SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Girişimciler doğuyor!

Türkiye'de bebek ve çocuk ürünleri pazarı 2 milyar doları aşıyor. Özellikle girişimci kadınlar biraz da 'kendi hayatlarından' aldıkları ilhamla, gördükleri 'eksikliklerle' harekete geçerek üretici oluyor.

|

DUYGU ERDOĞAN- Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bebek ve çocuk ürünleri pazarı hızla büyüyor. Pazardan en büyük payı giyim sektörü alsa da özellikle yeni dönemde beslenme tercihlerindeki öne çıkan değişimler, gıda ve bağlı alanlarda da ciddi bir yeniden yapılanma getiriyor. Türkiye'de 2 milyar dolar seviyesini aştığı tahmin edilen ürün pazarı içinde tekstil, gıda, bebek bezi, oyuncak grubu, taşıma araç gereçleri, mobilya gibi çok geniş bir yelpazede gruplar var. Ebeveynler için yenidoğandan itibaren ilk çocukluk dönemine kadar geçen süreçteki ürünler daha titiz bir inceleme ile tercih ediliyor. Bu açıdan ürünlerin sağlığa yönelik etkileri, organik oluşu, çevreye yönelik hassasiyetler, geri dönüştürülebilir seçenekler tüketicilerin seçimlerini belirleyen etkenler olarak karışımıza çıkıyor. Bu hassasiyetler, sektörlerdeki büyük çaplı yatırımcıların yanı sıra butik üretim yapan girişimcilere de kapı aralıyor. Yakın döneme kadar alanının dikkat çeken yatırımcı ve girişimci kadınları; biraz da 'kendi hayatlarından' aldıkları ilhamla, gördükleri 'eksikliklerle', farklı ülkelerde buldukları ancak yerlisine ulaşamadıkları ürünler için kendileri harekete geçerek üretici oluyor. Bu ay bu alanda dikkat çeken kadın girişimcileri inceledik...


Ayla Müstecaplıoğlu

Dünya çapında tanınan bir marka olmak için çalışıyor

Mamajoo, biberon ve emzik gibi gereçlerin dünya çapında tanınan markaları arasında kendine yerli bir güç olarak yer açma çabası içinde. Ar-Ge çalışmalarıyla ürün gamını artırmaya odaklanan şirket, dünyadaki gelişmeleri yakından takip ediyor. Mamajoo Kurucu Ortağı Ayla Müstecaplıoğlu, sorularımızı yanıtladı…

Markanızın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?

Yurt dışında yaşadığım dönemde arkadaşlarımın çocukları için aldıkları ve kullandıkları oto koltuklarını görmüştüm. 1992 yılında bebeğim doğacağı zaman Türkiye'de yurt dışındakilere benzer, kaliteli ve standartlara tam uyan bir oto koltuğu olmadığını fark ettim. 1994 yılında ithalatçı olarak çocuk oto güvenlik koltukları ve bebek arabaları pazarına giriş yaptık. Kısa süre sonra da bir beslenme markasının Türkiye distribütörlüğünü üstlendik. Başarılı çalışmalarımız sayesinde sadece bir ithalatçı olarak kalmadık, markayı Türkiye'de sektörün en bilinen ve tercih edilen markası haline getirdik. Türkiye pazarında büyük talep olan bu ürünleri biz neden üretmeyelim diye düşündük ve Mamajoo markasını yarattık. Ortağım Ceyhun Müstecaplıoğlu'nun üretim bilgisi ile benim sektördeki pazarlama & satış deneyimim birleşince ortaya başarılı bir startup hikâyesi çıktı. Sultanbeyli'de kurduğumuz fabrikada 4 makineyle başladığımız bu yolculuğa bugün 15'e yakın üst düzey ve teknolojik donanımlara sahip makinelerimizle devam ediyoruz.

Bebek ihtiyaçları alanında markalaşmaya sizi yönelten ne oldu?

Markalaşmak aslında her sektör için önemli. Yüksek kaliteli ürünler yapma hayali ve hedefi ile yola çıktığınızda, markalaşma da beraberinde geliyor. Bizim markalaşma sürecimize en büyük katkıyı 14 yıllık distribütörlük deneyimimiz yaptı. Sektörde kazandığımız bilgi birikimimiz, kurduğumuz doğru ticari ilişkiler ve tecrübemiz ile kendi markamızı kurup büyüttük.

