımlarıma duygusal bir derinlik katıyor ve onların sadece giysi değil, bir ifade biçimi haline gelmesini sağlıyor.
Kariyerimin en başından beri desen ve renkler benim tasarım dilimin merkezinde yer aldı. Farklı desenleri modern bir yaklaşımla birleştirerek, giyilebilir sanat eserleri yaratmayı hedefledim. Bu cesur yaklaşım, beni sektörde farklılaştıran unsurlardan biri oldu.
Tasarımlarımda, geleneksel dokuları ve motifleri modern kesim ve silüetlerle bir araya getiriyorum. Bu, hem geçmişi sahiplenmek hem de geleceğe yön vermek anlamına geliyor. Özellikle yerel öğelerin evrensel bir dille ifade edilmesi, tasarım kimliğimin önemli bir parçası.
Tekdüzelikten uzak, kendine güvenen ve fark yaratmak isteyen bireyler için tasarımlar yapıyorum. Giyen kişinin tarzını, duruşunu ve karakterini yansıtan özgün tasarımlar yaratmak, tasarım felsefemin temel taşlarından biri.
Ege İhracatçı Birlikleri’nin tasarım yarışması gibi platformlar, kariyerimin ilk basamaklarında bana motivasyon sağladı. GQ Men of the Year gibi bir etkinlikte yer almak ise tasarım kimliğimin olgunlaşmış halini temsil ediyor. Bu süreç, hem yerel hem de uluslararası platformlarda tanınmamı ve vizyonumu daha geniş bir kitleye taşımamı sağladı.
Bu süreç boyunca beni tanımlayan en önemli öğeler, hikaye anlatımı, özgünlük, cesaret, yenilikçi düşünce ve gelenekle modernin buluşması oldu.
Kendi çizginizi nasıl tanımlarsınız, olmazsa olmazları nelerdir?
Emre Erdemoğlu’nun tasarım çizgisi, cesur, yenilikçi ve hikaye odaklı bir yapıya sahiptir. Markanın DNA’sını oluşturan temel unsurlar, modern ve geleneksel unsurların dengeli bir şekilde harmanlanmasıdır. Emre Erdemoğlu çizgisi, geçmişten ilham alarak geleceğe uzanan bir moda anlayışını temsil eder. Bu çizgi, hem gelenekten beslenip hem de yeniliğe kapı açan bir ‘kişilikli moda’ anlayışını benimser.
Özellikle ünlü isimlerde son yıllarda sık sık tasarımlarınızla karşılaşıyoruz; bu tasarımların kişiye özel bir kimlik taşıması için neler yapıyorsunuz?
Ünlü isimler için tasarımlar yaratırken, tasarımların kişiye özel bir kimlik taşıması adına şu adımları takip ediyorum:
Kişiyi tanıma süreci, stil ve karakter analizi, kişisel hikâyeler, amaca uygun tasarım, kişisel katkı ve fikir alışverişi, özgün ve kaliteli malzeme seçimi, tasarımda hikaye anlatımı, dinamizm ve cesaret...
Ünlü isimler genellikle dikkat çekmek ve fark yaratmak ister. Bu nedenle, tasarımlarımda hem cesur hem de iddialı bir duruş sergilemeye özen gösteriyorum. Kıyafeti sadece bir giysi değil, aynı zamanda bir hikâye anlatma aracı olarak görüyorum. Kimi zaman bir sembol, kimi zaman desenler bu hikayeyi tamamlıyor.
Örneğin, bir sanatçı için sahne kostümü tasarlıyorsam, onun müziğini ya da mesajını yansıtan detaylara yer veriyorum. Her tasarım, sadece kişinin fiziksel görünümüne değil, aynı zamanda ruhuna, mesajına ve duruşuna hitap eden bir kimlik taşır. Bu, tasarımların kişiye özel bir parça olarak algılanmasını ve unutulmaz olmasını sağlar.
Farklı gençlik kuşakları olmasına rağmen son yıllarda biraz tekdüze bir giyim tercihi öne çıkıyor gibi. Bu sürece karşılık önerileriniz neler olur?
Son yıllarda gençlik kuşakları arasında giyim tercihleri biraz tekdüze hale gelse de bu durum, tasarımcılar ve bireyler için yenilik yaratma fırsatları sunuyor. Gençlere, kıyafetleri aracılığıyla kendilerini ifade etmeyi öneriyorum. Herkesin bir hikâyesi ve bireysel kimliği var; bu, tasarımlara ve kombinlere yansıtılabilir.
