SKORER
PEMBENAR
CADDE
YAZARLAR

8 boyutlu esenlik işe bağlıyor

100’e yakın ülkede 250 bini aşkın kullanıcısı bulunan esenlik platformu Wellbees, sosyal, entelektüel, fiziksel, finansal, çevresel, duygusal, spiritüel ve mesleki olmak üzere 8 boyutta çözümler sunuyor.

|

EBRU SUNGUR - Pandemiyle evrimi hızlanan iş süreçleri, giderek ofiste çoğunluğu neredeyse ele geçiren Z kuşağının beklentileri, tüm dünyada ağırlaşan geçim koşulları derken çalışanın işverenden esenlik talebi neredeyse toplu sözleşme maddelerinden biri olacak kadar yaygınlaştı.

Bugün tüm dünyada 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan kurumsal esenlik pazarında Türkiye’den üç girişimcinin kurduğu Wellbees de önemli oyuncular arasında yer alıyor. Öyle ki şirket, 100’e yakın ülkede farklı kurumlardaki toplam 250 bin çalışana hizmet veriyor. Wellbees CEO’su Melis Abacıoğlu, sorularımızı yanıtladı.

Çalışan esenliği günümüzde sıkça duymaya başladığımız bir konu ancak siz bu işe 2013 yılında adım atmışsınız. Hikaye nasıl başladı?

Yurt dışında matematik ve sanat eğitimi aldıktan sonra Türkiye’ye döndüm. Cerrah olan annem ve babamın izinden gidip sağlık sektöründe beş yıl çalıştım. İlk başlarda insanların hayatına dokunabildiğim için bu sektörün tam da bana göre olduğunu düşünüyordum. Ancak sonrasında düşüncelerim değişti. Çünkü aslında benim istediğim bireyler hasta olmadan yani iyiyken onlarla birlikte çalışma ve kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerine destek olmaktı. Bunun üzerine sağlık tecrübemi spor tutkumla birleştirmeye karar verdim ve Hollanda’dan adımsayar saatler getirdim. O dönemde telefonlarda böyle bir uygulama olmadığından çok büyük başarı yakalayacağımı düşünüyordum ancak 2 bin saatten yalnızca 10 tanesini satabildim. Tam da girişimci olma hayalimin başlamadan bittiğini sanıyorken o dönem görüştüğüm firmalardan şunu duymaya başladım: “Melis biz bu ürünü istemiyoruz ama sen bize bir koşu organize eder misin?”

Sonra biri yoga, öbürü hobi kulübü, bir başkası diyetisyen talebinde bulununca kurumsal esenlik alanında bir ihtiyaç olduğunu, bunun Amerika’da 45 milyar dolarlık bir hacmi olduğunu (bugün dünya genelinde 60 milyar dolar) öğrendim ve bu kavramın peşinden koşmaya başladım. Bunun üzerine hizmet ve ürün grubumu oluşturdum ve 2013 yılında Wellbees’i kurdum.

Şirketi kurduktan sonra ilk dört yıl yalnızca esenlik danışmanlığı hizmeti verdim.

Bu süreçte MBA tezimi kurumsal esenlik üzerine yazdım. Ayrıca Stanford Üniversitesi’nde BJ Fogg’dan davranış değişimi ve alışkanlıklar üzerine eğitimler alarak, Tiny Habits adı verilen eğitim metodunun ilk koçlarından oldum. Artık bir ekip kurarak ilerlemenin zamanı gelmişti.

O dönemde Seçil (Gürcüoğlu Mercan) ile tanıştım ve çok kısa bir süre sonra ortak olarak ilerlemeye karar verdik. Birlikte bugünkü Wellbees’in ilk versiyonunu yazdırdık ancak ilerlemek için bir CTO gerekiyordu. İşte o dönemde tanıştığımız Kerem (Gönülkırmaz) ile inanılmaz bir sinerji yakaladık ve onu da ortaklarımız arasına katılmak üzere davet ettik. Şu anda da üç ortak ve 50 kişilik ekibimizle 100’e yakın ülkede 250 bini aşkın çalışana yeni nesil bir esenlik deneyimi sunuyoruz.

Ücretten sonraki kriter

Çalışan esenliği nedir? Çalışanlara ve şirketlere nasıl faydalar sağlıyor?

