Hedef unicorn değil deve girişim olmak!
Karbon ayak izine atık gıdalı çözüm bulan ve Plastic Move şirketi 10 milyon dolar değere ulaşan girişimci Büşra Köksal, "Artık unicorn girişim olmak değil, deve girişim olmak herkesin istediği. Zor koşullara dayanabilen ve piyasada talebi her daim olabilecek bir şirket olmak. Bizim dönemimiz başladı" diyor...
İSMAİL ŞAHİN- Nişasta bazlı atıklardan biyopolimer üreten yerli girişim Plastic Move, şirketlerin karbon ayak izini yüzde 60'a kadar düşürme hedefiyle sürdürülebilir bir dünya için çalışıyor. Şirketin Maltepe'de kurduğu fabrikada üretilen biyopolimer ile ambalajdan beyaz eşyaya, boya sektöründen ve otomotiv sanayiine kadar 60'tan fazla sektörde daha çevreci bir üretim sağlanmasına çalışılıyor. Biyo bazlı dönüşümde Avrupa Birliği standardı yüzde 20, Plastic Move ise yüzde 60'a kadar çıkma iddiasında. Üretim kapasiteleri ise yıllık 100 tona ulaşıyor. Büşra Köksal, 15 yaşından beri hayali olan Plastic Move macerasını Maltepe'de kurduğu fabrika ile gerçeğe dönüştürmüş. Fabrikada, önce ekmek, makarna gibi atıkları tedarik ediyorlar. Dilimleyerek kurutma odasında kurutuyorlar. Ardından öğütücüde toz haline getirilen atık çeşitli kimyasallarla karıştırılarak bir makine yardımıyla polimerleştiriliyor ve granül halini alıyor. Granül halindeki biyopolimer, petrol bazlı polimerle çift vidalı ekstruderde özel formüller yaratarak müşterinin petrol bazlı plastiği ile yüzde 60 ve yüzde 40 oranlarında karıştırılıyor. Sonra bu ürün ambalajcıların kullanabileceği tam mamul plastik çeşidi olmak için hazır hale geliyor. Fabrikada toplam 14 kişiler... Haftada birkaç gün atık geliyor. Atık ulaşımını kendileri anlaştıkları bir nakliye firmasına yaptırıyorlar. Gıda izinlerini almışlar, gıda teması belgeleri de bulunuyor...
Nişasta bazlı atıklardan plastik üretiyorsunuz. Bu fikir nasıl doğdu?
Akademik olarak biyomalzemeler üzerine yoğunlaşmaya karar verdiğimde en çok okuduğum alan biyoplastiklerdi. İşin içine daha fazla girdiğimde biyoplastiklerin gıdadan üretildiğini, verimsiz bir yöntem kurgulandığını ve sanayinin ihtiyacını karşılamadığını fark ettim. Sonra bu alanlara teker teker çözüm bularak nişastayı tarım yapılarak elde edilen gıdadan değil, atıklardan almayı, çok daha verimli bir üretim yöntemi tasarlamayı ve sanayinin ihtiyaçlarına yönelik ürünü geliştirmeyi hedefledim. 'Plastic Move' tam olarak böyle doğru.
15 yaşındaki bir hayalinizi gerçekleştirdiğinizi söylediniz... Neler okudunuz ve plastiği nasıl keşfettiniz?
Temel bilimler okuyup akademisyen olmaya kararlıydım. Birçok akademisyen ile de iç içeydim lise yıllarımda. Her iletişim kurduğum akademisyen beni farklı alanlara yönlendirmeye çalıştığından kendi alanımı kendim bulmak istedim. Plastik malzemeler ve sonrasında biyoplastikler en çok ilgimi çeken alan oldu.
Sürdürülebilir plastik, yani biyoplastiğe nasıl geçtiniz. Bir formülasyondan bahsediyorsunuz, onu nasıl kurdunuz?
Dünyadaki diğer biyoplastiklerin üretimlerini ve sonrasında onların her bir aşamasının amacını çok iyi inceleyip sindirdim. 3 yıl literatür araştırması ile geçtikten sonraki yıl laboratuvarda başarılı olabildim. O yüzden farklı alanlardaki üretim yöntemlerinin karışımıyla çok daha verimli bir yol bulabildim.
Peki bu fikirler üretime nasıl dönüştü?
Akademik kariyeri vasıtasıyla tanıdığım bir ismin mentor olmasıyla Hamdi Ulukaya Girişimi ile tanıştım ve şansımı denemek için başvurdum. Girişimcilikle hiçbir alakam olmadığı için seçilmeyi beklemiyordum fakat HUG'da girişimcilere değil girişimci ruhlara yatırım yapıldığı için seçildim ve Amerika'da harika bir girişimcilik eğitimi aldım. Döndüğümde Türkiye Girişimcilik Ekosistemi'ndeki her program ve oyuncu ile tanışmaya çaba gösterdim. Oradan tanıştığım mentorler ve danışmanlar sayesinde ilk önce sanayiye uyarladık, sonrasında pilot üretim tesisi kurduk ve nihayetinde 4.5 milyon dolar değerleme ile yatırım alarak fabrikamızı hayata geçirdik. Yeni olarak da 10 milyon dolar değerleme üzerinden ikinci tur yatırımımızı alarak firmamıza yeni bir üretim hattı kazandırdık.
Bu süreçte karşılaştığınız zorluklar neler?
