Günümüzde hala isminden söz ettirmeyi başaran dizi 'Sıdıka'da Samim Saka karakterine hayat veren Hakan Tanfer ekranlardan uzak bir hayat yaşıyor. İşte Hakan Tanfer hakkında bilinmeyenler... Türkiye Hakan Tanfer'in yüzünü Sıdıka dizisinde canlandırdığı Samim Saka karakteriyle tanıdı. Sıdıka'daki karakteriyle ise bir fenomene dönüştü. Sıdıka'nın ağabeyi olan Samim Saka dönemin mahalle kültürünü izleyiciyle buluşturan komik bir karakterdi. Sıdıka'yla sürekli tartışan ve 'maço ağabey' rolü üstlenen Hakan Tanfer, 1962 yılında Ankara'da doğdu. Yıllar boyunca seslendirme ve dublaj sanatçılığı yapmış olan Tanfer 'Küçük Emrah' karakterine sesiyle can vermişti. Hakan Tanfer, Küçük Emrah'ın Vurmayın, Acıların Çocuğu, Boynu Bükükler gibi filmlerde seslendirmesini yapan kişiydi. En son Şaşıfelek Çıkmazı'nda izleyici karşısına geçen Tanfer 18 yıldan fazla bir zamandır ekranlardan uzak kendi halinde bir hayat sürüyor. Sosyal medya hesapları da bulunmayan Tanfer'in ismi en son Sıdıka dizisinden haklarını alamadıkları gerekçesiyle dizi yapımcılarına açtıkları davayla anılmıştıç Hakan Tanfer'in yayınlanan son fotoğrafı ise buydu... Anne: Kız Sıdıka, sen Elif Su’yla fazla arkadaşlık etme, evde bilgisayar başında bi’ çubuğu mıncıklıyormuş. Sıdıka: Öff anne… Coystik o, tetris oynuyo onunla. Anne: Neee? Elalemin testisiyle mi oynuyo? Aman Allah’ım… Sen oynamadın di mi? Sıdıka: Hayır yaa, ben mausla oynadım. Anne: Koş git gusül abdesti al, baban parçalar vallahi. Zekeriya: “Lan bak güreşçileri ezberle, oradan soracaklar.” der ve saymaya başlar: –Yaşar Doğu, Celal Atık, Zekeriya Saka… Sıdıka: Erkek striptizci grubu. Hoş adamlar, soyunup şov yapıyorlar, dünyaca ünlüler. İngiltere’de kraliyet ailesi bile seyretmiş. Geçenlerde ülkemize birkaç gösteri için geldiler, basında ve sosyete hanımları nezdinde büyük ilgi gördüler. Ben de rüyamda gördüm. Bilinç dışı bir olay, pişmanım. Beni böyle kabul edebilecek misiniz anne? Namusumu temizlemek için intihar mı edeyim, boy abdesti alsam yeter mi? Safiye: Bilincinin altına çekiçle vururum senin cadaloz! Anlattığı şeye bak, dört tane çıplak herife rüyalanmış. Özrü de kabahatinden büyük. Neymiş efendim, o herifleri kraliyet ailesi bile seyretmişmiş. Sen kraliyet ailesi kızı mısın, temiz aile kızısın salak!” Samim: Hocam ehliyete yazıldım ve yaklaşık 1 ay kadar kursa gelemeyeceğim. Baturalp: Demek öyle Samim. Tüh ben de çok yeni bir teknik öğretecektim bugün. Samim: Hangi tekniği öğretecektiniz hocam? Baturalp: Bu tekniği tekrar belki 1 sene sonra anca anlatırım…Samim: Çok merak ettim hocam, hangi teknik bu? Baturalp: (Asık bi surat ifadesiyle kafasını aşağı yukarı sallayarak) Sekteye uğramış bülbül tekniği Samim. Sıdıka maça gitmek istiyordur ve evde tezahürat antrenmanları yapar. Sıdıka: Veysel Hoca takımı buraya getir!!! Safiye: Elin heriflerini eve çağırma!!! Zekeriya, Safiye’nin göbek adı olan Okşan’ın kullanılmasını yasaklamıştır. Ve bir gün içki masasında: Zekeriya: Bundan sonra annenize Okşan diyebilirsiniz… Okşannnn!! Safiye: Demeyin.. Sarhoş bu