Çalışan esenliği veya kurumsal esenlik, çalışanların mesleki ve kişisel hayatlarında bütünsel anlamda iyi olmalarını ifade ediyor. Yani sadece fiziksel bir iyi oluş halinden ötesini kapsıyor. Sosyal anlamda kendilerini mutlu hissetmeleri, hayattaki amaçlarını bulabilmeleri de çalışan esenliğinin bir parçası.

Çalışan esenliği dünya genelinde 60 milyar dolarlık bir pazar. Bunun çok net dört sebebi var. Birincisi çoklu krizlerle dolu bir dünyada çalışanların 15 sene öncesine kıyasla Gallup’a göre yüzde 40 daha stresli hissetmesi. Bir diğer sebebi Z kuşağının ‘kötü hissediyorum’ demesi ve bu alanda da en çok psikoloğa başvuranlar arasında yer alması. Ayrıca Metlife’ın yaptığı yeni global araştırmaya göre de çalışanlar ücretin ardından en fazla esneklik ve esenliğe önem veriyor. Son olarak da sigorta giderlerinin normal enflasyona göre yüzde 20-30 arttığı günümüz ortamında vizyoner şirketler bu alana yatırım yapıyor.

Şirkete özel hizmet

Siz Wellbees olarak bu alanda nasıl farklılaşıyorsunuz?

Büyük şirketlerin en az yüzde 83’ünün bir esenlik programı var. Şirketler farklı konulara yatırım yapıyorlar. Kimi meditasyonlara yönelirken kimi uzmanlarla görüntülü görüşmeler sağlıyor. Kimi adım meydan okumalarına yoğunlaşırken kimi yan hak olarak hizmetler sunuyor. Wellbees’in farkı tüm bu ayrı platformları, kendi bünyesinde tek yerde bir araya getirebilmesi ve data üzerine kurulu sonuç yaratabilmesi.

Ayrıca biz Wellbees olarak esenliğin sekiz boyutu olan sosyal, entelektüel, fiziksel, finansal, çevresel, duygusal, spiritüel ve mesleki esenliğin tamamını bütüncül bir yaklaşımla ele alıyoruz. Kuvvetli yapay zeka algoritmamız sayesinde ve mobil uygulamamız aracılığıyla her bireye ayrı bir kişisel mutluluk yolculuğu sunuyoruz. Bu kişisel deneyimi aynı zamanda spor, sağlıklı beslenme ve psikoloji alanındaki uzmanlarla bire bir çevrim içi görüşmeler, etkinlikler, şirket içi veya global yarışmalar, içerikler, programlar, kulüpler, webinar’lar ve WellMarket ile destekliyoruz.

En büyük farkımız kurumsal esenlik özelinde uzmanlaşmış olmamız. Şirketlerin de çalışanların da ihtiyaçlarını çok iyi biliyoruz ve iki tarafa da fark yaratacak çözümler sunuyoruz. Farklarımızdan biri de uygulamayı şirkete göre özelleştirebilmemiz. Sekmelerin modüler olarak değiştirilebilmesi, insan kaynakları departmanlarının ve çalışanların kendi şirket ihtiyaçlarına göre uygulama üzerinde değişiklik yapabilmeleri ve müşteri başarı ekibimizin her bir şirket ile tek tek ilgilenmesi bizim farkımızı ortaya koyduğumuz yönler arasında yer alıyor. Gartner vaka çalışmalarına baktığımızda, benzer uygulamaların globalde yüzde 10-15 gibi bir yükleme ve kullanma oranına sahip olduğunu görüyoruz. Biz farklı yönlerimiz ile bu ortalamayı yüzde 64’e kadar çıkardık.

Global araştırmalar, çalışan esenliği programlarının verimliliği yüzde 27 artırdığını ve bağlılığı 3 katına çıkardığını gösteriyor. Bizim 100’e yakın ülkede 250 bin kullanıcımızdan elde ettiğimiz verilere göre de esenlik deneyimi yaşayan çalışanların bağlılığı yüzde 10 artarken işten ayrılma oranları da yüzde 50 düşüyor. Ayrıca kullanıcılarımızın yüzde 82’si bir sağlıklı alışkanlık geliştiriyor, sosyalleştikçe kendilerini yüzde 10 daha iyi hissediyor, yüzde 21 oranında sosyal bağlarını artırıyor.

