Bankok'ta meydana gelen korkunç kazada mucize kurtuluş meydana geldi. Viraja hızlı giren bir TIR kontolünü kaybetti ve seyir halindeki bir aracın üzerine devrildi. 25 tonluk dorsenin altında kalan adam mucize eseri kurtuldu. ATM'nin fiş verdiği boşluktan çıkan not şaşkına çevirdi. Polisin verdiği bilgiye göre bankanın renovasyonunda çalışan görevli ATM'nin kasası içinde kilitli kalmadan önce telefonunu arabasında bıraktı. Adı açıklanmayan işçi Çarşamba günü ATM müşterilerine makinanın içinden seslenerek ve not yazarak kurtuldu. Polis, ATM'ye girip görevliyi kurtarmadan önce yaşananların bir şaka olduğunu sandı. Polis memuru Richard Olden yaşadıklarını anlatırken Makinanın içinden gelen bir ses geliyordu ve bunun bir şaka olduğunu düşündük dedi. ATM'de sıkışan adamın yazdığı notlardan birinde Lütfen yardım edin. Burada sıkıştım. Telefonum yanımda değil. Lütfen bu numaradan patronumu arayın ifadeleri yer alıyordu. Bank of America'ya ait makinanın içindeki adam, mahsur kaldıktan iki saat sonra kurtarıldı. Yerel medyaya konulan polis memuru Olden, Böyle bir şeyi hayatınızda bir kere görebilirisiniz. ATM'ye sıkışmış bir adam, bu çılgınlık dedi. 13 Ekim 1972'de Uruguay'ın 41 kişilik Montevideo rugby takımını Şili'ye götüren Fairchild F-227 uçağı Arjantin'in And Dağları'nda yere çakılmıştı. Uçaktan sağ kurtulan oyuncular ve yakınları, kurtarılmayı bekledikleri 72 günlük yaşam mücadeleleri sırasında bir yandan yazlık giysilerle içine düştükleri karlarla, diğer yandan da açlıkla savaşmışlardı. Ve açlıktan ölmemek için tek çareleri kalmıştı: Ölen arkadaşlarını yemek! Rugby oyuncularının yaşam mücadelesini anlatan 'Alive' isimli kitap 1975 yılında çıktığında uzun süre bestseller listelerinde kalmış, hikaye filme çekilerek Türkiye'de de 'Yaşamak İçin' adıyla gösterilmişti. Şimdi bu tüyler ürperten yaşam savaşının öyküsü ilk kez birinci ağızdan, arkadaşlarını kurtarmak için And Dağları'nı geçmek zorunda kalan Nando Parrado'nun kalemindenbbb Parrado, 'Miracle in the Andes' (And Dağları'nda Mucize) kitabında 72 günlük yaşam mücadelesini ve arkadaşlarını yemeye nasıl karar verdiklerini en ince ayrıntısına kadar anlatıyor. O zamanlar 23 yaşında olan Nando Parrado, 27 kişinin sağ kurtulduğu kazada annesini ve kız kardeşini de kaybetmiş. Kitapta anlatıldığına göre, And Dağları'nda, 4500 metre yükseklikte ve eksi 30 derecede soğuk ve açlıkla savaşırken yine de kurtarılma umutlarını kaybetmemeye çalışmışlar. Ama kazanın onuncu gününde transistörlü radyodan duydukları bir anonsla bu umutları büsbütün sönmüş: 'Arama çalışmalarına son verildi.' Tam iki ay boyunca enkaz bölgesinde hayatta kalmaya çalışan oyunculardan birçoğu daha aldıkları yaralar, açlık, zayıflık gibi nedenlerden sağ çıkmayı başaramamış. Bunun üzerine Nando Parrado, arkadaşı Roberto ve Tintin yardım çağırmak için yola koyulmaya karar vermişler. Uçak enkazından kalan parçalarla vücutlarını koruyacak aparatlar yapmış, yolda acıktıklarında yemek için 'arkadaşlarından' kalan