Çok farklı ve yabancı markanın güçlü olduğu bu alanda mevcut konumunuz ve büyüme planlarınız neler?

Türkiye ve dünya genelinde güvenilir bir marka olmayı başarmak bizim için çok gurur verici. Bunun yanında her yıl bir öncekine göre artan ciro ve adet büyümesinden çok mutluyuz. Kurulduğumuz günden bu yana sürekli yaptığımız yatırımlara 10 yıl boyunca fabrikamıza yapacağımız ek 10 milyon dolarlık yatırım ile ürün çeşitliliğimizi ve üretim kapasitemizi artırarak, kaliteli üretim anlayışımızla büyümeye devam edeceğiz.

Bebek ihtiyaçlarına yönelik alışveriş yapan kitlenin alışveriş trendinde son yıllarda nasıl bir farklılaşma var?

Son yıllarda tüm sektörlerde ve ürün grubunda alışveriş trendlerinde belirgin değişimler gözlemliyoruz. Bunun en başında hızla büyüyen e-ticaret hacmi ve e-ticaretin getirdiği geniş ürün yelpazesine hızlı erişim, farklı ürünleri kıyaslayarak ihtiyaca ve bütçeye en uygun tercihi yapabilmek geliyor. Bebek ürünlerinin de bu değişim ve gelişimin en önemli parçalarından olduğunu gözlemliyoruz. Hem hızlı, hem de dayanıklı tüketim ürünleri grubuna giren bebek ürünleri e-ticaret içinde oldukça önemli bir yer tutuyor. Günümüzde daha da yoğun olan çalışan anne ve anne adaylarının bilgi ve ürün çeşitliğine dilediği an ulaşabilmesinin e-ticaretin hızla büyümesinde etkisinin büyük olduğuna inanıyorum.


Esra Nur Ulusoy

Emzik askısıyla hızlı tutunmayı başardı

Kurumsal bir çalışma hayatının ardından kendi markasını oluşturan Esra Nur Ulusoy, tasarımın ortaya çıkardığı başarının bir örneği. Bu butik markanın doğuşunu Ulusoy'dan dinledik...

Markanızı nasıl kurdunuz?

e&f Store markasını, 2020 yılının sonlarına doğru kurdum. e&f Store'un öncesinde 7 yıllık bir kurumsal iş hayatı deneyiminin içindeydim. 2020 Mart ayında, mevcut işimden istifa ettikten sonra 6 ay kadar araştırma yaptım ve 2020 Eylül ayında şahıs şirketimi kurdum. İlk dönemde sadece 1 bilgisayar, 1 yazıcı almıştım. Çalıştığım dönemdeki 1 maaşım kadar bir sermaye ile bu işe girdim. Markamızın üçüncü yılında cirolarımız bu sermayenin 250 katına kadar ulaştı. e&f Store benim için evimin bir odasında, büyük markalara karşı ayakta tutmaya çalıştığım butik bir marka. Fakat bu butik hizmet anlayışımız, hikâyemizin, müşteriler tarafından da desteklenmesini sağladı ve sektördeki büyük oyuncuların sunamadığı esnekliği sunmamıza yardımcı oldu.

Emzik askısı gibi bir alanda eksikliği nasıl gördünüz?

Eğlenceli tasarımlara sahip çoraplar ve iç çamaşırı kategorisinde aktiftik. Kağıt üzerinde bu kategoriler çok daha mantıklıydı. İade edilmesi yasak ürünler, desisi küçük kargo paketleri vb etkenler bizi bu ürünlere itti. Ancak piyasaya çıkınca kendi içinde zorluklarla karşılaştık. Özellikle enflasyonun hızla arttığı dönemde al-sat ile ilerleyemedik. Bu dönemde, el yatkınlığım sebebiyle makrome örgüler ile duvar süsü, saksılık, gözlük kabı gibi çeşitli ürünler ürettim. Bu sırada makrome ile emzik askısı üretebileceğimize dair bazı sinyaller yakaladık. Ancak üretimin yavaşlığı işi ölçeklememizi kısıtlıyordu. Alternatif olarak hangi malzemeyi kullanacağımızı düşünürken poplin kumaşı keşfettik. Neredeyse kalan son paramızla bir dikiş makinesi aldık ve kumaş emzik askısı üretmeye başladık. Niş bir sektör, kendi marka adımız, çoklu ürün seti ve yüksek stoklu çalışarak bu kategoride hızlı tutunduk. Bulunduğumuz pazaryerine bu ürün özelinde bir rekabet ortamı yarattık.

