Gıda güvenliğine bakliyat dopingi
Türkiye'nin dünyada öne çıkan üreticilerinden olduğu bakliyatta, hem çoğalan dünya nüfusu, hem de bitkisel bazlı beslenme talebi tüketimi artırıyor. Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, bakliyatın geleceğini ve yerli üretim gücünü anlatıyor…
DUYGU ERDOĞAN- Bitkisel protein pazarının en güçlü bileşeni olan bakliyatta tüketim sürekli artıyor. Dünyada yaşanan tüm krizlerde gıda güvencesi olarak da dikkat çeken bakliyat, artan nüfusun önemli bir kaynağı olarak dikkat çekmeye devam edecek. Bu kapsamda yerli üretimin markalarından olan Reis Gıda'nın Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, küresel gelişmelere paralel olarak Türkiye'deki bakliyat pazarına ilişkin değerlendirmelerini paylaştı.
Reis Gıda'nın hikâyesini anlatır mısınız? 42 yıllık bir geçmişiniz var...
Babam Mehmet Reis'in 1981 yılında Unkapanı'nda temellerini attığı şirketimiz, artan ihracat ağımız ve iç pazardaki payımızın büyümesine paralel olarak mevcut üretim tesisimizin kapasitesini artırarak yılda 150 bin ton ürün işleyebilir hale geldi. Amerika, Hollanda, Almanya, Fransa, Kanada ve Belçika başta olmak üzere pirinç ve bakliyat ürünlerini 26 ülkeye ihraç ediyoruz. İhracatta her yıl bir önceki yılın yüzde 15'ini üstüne koyarak hedeflerimizi büyütüyoruz. İhracat ağımıza en son Polonya ile yaptığımız anlaşmayla ürünlerimizin pazarda yer almasını sağlıyoruz. Toplam 7.000 satış noktasında bulunan Reis ürünlerini, sadece Amerika'da 1.500 aşan satış noktasına ek olarak Amazon, Walmart gibi e-ticaret sitelerinde de tüketicilerle buluşturuyoruz. 50 çeşit geleneksel ürün gamımıza; 2018 yılından itibaren geleceğin süper gıdaları olarak adlandıran kinoa, chia, beluga mercimeği, siyah nohut, amarant gibi geniş bir yelpazede 23 çeşit ürünü de ekleyerek Reis Royal serimizi tüketicilerin beğenisine sunduk. Geri dönüşümlü ve ağzı kilitli ambalaj tasarımıyla Royal serimizle tüketicilere gıda israfından geri dönüşüme kadar birçok fayda sağlıyoruz.
Dünyada bakliyat bazlı beslenmenin arttığı bir dönem yaşandığını düşünür müsünüz?
Geçtiğimiz son 3 yıla damgasını vuran virüs salgını, uzun süre devam eden savaşlar ve 11 ilimizde yıkıma sebep olan peş peşe depremlerle birlikte tarım ve gıda sektörünün küresel olarak stratejik önemi daha da arttı. Bakliyatın gıda güvencesi açısından kıymetli olduğu gündeme geldi. Bunun başlıca sebebi tüketicilerin böylesi riskli dönemlerde satın alma kararları verirken sağlıklı, ekonomik ve bozulmadan uzun süre muhafaza edilebilen ürünleri tercih etmeleri. Bakliyat ürünleri, doğru koşullarda saklandıklarında uzun yıllar besin değerlerini koruyarak bozulmaz. Bu özelliği sayesinde bakliyatlar, afet zamanı gıda güvencesini sağlarken, aynı zamanda yüksek oranda protein, karbonhidrat ve lif içermeleriyle de zengin birer besin kaynağı. Dünya genelinde insanların bitkisel proteine yönelmeye başlamasıyla bakliyat tüketimi artmaya devam ediyor. Bakliyat ürünleri dünyada 2 milyardan fazla insan için en önemli bitkisel protein kaynağı. Amerika ve Avrupa ülkelerinde hayvansal protein ürünlerinin tüketimi hızla azalırken bitkisel protein ürünlerinin tüketiminde yüksek artış yaşanıyor. Bitkisel protein pazarının 2030'da 153 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Uzmanlar, dünya nüfusunun her geçen yıl artmasıyla birlikte, 2030 yılında 10 milyara ulaşacağını öngörüyor. Bu artışa paralel olarak, tüketim miktarı da artıyor. Bu nedenle, üretimi arttırmak için çaba göstermemiz gerekiyor. Üreticilerimizin baklagil üretimine yönelmelerinin en önemli nedeni, baklagillerin sürdürülebilir tarımsal uygulamaların merkezinde yer alması. Ayrıca, iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak ve gıda güvenliğini sağlayacak potansiyel alternatif baklagiller.
