Her şehrimiz ayrı bir turizm merkezi
İki büyük tutkuları var: Biri turizm, diğeri Beşiktaş... Türk turizminin köklü markası Jolly’nin patronları Mete Vardar ve Mert Vardar kardeşler, Türkiye’nin her bir şehrinin dünya için ayrı bir turizm merkezi olduğuna dikkat çekiyor.
Duygu Erdoğan
Jolly bu yıl 35. yaşını kutluyor. Tatilin bir lüks değil ihtiyaç olduğunu Türkiye’de geniş kitlelere yayan şirket, sürdürülebilir bir turizm için de kollarını sıvadı. Yönetim Kurulu Başkanı Mete Vardar ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve CEO Mert Vardar kardeşler, babaları Sinan Vardar’dan devraldıkları yönetimde, kurumsallaşma çalışmalarına da hız vermiş. ‘Türk turizmi çok büyük zorluklar yaşadı ama hepsini atlattı’ diyen Mete Vardar, Türkiye’nin dünyada vazgeçilmez bir turizm merkezi olduğuna vurgu yapıyor.
2021 yılı turizmde pandeminin etkisiyle geçti, Jolly yılı nasıl tamamladı?
Mete Vardar: Bu sene 35. yılımızı kutluyoruz. Çok meşakkatli dönemlerden geçtik, çok çalıştık, çok ürettik. Misafirlerimiz Jolly’i kendi evleri gibi görmeye başladı. Sadece ticaret değil, aynı zamanda sosyal sorumluluk olarak gördüğümüz bu işte sağladığımız güvenle, bine yakın çalışma arkadaşımızla Türkiye’nin en güvenilir markalarından birini oluşturduk... 2021 yılına başlarken dünyada turizmle ilgili bir endişeler vardı. Bu süreçte biz yurt içi turlarda kişi sayısında yüzde 30, toplam büyümede ise yüzde 82 artış gösterdik. Yaptığımız iyi işler, oturttuğumuz doğru temel ile Türk turizmine de çok şeyler kattığımızı görüyoruz. Bu heyecan ile 2022 için daha büyük hedeflerimiz var.
Yaz sezonu hazırlıkları sürüyor; nasıl bir sezon bekliyorsunuz, yerli turistler en çok nereye gidiyor?
Mete Vardar: Erken rezervasyon kampanyamızı duyurduğumuz kasımda, otel fiyatlarının yüzde 20-25 artacağı öngörüsüyle hareket etmiştik. Ama fiyat artışlarının iç pazarda yüzde 50’lere çıktığını görüyoruz. Yeni dönemde oluşacak güçlü turizm hareketinde en büyük ilgi görecek ülkelerin başında yine Türkiye olacak. Erken rezervasyon halen fırsatlar sunuyor.
Mert Vardar: Ege ve Akdeniz dünyanın sayılı turizm bölgeleri. Yaz sezonunda yine bu bölgelerde ciddi hareket olacak. Yanı sıra Karadeniz de ciddi bir hareket alıyor. İstanbul’a yakın Ağva, Şile, Kırklareli gibi bölgeler kısa seyahatlerde öne çıkacak. Kuzey Ege trendi ise eski yoğun günlerine dönüyor.
Tatil lüks değil, bir ihtiyaç
Artık yerli tüketici için tatil pahalı mı olacak?
Mete Vardar: Biz insanlara ‘tatil bir lüks değil ihtiyaçtır’ farkındalığını kazandırmaya çalışan bir şirket olarak ‘Reçeteye Tatil Yaz’ gibi etkili kampanyalara imza attık. Güzel bir tatil insanların sosyal hayatını, iş hayatını, aile hayatını destekleyicidir. Bu sene yüzde yüzde 50 gibi bir fiyat artışı var. Ama maliyetler çok daha fazla arttı.
