Geçmişin çizgilerinde bir İstanbul Fransızı: Alexandre Raymond
Gözünüzü kapatın; Ayasofya’nın kubbesini, Selçuklu portal süslemelerini ya da kaybolan Aziz Havariler Bazilikası’nın yüzyıllardır sisler ardına saklanan siluetini düşünün. Şimdi o sahnelerin önüne kırmızı ciltli, iri ebatlı bir albüm açın: Sayfalarda mimari ayrıntılar dantel gibi işlenmiş, suluboya renkler taşa can veriyor. İşte karşımızda Alexandre Marc Raymond (1872 İstanbul – 1941 Colombes) var; kimine göre oryantalist bir ressam-mimar, kimine göreyse Bizans ile İslam sanatları arasında kurduğu köprüde sessizce yürüyen bir kültür elçisi.