Bir mekân 5 duyuya hitap etmeli
All About Design 5 yıllık geçmişine önemli tasarım işleri sığdırmış durumda. Markanın kurucusu ve tasarımcı İrem Boysanoğlu, bir mekânın 5 duyuya hitap etmesi gerektiğini söylüyor.
DUYGU ERDOĞAN- Mekân tasarımı farkındalığı, özellikle pandemi nedeniyle değerini anladığımız evlerimiz için son yıllarda artmaya devam ediyor. Mekânda orijinallik arayışında dengenin önemine dikkat çeken İrem Boysanoğlu, en özgün mekân tasarımlarının insanın kendi anılarından parçalarla zenginleşeceğine dikkat çekiyor...
Yaşam alanlarında tasarıma ayrılan payda bir artış ve daha geniş kitlelere yayılmasında bir yükseliş görüyor musunuz?
Ülkemizde bir ev tasarlarken mimari bir ofisten ya da tasarımcıdan destek alma fikri ve kültürünün belli kesimlerde daha arttığını düşünüyorum ve bunu da iki sebebe bağlıyorum. Evde geçirilen zamanın eskisine nazaran çok daha fazla olması ve kendi başına yapılan bir evin istenilen fonksiyonellik ve çizgide olmaması sorunu. Bu süreçte de tasarım bir mobilya ya da aksesuarın eve kattığı havayı gören ev sahibinin hissiyatı oldukça mutluluk verici oluyor. Ev çok özel bir mekândır; ailenin bir araya toplandığı, zamanımızın en büyük payını geçirdiğimiz, dinlendiğimiz, eğlendiğimiz ve hatta benim için ürettiğimiz bir yer! Neden bizi besleyen bir yeri keyfimize göre tasarlamayalım ki?
Projenin dizaynı aşamasında nelere dikkat edersiniz?
Genelde ortak bir ideal arayışıyla karakterize edilen, kişiye özel mekânlar olmasına özen gösteriyorum. Evin ne kadar ışık aldığı, güneşin nereden doğduğu, tavan yükseklikleri, binanın mimarisi ve konumu gibi faktörleri de göz önünde bulundurarak, mekana bir aura yüklemeye çalışıyorum. Benim aklıma kazınmış, belki yıllar içinde gittiğim gördüğüm yerlerden belleğimde yer etmiş mekânlar çoktur. Çoğu zaman bunları, yapacağım mekânlar ile hemen ilişkilendiririm. Bu mesleği yapan kişilerin algılarının çok açık, farkındalığının yüksek olması gerektiğini düşünüyorum; bu ikisi var ise, mekânlar ve yaşanmışlıklar, deneyimler arası ilişki hemen kuruluyor. Sonrası da hemen geliyor zaten. Her projenin ilham alınacak bir çıkış noktası oluyor. Bu bazen müşterinin ağzından çıkan bir söz, bir istek, bazen evin manzarası ya da bahçesi oluyor. Kendi birikimin ile bunları harmanlayarak güzel işler çıkardığımıza inanıyorum.
Evlerinde küçük değişiklikler yapmak isteyenlere hangi eşyalardan ya da dekoratif objelerden başlamalarını önerirsiniz?
Aslında küçük parçalar, bazen büyük etkiler yaratabiliyor. Mekânın en çarpıcı noktasına konulacak bir heykel, girişte bizi karşılayacak güzel bir aydınlatma ve mümkün olduğu kadar az eşya ve bitki kullanımı ile farklı bir etki yakalayabilirsiniz. Her evin beş duyuya hitap etmesini öneririm her zaman: Güzel bir müzik, taze çiçekler ve mumlar; az ama eşyalarda farklı doku ve materyal kullanımları....
Pandemi sonrası dönemde tüketici alışkanlıkları ev içi tasarımlarda nasıl şekillendi?
Pandemi bu sektöre inanılmaz bir ivme kazandırdı. Herkes kendi imkânları ile yaşadığı yeri ideal şekilde planlayıp, göze hitap etmesini ister oldu. Dış mekân kullanımları, teras/kış bahçesi gibi evlere ilave mekânlar eklendi, en önemlisi ise Ege kıyısındaki evlerin yaz kış oturmaya uygun bir halde düzenlenmesinin önünü açtı. Sahil kasabalarındaki yeni evlerin hemen hemen hepsinde ısıtma sistemi var, kapalı alanda yemek masası, kapalı otopark, spor yapılabilecek bir oda ve çalışma odası evin metrekaresine göre eklenebiliyor.
Kişisel olarak en sevdiğiniz aksesuar, sıkça kullandığınız dekoratif ürünler nelerdir?
Çok araştırıp okuduğum için hem seyahatlerden, hem ülkemizden çok şey topladım. Çok fazla eşya ile gönül bağım ve bende büyük hatırası var. En sık kullandığım dekorasyon unsuru kitap. Taschen limitli edisyon koleksiyon kitaplarını çok severim.
Mekânlar bazen fazla soğuk oluyor, bazı dekore edilmiş alanlar ise bir yuva sıcaklığı veriyor. Farklı uygulamalar içinde o dengeyi nasıl sağlamak lazım?
Denge çok önemli. Ambiyans çok değerli. Mekân girişlerinin ambiyansı olmasına çok önem veririm. Ama içeride ise yaşanan bir mekân olması çok kıymetli. Mekânları yaşatan şeylerin başında ise bence sanat eserleri var. Benim tarzımda genelde mobilyaları soft ve minimal tarzda tutup, sanat eserleriyle; tablo ve heykellerle mekânı yaşatmak var. Bunlarla alanı ısıtmak lazım, yoksa çok renkli perde veya mobilyalarla değil. Yaptıkları seyahatlerden küçük orijinal parçalar biriktirerek, kendi anılarıyla da insanlar evlerini orijinal hale getirebilirler.
‘Her yaşta öğrenmeye açık olmak gerekli’
Markanızın gelecek stratejilerinde odak noktanız ne olacak?
Biz kendi projelerimizin dışında başka bir ofisin de uygulama işlerini üstlenip yapıyoruz. Çok güvendiğimiz tecrübeli bir ekibimiz var, bu bizim son 2.5 senedir ticari olarak büyümemize sebep oldu. Tabii ki en keyif aldığımız işler hem proje hem uygulamada yer aldığımız iş modeli oluyor. Marka olarak gelecek planlarımızın içinde prestijli bir mutfak markasının Türkiye distribütörlüğü var. Hatta sözleşme imzaladık kendileriyle, yeni bir showroom’a taşınma hazırlıkları yapıyoruz. Burada yine ithal bir markanın vitrifiye ürünleri ve ithal mobilya satma gibi bir hedefimiz de var.
Genç tasarımcılar hayallerinin peşinden giderken onlara ne önerirsiniz?
İnsan her yaşta öğrenmeye çok açık olmalı. Algılarının çok açık olması, dünyadaki trendleri çok iyi takip etmesi lazım. Vizyonunu geliştirecek her şeyi harmanlayıp öyle bir fotoğraf çıkarmasını öneririm. Bana bir mekan gösterdiklerinde, benim gözümde öyle bir şey canlanıyor ki; yıllar içindeki birikim, gittiğim şehirler, gördüğüm bir film gibi. Mekanların 5 duyuya hitap etmesine gerektiğini düşünüyorum.