SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Deprem, umut ve Van Gogh...

“Hızlı davranmak insanoğlunun işlevidir, ama bunun için çok uzun bir yol kat etmek gerekli. Kimi pilot vardır ki, fırtınada parçalanmayı kabul edeceğine, aynı fırtınayı yol almak için kullanabilir”

|

ŞÜKRÜ ANDAÇ/Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü/ sukru.andac@milliyet.com.tr- Geçen ay 10 şehirde birden, aynı anda yaşanılan deprem felaketi; hayatın değersizliği, cehalet, sorumsuzluk, denetimsizlik, açgözlülük, insanı değil para kazanmayı öne çıkaran bir sistem, yönetim beceriksizliği, organizasyon eksikliği ve daha burada ardı ardına sayabileceğimiz birçok başlıkta, ülkemizin eksikliklerini bir kez daha gözler önüne seriyor. “Sosyal adalet” ve “daha iyi bir yaşam” adına atılacak elbette çok fazla adım var, fakat bunlar da geçmişteki plansız örneklerde olduğu gibi yürütülecek olursa, bir sonraki felakette yine benzer sorunlarla karşılaşılacağı ortada. Böylesine dönemlerde karamsarlığa kapılmak oldukça doğal, ama umutlu olmak da bir o kadar elimizden gelmeli. Bu ayki yazıda, farklı bir cepheden bir isimle sizlerin karşısındayım... O isim, dünyaca ünlü Hollandalı ressam Van Gogh (1853 - 1890). Vincent van Gogh’un 17 yıl boyunca, kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplar; bizlere, sanatçının yaşamından ve yaratım sürecinden bir kesit sunuyor. Eserin içerisinde yaşam, uygarlık, adaletsizlik, karamsarlık, yönetim ve başarı adına liderlerin çıkaracağı önemli kesitler var. Bir bölümüne burada yer verecek olursak... “Başka türlü düşünemiyorum, dertsiz, sıkıntısız bir yaşam aramıyorum; yalnızca bunların dayanılmaz hale gelmeyeceğini umuyorum. Çalışabildikten, senin gibi birkaç kişinin sevgisine sahip olduktan sonra, neden dayanılmaz olsun dertler, sıkıntılar? Yaşam da desen çizmek gibi... Kimi kez çok hızlı davranmak, kararlı olmak, büyük enerjiyle başlamak, esası belirleyen çizgileri şimşek hızıyla kâğıda geçirmek gerek... O an kararsızlığa, kuşkuya hiç yer yok; el titremeyecek, göz başka yere kaymayacak, önünde ne varsa sırf ona bakacak. Ve kendisini öyle verecek ki işine, kısa sürede kâğıt ya da tuval üzerinde daha önceden orada olmayan bir şeyler belirecek, sonradan baktığında insan onun oraya nasıl geldiğini tam olarak kestiremeyecek. Tartışma, düşünme zamanı, kararlı harekete geçmeden önceki aşama. Bir kez harekete geçildi mi, öyle kafa yormaya, tartışmaya fazla yer yok.

Hızlı davranmak insanoğlunun işlevidir, ama bunu yapabilecek duruma gelmek için çok uzun bir yol kat etmek gerekli. Kimi pilot vardır ki, fırtınada parçalanmayı kabul edeceğine, aynı fırtınayı yol almak için kullanabilir. Sana yeniden söylemek istediğim şu: Gelecek için parlak tasarılarım yok. Kimi kez sıkıntısız bir yaşam özlemi, refah isteği bir an için yükselse bile içimde, hemen dertlerimi, sıkıntılarıma sevecenlikle dönüyorum. Güçlüklerle dolu bir yaşam, evet. Böylesi daha iyi diye düşünüyorum kendi kendime, bundan öğreneceğim daha çok şey var, beni alçaltmıyor, bu yolda insan yok olmaz. Kendini tümüyle çalışmama verdim. Geçinebilecek kadar da para kazanacağıma inanıyorum. Lüks içinde yaşamayacağım elbette, ekmek parasını alnının teriyle kazanan herkes gibi yaşayacağım. Bu arada Christine bana yük değil, tersine yardımcı oluyor. Tek başına olsaydı yaşama yenilecekti belki; içinde yaşadığımız dönemde, bu toplumda -zayıfları koruyacağına ayaklar altına alan, zavallı bir kadını, düştü diye daha da ezen bu toplumda - bir kadın tek başına bırakılamaz.

Zayıf, zavallı kişilerin ezildiğini o kadar çok görüyorum ki, ilerleme ya da uygarlık adıyla anılan pek çok şeyin gerçekliğinden, içtenliğinden kuşkuya düşüyorum. Uygarlığa inanıyorum, evet, bu dönemde bile, ama temelinde gerçek insancılık yatan uygarlığa. İnsan yaşamına mal olan şeyleri kıyıcı buluyor, bunlara hiç saygı duymuyorum.”

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.