Ruh hali iyi müdür, fark yaratıyor!

Çalışan esenliği denilince akla ilk olarak yönetici pozisyonunda olmayan çalışanlar geliyor. Peki, müdürler, üst düzey yöneticiler için çalışan esenliği uygulamalarında yararlanılıyor mu?

Esenlik alanında iyi uygulama yapan şirketlerin özellikle üzerinde durduğu konulardan biri müdür ve diğer orta düzey yöneticilerin esenliği. UKG’deki İşgücü Enstitüsü’nün 10 ülkede 3.400 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırmaya göre çalışanların yüzde 69’u, yöneticileri ile eşlerinin kendileri üzerinde aynı etkiye sahip olduğunu belirtiyor.

Her iki kişiden biri de müdürlerinin doktorlarıyla aynı etkiye sahip olduğunu söylüyor. Biz de Wellbees olarak kendi verilerimizi analiz ettik ve benzer bir sonuç elde ettik. 250 bin çalışanlık kendi datamızın son üç yılı, ara kademe müdürlerin iyi hissetmediğini ve de yöneticilerin ruh hali ile çalışanların ruh hali arasında neredeyse simbiyotik bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Eğer müdür iyi değilse şirketin mutluluk hali ne kadar yüksek olursa olsun, o müdürün ekibindeki çalışanlar da mutsuz oluyor. Bunun hiç kuşkusuz birden çok sebebi var. Pandemiden sonra iş hayatında yaşanan değişime ekibi adapte etme süreci, global ortamdaki ekonomik tablodan dolayı artan ciro baskısı, ilk kez müdür pozisyonuna gelen birinin kendini boşlukta hissetmesi bunlardan yalnızca birkaçı.

Üst yönetimin beklentisi ve ekiplerin beklentileri arasındaki hassas dengeyi gözeten müdürlerin duygusal ve bilişsel dünyalarındaki zorlukları, tükenmişlik hislerini, karmaşıklığı gidermeye odaklı çalışmalar bu noktada öne çıkıyor. Dolayısıyla müdürlerin yöneticilik becerileri ile birlikte duygusal zeka becerileri de desteklenmeli. Çünkü müdürlere özel esenlik çalışmaları hem üst yönetimin hem de ekibin sürdürülebilirliğini sağlıyor.


Türkiye laboratuvarı’ndan güç alarak hızlı büyüyor

Siz yatırımlarla büyüyen bir şirketsiniz. Bu zamana kadar ne kadar yatırım aldınız? Yeni yatırım turları planlıyor musunuz?

Günümüzde büyük şirketlerin yüzde 83’ünün bir tür çalışan esenliği programı var. Bunların ışığında bu alana yapılan yatırımlar da artarak devam ediyor. Biz de pandemi sırasında stratejik iş birlikleri hedeflediğimiz 80 bin dolarlık bir tohum yatırım aldık. 2022 yılında 212’nin liderliğinde ve hedef ülkelerimizden dört fonun daha dahil olduğu 2,2 milyon dolarlık bir tohum turu daha gerçekleştirdik. Son olarak da geçtiğimiz nisan ayında Sabancı Ventures önderliğinde bir köprü turu yaptık. Seri A yatırımını da bu yıl sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz.

Yurt dışı büyümenizde Dubai başta olmak üzere Körfez ülkeleri ilk sırada geliyor. Bu pazarla nasıl tanıştınız, nasıl büyüdünüz? Buradaki işler Türkiye’den farklı ilerliyor mu?

Wellbees olarak startup’ların global arenaya çıkmasında uluslararası şirketlerin katkısının somut bir örneğiyiz. Çünkü yurt dışına açılmamız son derece organik oldu. Türkiye’de hizmet verdiğimiz şirketler, çalışanlarındaki ve kurumlarındaki değişimi görünce bunu yurt dışı operasyonlarına da taşıdı. Ancak biz 2021 yılında hedef pazar olarak Dubai ve diğer Körfez ülkelerini belirlediğimizde kurumsal esenlik kavramı çok az biliniyordu. Dubai bir ticaret ve teknoloji merkezi olduğundan, bu şehirde bulunan global şirketler çalışanları için esenlik faaliyetleri yürütse de çalışmalar çok sınırlıydı. Biz de özellikle geçtiğimiz yıl Dubai’de açtığımız ofisimizle bölgede hızlı bir büyüme grafiği yakaladık. Aslında işler ülkeden ülkeye farklılık gösterebiliyor. Biz bu süreçte şöyle bir yol izliyoruz: Türkiye’yi kendimiz için bir laboratuvar olarak konumlandırıyor, bu işleri örnek göstererek yurt dışında da güçleniyoruz. Çünkü Türkiye’deki vizyoner İK profesyonelleri ile yaptığımız işleri günümüzde yurt dışında yapan çok az şirket var.

