SkorerDönüş, muhteşem olacak!

Dönüş, muhteşem olacak!

01.12.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

.

Dönüş, muhteşem olacak

Elbette bunun temel nedenlerinden biri Cihat Aktaşın ölümüyle sonuçlanan, futbolu tehdit eden "terör" ... Bu teröre tepki olarak geçen hafta futbolseverlerin maça gitmemelerini önermiştik. Bu öneriye uyanların sayısı hiç de az değilmiş... Bu gerçeğin altını sevinerek çiziyorum. Tüm futbolseverler adına, varlıklarını "yoklukları ile" gösterdikleri için de kendilerini kutluyorum.Hepimizi statlara toplayan "futbolsever" üst kimliği öylesine inkar edildi, hırpalandı ve aşındırıldı ki, yıllardır en azından kendi çevremde birçok futbolsever dostum statlara uğramaz oldu. Statlar "taraftar" kimliği altında toplanan aktif insanların işgaline uğradı. En başta biz medya mensupları, taraftara övgüler düzdük. Onların hemen her yanlışını kanı kaynayan gençliğin masumiyeti olarak algıladık. Kulüp yöneticileri de bedava bilet dağıtma organizasyonuyla taraftar kimliğini yozlaştırmak için elinden gelen herşeyi yaptı. Sonunda Türkiye gerçek "futbolseverlerini" kaybetti. Sessiz ve büyük çoğunluk dışlandı. Taraftar dediğimiz, saygı duyduğumuz insanlar giderek yozlaştılar. Hemen hemen yaptıkları herşey yanlarına kar kaldı. Statları "suçun özgürlük alanı" haline getirip bundan kendi anlayışlarına göre yarar sağlayanlar, kaos ortamının mimarları oldular. Süper Ligimizin on dördüncü haftası "ibret alınacak" sayılarla geride kaldı. Dokuz maçta toplam 150 bin kişilik kapasiteye sahip statlar, adeta boş kaldı, tribünlerde toplanan "futbolsever" sayısı 30 binleri aşamadı. Kanlı olaylar, Samsunda da örneği görüldüğü üzere hiç de masum nedenlere dayanmıyordu. Taraftarlık, kimilerinin elinde rant kapısı olmuş, o rantı ele geçirmek, ortakları arasında paylaşmak isteyenler güç ve etkinlik savaşına girişmişti.Şimdi bedava bilet konusunda en başta polis ve nihayet aklını başına alan yöneticilerin tutumuyla işin ne kadar ciddi sorunlara yol açtığı nihayet anlaşılmış durumdu. Bedava bilet, o taraftar gruplarının elinde ranta dönüşüyor. Dahası bedelini ödemeden mal ve hizmet (bilet ve maç seyretme olanağı) alan insanlar, o malın da hizmetin de değerini bilmiyor. Yanlış ve sorumsuz davrnanışlarla maçın havasını bozuyor. Gerilim ve kavga yaratıyorlar.Bedava bilet dağıtımı, en azından maliyenin vergi geliri kaybına neden olduğu için yasalarımıza göre suç... Bu tür biletleri basarak kulüplere veren şirketlerin de sorumluluğu var. Biletixin yaptığı açıklama hiç de tatmin edici değil. Ne var ki Biletixin de bundan gerekli dersleri çıkararak artık yasal yanlışlara kadar uzanan uygulamadan sakınacağını umuyorum.Her musibetten bir nasihat (ders) çıkarırsak, geleceğimizi daha sağlam, aydınlık ve huzurlu biçimde düzenleyebiliriz. Taraftar dediğimiz çoğunluklar da kendilerine çeki düzen vererek statlara gerçekten maç izlemek için geleceklerdir bundan böyle. Rant kapıları kapanmıştır. Futbolseverlere statlara dönme süreci başlamıştır. Rant kapısı Peki nasıl dönecekler ?Her şeyden önce statların huzur ve güven içinde gidip dönebilecekleri bir eğlence ortamı olduğunu anladıkları zaman... Daha keyifli ve dostça oynanacak futbol maçlarını izleyeceklerine inandıkları