parçalardan ceplerine, çoraplarının içine doldurmuşlar. Parrado, 'Bizi kurtaracak birilerine ulaşmak için tek şansımızın And Dağları'nı aşarak Şili'ye geçmek olduğunu biliyorduk' diyor ve devam ediyor: 'Bunun neredeyse imkansız olduğunu da. Enkazın yanında geçirdiğimiz iki ayın sonunda açlıktan, soğuktan iyice zayıf düşen bedenlerimizin bu yolculuğa dayanacağını sanmıyorduk.' Ve Parrado yola çıkarken geri kalan arkadaşlarından Carlitos'a, 'Eğer yiyeceğin biterse annemi ye ya da kız kardeşimi' demeyi ihmal etmiyor. Parrado'nun liderliğinde 11 gün süren yolculuğun sonunda And Dağları'nı geçmeyi başarıyorlar ve mucizevi bir şekilde karşılarına bir çoban çıkıyor. 22 Aralık 1972'de, 72 gün boyunca medeniyetten uzakta, bir dağın tepesinde aç, susuz mahsur kalan oyunculardan sadece 16'sı And Dağları'nda ölümü alt etmeyi başarıyor. Parrado kendisine en çok sorulan sorunun, 'Bunu nasıl yaptınız, arkadaşlarınızı nasıl yediniz' olduğunu söylüyor ve bu soruya şöyle yanıt veriyor: 'Ölüm karşısında imkansız olduğunu sandığınız şeyleri de yaparsınız.' 'Bunun sadece et olduğunu düşün' ... Hep aynı sonuca varıyordum: eğer elbiselerimizi yemeyeceksek ortalıkta plastik, alüminyum, buz ve kayalardan başka bir şey yoktu. Ama dağın tepesinde yiyecek vardı aslında, et, hem de bol bol, kolayca ulaşılabilecek bir yerde. Bir gün gözüm yanımda yatan çocuğun bacağındaki yaraya takıldı. Yaranın ortası nemli ve açıktı ama kenarları kuruyan kanla kabuk bağlamıştı. Gözümü bu kabuktan alamıyordum, burnuma gelen belli belirsiz kan kokusunun iştahımı kabarttığını hissediyordum. Kafamı kaldırıp baktığımda diğer çocukların da gözlerini yaraya dikmiş olduklarını gördüm. Utançla kafalarımızı başka yöne çevirdik. İnkar edemeyeceğim bir şey olmuştu: İnsan etine bakmış ve içgüdüsel olarak bunu bir yiyecek olarak algılamıştım. 'Burada açlıktan öleceğiz' dedim. 'Bizi bulamayacaklar.' 'Bilemeyiz ki' dedi Carlitos. 'Biliyorum ve sen de biliyorsun' diye cevap verdim. 'Nando, çok zayıfladın. Burada hiç yiyecek de yok.' 'Var' dedim. 'Ne demek istediğimi biliyorsun.' 'Kahretsin Nando' diye fısıldadı Carlitos. 'Burada bir sürü yiyecek var' dedim, 'Bunun sadece et olduğunu düşün. Arkadaşlarımızın artık vücutlarına ihtiyaçları yok.' 'Tanrı yardımcımız olsun' dedi. 'Ben de aynı şeyi düşünüyordum.' Bu artık bir insan parçası değil, diyordum içimden. Bu insanın ruhu bedenini terk etti. Sonunda cesaretimi kazanıp eti ağzımdan içeriye ittim. Tadı yoktu. Bir iki kez çiğnedim, zorla yuttum. Suçluluk duygusu ya da utanç hissetmedim. Hayatta kalmak için yapmam gerekeni yapıyordum. İngiltere'nin Bridlingto kentinde bir fotoğrafçının objektifine yansıyan inanılmaz anlar. Sahilde gel-git nedeniyle oluşan görüntüleyen adı bilinmeyen fotoğrafçı az sonra şahit olacaklarını tahmin bile edemezdi. Fotoğrafçının bir kaç adım ilerisinde dalgaları izleyen çift hayatının şokunu yaşadı. Kayıkların kızağa çekildiği alanda ilerleyen kadın bir anda gelen dalgaya kapıldı. Ölümle burun buruna gelen