Hangisi daha zor?
Türkiye’de startup kurmak, bir fikri işe dönüştürmeyi başararak kurduğu şirkete yatırımcı bulmak oldukça zor. Özellikle erken aşama girişimlerin yaşadığı ikileme yakından bakalım...
Şükrü Andaç- Hemen herkesin hayalidir... Özellikle üniversite sıralarında çoğu gencin en büyük hayali belki de... Bir proje geliştirmek. Bir startup kurmak. Yatırımcı bulmak. İş fikrini ayağa kaldırdıktan sonra da o ilk faturayı kesmek. Ve ardından da global arenaya yelken açmak...
İşte bu işin güzel tarafı. Bir de pek o kadar güzel olmayan tarafı var. O da girişimci olmak! Türkiye’de girişimci olmak gerçekten zor. Elbette dünyada da zordur ama inanın Türkiye’de startup kurmak, bir fikri işe dönüştürmeyi başararak kurduğu şirkete yatırımcı bulmak kim ne derse desin oldukça zor.
Türkiye’deki bir girişimci, kurduğu bir startup’a bundan 10 yıl öncesinde sayısı bir elin parmağını geçmeyen Risk Sermayedarı (şimdilerde adı Girişim Sermayedarı oldu) olarak da adlandırılan VC’lerden (venture capital) yatırım arıyordu. Yani sayısı üç-beşi geçmeyen VC’den o zamanlar yatırım bulmak gerçekten de zor idi. Ama şimdilerde bu sayı GSYF dediğimiz, devlet - vergi destekli girişim sermayesi fonlarını da katacak olursak 250 - 300 bandına geldi. Gelin görün ki yatırım bulmak yine de zor.
İşin kolayına kaçmak
Yatırımcı cephesinde “Zorluklar aşılacak ki girişimci olacaksın” diyenler çoğunlukta. Ama erken aşama girişim olarak da tabir edilen, yani ilk kuruluşta 1 milyon dolar değerleme ile en azından 100 bin dolar yatırım arayan şirketler olmalı ki, o dillere destan olan girişim ekosistemi oluşsun, canlansın, büyüsün, “unicorn” (değeri 1 milyar doları aşan startup) olma yolunda şirketler ülkemizden de bolca çıksın. Çünkü Batı’da bu işler böyle oluyor.
Türkiye ise bu konuda oldukça tutucu. Erken aşama girişimlerin yüzde 80-90’ının hatta kimilerine göre daha da fazlasının batacağına inanan yatırımcılar, yüzlerce hatta binlerce girişimi dinlemekle yetiniyor, sonra jet hızında uzaklaşıyor.
2024 yılı işte tam da böyle bir yıl oldu. Tüm dünyada startup alemi için, yüksek faiz ortamında böylesine riskli işlere para bulmanın oldukça zor olduğu bir dönemden geçildi. Tabii ki bundan sonra hep böyle gitmeyecek. Bu yüzden girişimciler iş fikirlerini sürekli geliştirmeye, yatırımcılar da bu fikirlere kaynak ayırmaya devam etmeli ki, o meşhur ekosistem oluşsun.
‘Büyüyünce bize gel’
Şu sıralar erken aşama Türk girişimciler üzerlerine kapanan kapılarla karşı karşıya. Girişimcilerin zamanı “Bize 10 - 20 milyon dolar hatta 50 milyon dolar değerlemeye ulaşınca gelin” diyen VC temsilcilerini dinlemekle geçiyor. Gençler şu soruyu soruyor: “Haydi oldu ya, o aşamaya geldik, size o zaman neden ihtiyacımız olsun ki?”
Çok çalışan, üreten, yenilik peşinde koşmaktan hiç geri durmayan girişimcilerin elbette bu ortamda yapacağı tek birşey var: Pes etmeden çalışmak, fark yaratmak ve kapıların açılacağı o günler için sabretmek. Zaten onun dışında yapacak pek bir şey yok.