Erol Taş Yeşilçam'ın en 'babacan' kötü adamı olan Erol Taş, sinemaya tamamen bir tesadüf sonucu girdi. Küçük yaşta babasını kaybettiği için hamallık, tezgahtarlık dahil bir çok işte çalışan Taş, bir ara boksörlük de yaptı. Hatta 1947'de hem İstanbul hem Türkiye birinciliği kazandı. Sinemaya adım atması da 'yumrukları' sayesinde oldu. Lütfi Akad'ın film çektiği bölgede işten kaytarıp olup biteni izleyen Taş bir gün arkadaşlarıyla birlikte set ekibini rahatsız eden bir grupla kavga etti. O dönemi Lütfi Bey'in yanında onlara bir güzel dayak çektik. Serseriler toz oldu tabi. Lütfi Akad haber göndermiş bana bir kavga sahnesi var gelsin oynasın diye. Böylece sinema hayatım başladı diye anlatmıştı. 1957'de Mümtaz Alpaslan'ın yönettiği Acı Günler ile sinemaya giren Taş, başlangıçta küçük rollerde oynadı. Ama kısa zamanda yıldızı parladı. Dokuz Dağın Efesi, Dikenli Yollar, Gecelerin Ötesi, Toprağın Teri, Hudutların Kanunu, Duvarların Ötesi, Susuz Yaz'ın da aralarında bulunduğu bir çok filmde oynadı. Çok sayıda ödül kazandı. İlk eşiyle evli olduğu yıllarda dönemin ünlü yönetmeni Elia Kazan vasıtasıyla Hollywood'dan iyi bir teklif aldı. Ama eşine kanser teşhisi konulunca bu teklifi reddetti. Ona teklif edilen rolü daha sonra kabul eden Ömer Şerif ise dünya sinemasının en ünlü aktörlerinden biri haline geldi. Yaşamının son dönemini pek çok Yeşilçam emektarı gibi hak ettiği şekilde geçiremeyen Taş, Cankurtaran semtinde kendisiyle özdeşleşen bir kahvehane işletiyordu. 1926 Erzurum Karaköse doğıumlu olan Erol Taş 1998 yılında hayata veda etti. Turgut Özatay Daha çok kötü adam olarak hatırlanmasına karşın Turgut Özatay, aslında sinemaya jön olarak adım attı. Daha sonra Cüneyt Arkın ve Kemal Sunal başta olmak üzere dönemin gözde aktörlerinin başrol oynadığı filmlerde kötü adam olarak kamera karşısına geçti. Coşkun Göğen Hafif açılmış saçları ve kötü gülüşüyle Yeşilçam'ın masum kızlarının kabusu oldu yıllarca. Bulduğu her yerde onlara tecavüz ettiği için de adı hep 'tecavüzcü coşkun' olarak hatırlandı. Öyle ki onu görenlerin aklına Coşkun Göğen ismi değil 'tecavüzcü Coşkun' lakabı geldi hep. 1972'den 2005'e kadar kamera karşısına geçen Göğen şu sıralar Antalya'da bar işletmeciliği yapıyor. Nuri Alço Aradan kuşaklar geçti ama hala bir çok anne yeni yetişen kızına tanımadığı yerlerde gazoz ya da çay içmemesini söylüyorsa bunun sebebi Nuri Alço'dur. 'Cool' görünüşlü Alço, filmlerinde masum kızların içkisine ilaç katıp onları bayıltır, sonra tecavüz eder bu da yetmezmiş gibi bütün bunları kameraya çekerdi. Geri kalan vakitlerinde de uyuşturucu ya da kadın pazarlardı Türk sinemasının en karizmatik kötü adamlarından biri olan Nuri Alço, aslında çok farklı meslek dallarında çalıştı. Bir bankara kredi istihbarat şefliği, daha sonra da bir ilaç firmasının bölge temsilciliğini yaptı. Bir süre de mankenlik yapan Alço, 1970'li yılların başında sinemaya geçti. Onu son alarak Nekrüt adlı filmde izledik. En geniş hayran kitlesine sahip olan kötü adamlardan biri Nuri Alço. Hüseyin Peyda Parlak ve bakınca insanı ürperten mavi gözleriyle, sigarayı serçe parmağının arasına sıkıptırıp tutuşuyla sinsi, gaddar, acımasız bir kötü adamdı. Bir çok filmde Cüneyt Arkın ile beraber oynadı. Film çevrelerinde, oynadığı filmlerden elde ettiği kazancını kendi