Türkiye turizmi için iç pazar çok büyük öneme sahip. Yani sadece kriz döneminde ön plana çıkarılacak bir pazar değil. Yaklaşık 10 milyon kişi seyahat acenteleriyle seyahat ediyor. Biz bunu 25-30 milyona çıkarırsak, her zaman hem bizlerin çalışması, hem bürokrasinin çalışması, seyahat acentelerine güvenin artması ve en önemli kısmı ekonomik gelirlerin daha refah seviyesinde kalmasına katkı vermiş oluruz. Aynı şekilde yurt dışından turist gelmesi çok önemli. Türk turizminde yurt dışından gelen turistlerin daha da fazla önemsenmesi lazım.
İki sevdamız var: Biri turizm, biri Beşiktaş
Ailenizin Beşiktaş sevdasından da bahsetmeden olmaz...
Mete Vardar: Bizim iki sevdamız var; biri turizm, biri Beşiktaş... Kendimizi bildiğimizden beri Beşiktaş hayatımızda. Spor da öyle; futbol kulüplerinde, Beylerbeyi’nde, Anadolu Hisarı’nda başkanlık da yaptım... Babamın 7 sene yöneticilik yaptığı kulüpte 3 sene de ben yöneticilik yaptım. Kum tanesi kadar bile katkımız olduysa ne güzel. Bizim Beşiktaş sevdamız bitmez; hem divan kurulu, hem kongre üyesiyim. Ama asıl taraftar kimliğimizle hep yanındayız. İleride şartlar nasıl oluşur bilemiyoruz ama hem turizm, hem Beşiktaş bizim için vazgeçilmez.
‘Hedefleri aşarız’
Türkiye’ye olan yabancı talebi nasıl şekillenir, turizm hedeflerine ulaşılır mı?
Mete Vardar: Türk turizmini sadece deniz kum güneş olarak düşünmemek gerekiyor. Akdeniz çanağında Türkiye; tarihi dokusu, kültürel zenginlikleriyle her bir şehrinin ayrı bir turizm merkezi olduğu bir ülke. Burada merkezde üç ana pazar var. Almanya, Rusya, İngiltere. Türkiye’ye 45 milyon turist hedefi varsa yarısı bu ülkelerden gelecek demektir. Biraz geriye gidersek, pandeminin ağır etkisi olan 2020’de turizmi iç pazar kurtardı, oteller iç pazar gücüyle açıldı. 10 Temmuz’a kadar Türkiye’ye bir tane turist gelemedi. 2021’de de Ruslar ardından bazı Avrupa ülkeleri geldi. İngilizler ekimde başladı. Türkiye dünyada hem hizmet anlayışında, hem otellerin güzelliğinde, tarihi ve kültürel değerleri ile dünyanın en önemli turizm ülkesi. İç pazar hareketini de tahmin edilen ölçülerde yaşarsak 2022’de Türk turizmi, 2019 sayılarının yakalandığı bir yıl olur. 2023’te ise asıl hak ettiğimiz yere geliriz. Kültür Turizm Bakanlığımız ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliğimizin ifade ettiği gibi 2022’de 35 milyar dolar döviz girdisi ve 45 milyon turist sayısının rahat şekilde geleceğini, aşılabileceğini düşünüyorum.
‘Her şey dahil’ sürmeli
Her şey dahil sistemi her dönem tartışılıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Mete Vardar: Sadece yabancı turistin değil Türk misafirlerimizin de arzu ettiği bir sistem. Kesinlikle devam edilmesi lazım. Ama daha donanımlı hale gelebilir. Bir takım kıstasları olmalı. Sabah öğle akşam yemeği veren de, yemekte sadece meşrubat veren de, 24 saat ultra olan otel de ‘her şey dahilim’ diyor. Belki yıldız standardına göre, belki de bölgesel olarak kendi içinde farklılaşma yapılabilir. Dünyadaki pek çok ülke de bu sistemin parçası oluyor, rekabetimiz de artıyor.
Kültür turları, Jolly’nin ağırlığının hissedildiği bir alan...