kadın çevrede bulunanlar tarafından kurtarıldı. Tüm bu anlar ise kameraya böyle yansıdı. Hindistan'da yaşayan 18 yaşındaki Arpit Gohil'in doğuştan gelen bir rahatsızlığı var. Kalbi, göğüs kafesinin dışında atıyor. Doğduğu zaman doktorlar, Gohil'in fazla yaşayamayacağını söylemesine rağmen genç adam 18. yaş dönümünü kutluyor. Tıpta 'Ectopia Cordis' adıyla bilinen hastalıkla ilgili bugüne kadar 165 vaka bildirilmiş. Doktorlar tarafından tıp mucizesi olarak nitelendirilen genç adam da yaşantısına engel olan bir sorununun olmadığını söylüyor. Fakat doktorlar, Gohil'in korumasız kalbine ufak ta olsa bir darbe almasının ölümüne sebebiyet vereceğini söylüyor. 3 BİN METREDEN DÜŞTÜ ÖLMEDİ! İngiltere'nin Shropshire kasabasında 3 bin metre yükseklikten paraşütle atlayan 40 yaşındaki Paul Lewis, yere çakıldı. Ancak şanslı adam, uçak hangarının çatısına düştü. Lewis, yedek paraşütünün de çatıdaki civatalara takılması ile yaklaşık 15 metre yükselikten yere düşme tehlikesinden de kurtuldu. Böylece Lewis olaydan yara almadan kurtuldu. OKYONUSTA 13 SAAT... Hint Okyanusu’ndaki Komor adaları yakınında düşen Yemen uçağından kurtulan tek kişi olan 14 yaşındaki Bahia Bakari, denizde uçak enkazından parçalara 13 saat süreyle tutunarak hayatta kalmayı başarmıştı. ÜSTÜNE DÜŞEN VALİZ DONMAKTAN KURTARDI Panama'da üç kişiye mezar olan uçaktan canlı çıkan tek kişi 13 yaşındaki İngiliz Francesca Lewis hayatını üstüne düşen valize borçlu. Genç kızı üzerine düşen valiz ve içindekiler sayesinde soğukta donmadan 2.5 gün kurtarma ekiplerini bekleyebildi. 400 METREDEN DÜŞTÜ Nisan 1977'de ABD, Alaska, Valdez'deki World Extreme Skiing Championship'te Bridget Medat yaklaşık 400 metre dikey yükseklikten düştü. Yalnızca birkaç ezik ve beyin sarsıntısıyla kurtuldu. Çok az hayatta kalma hikayesi Juliane Koepcke'ninkinden daha şaşırtıcıdır. 1971'de Noel arifesinde yıldırım çarpması düşün Lansa Flight 508'in 92 yolcusundan hayatta kalan tek kişiydi. TİTANİK'TEN KURTULAN EN GENÇ YOLCU...Titanik denize inerken 69 günlük olan Millvina Dean, anne babası ve kendisinden 18 ay büyük ağabeyiyle gemideydi. 14 Nisan 1912'de gemi batarken annesi ve ağabeyiyle birlikte hayattaydı fakat babası boğulmuştu. Yerçekimine dayanma rekoru... Yarış pilotu David Purley saatteki hızının 173 km'den 0'a inmesi 66 cm'lik bir mesafede gerçekleşince yüksek bir basınca maruz kaldı.İngiltere Northamptonshire, Sivertone Yarış pistinde 13 Temmuz 1977'de meydana gelen kazada Purley, 179.8 g basınca ayrıca 29 kırık, 3 çıkık ve kalbinin 6 kez durmasına rağmen hayatta kalmayı başardı. DÜŞTÜ AMA ÖLMEDİ... 