Çalıştığınız çiftçilerin üretimde bu ürünlere yönelimini neler belirliyor?
10 Şubat Uluslararası Bakliyat Günü, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından ilan edilen ve her yıl dünya genelinde baklagillerin önemini vurgulamak amacıyla kutlanan bir gün. TÜİK verilerine göre Türkiye'de baklagillerin üretim miktarının 2022 yılında bir önceki yıla göre yüzde 24.1 oranında artarak yaklaşık 1.3 milyon tona ulaştı. Küresel Bakliyat Konvansiyonu verilerine göre dünya bakliyat tüketiminde yaklaşık yüzde 9'luk bir artış oldu. Dünyada yıllık 7.7 kg olan kişi başı ortalama bakliyat tüketiminin 8.3 kg düzeyine çıkması öngörülüyor. Yine TÜİK verilerine bakıldığında baklagil üretim miktarlarında anlamlı bir yükseliş görülüyor. Bir önceki yıla göre, buğday üretimi yüzde 11.9 oranında artarak 19.8 milyon ton, mısır üretimi yüzde 25.9 oranında artarak 8.5 milyon ton, arpa üretimi yüzde 47.8 oranında artarak 8.5 milyon ton olarak gerçekleşti.
İklim krizine bağlı sıkıntılar devam ederken, özellikle kuraklığın tehdit ettiği ülke tarımında buna karşı nasıl uygulamalar benimsiyorsunuz?
Çevreye duyarlılık göstermenin ve iklim değişikliğiyle mücadele için gerekli adımları atmaya çalışmanın önemini benimsemek ve teşvik etmek önemli. Bu konuda duyarlı olmak, sürdürülebilir bir gelecek için atılacak adımların önemli bir parçası. İnsanoğlunun temel gereksinimlerinden beslenme ve su ihtiyacını karşılayabilmesi için öncelikle kaynakların sürdürülebilirliği sağlaması gerekir.'Tarımsal Kuraklıkla Mücadele ve Eylem Planı' uygulanmalı. Kuraklığa karşı herkesin önlem alması gerekir. Sulama göletleri ve baraj projeleri önem arz ediyor. Tarım politikalarında 'Kent tarımı' uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte 'Yerinde üretim - Yerinde tüketim' anlayışının hem üreticiyi, hem de tüketiciyi sevindirdiğini düşünüyoruz. Çiftçilerimizin pazarlama kaygılarına yönelik olarak çıkartılan en son kanunda kabul edilen 'planlı üretim' modelinin gıda arz güvenliğini koruyacak olması hem gıda sektöründeki sürdürülebilirliği hem de çiftçimizin sadece üretime odaklanmasıyla bölgesel kalkınmaya destek olacak.
'Farklılıklar için eşitlik' ilkesi var
Bu sektörde bir kadın yönetici olarak, tarımda kadın işçiler, üreticiler, girişimciler konusunda izlediğiniz bir yol haritanız var mı?