Şirketinizin bu yıl ve önümüzdeki dönem için hedeflerini anlatır mısınız?

2023 yılında bir önceki yıla göre iki katın üzerinde büyüdük. Hedefimiz bu yıl da istikrarlı büyüme grafiğimizi koruyarak yine bu iki katın üzerinde bir büyüme grafiğini yakalamak. Şu anda gelirimizin yüzde 35’ini yurt dışından elde ediyoruz ve yıl sonuna kadar bu oranı yüzde 50’ye çıkarmayı planlıyoruz. Ulaştığımız çalışan sayısı bakımından ise dört kat artışla bir milyona ulaşmayı hedefliyoruz.

Sağlık harcamalarını düşürüyor mu?

Çalışanların bağlılığının, mutluluğunun artması sağlık harcamalarını düşürüyor mu?

Deloitte’a göre 2040 yılında sağlık harcamalarının yüzde 70’i esenlik harcaması olacak. Öte yandan az önce de belirttiğim üzere dünya genelinde sağlık sigorta enflasyonunun da ülke enflasyonunun yüzde 20-30 üzerinde ilerlediğini biliyoruz. Ayrıca dünyada birkaç ülke dışında tüm lokasyonlarda sağlık sigortası yan hakları maaş dışındaki en büyük gider kalemi. Tam da bu sebeple sigorta giderlerini düşürebilmek sadece İK departmanlarının değil, CEO’ların da ana hedefinde. Biz de bu alanda vizyoner İK profesyonellerimiz ve şirket içindeki temsilcilerimizle sağlık harcamalarını inceleyerek bunları düşürmek için adımlar atıyoruz. Dolayısıyla sağlık harcamalarını düşürmek mümkün. Ancak burada kısa ve orta vadeli iki yaklaşım olmalı. Kısa vadede önleyici tıp önlemleri alınırken orta vadede esenlik hizmetleri ile yeni ve sağlıklı alışkanlıklar başlatarak şirketin sağlık risk yükü azaltılmalı.

Z kuşağı ille de esen kalmak istiyor

Şirketlerin ve İK departmanlarının gündeminde bu yıl hangi konular var?

Geçen yıla baktığımızda sessiz istifa, ekonomik krizler, tükenmişlik gibi konular ön plandaydı. Bu yıl ise özellikle yapay zekadaki gelişmeler ile birlikte teknolojinin çok daha fazla hayatımızda yer aldığı, yetenek kıtlığı ve yetenek göçünün öncelikli olduğu bir yıldayız. Bu kapsamda İK departmanları yeteneği çekmek ve elde tutmak için çeşitli aksiyonlar alsa da çoğu zaman bütçe kısıtı gibi büyük bir engelle karşı karşıya kalıyorlar. İşte bu noktada da bu yılın devamında ve önümüzdeki dönemde ‘İnsan Analitiği’ ön plana çıkacak. Bir diğer önemli konu da Z kuşağını, özellikle de işe yeni başlayanları elde tutmak için esenlik uygulamalarının hayata geçirilmesi olacak. Zira bu jenerasyon diğer tüm yaş gruplarından farklı olarak hem daha kötü hissettiğini söylüyor hem de daha fazla esenlik hizmeti kullanıyor.

 

 

 

 

© Copyright 2024

Türkiye'den ve Dünya’dan son dakika haberler, köşe yazıları, magazinden siyasete, spordan seyahate bütün konuların tek adresi milliyet.com.tr; Milliyet.com.tr haber içerikleri izin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez, kanuna aykırı ve izinsiz olarak kopyalanamaz, başka yerde yayınlanamaz.