26 Ocak 1972'de Vesne Vulovic hosteslik yaptığı DC-9 yaklaşık 10 bin 160 metreden aşağı düşmeye başladı. Kuyruk bölümünde olması Vulovic'in hayatını kaybetmeden Çek Cumhuriyeti'ne düşmesini sağladı. Bir çok kemiği kırılan Vulovic 27 gün komada kaldıktan ve 16 ay tedavi gördükten sonra taburcu edildi. YILDIRIM ÇARPMASINDAN EN ÇOK KURTULAN KİŞİ... Yedi kez yıldırım çapran ve hayatta kalabilen tek kişi bir orman korucusu paratoner insan Roy C Sullivan. Roy yıldırım çarpmaları yüzünden, büyük ayak parmağının tırnağını, kaşlarını kaybetti. Sol omzu yandı. Saçları tutuştu. Ayakları yandı. Sağ ayak bileği sakatlandı. Göğüs ve midesi yandı. Sullivan 1993'te öldü. Yıldırım nedeniyle değil, aşk hayatındaki bir reddi kaldıramayarak kendi elleriyle yaşamına son verdi. KALBİ VÜCUDUNUN DIŞINDAYKEN... Christopher Wall kalbin göğüs boşluğunda bulunmaması durumunda en uzun süre hayatta kalan kişi... EN FAZLA SUİKAST GİRİŞİMİNDEN KURTULMA... 2006'da Fabian Escalante, Küba lideri Fidel Castro'ya karşı 638 suikast girişiminde bulunulduğunu açıkladı. ARABA KAZASINDAN KURTULAN EN GENÇ YOLCU... 25 Şubat 1999'da Arjantin Misiones'den Virginia Rivero işten evine dönmüş ve otostopla hastaneye gidebilmek için yakındaki bir yola çıkmıştı. İki kişi onu arabalarına aldı, fakat doğumuna o kadar az kalmıştı ki arabaya bindikten kısa bir süre sonra bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Rivero adamlara ikinci bir bebeği daha olacağını söylediği sırada sürücü öndeki araca çarptı. Rivero ve küçük kızı ufak sıyrıklarla arabanın arka kapısından çıkabildi ve bir arabayı daha durdururak hastaneye gitmeyi başartı. Burada bir erkek bebek daha dünyaya getirdi. EN UZUN KARDİYAK ARREST Balıkçı Jan Egil Refsdahl 7 Aralık 1987'de Bergen, Norveç'in buzlu sularına düştü ve dört saatlik bir kardiyak arrest yaşandı. Yakındaki hastaneye götürüldüğünde vücut sıcaklığı 24 dereceye düşmüş ve kalbi durmuştu. İleriki zamanlarda tamamen iyileşti. DENİZDE BİR KAYIK İÇİNDE... Bir okyanus kayığında toplamda en fazla zaman geçirme rekoru 940 gün ile Peter Bird'e ait. 1974'ten 1996'ya Atlantik'i, Pasifik'i geçişlerinde toplam 34 bin 325 km yol katetti. EN YÜKSEK ORANDA YANIKLA YAŞAYAN KİŞİ David Chapman vucudunun yüzde 90'ı yanmasına rağmen yaşayabilen ilk kişi oldu. 2 Temmuz 1996'da bir benzin deposunun patlaması ve vücudunun tamamen petrole bulanması sonucu ingiltere, Essex'deki St. Andrew's Hastanesi'ne kaldırılan Chapman'ın ölü derisini ayırmak için cerrahlar 36 saat harcadı. 16 yaşındaki genç, dokuz ay deri nakli tedavisi gördükten sonra uzman tedavisi için ABD, Teksas'a uçtu. İDAMDAN KURTULMA 26 Eylül 1803'de Joseph Samuel cinayetten dolayı idam cezasına çarptırılmış fakat ilk üç denemede ip koptu. İkinci denemede ip gerildi ve kurbanın ayakları yere değdi. Üçünçü denemede de ip koptu ve Samuel'in cezası ertelendi. NABIZ ATMADAN Şimdiye kadar nabiz atmadan en uzun süre hayatta kalabilme rekoru üç gün. Julie Mills ciddi kalp problemleri ve viral kalp kası iltihabından dolayı ölümle burun buruna gelmişti. 14 Ağustos 1998'de İngiltere Oxford John Radcliffe Hospital'dan kalp cerrahları, kalbinin toparlandığı bir hafta boyunca kalp pompasıyla Julie'yi destekledi. SAĞ KALINAN EN HIZLI MOTOSİKLET KAZASI... ABD Californiya'da El Mirage Dry Lake'de 12 Temmuz 1998'de, zamana karşı yarışanlar sırasında Ron Cook 1.325 cc Kawasaki ile saatte 322 km hızla kaza yaptı.