Onları 'şuh' kahkahalarından tanıdık. Yüzlerinde abartılı makyajları ve ellerinde içki kadehleriyle 'zavallı esas kızların' eşini ya da sevgilisini baştan çıkardılar. Yatağa girmekten hatta başkalarının hayatına kastetmekten bile çekinmediler. Yeşilçam'ın 'kötü kadınlarından' söz ediyoruz. Lale Belkıs Türk Sinemasının kötü kadın denilince ilk akla gelen isimlerden biri Lale Belkıs. Aynı zamanda Türkiyenin ilk mankenlerinden biridir. Yeşilçama sonra adım attı. Sarı boyalı saçları,elinden hiç düşmediği sigarası ve içki bardağı ile özellikle 70'li yılların Yeşilçay filmlerinin en ünlü kötü kadını oldu Belkis. Rol gereği yüzlerce yuva yıktı. Bu tür rollerde öylesine inandırıcıydı ki, 7'inci Altın Portakal Film Festivalinde Kalbimin Efendisi adlı filmdeki performansı ona en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü kazandırdı. Suzan Avcı 13 yaşındayken Yıldız Dergisi'nin düzenlediği bir yarışmaya başvurur. Yarışma ödülü Metin Erksan'ın bir filminde oynamaktır. Kazandığı halde annesi filmde oynamasına engel olur. 15 yaşındayken o sıralarda evli olan Alp Akşiray ile tanışır. Daha sonra yaşını büyüterek evlenirler. Bu evlilikten Mete adında oğulları doğar. Bu sıralarda Yıldız Mecmuasındaki Sinema güzeli yarışmasına başvurur ve üçüncü olur. Muammer Karaca tiyatrosunda kısa bir süre çalıştıktan sonra Toto Karaca tiyatrosuna girer. 1956 yılında başladığı sinema kariyerinde özellikle Yeşilçam filmlerinde kötü karakteri canlandırdı. Filmlerinde iyi kadınlar kadar önemli rollere sahip olan Avcı Vamp kadın imajıyla bütünleşti. 1962 yılında Şehvet Uçurumları filmiyle büyük etki yaratır. 1966 yılında Turist Ömer filminde oynar. Bu filmin senaristi Erdoğan Tünaş ile 1970'de evlenir. Şimdi sinemalardan uzakda yaşıyor. Neriman Köksal Türk sinemasının ilk ve en uzun süreli vamp kadını olarak kabul edilmektedir. Gerçek adı Hatice Kökçü`dür. Fosforlu Cevriyem isimli filmde elde ettiği başarı nedeniyle Fosforlu lakabıyla da anılır. 20'li yaşlarının ilk yarısında İstiklal Caddesi'nde yürürken Metin Erksan tarafından keşfedildi. O dönem Edebiyat Fakülkesi Arkeoloji Bölümünde öğrenci olan Erksan, bu boylu poslu alımlı kadını tam da o sırada çekeceği Çete adlı film için kadın oyuncu arayan ağabeyi, yönetmen Çetin Karamanbey'e götürdü. Çete filmindeki Rus prensesi Nina rolü ile sinemaya adım atan Neriman Köksal asıl ününü, Fosforlu Cevriye (1956) filmi ile elde etti. Sevda Ferdağ Edremitli Lütfiye Dumrul ya da herkesin tandığı ismiyle Sevda Ferdağ, daha küçük bir kızken ablası Ferdağ Ferdağ ile birlikte sık sık gittikleri sinemalarda bir gün kendini de o büyük görme hayalleriyle büyüdü. İlk adımı atan ablasından dört yıl sonra o da sinemada şansını denemeye karar verdi. 1958'de dönemin tanınmış oyuncularından Oktar Durukan, Agah Ün, Fatma Bilgen ve Neriman Alışık'la aynı filmde rol aldı. Başarısız olunca evlenip Almanya'ya yerleşen ablasının yanına gitti. Ama onun da ısrarıyla oyunculuk konusunda yeniden şansını denemek için Türkiye'ye döndü. 1963 yılında Orhan Günşıray ile Pervin Par'ın başrollerini üstlendiği Azrailin Habercisi filminde 'ikinci kadın' rolünü üstlenir Ferdağ. O kadar heyecanlıdır ki yeniden kameraların karşısında olmaktan. Daha sonra Hulki Saner'in Helal Olsun Abi Filmindeki vamp kadın rolü de onun sinemadaki kaderini çizdi deyim yerindeyse. Daha sonra bazı filmlerde masum kızı oynmaşı olsa da kendisi için biçilen 'vamp kadın' imajını üzerinden hiç atamadı. Her ne kadar Bu vamp kadın ne demekse diye sormuş olsa da. Leyla Sayar Türk sinemasının en eğitimli 'kötü kadını' Leyla Sayar. Ankara Devlet Koservatuarı ve Amerikan Kız Koleji'nde öğrenim gördü. Plaj Güzeli seçilmesi ise onun okul hayatının sonunu getirdi ama sinemanını kapılarını açtı. İlk ez 1958 yılında Duvaklı Gül adlı filmle sinema kariyerine başladı. Bir denem rol aldığı cüretkar sahnelerle Türk sinemasının gözde vamp kadınlarından biri olan Sayar, 1972 yılında kariyerine dönsöz olarak devam etmeye karar verdi ve sinemeya veda etti. Aliye Rona Türk tiyatrosunun duayenlerinden Avni Dilligil'in kız kardeşi olan ünlü oyuncu karakteristik fiziği ve özellikle bakışlarıyla sinema seyircini etkiledi. Onun 'kötü kadınlığı' ise biraz önce anlatılanlardan çok farklı. O vamp kadın olarak değil, sevdiklerini korumaya çalışırken başka insanlara kötülük yapan fedakar Anadolu kadını rolleriyle tanındı daha çok. Kadıköy Halkevi'nde tiyatroya başlayan 1921 doğumlu Aliye Rona, Ulvi Uraz, Avni Dilligil Arena, Gülriz Suriri, Engin Cezzar tiyatrolarında rol altı. 1947 yılında Kerim'in Çilesi ile sinemaya adım attı. 1996'da yaşama veda eden Rona, Yılanların Öcü, Zalımlar, Hepimiz Kardeşiz'in de aralarında bulunduğu çok sayıda canlandırdığı unutulmaz karakterler sinema tarihinin unutulmazları arasında...