Haydi müzikten bahsedelim!
Devletler, şirketler ve yöneticiler elde ettikleri başarılarla bütün dünyaya parmak ısırtacak seviyede ilerleyebilir, bol kazanç sağlayabilir. Ancak sadece başarı ve para düşünüldüğünde tünelin ucunda her zaman ışık olmayabilir.
ŞÜKRÜ ANDAÇ/ Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü/sukru.andac@milliyet.com.tr - 'Cepte para kıtlaşır, çarşı - pazarda pahalılık alıp başına giderken, insan 'yaşama sevincinden' ve 'müzikten mi söz eder', denecek. Yaşama sevinçli olursa, insanda mıymıntı bir tevekkül yerine, cesur bir davranış olur. Cesur davranış olursa, o cesur davranış karşısında zorunlu hevesler gemi azıya alıp, ferah fahur, alabildiğine yükselemez. Yürekler acısı tevekkül de, davranıcı cesaret de, duyguya ait işlerdir. Duygu ise doğrudan doğruya müziğe bağlıdır. Hindistan'da yabancılar karşılaşınca birbirlerine kim olduklarını sormazlarmış. "Siz nasıl türkü söylersiniz?", diye sorarlarmış. Çünkü müzik, bir insanın nereli olduğunu, ruh durumunu ve kişisel özelliklerini herhalde nüfus cüzdanından daha iyi bildirir... Bu yazıyı, Büyük Millet Meclisi'nden çıkan bir yasa dolayısıyla yazdım. Bu yasaya göre, olağanüstü müzik yeteneği olan Türk çocukları, iyi yetişsinler diye yabancı ülkelere yollanacak. Bu haklı, yerinde bir karardır... Fakat yetişecek bu çocuklar yurda dönünce ne yapacaklar? Oralarda nice Türkler yetişiyor, sözgelimi ekonomi uzmanları gibi. Bunlar, alaturkacı bir çevrede ve toplumda örneğin "Karanfilim", "Şebboyum", "Manolyam" gibi ses ve saz sanatçıları tarafından ezilecekler... Yaşama sevinçleri, yaratıcılıkları kalmayacak, sönüp ölecekler. Değil sanat alanında, ilk bakışta pratik görünen fen dalında bile bu böyle değil mi? Ekonomistlerin, kentçilik uzmanlarının ve başka dallarda uzmanlık edinmiş olanların başına gelenleri görmüyor muyuz? Bunlar ancak uzman oldukları dalı bırakıp, dalkavuklukta uzmanlaşırlarsa dört kilosu iki buçuk lira olan bal kabaklarından arabalar dolusu satın alabilirler. Her gün, bütün dünyaya parmak ısırtacak kadar ilerlediğimiz yolundaki haberleri duyuyoruz. Buna karşın, en geri kalmış ülkelerin birisi kadar az kitap okuyan, az gazete basıp okuyan, hemen hemen hiç gerçek müzik dinlemeyen ülkedeyiz. Bu ülke de yurdumuz Türkiye olduğu için, insanın alaturkamsı bir 'ah' çekesi geliyor." Yukarıda yer alan satırlar Cevat Şakir'e, daha çok bilinen ismiyle ünlü Şakir Paşa Ailesi'nden gelen Halikarnas Balıkçısı'na ait. (Altıncı Kıta Akdeniz / Halikarnas Balıkçısı)... Bir tarafta 20. yüzyılın ortalarında yazılan sözler, diğer yanda 2020'li yıllarda Batı ve Türkiye..
Devletler, şirketler ve yöneticiler elde ettikleri başarılarla bütün dünyaya parmak ısırtacak seviyede ilerleyebilir, bol kazanç sağlayabilir. Ancak sadece başarı ve para düşünüldüğünde tünelin ucunda her zaman ışık olmayabilir