Taraf gazetesinden Tunca Öğreten'e konuşan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan hem gündeme dair açıklamalarda bulundu, hem de Twitter macerasını anlattı. İşte Ahmet Hakan'ın Taraf'a verdiği röportajdaki ilgili bölümler: Birçok arkadaş kazandırdı ama zaman kaybettirdi. Eskiden ünlülere ulaşmak bu kadar kolay değildi. Twitter'la mümkün. Bu iyi bir şey mi? Bence harika. İletişim çağı ve teknoloji gazetecilik ahlakını da, içerisindeki hiyerarşik düzeni de darmadağın etti. Eskiden kendini tepede gören, burnundan kıl aldırmayan, buyurgan tavırlarıyla yazı yazan köşe yazarları tarihin çöp sepetindeki yerini aldı. Bunu hâlâ yapanlar var tabii. Ancak varlıklarının bile unutulduğunun farkında değiller. Bu hatta; sürekli gazetecinin, köşe yazarının konuşup yazdığı değil, biraz da oturup dinlediği yeni bir dönem. Buna Twitter mı yol açtı bilmiyorum ama büyük hizmeti olduğunu görmezden gelemeyiz. Mizaç olarak da ben hep kolay ulaşılabilir olmayı tercih ettim. Meslek gereği bu durum işime de geliyor. Korkacak bir şey yok aslında. Bu olayın yaşandığı dönemde Twitter bu kadar yoğun kullanılmıyordu. Hani derler ya; Buralar dutluktu... Zeynep Damla da olayı fazla abarttı. Hepimizin yaptığı bir şey bu aslında. Tanıdık sima yan masaya geldiğinde, siz yazmıyor musunuz sanki? Tarafsız Bölge'de, Celalettin Kolot stüdyoyu terk ettikten hemen sonra olayı Twitter'dan duyurdunuz. Bu bir bağımlılık mı, yoksa Önce ben yazayım da, sosyal medyaya malzeme olmaktan kurtulayım durumu muydu? Her ikisi de olabilir. Evet, Twitter'dakilerin mavra atmaları acımasızca. Çoğu zaman önüne geçmek için çaba harcadığım oluyor. Önden ben bir şey söyleyeyim de, önünü keseyim dediğim çok oluyor. Hayır. Bazen çok ahlaksızca eleştiriler geldiği oluyor. Ancak ben onları dikkat çekmek için saç çeken yaramaz çocuklara benzetiyorum. Çok ciddiye almıyorum. Canan Barlas'ın yakın zamanda attığı bir tweet'i (Kenan Evren bizim eve Cumhurbaşkanı iken yine işsiz kalınan bir dönemde geçmiş olsun için geldi) eleştirdiniz. Twitter da alkol gibi, insanın içini dışına çıkarıyor olabilir mi? Evet katılıyorum. Kesinlikle Twitter bazı insanların içini dışına çıkarıyor. En azından Canan Barlas'ta yaptığı kesin. Başka türlü öyle bir cümleyi yazmak mümkün değil çünkü. Yok, efendim bunlar işsiz kalmış da, Kenan Paşa geçmiş olsuna gelmiş... Kenan Paşa o dönemde birçok gazeteciyi içeriye atıp işkence yapıyordu. Kök söktürüyordu... Batıl inançlara kapı açmam. Bu nefret hâli, Türkiye'nin cepheleşmiş olmasını gösteriyor. Aslında siz iki farklı cepheye de ait değilsiniz... İşte problem de bu. Ülkedeki cepheleşmenin ne denli ürkütücü noktaya geldiğinin bir göstergesi bu. Bu nasıl ve ne zaman kırılır bilmiyorum. Konu hakkında bir öngörüm yok. Tek bildiğim bunun böyle gitmeyeceği. Birbirinden nefret eden iki kesimin oluşması ve hükümetin sürekli; Sandıkta kim galip gelirse onun borusu öter şeklinde açıklama yapması, millette huzursuzluğa yol açıyor. Allah göstermesin, bir iç savaş çıkmaz ama iyi bir gidişat da değil bu. Hiçbir benzerlik yok bence. Mısır'da asker darbe yaptı. Türkiye'de böyle bir şey sözkonusu