Bir daha yolda yürürken dallı budaklı gördüğünüz ağaca başınızı yukarı kaldırıp bakın. Göreceksiniz ki, üst dallar ve yapraklar birbirine dokunmuyorlar. Bu doğal fenomene 'taç utangaçlığı' adı verilmiş. Bu enteresan davranış biçimi, ilk 1920'lerde gözlenmiş. O zamandan bu zamana birçok hipotez öne sürülmüşse de, böceklerin geçişini önlemek için böyle davrandıkları veya birbirlerinin dallarını kırmaktan bu şekilde kaçındıkları tezleri öne çıkıyor. Başka bir hipotez ise, ağaçların fotosentez yapabilmek için güneş ışığına yer açtığını söylüyor. Davranışın sebebi tam olarak tespit edilmemiş olmakla birlikte, Doğa Ana'nın ne kadar yüce bir sistem olduğunu bizlere hatırlatıyor. ABD'nin Utah eyaletindeki Farmington kentinde bir Micheal Woodson adındaki 69 yaşındaki bir sütçü, kaybolan ineğini ararken karşısına çıkan hayvan karşısında neye uğradığını şaşırdı. Denizden yüzlerce kilometre uzaktaki tarlalarının birinin ortasında 12 metre boyunda bir kambur balina cesedi bulan Woodson, büyük şok yaşadı. nceleme yapılmak üzere olay yerine çağrılan Farmington polisi ise önce gözlerine inanamadı. Woodson, gençlerin bölge sakinlerini korkutmak amacıyla böyle bir şaka yapmış olabileceğini söyledi. Ancak polisler bunun imkânsız olduğunu zira bölgede, balinayı taşımak için kullanılmış olabilecek herhangi bir aracın izine rastlamadıklarını söyledi. Farmington Polis Şefi Terry Dawson, Bu olay gerçekten çok esrarengiz. Böyle bir olay kentimizde ilk defa oluyor ve hayvanın denizden bu kadar uzağa buraya nasıl geldiğine dair en ufak bir fikrimiz dahi yok diye konuştu. Bölge halkı arasında en çok ilgi gören teori ise uzaylıların dev hayvanı kaçırıp inceledikten sonra bölgeye attığı... Yetkililerse Uzaylıların dışında makul bir açıklamabulacağımıza eminiz diye konuşuyor. Dünya üzerinde kimi olaylar yaşanıyor ki, bilimin tüm çabaları bazen bunları açıklamaya yetmeyebiliyor. İşte sebebi bir türlü anlaşılamayan, gizemi çözülemeyen olaylar... 1872 yılının 7 Kasım günü Mary Celeste New York limanından demir aldı. Gemide Kaptan Briggs, karısı, küçük kızı ve 8 tayfa bulunuyordu. Geminin rotası İtalya'ya doğruydu. Ancak gemi Cebelitarık Boğazı'nda bulunduğunda içinde kimse yoktu. Hiçbir boğuşma izinin olmadığı gemide kaptanın günlüğü dışında her şey yerli yerindeydi. Gemidekilerden bir daha haber alınamadı. Sibirya'nın Tunguska bölgesinde 1908 yılında meydana gelen büyük patlamanın sebebi hala çözülemedi. Patlama o kadar şiddetliydi ki, uzmanlar bu gücü Hiroşima'ya atılan atom bombasından 2 binden fazlasının ancak ortaya çıkarabileceğinde hemfikirler. Atmosferde çok nadir görülen bir durum da, yıldırımların küre şeklinde meydana gelmesi. Bu konudaki en iyi belgelenmiş olay, 1984 yılında yaşandı. Bir yıldırım topu, Rus yolcu uçağına girdi ve tüm uçağı baştan sona yolcuların kafaları üzerinde aştı. Hiç ses yapmadığı belirtilen elektrik yüklü topun, herhangi bir zarara sebep olmadan uçaktan çıktığı açıklandı. Çok nadir gerçekleştiği için bu doğa olayını incelemek asla mümkün olmadı. Bir dizel motorunun çıkardığına benzer, uğultuya yakın bir sesin dünyanın dört bir köşesinden insanlarca duyulduğu rapor ediliyor. Özellikle Amerika, İngiltere ve Kuzey Avrupa'da insanlar zaman zaman uğultuya benzer bu sesi duyduklarını söylüyorlar. 10 Temmuz 2011'de, İngiltere'de Woodland kasabası sakinleri bu uğultuyu 2 ay boyunca duyduklarını açıkladılar. 1997 yılında, New Mexico'da Taos adlı küçük kasabada düzenlenen ve bu uğultuya ismini veren kongrede araştırmacılar bu sesin kaynağına ulaşmaya çalıştılar, ancak başarılı olamadılar. Kaynağı ve sebebi hakkında halen bir çok açıklama bulunan Taos Uğultusu'nun gerçek sebebi bulunamadı. 158 yılında John White liderliğindeki 121 kolonist günümüzde Kuzey Caroline sınırları içindeki Roanoke Adası'na ulaştılar. Kolonileşme sürecindeki ihtiyaçları gidermek için İngiltere'ye dönen John White, birkaç yıl sonra geri döndüğünde büyük şok yaşadı. Zira kolonideki insanlardan geriye hiçbir iz kalmamış, koloni tamamen bomboş durumdaydı. Hiçbir boğuşma izi olmaması da, Roanoke Kolonisi'nin daha sonra Kayıp Koloni olarak anılmasını sağladı. Kolonideki insanlardan hiçbiri tekrar görülmedi. Borneo'daki dev yılan... Havadan çekilen bu fotoğrafı gören Borneolular efsanevi dev yılanın geri döndüğüne inanıyor... Yeti'nin Amerikan versiyonu... Bu fotoğraf 1967 yılının ekim ayında çekilmişti Bu da Himalayalar'da var olduğu ileri sürülen Yeti'ye ait olduğuna inanılan ayak izi Kayıp kıta Atlantis efsanesi... Google Ocean'da elde edilen bu görüntü efsanenin gerçek olabileceğine dair işaretler verdi Moai heykelleri...M.Ö 400'e tarihlenen bu monolitik dev insan figürlerinin nasıl yapıldığı tam olarak bilinemiyor Peru Nazca'daki ovalar... Sinekkuşunu andıran bu antik dönemden kalma çizimin neden yapıldığıyla ilgili birçok spekülasyon var Yine Peru yine Nazca... Çöle çizilmiş bir şamdanı andıran bu şekil tartışılmaya devam ediliyor Ve Stonehenge... İngiltere'deki dünyanın en eski sitelerinden biri... Dairesel biçimde dizilen bu taşlar hakkında spekülatif bilgiler var