zaman. Ulaşım konusunda kulüpler ve belediyelerin işbirliği yaptığı zaman... Arabalarını nereye parkedeceklerini bildikleri zaman... Büfelerde soğuk - sıcak alkolsüz içecekler ve sağlıklı ürünlerin satışına geçildiği zaman... Kadın - erkek tuvaletlere rahatça gidip zaman kaybetmeyecekleri zaman...Bütün bunları yapmak çok mu zor ? Hayır, kesinlikle çok kolay...Futbolsevere insan olduklarını hatırlatıp o saygıyı gösterdiğiniz gün, hepsi de dönecekler statlara...Merak etmeyin...Dönüşleri de muhteşem olacak! Saygı bekliyorlar Berabere biten Konya deplasmanından hemen sonra Ziya Doğan hoca istifasını açıkladı. Gerekçesi, "Trabzonspora bundan böyle yararlı olacağıma inanmıyorum".Dinamo Kiev, Galatasaray ve Fenerbahçe maçlarını kendi sahasında kaybettikten sonra kimi arkadaşlarımızın başlattığı "Ziya Hoca acaba yeni bir Hektor Cuper mi ?" merakları, işi bu noktaya kadar getirdi. Ziya Doğan, evet çok iyi bir antrenördü ama asla bir "winner / kazanan" değildi. Final değerindeki tüm maçları kaybediyor, onca emek ve onca yatırım boşa gidiyordu...Gerçeğin sadece Hektor Cuper örneğinden ibaret olduğunu hiç sanmıyorum. Trabzonspor özellikle yönetim uyumu konusunda eksikleri ve arızaları var... Kulüp, bugüne kadar hangi antrenörle çalışsa yönetimden ve bazı etkili gruplardan kaynaklanan sorunlar hiç eksik olmadı... Ziya Doğan da onca başarısına ve becerisine rağmen sorunları aşamadı.Ziya hoca örneği son olsun... Artık arızalar ve kopukluklar çoğalmasın...Trabzonspora hepimizin ihtiyacı var... Umarım ki zirve rekabetinden kopmazlar. Ziya olsun, ziyade olmasın! Ben bir SABAH çalışanı değilim. Ama SABAHta yazdığım dönemler de oldu. Orada çalışan arkadaşlarımla kariyerimin bir bölümünü paylaştım. Tüm meslektaşlarımı sevdiğim gibi, SABAHçıları da severim... Hele, bombalanan HSBC binasının önüne koydukları (Hayat Her şeye Rağmen Devam Ediyor) mesajı taşıyan reklam panolarını daha çok sevdim.Ama birinci sayfada İnönü Stadı ile ilgili sık sık tekrarladıkları "Ölüm Stadı" başlıklarını hiç onaylamıyorum. Bu yanlışı SABAH yazı işlerine yakıştıramıyorum. Türkiyede hiçbir stat bu başlığı hak etmiyor. Sık sık kazaların meydana geldiği onlarca insanın öldüğü karayolunda bir yer için "ölüm virajı" demek ne kadar duyarlılıksa, İnönüye "Ölüm Stadı" demek de onca duyarsızlıktır. Kınıyorum. SABAHın ayıbı: "Ölüm Stadı" Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın, deneyimli bir spor ve hukuk adamıdır. Sadece kendi kulübünün çıkarlarını gözeten, kendi dışındakileri yok sayan bir insan değildir.Geçen hafta Ankaragücü - Galatasaray maçından sonra TV kameraları önünde yaptığı konuşmaları dinlerken yüzüm kızardı. Ona duyduğum saygıdan ben utandım. En akil spor adamlarından biri, konuşmasında ne hakem bırakıyordu, ne de spor anlayışı... Konuşmalarını, özellikle şu günlerde hiç onaylamadım. Rahatsız oldum.Evet, öfkeli olabilirdi. Takımı ligin on dördüncü haftasında hâlâ onuncu golü atamamış olabilirdi. Evdeki hesabı çarşıya uymamış olabilirdi. Hakem kararlarını da beğenmemiş olabilirdi.Özellikle böyle bir ruh haleti içindeyken uzak durması gereken kameraların karşısına geçip gürledi.Hayır, hiç de hoş değildi.Yapma Cemal Başkanım... Bizi üzme, ortamı germe! agokce@milliyet.com.tr Yapma Başkanım!