SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

Bir şirket kendi kendini yok eder mi?

Bir zamanlar üzerlerinden güneşin asla eksik olmayacağı ölümsüz şirketler karanlığa gömülebiliyor.

|

SERVET YILDIRIM- King's College'dan gelişim uzmanı Alan Matcham'in yaptığı stratejik düşünme üzerine bir sunumda ilk defa "intihar eden organizasyon" kavramına rast gelmiştim. Şirket ve intihar sözcüklerinin aynı cümlede geçmesini önce yadırgadım ancak derdini iyi anlatan bir cümle olduğunu kısa sürede anladım. Sonra düşününce aklıma geçmişte intihar eden çok sayıda şirket geldi. Bu şirketlerin neredeyse hepsi "yapmamaları gereken" benzer hatalar yapmış ve "yapması gereken" benzer şeyleri ise yapmamışlardı. Ve bu şirketlerin hiçbiri intihara giderken intihar ettiğini bilmiyordu. Ve nihayetinde anladım ki; aslında şirketleri öldüren, yok eden onların pazardaki rakipleri değildi. Onlar genellikle kendileri intihar ediyorlardı; intihar etmek için oldukça yaratıcı yollar bulabiliyorlardı. İntihar eden şirket örneği çok... General Foods, TWA, Standard Oil, Pan Am, Woolworth, Enron, Compaq, Kodak, Blackberry, Nokia ve MCI Worldcom gibi şirketler bir zamanlar üzerlerinden güneşin asla eksik olmayacağı ölümsüz dev organizasyonlar olarak görülürdü. Ancak öyle olmadı, güneş bir anda battı, karanlığa gömüldüler. Ya çok küçüldüler, ya battılar ya da başka şirketler tarafından satın alındılar. Pazardaki lider konumlarını sürdüremedikleri gibi bazıları pazarın dışında kaldılar.

İbretlik hikâyeler var

Bu noktada akla hemen "neden böyle oldu?" sorusu geliyor. Bu bir zamanların efsane şirketlerinin ibretlik hikâyelerine bakınca bazı ortak noktalar öne çıkıyor:

-Öncelikle neredeyse hemen hepsi ürünlerine çok güvendi, ürünlerinin sonsuza kadar bu firmaları sırtlarında taşıyacağını zannettiler. Kendi ürünlerine rakip olacak ürünü öne sürmediler. Oysa çoğu bir sonraki teknolojiye ya da onları ürüne götürecek teknolojiye sahipti. Yeni bir ürünle kendi mevcut pazar paylarından "pay çalmayı" göze alamadılar. Mesela Kodak, dijital fotoğraf teknolojisine birçok rakibinden çok daha önce sahip olmuştu ama mevcut ürün yelpazesine o kadar çok güveniyordu ki, dijital ürünle mevcuttan pazar payı almak istemedi.

-İntihar eden şirketler bu anlamda veriye ve analitik tarafa çok fazla yatırım yapmadılar. Yapsaydılar, değişime hazırlıklı olurlardı.

-Zaten büyük oldukları için büyüme için yeterli kaynak yaratmadılar. Oysa asıl onların kaynak ayırması gerekirdi. Ve bunu yapacak imkânları ve güçleri vardı.

-Değişime ve değişen koşullara uyum gösterme fikrine açık olmadılar. Oysa değişimin öneminin en fazla onlar farkında olmalıydı çünkü mevcut konumlarına yıllar önceki değişim süreci sonrası gelmişlerdi.

-Onlar tıkandıkları pozisyonu terk etmek yerine o pozisyonu ölümüne savunmaya odaklandılar.

-Cesur ve riskli seçimler yapmaktan kaçındılar. 'Odadaki fil'i görmezden geldiler, göz ardı ettiler.

-Kendilerine güvenleri tamdı; ürün her şeydi, çalışanların önemi kalmamıştı. Bu nedenle ellerindeki kadroyu tutma konusunda dikkatli değillerdi. Yetenekleri rakiplere kaptırdılar.

-Her şirket belirli dönemlerde stratejik karar almak durumunda kalır. İntihar eden şirketler ise hedefleri ve planları stratejiyle karıştırdılar.

-"Eğer yapmazsam ne olur" diye sormadılar "neden yapacakmışım" noktasına odaklandılar. Kodak dijital teknolojiye geçmezse ne olacağını öngöremedi, "Alemin kralıyım, pazarın lideriyim. Neden dijitale geçeyim ki?" dedi. Nokia ve Blackberry aynı kafayla gittikleri; dolayısıyla körleştikleri için pazarı Apple'a kaptırdılar. Yahoo da Google karşısında aynı ikilemi yaşadı.

Meraklı olan başarıyor

Bu süreçte başaranlar hep meraklı olanlardı. Merak etme yeteneği bu anlamda stratejik düşünmenin belki de en önemli unsuru. Bu merak noktasından hareketle Matcham şirketleri yönetenlerin ve sahip olanların belirli aralıklarla kendilerine sormaları gereken soruları çıkarmış:

-Şu anda yeterli paranız olsaydı ve şirketinizi satın alsaydınız hangi kısımları almak ister, hangi kısımları almak istemezdiniz. Çalışanlardan kimleri tutmak isterdiniz?

-Eğer şirketinizi bugün sıfırdan kuracak olsaydınız neyi farklı yapardınız?

CEO'lar bunu düşünmeli

Sıradan sorular değil bunlar. Oldukça kritik sorular. Bu sorulara verilecek yanıtlar şirkette neyin yanlış gittiğini gösterir. Bu yanıtlar nelerin terk edilmesi; nelerin tutulması ve nelerin geliştirilmesi gerektiğini anlatır. Belki sadece bu soruları sorarak başkalarının göremediğini görmek mümkün olmayabilir ama bu muhasebenin sürekli yapılmasının görüş menzilini artıracağı kesin. Patronlar ve CEO'lar bu tür egzersizleri belirli aralıklarla yapmalılar. Kısacası; tüm okuduklarım ve yaklaşık 40 yıllık iş hayatımda gördüm ki; şirketler de intihar edebiliyorlarmış.

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.