şimdi.. Ayılınca hepimizi döver. Zekeriya: Yok ya, ne sarhoşu… O, o zaman içindi. Bu saatten sonra adın Okşan olsa ne yazar, Ornella Muti olsa ne yazar… Safiye: Marpuçcu Baba Hazretleri’nden ne diledin kız? Sıdıka: Park yeri… Safiye: Hazretleri’nin huzurunda çimdirmiyim şimdi! Ulu kimselerin türbesinde huzura çıkınca makara yapılmaz. Hele anneyle dalga geçmek hiç olmaz, çarpılırsın alimallah… Böyle yamulup helezonik kalırsın. Sıdıka: Niye? Dalga filan geçtiğim yok, ben Hazretleri’ne dua okuyup park yeri istedim. Seneye de araba istiycem kısmetse… Safiye: O dilin şişer de kalır ağzının içinde, dalga geçme diyorum sana! Park yeri istemişmiş… Direkman araba istesene madem. Niye işi uzatıyorsun? Marpuçcu Baba Hazretleri park kahyası mı sana park yeri bulacak? Sıdıka: Bizi batıran bu zihniyet işte… Önce alt yapı sorununu halletmeye çalışıyoruz herhalde. Park yerin, sürecek yolun olmadıktan sonra Rolsroys’un olsa ne yazar? Bütün hıyar tüketiciler gibi üç kuruşu denkleştirip araba almakla olmuyor bu iş… Eve ilk kez bilgisayar alınır ve ardından… Sıdıka: Eveeet… Girdik işte Windows ortamına. Safiye: Gözü kör olmayasıca, ben senin yaşındayken çoktan aile ortamına girmiştim. Sıdıka: Anne, hadi bana dört rakamlı iki sayı söyle. Safiye: Sopa… Sopa… Sıdıka: Sayı dedim, sözcük değil. Safiye: Kız yeter artık, durdur şu beynini. Yarım aklını dört rakamlı sayıları kafadan çarpmayla bozdu. Sanki bir halta yarayacak. Sıdıka: Niye yaramasın? Ekmek parası, televizyona çıkar şov yaparım. 1243 kere 9773… Safiye: Ay dostlar yetişin, çekin şu karının fişini. Kalkilatör kaltak… Lan, yemin et, vallahi parçalarım, en fazla iki rakamlı sayıları çarpacaksın. Bakkal hesabı yeter. Belki esnaf bir koca bulursun. Robot gibi bütün gün car car car hesap yapan bir kızı kim ister? Peygamber olsa dayanamaz vallahi. Sıdıka: Doğduğum gün ebe haklarımı okumuştu, hatırladığım kadarıyla konuşmama hakkına sahibim. Hem galiba problem ebemde zaten, doğum sırasında malzememden çalmış. En küçük bir duygusal sarsıntıda kamu binası gibi çöküveriyorum. Üff… İçim sıkılıyo, canım hiç bişi istemiyo. Safiye: Kartel’in şarkısına karaoke yapalım mı, açılırsın. Sıdıka: Git işine anne yaa! Git bişiy filan ör, kupon mupon kes, beni rahat bırak. Safiye: Dalga geçme annenin gündelik hayatıyla. Ağzının ortalık yerine Safiye ölçeğine göre yedi şiddetinde bi korsam görürsün gününü. Şimdi düzgün cevap ver bakiim anneye; niye bozuldun da surat asıyorsun bakiim, nooldu? Sıdıka: Bak anne, bütün organizmalarda üremeye bağlı olarak bir cinsel içgüdü vardır anladın mı? Yani psikanalizin babası Freud diyor ki.. Safiye: Heeyt! Fröyt deme anneye Sıdıka. Fröytgilin kedisi orospu oldu diye, tüm cümle mahlukat pavyonda mı çalışacak yani? “Sevgili günlük, Bugün anneme manevi şiddet uyguladım. Naaparsa yapsın bahar sevincimden taviz vermedim, beni sinirlendiremedi ve fakat kendisi çıldırdı. En son bıraktığımda terliğiyle kendini dövüp kolunu filan ısırıyordu… Bugün kötü olan her şeyi kendisiyle baş başa bıraktım, çünkü dışarda bahar vardı. Yarın yine olacak…”