yönettiği filmlere yatıran gerçek bir sinema sevdalısı olarak tanındı. Bilal İnci Yönetmen Kemal İnci'nin kardeşi olan Bilal İnci, çeşitli işlerde çalıştıktan sonra sinemaya yöneldi. Bir Türk'e Gönül Verdim, Alageyik, Büyük Yemin, Beyaz Mendil gibi filmlerde oynadı. Deli Yürek, Fahri Baba, Berivan, Yusuf, Ayışığı Neredesin, Kayıt Dışı İnci'nin rol aldığı TV dizileri. Bir Türk'e Gönül Verdim adlı filmdeki rolüyle 2. Adana Altın Koza Film Festivali'nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü kazanan İnci, 2005 yılında Beyoğlu'nda kaldığı otel odasında geçirdiği kalp krizi sonucu yaşama veda etti. Hayati Hamzaoğlu İlkokulu bitirdikten sonra kunduracılık, dökümcülük, kuyumculuk gibi değişik işlerde çalıştı. Sinemaya 1953 yılında Köyün Çocuğu adlı filmle adım atan Hamzaoğlu, ilk başrolünü 1961 yılında oynadı. 1969 Adana Altın Koza Film Festivali, 1970 Antalya Altın Portakal Film Festivali, 1991 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülünü kazandı. 1999 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Yaşam Boyu Onur Ödülü'nün sahibi oldu. 1999'da Marmara Bölgesi'ni yerle bir eden depremde evini kaybetti. 2000 yılındaki ölümünden önce TV ekranlarında göründüğünde eski halinden eser yoktu. Hastalık yüzünden zayıflayıp tanınmaz hale gelmişti. Yeşilçam'da kendisi gibi karakter oyuncusu olan pek çok meslektaşının kaderini paylaşıp yapayalnız ve yardıma muhtaç bir şekilde hayata veda etti. Hüseyin Baradan Kimi zaman 'arkadaş canmısı sevimli dost kimi zaman da kötü adam olarak Yeşilçam'ın unutulmazları arasına adını yazdırdı. Çalışma hayatına foto muhabiri ve gazeteci olarak başladı. Kaderi İzmir'de bir lokantada otururken değişti. Lokantaya gelen bir film yapımcısı fiziğini beğenince sinemaya adım attı. 1965 yılında ilk başrolünü oynadığı Hüseyin Baradan Çekilin Aradan filmi nedeniyle adı onu hiç izlememiş genç kuşaklar arasında bile popüler oldu. Sürekli basın kartı sahibi olan Baradan, paranın insana en çok yaşlılıkta gerekli olduğu felsefesini benimsediği için planlı programlı yaşadı ve pek çok meslektaşının yaşadığı yokluğu görmedi. Sigara alışkanlığı yüzünden sağlığını kaybetti. Bu yüzden de gençlere sigara içmemeleri konusunda sık sık nasihat ederdi. Baradan, 2004 yılında hayata veda etti. Önder Somer Önder Somer, aslında jön rolü oynayabilecek fiziksel görünüme sahip bir 'kötü adam'dı. Genellikle filmin 'esas kızını' aşık olduğu sevgilisinden ya da eşinden ayıran güzel gözlerini ve bebek yüzünü kullanarak kötülük yapan salon erkeği rollerinde kamera karşısına geçti. Seks filmleri furyasının başladığı dönemde sinemayı bıraktı. 1997 yılında geçirdiği bir trafik kazasında yaşamını kaybetti. Kazım Kartal Sinemaya 1946 yılında başlayan Kazım Kartal, kamera karşısına en çok 'kötü adam' rolüyle geçen aktörlerden biri. Bine yakın filmde yan rollerde yer alan Kartal, iki tane de senaryo kaleme aldı. 1970'li yıllarda seks filmleri furyasında da kamera karşısına geçen Kartal bunun nedenini de şöyle anlatmıştı: Parasız kaldığım dönemlerde bakkaldan veresiye alışveriş bile yapamayıp, alay konusu olmak canıma tak demişti, mecburdum. ÇASOD üyesi olan sanatçı, 2003 yılında bir dizi filmin çekimi için gittiği Erzurum'da rahatsızlanıp İstanbul'a dönmesinden kısa bir süre sonra kalp krizi neden yaşamını yitirdi.