Bu alandaki üretimleriniz kendi tasarımlarınız mı?

Evet. Özgünlüğü yakalamak için mümkün olduğunca hazır tasarımlı kumaşları kullanmamaya gayret ediyoruz. Emzik askısı özelinde bunu yapamıyoruz. Çünkü bu kategorideki kumaşların tasarımını özelleştirmek için kapasitemizin üzerinde sipariş vermemiz gerekiyor. Ancak bu kumaşın emzik askısı olarak kullanılması konusunda öncüyüz. Ayrıca önlük, hastane çıkışı, tulum gibi ürünlerimizde de tüm tasarımları kendimize hazırlıyor ve baskısız kumaşları işletiyoruz.

İlerleyen dönemde yeni üretimler olacak mı?

Öncelikle emzik askısı bizim çıkış noktamız. Bu kategoride her zaman güçlü bir şekilde varlık göstereceğiz. Fakat pazaryerinden sıyrılıp operasyonu kendi sitemize yönlendirmeyi çok istiyoruz. Bu noktada 2022 sonunda kendi web sitemizi kurduk.

Emzik askısının hemen arkasından salya fuları, müslin önlük, emzik tutucu önlük, yenidoğan hastane çıkışı, bebek tulumu, ağız silme mendili üretimleri yaptık. Yine Türkiye'nin güvenilir markalarından emzik ve biberon tedarik edip stoklarımızı genişlettik. Son olarak 13 Ocak 2024'te çok güzel bir organik müslin battaniye koleksiyonunu satışa açtık. Şu anda Global Organic Textile Standard (GOTS) Sertifikalı yenidoğan 8'li hastane çıkışı seti ve sıvı geçirmez önlük üretimlerimiz atölyede devam ediyor.


Gülben Sabuncu Gürses - Mine Gürses Bozarslan

Gelin ve görümce birlikte, ilham doğadan geliyor...

Global firmalardaki işlerini; girişimci ruhlarını yansıtacak çalışmalar için bırakan Gülben Sabuncu Gürses ve Mine Gürses Bozarslan, Heaven on Earth'ün kurucuları...

Markanızın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?

Yıllardan beri ikimiz de içimizdeki girişimci ruhu açığa çıkarmak için fırsat kolluyorduk, sonunda cesaretimizi topladık ve 2019 yılının ilk aylarında global firmalardaki çalışmalarımızı sonlandırarak hayallerimizin peşinden gitmeye karar verdik.

Gülben Sabuncu Gürses: Öncelikle bir anneyim ve 8 yaşında bir oğlum var. 20 yıl boyunca ilaç sektöründe üretim, Ar&Ge, kalite ve ruhsat departmanlarında deneyim kazanmış Doktor (PhD) Kimyagerim. Eczacı bir babanın kızı olarak kimya uzmanlığımla saf ve temiz içerikli kozmetik ürünleri bulmakta yıllardır çok zorluk yaşadım. Özellikle anne olduktan sonra bu konudaki hassasiyetim arttı. Kendimi sürekli yurtdışı seyahatlerimde kendim ve çocuğum için ürün ararken buldum. Organik kimya alanındaki doktora çalışmalarım sırasında, kullandığım ürünlerden daha iyisini nasıl yapabilirim sorusu üzerine yoğunlaştım ve Heaven on Earth ürünlerini hayata geçirdik.

Mine Gürses Bozarslan: Kimya mühendisiyim, mezuniyetimden sonra stajım dahil sadece ilaç sektöründe çalıştım. Eğitimimi daha üst seviyelere taşımak adına alanımda yükseköğretimimi tamamladım. Üretim ve kalite bölümlerinde 15 yıllık bir deneyim sonucu bu girişime atılmaya karar verdim. İş insanı bir babanın kızı olmam ve 2 kimya kökenli gelin görümce olarak 'neden doğal içerikli bakım ürünleri üretmiyoruz?' sorusu ile hikâyemiz başladı.

Bebek ihtiyaçları alanında markalaşmanızın nedenleri nelerdir?

