Kıymetli Müslümanlar!
Sorumluluk sahibi bir anne; Hz. İsmâil için bütün sıkıntıları göğüsleyen, onun maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak için koşuşturan Hz. Hâcer gibi olmalıdır. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimizi yetiştiren Ehl-i Beyt-i Mustafa’nın nadide goncası Hz. Fâtıma gibi olmalıdır.
Sorumluluk sahibi bir baba ise; “…Haydi yavrum gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin…”2 diyen Hz. Nûh gibi evladını kötülüklerden kurtarabilmenin çabasında olmalıdır. “Yavrucuğum! Yaptığın iş bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa, bir kayanın içinde saklansa veya göklerde yahut yerin dibinde bulunsa yine de Allah onu açığa çıkarır...”3 tavsiyesi ile çocuğuna hesap verme bilinci aşılayan; “Yavrucuğum, namazını özenle kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelen musibetlere sabret…”4 nasihatiyle onu namaza, iyiliğe, hakka ve hakikate davet eden; “…Yeryüzünde gururla, kibirle yürüme!... Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini de yükseltme…”5 tavsiyesi ile de nezaket ve görgü kurallarını ona öğreten Hz. Lokmân gibi olmalıdır.
Değerli Anne Babalar!
Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde, وَإِنَّ لِوَلَدِكَ عَلَيْكَ حَقًّا “Çocuğunun da senin üzerinde hakkı vardır.”6 buyurmaktadır. Dinimize göre; çocuklarımızı helal rızıkla beslemek, onlara Allah’ın razı olacağı güzel isimler vermek ve şefkatle muamelede bulunmakla yükümlüyüz. Onları; vatanını, devletini ve milletini seven; milli ve manevi değerlerine bağlı; hayırlı bir insan olarak yetiştirmekle mesulüz. Kur’an-ı Kerim’i ve Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in örnek hayatını onlara öğretmek, sahih dini bilgiyle onları buluşturup İslam ahlakıyla donatmak çocuklarımızın üzerimizdeki hakkıdır.