Mert Vardar: Evet öyle... Kültür turlarına çok önem veriyoruz. Jolly’i ve müşteri memnuniyetini en çok yansıttığımız birim olarak görüyoruz. Misafirlerimiz turlardaki her hizmette 360 derece Jolly’i hissedebiliyor. Doğu Ekspresi, Alaçatı Ot Festivali, Isparta gül/lavanta turu ve daha nicesini biz çıkardık. Mutlaka yeni deneyimlerle turları destekliyoruz. Mevcut bilinen turizm merkezlerinde de yeni temalar oluşturuyoruz.
Pandemi sürecinde nasıl canlı tuttunuz?
Mert Vardar: Biz çeşitli geliştirmeler yaptık. Dijital altyapılarımızı kullanarak, örneğin misafirlerimizin kendi araçlarıyla tur otobüsünü takip edip rehberimizi dinleme imkanını oluşturduk. Turlar içinde genel olarak en çok Karadeniz, Kapadokya, GAP turları ilgi görüyor. 2021 son çeyreği itibarıyla 2019 sayılarına ulaştık. Tüm pandemi koşullarını göze alarak güvenliği üst seviyede uyguluyoruz. ‘Mirasım Türkiye’ başlığı altında bir farkındalık projemiz oluştu. Pandemi döneminde biraz yavaşladı ama UNDP ile birlikte sürdürüyoruz. En büyük hedefimiz sürdürülebilir turizm için çocuklarla çalışmalar yapmak. Genç turistler olarak yetiştirmek için çeşitli projelere de başladık. STK’lar ile bilgilendirici eğitimler, videolar hazırlıyoruz. Okullar ile çalışıyoruz. Türkiye’nin zenginliklerini tanıtmak için çocuklarımızı turlara da çıkaracağız.
Nerelere gidiyorlar?
Farklı tatil modelleri popüler oldu; karavanlar, kamplar, glamping... Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mete Vardar: Karavan, tekne seyahatleri gibi alternatif modeller toplam turizm hareketinin yüzde 7’sini oluşturuyor. Geçmiş yıllara göre çok yoğun bir artış var. Ancak misafirler en çok otel konaklamalı tatilleri tercih ediyor. Biz de uzun yılladır alternatif tatiller hazırlıyoruz. Yoga turları, babalar ve çocuklar kampı gibi...
Mert Vardar: Pandemiyle birlikte trendi hızlı arttı. Pandemi döneminde bu tür tatiller genellikle izole olmak amacıyla yapıldı. Bundan sonra glamping tarzı tatillere yeni deneyimler eklemek lazım. Aksi durumda trendin azalacağını düşünüyorum.
Aile bağlarımız bize güç veriyor
Kardeşler olarak birlikte yönetimde olmak sizlere neler katıyor?
Mete Vardar: Babamız Sinan Vardar kurdu. Valikonağı Caddesi’nde Başaran Apartmanı’nda tek odalı bir ofiste; birkaç çalışma arkadaşıyla, ben o zaman 12 yaşındaydım. 15 yaşından itibaren normal olarak çalışmaya başladım. Sonra şirketin tüm alanlarında çalıştım, dışarda da rehberlik yapıyordum. 2003 yılında babamın önerisiyle, bize güvendi, inandı, yönetim kurulu başkanı olarak devam etmemi istedi. 29 yaşındaydım. Mert de iş hayatında çok başarılı oldu. Bu aşamada dünyanın en büyük fonu bizden hisse aldı (Goldman Sachs). Çok başarılı işler yaptık, yönetimde olmadılar ama fikir alışverişini çok önemsedik. Hedeflerimize daha hızlı ulaşmak için aracı oldu. Kurumsallık çok önemli yanı sıra aile olmanın önemini de çok iyi biliyoruz. Yönetim kurulu başkan yardımcısı olan Mert Vardar şirketin profesyonel ekibinin tepe yöneticisi (CEO) olarak da göreve geldi. İş ortağım, en iyi arkadaşım, kardeşim... Aile birlikteliğimizin, çok güçlü olması başarımızı perçinledi.