Tekdüze giyim tarzlarının genelde nötr renklere dayandığını göz önünde bulundurursak, daha cesur ve farklı renk paletlerini kullanmak, monotonluğu kırabilir. Ayrıca, farklı geometrik ya da sanatsal desenler de bu sürece katkı sağlayabilir.
Anadolu’nun, dünyanın diğer bölgelerinin ya da bireysel geçmişin motiflerini modern bir bakış açısıyla yorumlamak, farklı bir giyim tarzı yaratabilir. Sosyal veya çevresel bir mesaj taşıyan kıyafetler, gençlerin hem bireysel duruşlarını hem de değerlerini yansıtmalarına olanak tanır.
Bu tekdüze sürecin tersine çevrilmesi, bireysel ifade özgürlüğünün ön plana çıkarılmasıyla mümkün. Gençlere, ‘modanın bir dil olduğunu ve bu dili cesurca konuşmaları gerektiğini’ hatırlatıyorum. Moda, özgünlüğün kutlamasıdır ve tekdüzeliğe meydan okumaktan korkmamalıyız.
Moda gibi hızlı tüketimin merkezinde olan bir sektörde daha sürdürülebilir bir sistem için yaptığınız uygulamalar var mı?
Evet, moda sektörü hızlı tüketimin merkezinde yer alsa da, daha sürdürülebilir bir sistem oluşturmak için birçok tasarımcı ve marka gibi ben de çeşitli adımlar atıyorum. ‘Hızlı moda’ yerine, daha az sayıda ancak daha anlamlı ve kaliteli koleksiyonlar hazırlıyorum. Bu, tüketicileri de bilinçli alışverişe teşvik ediyor.
Trendlerden bağımsız, zamansız parçalara ağırlık vererek, kıyafetlerin modasının geçmeyeceği bir yaklaşım benimsiyorum.
Genç tüketicilere kıyafetlerin değerini ve kullanım ömrünü uzatmanın önemini anlatmaya çalışıyorum. Doğru bakım ve onarım önerileri sunuyorum. Atıl durumda olan kumaş parçalarını yeni ürünlere dönüştürerek tasarıma kazandırıyorum. Örneğin, küçük parçalarla aksesuarlar veya sanat eserine dönüşen giysiler yaratıyorum. Moda sektöründe sürdürülebilirlik, sadece bir trend değil, zorunluluk haline geldi. Yaptığım bu uygulamalarla, tüketicilere bilinçli bir şekilde modayı deneyimleme fırsatı sunmayı ve daha çevre dostu bir moda anlayışına katkıda bulunmayı amaçlıyorum. Moda, sadece şıklık değil, aynı zamanda sorumluluktur.
Yeni tasarımcıları moda dünyasına kazandırmak için neler yapıyorsunuz?
Yeni tasarımcıları moda dünyasına kazandırmak ve onları desteklemek, sektörün dinamizmini korumak için oldukça önemli. Yeni tasarımcılarla bir araya gelerek sektördeki tecrübelerimi, zorlukları ve başarı hikâyelerimi paylaşıyorum. Onlara hem ilham veriyor hem de karşılaşabilecekleri engelleri aşmaları için yol gösteriyorum.
Tasarım süreçlerinde ihtiyaç duyduklarında, koleksiyonlarını geliştirmeleri ya da sektörle bağlantı kurmaları adına bireysel rehberlik sağlıyorum. Genç tasarımcılara özel tasarım, üretim süreçleri, pazarlama ve markalaşma gibi konularda eğitimler veriyorum.
Moda okulları ve üniversitelerle iş birliği yaparak, öğrencilerin gerçek sektör deneyimi kazanmasını sağlıyorum. Ayrıca, bitirme projelerinde onlara rehberlik ediyorum. Moda dünyasının geleceği, genç tasarımcıların yaratıcılığında saklı. Onların sektörle buluşması ve güçlenmesi için alan açmak, sadece bireysel bir sorumluluk değil, aynı zamanda kolektif bir görevdir. Yeni yeteneklerin sesi olmak, sektörün zenginliğini artırır ve yeni nesil moda anlayışını şekillendirir.