Bilimi, sanayi ölçeğinde teknolojiyi ve girişimciliği birleştirmek oldukça zordu. Yatırımcılar para koymadan ürün görmek istiyorlar. Ürünün çıkması için yatırıma ihtiyaç var oysa ki. Yatırımcılar üretim yapan, makine satın alan girişimlerden oldukça korkuyordu ve piyasaya çıkış için gereken zamanı uzun buluyorlardı ta ki bu piyasa koşulları gelene kadar. Girişimlerin değerleri düşüyor, yatırım zor bulunuyor ve ortaya çıkan yapay zeka gibi yeni teknolojiler var olan girişimlerin ellerinden o işi alıyor. Bence artık unicorn girişim olmak değil, deve girişim olmak herkesin istediği. Zor koşullara dayanabilen ve piyasada talebi her daim olabilecek bir şirket olmak. Plastic Move elle tutulur yüksek katma değerli hammadde üretip piyasanın ihtiyacını karşılayan bir şirket. Artık bu kısımda zorlanmıyoruz. Bizim dönemimiz başladı diyebilirim
Büşra Köksal
Ürün için hammaddeyi nereden buluyorsunuz, ne kullanıyorsunuz?
Ekmek, un ve makarna fabrikalarının çok yüksek tonajda atıkları oluyor. Sadece 2 yerden yıllık 40 bin ton atığa erişebiliyorum. Avrupa ve Amerika'da da durum oldukça benzer, hatta buradan çok daha fazla.
Ortaya çıkardığınız ürün hangi alanlarda hangi firmalar tarafından kullanılıyor?
Ambalaj, otomotiv, büyük-küçük eşyaları ve mobilya sektöründe PP PE ABS dediğimiz malzemeleri kullanan her şirket bizimle çalışabilir. Böylece biyoplastiğimizi kullanarak yüzde 50 karbon ayak izlerini azaltıp global çevre hedeflerine ulaşabilirler.
Üretimi geliştirmeyi düşünüyor musunuz?
Birbirine entegre tesisi 2024 yılının ikinci yarısı kurmayı planlıyoruz. Gebze Organize Sanayi'de düşünüyoruz. Yıllık 20 bin ton üretim kapasitesi olacak.
Kullandığınız atık gıdalar başka türlü değerlendirilebilir mi?
Hayvan yemi olarak da verilebiliyor, ama bu da israf olarak değerlendiriliyor. Tuhaf bir konfor alanımız oluşmuş. Bir sandviç firması, yaptığı sandviçlerde ekmeğin kenarını yenmiyor diye atık olarak ayırıyor. Ama siz bunu duyunca sandviç yeme isteğiniz gidiyor. Pipet için de aynı, beş dakikalık bir zevk için bu kadar üretim evrelerinde görünce kullanmaktan vazgeçiyorsunuz.
Yeşil ekonominin büyük oyuncusu olmak istiyor
Sürdürülebilirlik nereye varacak?
Eskiden şirketlerin babadan oğula kalarak gelişmesi konuşuluyordu, şimdi sürdürülebilirlikle yaşayıp yaşamayacağı konuşuluyor.
Ne kadar yatırım aldınız?
Şu ana kadar aldığımız yatırım 1.2 milyon dolar. Şirketin değerlemesi ise 10 milyon dolar. İlk yatırımızı 2022 yılında 550 bin dolar olarak aldık. Ancak şirketlere deprem vergisi çıktı, hiç kâr etmeyen bir sürü bizimki gibi şirket aldıkları yatırımın yüzde 10'unu vergi olarak ödemek zorunda kaldı.
Sürdürülebilirlikte 5 yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz veya görmek istiyorsunuz?
5 yıl sonra globaldeki en büyük biyopolimer üreticisi olarak dünyayı en çok kirleten şirketlerin karbon ayak izlerini azaltarak ekolojiye katkı sunmak ve bunu son tüketici tarafında 'yeşil yıkama' yapmadan şeffaf ve sürdürülebilir şekilde gerçekleştirerek Yeşil Mutabakat ile oluşacak yeni yeşil ekonominin büyük bir oyuncusu olmak istiyoruz.
Küresel anlamda nasıl bir vizyonunuz var?
2024'te Amerika ve İngiltere açılımını hedefliyoruz. Hem Amerika'da hem de Avrupa'da geçerli olan sertifikasyon işlemlerine başladık. Bunlar oldukça prestijli ve 1 yıl sıra beklediğiniz sertifikalar. Böylece dünya markalarına hızlıca ürünümüzü ulaştırabileceğiz.
Bu işe yeni atılacaklar için ne tavsiyeler verirsiniz?
Bu işe atılacak insanlara sanayinin ihtiyacını ve sektörü çok iyi anlamasını öneririm. Pazar çok büyük ve rekabetle teknoloji gelişecektir. Sektörde bizim gibi birçok şirketin olmasını gönülden isteriz.
Sizin yaptığınız iş kapasite meselesi, plastik üretenler için talep hep olacaktır. Elinizdeki know-how'u başkalarına verip veya yaptığınız makineleri dağıtıp bir ağ kurmak mümkün mü?
Elbette hedeflerimiz bu yönde. Asya pazarına distribütörlük yapmak için dünya devi bir kimya şirketinin Asya Pasifik CEO'su yönetim kurulumuza dahil oldu. Avrupa ve Amerika için ise sektördeki büyük isimlere lisanslama yapmak istiyoruz.