bile olamaz. Genelkurmay Başkanı'nı içeri atmışsın, ordu sesini çıkarmamış. Nasıl darbe yapacak? Bu işin gerçeği şu aslında: Bu olayı Mısır'a benzetmezsen, Otpor- Amerika- İsrail yaptı demezsen, ne diyeceksin? Biz halkımıza kötü davrandık, onlar da bizi protesto ettiler demek zorunda kalırsın. Bunu dile getirmekten korktukları için de sağa sola yüklüyorlar sorumluluğu. Karizmayı çizdirmemek adına kabahati dışarıda arıyor, iktidar. Geçmiş dönemlere bakarak, bu hükümetin nispeten daha demokratik olduğunu düşünmüyor musunuz hiç? Neredeyse 12 senedir bu hükümetle yaşıyoruz. Yekpare bir hükümet için oldukça uzun bir süre bu. Genele bakmaktansa, dönemleri inceleyerek değerlendirmek gerekir. İlk dönem çok iyiydi mesela. Avrupa Birliği uyum yasaları... Yani, demokrasi paketi açıkladığında iyi, ancak millete gaz sıktığında kötü. AKP iyi mi, kötü mü sorusuna bir tek şu cevap verilir: Bazen iyi, bazen kötü. Demokrasi paketi? Böyle demokrasi paketi falan olmaz. Bir kere, tepeden inmeci bir paket hiç olmaz. Bakın size paket getiriyorum, içinde çok acayip sürprizler var diyerek yapılmaz bu iş. Müzakere, karar alma ve iknayla yapılır. Bakın ben bunu yaptım, şunu da yaptım demek çok yanlış. İnsanlar senelerce hapislerde yatarak, işkencelerden geçerek birçoğunu söke söke aldılar zaten. Sen büyük bir iş yapıyormuş gibi bunu yasalaştırıp, caka satamazsın. Örneğin Mor Gabriel meselesi. Sen gasp etmişsin yeri, adamlar da yargıya gitmişler. Neredeyse AİHM'lik olacaksın ve zaten kaybedeceksin. Çat! diye yasa çıkarıp, büyük bir lütufmuş gibi Bak verdik diyorsun. Adam zaten alıyor kardeşim. Alevilere de hiçbir şey yapmamışsın. Komik... Twitter'ın dili ve üslubu televizyondan çok farklı. Aynı tadı yakalamak isteyince insanlar, olmadı tabii. Bir de tartışma programı, sanki bir horoz dövüşü gibi olsun istediler. Melih Bey'le buna müsaade etmedik tabii ki. Onun siyasi, benim de gazeteci kimliğimi bir kenara bırakın, 25 senelik arkadaşım benim. Ancak Melih Bey'in Gezi sürecindeki sözlerini ve görüşlerini çok eleştirdim. Hiç yakıştıramadım ona. Provokatif bir üslubu olmasına karşın, esprileri kaldırması ve televizyon programına katılması tabii ki olumluydu. Twitter âleminde sizi diğer ünlü simalardan ayıran bir düsturunuz da var. Birçok takipçinizi, siz de takip ediyorsunuz. Ben takip ederim... Bazıları takip etmiyor. Neden bunu hasis bir biçimde kullanırlar bilmem. Onlarda, takip etmenin prensibi neye dayanıyor, onu da anlamıyorum. Takipçi sayısının, edilenden fazla olması diğerlerine daha havalı geliyor olabilir mi? Galiba. Daha önce hiç böyle bakmamıştım. Eğer mevcut durum buysa, benim öyle bir stilim yok. Takipçiyi biraz kafa dengi buluyorsam, hoş bir şeyler paylaşıyorsaaleyhimde bile olsa hemen takip ediyorum. Kendime, Zehir gibi bir çocuk, takip et onu diyorum. Tabii ki. Daha dikkat ediyorum. Süper bir rahatlık ve kendini kaptırma durumu olmuyor bende. Çok fazla. Farklı mesleklerden ve yaşam tarzlarından birçok dostum oldu. Arada sırada organizasyonlar tertipliyorum. Sinemaya ya da yemeğe gidiyoruz beraber. Türkiye'nin değişik yerlerinden, çok iyi insanlarla tanıştım.