Babam Mehmet Reis'in şirketimizi kurduğu günden bu yana kadın istihdamını her alanda destekleyen faaliyetlerde bulunarak kadınların daha fazla iş dünyasında yer alması için çalışmaya devam ediyoruz. 42 yıllık bir aile şirketinin 2. kuşak kadın yöneticisi olarak üstlendiğim 'farklılıklar için eşitlik ilkesi' misyonumuzu gelecek nesillerimizde de devam ettireceğiz. Kadınların iş dünyasına daha fazla yer almasını ve değer yaratmasını hedefliyor, onlara katkı sağlayacak projelerde yer almayı amaçlıyorum. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), 61 ihracatçı birliği ve 27 sektörün tek çatı kuruluşu. Aynı zamanda, 100 bin ihracatçıyı da temsil ediyor. 2018 yılından 2022 yılına kadar, İstanbul Hububat Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu'nun tek kadın üyesi ve sektör kurulunda delege olarak görev yaptım. Halen TİM Tarım Komisyonu Üyesi'yim. 2023 yılı itibarıyla, üstlendiğim görevlere ilk ve tek kadın meclis üyesi olarak İstanbul Ticaret Borsası'nda Bakliyat Ticareti Komitesi Başkanlığı görevimi ayrıca TOBB Kadın Girişimciler Kurulu üyeliğimi de ekleyerek, kadınların iş hayatındaki varlıklarını artırmak ve her sektörde eşitlikçi iş gücü katılımının sağlanması için çalışmalarıma devam edeceğim. Üretimde kadının gücünün farkındalığını desteklemek ve tüm kadınlarımıza da cesaret vermesi için başlattığımız 'Reis Bakliyat Köyleri' projemizle kadınlarımızın emeklerine katma değer sağlıyoruz. Eğitim serüvenine stajlarıyla şirketimizde devam etmek isteyen genç kızlarımızın başvurularını önceliklendiriyoruz. Yönetim Kurulu Üyemiz Nilay Reis Göktürk tarafından 2018 yılında kurulan Reis Akademi ile kariyer yolculuğuna bizimle birlikte adım atmak isteyen kadın çalışanlarımıza şirket içi hizmet eğitimleri vererek çalışma hayatının sürdürülebilirliğini sağlamaya çalışıyoruz.
Tarımda yapay zeka kullanımı arttı
Üretim maliyetlerinin oldukça arttığı son yıllarda, üretimin devamlılığı için neler yapılabilir?
Dünya genelinde artan üretim maliyetleri ve kuraklığın etkisi tarım sektörü için zorlu bir döneme işaret ediyor. Su rezervlerimizin daha verimli kullanılmasını amaçlayarak; daha az su ve gübre isteyen tohumların üretimi için bakanlığımızdan alınan karar umut oldu. Bu önemli adım, tarım sektörünün daha sürdürülebilir bir şekilde ilerlemesi ve kuraklık gibi zorlu koşullara daha iyi adapte olabilmesi için atılmış en önemli adımlardan biri. Bu sayede çiftçilerimiz, daha az maliyetli ve daha verimli üretim yaparak pazardaki rekabet güçlerini artırabilir. Aynı zamanda çevre dostu üretim yöntemlerinin yaygınlaşmasıyla da doğal kaynakların korunması sağlanacak. Son yıllarda, yoğun olarak yapay zekâ teknolojilerinin kullanılmasına başlanmasıyla birlikte akıllı tarım uygulamaları giderek artıyor. Yapay zekâ teknolojileri, tarımın farklı alanlarında kullanılabiliyor. Örneğin, sensörler sayesinde bitkilerin büyüme durumları, toprak nem oranları ve gübreleme gibi konularda veriler toplanabiliyor. Bu veriler, makine öğrenimi ve yapay sinir ağları gibi teknolojiler kullanılarak analiz edilerek, bitki hastalıkları, zararlılar gibi sorunların tespit edilmesi ve tedavi edilmesi sağlanabiliyor. Gençlerin tarımda yapay zekâ teknolojilerini kullanmaları için, üniversitelerde bu konuya daha fazla yer verilmeye başlandı. Ayrıca, bu teknolojilerin kullanımı için gerekli altyapının oluşturulması ve finansal destek sağlanması da gençlerin tarımda yapay zekâ teknolojilerini kullanmalarını teşvik edecek ve tersine göçün başlamasına fayda sağlayacak.