Fotoğraflar sosyal medyada olay oldu. Paylaşım ve yorum rekorları kırıyor. Bu da yaşadığı yer, köhne bir çiftlik. Tozlu yolda eski püskü kıyafetler içinde görülen bu adamın ne iş yaptığını tahmin edin bakalım.. Dışarıdan bakıldığında bir baba ya da sıradan bir çiftçiyi andırıyor. Ama o bir ülkenin devlet başkanı. Başkan Mujica, Uruguay devletinin liderlerine tahsis ettiği lüks konutta yaşamaktan kaçınmış, karısının başkent Montevideo'nun hemen dışında bulunan ve toprak bir yoldan ulaşılabilen çiftlik evinde kalmayı tercih ediyor. Urguay Devlet Başkanı Jose Alberto Mujica'nın tek mal varlığı ise 1987 model kaplumbağa'' olarak bilinen Volkswagen aracı. Latin Amerika'nın en mütevazı liderlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Eski bir gelirlla olan Mujica, 2010 yılında oyların yüzde 50’den fazlasını alarak devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. Devlet Başkanı José Mujica'nın aylık 12 bin dolar geliri var. Ama o gelirinin yüzde 90’ını hayır kurumlarına bağışlıyor. Mujica, alışılmışın dışında giyim tarzıyla da dikkat çekiyor Genç yaşlarında ülke halkı için gerilla olan Mujica, iki kere hapse girdi ve altı kere hapisten kaçma teşebbüsünde bulundu. Hepsinde de vuruldu. Mujica'nın yaşadığı yeri koruyan sadece iki görevli var. İnsanlardan farklı olmadığını göstermek için fazla sayıda korumayla dolaşmıyor. Mujica, bu yılların hayata bakışını şekillendirdiğini söylüyor. “En yoksul devlet başkanı olarak anılıyorum ama kendimi yoksul hissetmiyorum. Yoksul insanlar sadece pahalı bir hayat tarzına sahip olmayı sürdürmek adına çalışan insanlardır ve her zaman daha fazlasını, daha fazlasını isterler” diyor Mujica. Sözlerini “Bu bir özgürlük meselesi. Çok fazla mülke sahip değilseniz kendinizi hayatınız boyunca köle gibi çalışmak zorunda hissetmezsiniz ve böylece kendiniz için çok daha fazla zamanınız olur. Garip bir yaşlı adam gibi görünebilirim ama bu özgür bir seçim” diye sürdürüyor. Uruguay lideri, bu yılın Haziran ayında Rio+20 zirvesinde aynı noktaya değinmiş ve şöyle konuşmuştu: “Öğleden beri sürdürülebilir kalkınma hakkında konuşuyoruz. Kitleleri yoksulluktan çıkarmaktan konuşuyoruz. Ama ne düşünüyoruz? Zengin ülkelerin kalkınma ve tüketim modelini mi istiyoruz? Şimdi size soruyorum: Eğer Hintliler Almanların hane başına sahip olduğuyla aynı oranda otomobile sahip olsaydı, bu gezegene ne olurdu? Bu aşırı tüketim seviyesi gezegenimize zarar veriyor.”