Hamura şekil verme sanatı
Dünyanın sayılı reklam ve iletişim şirketlerinden Publicis’in Türkiye CEO’su Dedebaş, “Bizim sektörümüzde inisiyatif almak çok mümkün, hamura şekil vermek daha olası” diyor.
EBRU SUNGUR
Publicis Groupe, dünyanın en büyük iletişim network’lerinden biri. Sadece Türkiye’deki yapılanması bile 14 ajanstan oluşuyor. Tüm bu yapılanmayı yöneten ise Publicis Groupe Türkiye CEO ve Yönetim Kurulu Başkanı İnanç Dedebaş. Sektöre Publicis Groupe bünyesindeki Starcom ajansındaki işiyle giren, en alttan başladığı basamakları birer birer tırmanarak grubun CEO’luğuna yükselen İnanç Dedebaş, kariyer yolculuğunu, ‘göçebe adaptasyonu ve ısrar’ kavramlarıyla anlatıyor. Üniversite çağına kadar, babasının görevi gereği ortalama iki yılda bir şehir değiştirdiklerini, sekiz farklı şehirde yaşadıklarını belirten İnanç Dedebaş, “Bol taşınma, şehir değiştirme ve neredeyse göçebe bir hayatla başlayan kariyer yolculuğum, adaptasyonumu da güçlendirdi. Zaman içerisinde keşfederek, keyif alarak, bir şeylere heyecanlanarak, iyi ve odaklı çalışarak ve zorlu durumlarda liderlik alarak gelinen bir hikâye” diyor. Boğaziçi Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimini tamamlayan Dedebaş, Yeditepe Üniversitesi’nde MBA programını da bitirdikten sonra hemen iş hayatına atılmış. İlk işi tekstil sektöründeymiş, gönlü ise reklam sektöründe... Bu nedenle bir cuma günü öğle arasında Reklamcılar Derneği sitesindeki tüm ajanslara ve ajans başkanlarına özgeçmişini göndermiş.
Yenilik ve yaratıcılık
Publicis ajanslarından Starcom ve Leo Burnett’le iş görüşmeleri yaptıktan sonra Starcom’da işe başladığını kaydeden Dedebaş şöyle devam ediyor: “Çok da iyi geçmeyen bir iş görüşmesi sonrasında şirketi ısrarlı aramalarım sonrasında beni işe aldılar. Böylelikle halen liderliğini yaptığım Publicis Groupe’un bir ajansı olan Starcom’da reklam ve iletişim sektörüne ilk adımımı atmış oldum. Hayat biraz da yolda başınıza gelenlerdir. Pek iyi tanımadığım bu endüstriye katılmak konusunda ısrarcı olmam, hatta bunun için maddi fedakârlıklar (daha önceki kısa işimde aldığım maaşın üçte birine anlaşmıştım) yapmam, yeni mezun olarak biraz arayış, biraz da içimden gelen o ses... Aklımdan geçenlerse şöyleydi: Yenilik ve yaratıcılık ön planda olacak, harika insanlarla eğlenceli ve günceli takip eden bir iş yapacağım, çok farklı markanın hikâyesine girip çıkacağım, ben ve verdiğim katkı, bazı dev organizasyonlardaki gibi kaybolmayacak. Görünür ve fark edilir olacak. Daha sonralarında bunu hep oyun hamuruna benzettim. Bizim sektörümüzde inisiyatif ve liderlik almak çok mümkün, hamura şekil verebilmek çok daha olası...” İnanç Dedebaş, bu noktada gençlere sesleniyor: “Yaşamadan görmek çok mümkün değil, dolayısıyla bence her yeni mezunun özellikle ilk zamanlarda bir - iki farklı deneme yapma hakkı fazlasıyla var. Hatta şimdilerde özellikle Batı toplumlarında, ikinci kariyer gibi denemeler çok yaygın. 15-20 yıl üzerine koyarak giden bir kariyer sonrasında, sıfırdan bambaşka bir sektör ve kariyerle başka bir hikâyenin içerisine girmek gibi.”
‘Birin gücü’ iş modeli neden etkili?
İnanç Dedebaş, 2017 yılında Publicis Groupe Türkiye’nin liderliğine getirildiğinde lanse ettikleri ‘Power of One’ iş modeli yapılandırmasının hem kendi kariyer yolculuğu, hem de grup adına önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor: “Sektörde önemli bir kültür değişimine imza attık. ‘No Silo, No Solo, No Bozo’ dediğimiz bu yapılanma ile geleceğin yeni nesil ajans modelini, esnek bir platform şirketini inşa ettik. Merkeze markayı ve ihtiyaçlarını koyduğumuz bu modelde, bütünsel bir bakışla tekil hizmetlerden bir adım geriye giderek, markanın röntgenini çekmeyi ve çözümü önceliklendirdik. Bu yöntemle ajans markalarından öte, uzmanlık odaklı bir yapıda, merkeze markayı ve onun iş problemlerini konumlandırdık. Bu durum reklam pazarlama ekipleri dışında şirketlerin teknoloji, hatta satış ekipleriyle de çalışabilen yetkinliklere de yatırımı gerektirdi. Pazarlama teknolojileri, dijital altyapılar, e-ticaret danışmanlığı ve kreatif üretimde otomasyona yatırımla, oyun alanımızı genişlettik.”
Gençlere dünyanın fırsatını sunuyor
Dedebaş, “Hem topluma yön veren, hem de toplumu yansıtan bir sektörde önde gelen şirketlerden birini yönetiyorsunuz. Karar alırken öncelikleriniz neler?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Liderler de markalar gibi vizyon sahibi olmalı, yani bir vaadi olmalı, sahici/samimi ve adil olmalı. Aynı zamanda toplumun evrensel değerler üzerinde her zaman gözle görülmese de giderek artan bir uzlaşısı var. Yaptığımız işlerde bu değerleri gözetiyor muyuz diye düşünüyoruz. Bununla birlikte hayattan beklentileri, hayatı yaşama tarzlarıyla profesyonel ortamlarda çokça sorgulandıklarını duyduğum, ama sorgulamayı bırakmamız gerektiğini düşündüğüm harika bir neslin yolu da şirketimizden geçiyor. Yenilik ve yaratıcılık konusunda iddialı ve ortalama yaşı 32 olan oldukça genç bir şirket için bu jenerasyon çok çok önemli. Her cuma günü küçük gruplarla şirketimizin gençleriyle sohbet ediyorum ve her seferinde konulara yaklaşımlarından ve düşüncelerinden çok etkileniyorum. Publicis olarak sunduğumuz Publicis Academy, Marcel Cafe (dünyadaki 85 bin Publicis’liyle görüşme imkânı), Work Your World (yılın 6 haftası dünyanın herhangi bir yerinde çalışma imkânı), WYW Home Swap Home (şirket içi global ev değişim uygulaması) gibi programlar harika fırsatlar sunuyor.”