Gülben Sabuncu Gürses: Oğlumun atopik bir cildi vardı, ilk doğduğu yıllarda uygun bir ürün bulmakta çok zorlandım. Gerek hassas bir cilde sahip olması, gerek konak problemlerinde yaşadığım sıkıntılar, bizleri öncelikle anne bebek kategorisinde bu işe başlamaya yöneltti.

 Gülben Sabuncu Gürses: Oğlumun atopik bir cildi vardı, ilk doğduğu yıllarda uygun bir ürün bulmakta çok zorlandım. Gerek hassas bir cilde sahip olması, gerek konak problemlerinde yaşadığım sıkıntılar, bizleri öncelikle anne bebek kategorisinde bu işe başlamaya yöneltti.

Ürün gamınızda neler var ve ilerleyen dönemde yeni üretimler olacak mı?

İlk lansmanımızı anne ve bebek kategorisinde; bebek köpük şampuan - bebek ve çocuk şampuan - pişik kremi, masaj yağı, yetişkin şampuan, çatlak yağı ve vücut koruyucu sprey olmak üzere 7 ürünle gerçekleştirdik. Daha sonra deo roll on ve güneş kremi ile 2 ürün daha ekledik. Geçen sene ise 5 yeni ürün olan anlık yatıştırıcı bakım balmı, güneş stick ve 3 adet yetişkin cilt bakım ürünlerini (yüz kremi, göz kremi, yüz temizleme jeli) ekleyerek 14 ürün ile yolculuğumuza devam ediyoruz. Bu yıl ise, ürün ailemize kullanıcılarımızdan gelen yönlendirmeler ve talepler doğrultusunda, uzun süredir Ar-Ge çalışması devam eden birçok yeni ürün ekleyeceğiz.

Büyüme stratejinizde başka ülkeler de var mı?

Uzun zamandır mikro ihracat yapmakta olup, Kıbrıs distribütörlüğümüze geçen yıl Katar'ı da ekledik. Halihazırda Fransa, Afrika ve diğer körfez ülkeleri ile görüşmelerimiz devam ediyor. 2022 yılında Amazon Amerika'da aracı bir kurum ile satışa başlamıştık. Satışların artması sonucu geçen yıl Amerika'da kendi şirketimizi kurduk ve tüm operasyonlarımızı kendi ekibimiz ile yönetmekteyiz.


Özlem Erarslan

Kimyası tuttu, kendi işini kurdu...

Bebek ve çocuk beslenmesi oldukça hassas bir alan. Ravla kurucusu Özlem Erarslan, hikâyesini anlatıyor...

Markanızın kuruluş hikâyesini anlatır mısınız?

Ravla hikâyesi aslında yüksek polifenollü zeytinyağını keşfetmemle başladı. Babamın hasta olduğu bir dönemde yurtdışından getirdiğim özel bir zeytinyağını içirmeye başladım. Ardından iki prematüre bebeğim oldu, çok hassaslardı ve tekrar böyle özel zeytinyağlarını dünyanın farklı noktalarından temin etmeye çalışırken neden kendim üretmeyeyim diye düşündüm. Ravla'yı kurabilmek için bu özel zeytinyağı türünü, besinlerin biyoaktif bileşenlerini ve her şey den önemlisi girişimci olabilir miyim sorusunun yanıtını bulmak için kendimi daha yakından tanımaya ve bulmaya çalıştım.

Bu alandaki üretimlerinizde süreç nasıl ilerliyor?

Ben kimyagerim, kimyanın her alanını mesleğimin sınırlarında görüyorum, insanların kimyasal yapısı da besinlerin kimyasal yapısı da bu alanın içinde. Gerçek beslenme de bu kimyasal eşleşmenin doğru olduğu zamanlarda gerçekleşiyor. Ben bitkileri ve besinlerin biyoaktif bileşenlerini analiz edebilmek için lisans seviyesinde kimya eğitimimin üzerine bebek ve çocuk beslenmesi konulu eğitimler aldım. Bebeklerin ihtiyacı olan bileşenlere içeren besinleri derleyip bunları temin edebileceğim gıdaları öncelikle doğadan direkt elde etmeyi hedefliyorum elde edemediklerimizi de güçlü bir ekip çalışması multidisipliner yaklaşımla formüle ediyor ve üretiyoruz. Aynı zamanda organik sertifikasyonu olan ürünlerimiz de var bu ürünler için de Tarım Bakanlığı'na bağlı sertifikasyon firmaları tarafından denetleniyoruz. Çalıştığımız laboratuvarların uluslararası akredite olmasına çok önem vermekteyiz.

