Uzayın oksijensiz boşluğunda -üstelik dondurucu bir soğukta- güneş rüzgarlarının radyoaktif etkisine karşı göğüs germek, her yiğidin harcı değil. Bilim dünyası, tardigrade'in bu yeteneğini daha ayrıntılı biçimde incelemek için kolları sıvadı. Hafta başında bu mikroskopik astronot, Nasa'nın Endeavour mekiği ile bir kez daha uzay yolculuğuna çıktı. Amaç, boyu bir milimetreyi bile bulmayan, fakat dünyanın en dayanıklı hayvan türü olarak tanımlanan 'su ayısının' yerküreden ayrılsa dahi yaşamayı nasıl sürdürdüğünü keşfetmek. İtalyan Uzay Araştırmaları Merkezi tarafından desteklenen proje çerçevesinde uzay yolculuğunun organizmaları moleküler düzeyde nasıl etkilediğine dair yedi ayrı deney gerçekleştirilecek. Bilim insanları, tardigrade DNA'sının bir değişikliğe uğrayıp uğramadığını merak ediyor. Ayrıca uzayın vakum etkisi altında kalmasına karşın, aşırı susuzluğa ve kozmik ışınlara yenik düşmemeyi nasıl becerdiği araştırılacak. Tardigrade, mikroskop altında bakıldığında cüssesili bir ayıya benziyor. Karada olduğu kadar, denizde ve tatlı suda da yaşabilen çok küçük bir hayvan. Genlerinin incelenmesi sonucu, önce tatlı suda ortaya çıkan tardigrade'in yüksek adaptason becerisiyle toprak üzerine desıçradığı anlaşıldı. Bu küçük hayvanın, yaşam şartlarının zorlaştığı durumlarda, en temel biyolojik ihtiyaçları dışında metabolizmasını tamamen uykuya yatırarak sağ kalma becerisi geliştirdiği söyleniyor. BBC Türkçe'de yer alan haberde, 2007 yılında bilimsel adı 'tardigrade' olan, ama 'su ayısı' olarak da bilinen mikroskopik bir canlı türü, uzay ortamında sağ kalmayı beceren ilk hayvan olma ünvanına ermişti. Tardigrada'nın yanısıra Su ayısı olarak da adlandırılan ve su altında yaşayan bu mikroskobik canlılar zor şartlara dayanıklılıklarıyla şaşırtıyor. Boyları 0,1 mm ile 1 mm arasında değişen eklembacaklılar yüksek basınca, radyasyona, helyum gazına, sıcaklık farklarına dayanıklılık gösterebiliyor. Defalarca büyütülmüş fotoğrafları ise oldukça ilginç detayları gözler önüne seriyor.