Daha önce World Press Photo ödülü alan Rus fotoğrafçı Melnikov geçen yıl da fotoğraf gazeteciliği dalında Magnum ödülü aldı. Çeçen savaşını, Gürcistan ile Güney Osetya çatışmasını, Suriye'deki iç savaşı ve Doğu Ukrayna'daki savaşı belgeledi. Bu fotoğrafta Ukrayna'nın Donbass bölgesindeki hava saldırısının ardından yanan evlerinden kaçan iki sivili görüyoruz. Fotoğraf gazeteciliği dalında ödül alan Hoyn'un bu projesi yasal fuhuş konusundaki belirsizlikleri sorguluyor. Alman fotoğrafçı bu fotoğrafta, fuhşun yasal olduğu az sayıdaki Müslüman ülkelerden biri olan Bangladeş'teki en eski ve büyük genelevlerden birinde çalışan bir kadın ile müşterisini görüntülemiş. Genelevi destekleyenler seks işçiliğinin de bir iş olduğuna ve buradaki kadınların başka bir şey yapmak istemediğine inanıyor diyor Hoyn. Fakat 12-14 yaşında bu işe ilk başlayan genç kızların hiçbir hak ve özgürlüğünün olmadığını söylüyor. Bu kızlar yoksul ailelerden geliyor ve çoğunlukla insan kaçakçılığının kurbanı oluyor. Borçlarını ödediklerinde bile, toplumda onlara kötü gözle bakıldığından başka yere gidemiyor, bu işe devam etmeyi tercih ediyorlar. Fotoğraftaki kadının adı Kajol. Yaşını tam bilmiyor ama 17 yaşında olduğunu sanıyor. 9 yıl süren bir evliliğin ardından teyzesi onu Kandapara genelevine satmış. Brezilyalı fotoğrafçı Lima, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan göçü olarak nitelenen mülteci sorununu konu alan fotoğrafı ile son dakika fotoğrafçılıkta Pulitzer Ödülü aldı. 2015'te Suriye'den ayrılan Majid ailesini 29 gün boyunca Sırbistan'dan İsveç'e kadar takip etmiş, yaşadıkları sorunlara ışık tutmuştu. Bu fotoğrafta, sınırı geçmesine izin verilmeyen mültecileri, Yunanistan'ın Idomeni tren istasyonunun yanında on gündür kamp kurmuş halde beklerken su, battaniye ve çocuk bezi gibi malzeme dağıtımından yararlanmaya çalışırken görüyoruz. Sandford çektiği dalga fotoğraflarına ilginç isimler veriyor. Kedi Gölü adını verdiği bu fotoğrafı Ontario'daki Erie Gölü'nde çekmiş. Erie yerlilerin dilinde 'kedi' anlamına geliyor. Sandford fotoğrafta yakaladığı dalgayı şöyle anlatıyor: Şiddetli fırtına çıktığında göl dev bir çamaşır makinesine dönüyor. Bunlar okyanus dalgasına benzemiyor, her yöne gidiyor. 2016 Magnum Ödülleri'nde finalist olan Kanadalı fotoğrafçı, göldeki dalgaların fırtınalı günlerde 7 metreyi aştığını söylüyor. Böyle günlerde insanlar gölden uzak duruyor. Oysa Erie tam da bu günlerde canlanıyor, gerçek gücünü sergiliyor. O zamanlar göle gidip fotoğraf çekmek için can atıyorum diyor Sandford. Geçmişte jüri ödülüne layık görülen bu fotoğraf dalgaların yıkıcı gücünü sergiliyor. 2011'de Japonya'yı vuran tsunaminin üzerinden bir buçuk yıl geçtikten sonra çektiği fotoğrafta Chaskielberg, Japonya'nın Otsuchi bölgesi sakinlerini denizin fırlatıp attığı kişiler şeklinde görüntülemiş adeta. Fotoğrafta aynı ailenin dört üyesini evlerinin yıkıntıları içinde görüyoruz. Doktor kökenli fotoğrafçı Olivares genellikle yanardağları ve Hollanda, Almanya ve Danimarka'da gel git bölgelerini görüntülemesiyle biliniyor. Fakat belgesel fotoğraf dalında ödül alan bu eserinde, Batı Şeria'daki Nilin köyünde bir gösteri sırasında İsrailli askerlerin attığı göz yaşartıcı gaz bombalarını görüntülemişti. İsviçreli fotoğrafçı Rasti, İran'ın eski cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın ABD'deki Columbia Üniversitesi'nde yaptığı konuşmayı hatırlatıyor: İran'da sizin ülkenizdeki gibi eşcinsellik yok. İran'da eşcinsellik hala ölüm cezası verilen bir suç olarak görülüyor. Bu insanların tek seçeneği ülkeden ayrılmak, eşcinselliklerini saklamak ya da yasaların tolerans gösterdiği ama hastalık olarak görülen transseksüelliği seçmek diyor Rasti. Rasti, Denizli'de yaşayan İranlı eşcinsel çiftlerin fotoğraflarını çekti. Yüzlerce İranlı eşcinsel mülteci, cinsiyetlerini serbestçe yaşamayı umarak gittikleri ülkede yerleşmeyi beklerken hayatlarını askıya alıyor diyor. Rasti fotoğraflarında ilginç kamuflajlar kullanarak onları görünmeyecek şekilde resmediyor. Avrupa'daki mülteci krizi ve terör saldırılarının yanı sıra Suriye, Irak ve Ukrayna'daki savaşı da belgeleyen Danimarkalı fotoğrafçının bu eseri, açık kategori dalında ödül alan tek fotoğraf oldu. Ladefoged , fotoğraftaki Ahmad adlı kişinin IŞİD üyesi olduğunu ve Şubat 2015'te Kürt YPG milisleri tarafından Suriye'nin kuzeydoğusunda yakalandığını söylüyor. Namibya'nın Kunene bölgesinde çekilen bu fotoğrafta Himba kabilesinden bir adamın Makalani palmiyesinin gövdesinden özünü sızdırma işlemi sırasında görüyoruz. Fotoğraf güzel sanatlar dalında ödül aldı. Namibyalı Weeks, Himbaların yüzyıllar boyunca bu ağaçtan yararlandığını ve ağacın özünü çıkarmak için buldukları tekniğin kuşaktan kuşağa aktarıldığını söylüyor. Yasalar bu işlemi yasaklamış olsa da burada yaşayan insanlar bunun hakları olduğunu ve Batının kurallarına uymayacaklarını ifade ediyor. Magnum Ödülleri'ndeki finalistlerden biri de kezzaplı saldırı kurbanlarını konu alan İranlı fotoğrafçı Asghar Khamseh'di. Bu saldırılar evlilik teklifinin reddi, boşanma isteği veya kıskançlık gibi nedenlerle yapılıyor fiziksel ve psikolojik zararın yanı sıra kurbanlar damgalanma ve suçlanmaya da maruz kalıyor. Bu fotoğrafta Raana Mehri kendisinin ve annesi Somayeh'nin fotoğrafını tutuyor. Somayeh boşanmak istediğinde kocası hem onun hem de Raana'nın yüzüne kezzap dökmüş. Her ikisi de sağ gözlerini kaybetmiş ve yüzlerinde büyük bir deformasyon olmuştu. Somayeh saldırıdan sonra dört yıl yaşamış ve bu sırada çok sayıda ameliyat geçirmişti. Saldırının yan etkileri ve akciğerinde meydana gelen hasar nedeniyle Nisan 2015'te Tahran'da bir hastanede öldü.