Ürün gamınızda neler var, ilerleyen dönemde yeni üretimler olacak mı?

İnsan metabolizması ve kimyası muhteşem zengin bir dünya ve doğada bunun tam anlamı ile karşılığı var işimizin en heyecanlı kısmı bu alanda gelişmek bir ürünle başladığım Ravla hikayemde bugün yaklaşık 35 çeşit ürün yer alıyor, arı ürünleri ve karışımları, bitkisel değerli yağlar, bitkisel karışımlar, meyve özleri, meyveli karışımlar, çaylar, yüksek polifenolü zeytinyağları, çorbalar, şu an ürünlerimizin başlıcaları.


Çiğdem Ardıç

Kimyagerlikten girişimciliğe adım attı

'Aşçı Anne' Çiğdem Ardıç, kimyagerlikten girişimciliğe hikâyesine, büyük oğlunun ek gıdaya geçiş sürecindeki arayışıyla başladığını anlatıyor...

Girişimcilik hikayeniz nasıl başladı?

 Kimyagerlikten, 'Aşçı Anne'liğe yolculuğum, büyük oğlumun ek gıdaya geçişi ile başladı. Çok heyecanlıydım, çok hayaller kurmuştum... Ek gıda döneminde de ona en iyisini sunmak için market raflarında heyecanla gezdim, bebek gıda ürünlerini inceledim ve şekerli katkılı içerikleri gördükçe hayal kırıklığıyla baş başa kaldım. Bebeğime sunacağım yiyecekleri elimden geldiğince kendim yapmaya karar verdim. Hangi yiyeceği nasıl pişirerek daha sağlıklı ve lezzetli hale getiririm diye araştırıp düşünürken, kendime ait sayısız ve güzel tarifler çıktı ortaya.

Bu tarifleri daha önce annelere nasıl ulaştırıyordunuz?

Bu tarifleri daha çok anneye ulaştırmak için sosyal medya hesabı açtım ve kısa sürede yüz binlerce anneye ulaşan sayısız tarifim oldu. Paylaştığım ek gıda tarifleri, özellikle de bisküviler çok yoğun ilgi görmeye başlayınca, Aşçı Anne düştü şeker ilâvesiz, katkısız, sağlıklı içerikli ve lezzetli bebe bisküvisi peşine...

Büyümeye giden yoldaki kilometre taşları neler oluyor?

2018 yılında işletmemizi kurduğumuzda günde 10 paket kargo çıkışı varken 2019 yılında bu rakam 100'lere, 2020 itibariyle 150'lere, 2021 itibariyle 200'lere, 2022 itibariyle 250'lere çıktı. 2018 yılında işlediğimin un haftalık olarak 50 kg'dan, şu an haftalık 2 ton un-irmik işlenmekte. 2018 yılında tek çeşit bebe bisküvisiyle başladığımız bu yolda, önce bisküvi çeşitlerini geliştirdik. 2019 yılında makarna makinesi alarak sebzeli keçi sütlü 20'nin üzerinde makarna çeşidi geliştirdik. Tarhana çeşitleri ürettik. Türkiye'de en çok çeşit bebek tarhanası üreten ek gıda markası olduk. 2020 yılında bebekler için pankek, ekmek, muhallebi karışımları geliştirdik. 2021 yılında kavanoz mama ve çeşitlerini geliştirdik. 2022 yılında şekersiz katkısız sağlıklı içerikli vegan kahvaltılık gevrek ürettik. Ürün gamında 130'un üzerinde ürünümüz mevcuttur. 2018 yılında 110 m2'lik alanda üretim yaparken, şu an 750 m2'lik alanda üretim yapmaktayız. 2018'de bu işe ilk girdiğimizdeki ciromuzu yüzde 1400 katlayarak 2021 yılını tamamladık. 2022 ve 2023 itibariyle yıllık ortalama yüzde 35 büyüme oranıyla ve yepyeni ürünlerle işimizi büyük bir aşkla sürdürmeye devam ediyoruz.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.