Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, çözüm sürecinin PKK’nın saldırılarıyla sonlanmasının ardından topyekûn bir mücadele başlatıldığını açıklamıştı.

Şehir ve ilçelerde kazılan hendeklerin kapatılması, PKK’nın kent ve ilçelerden atılması uzun bir mücadele gerektirdi.

Erdoğan, bu mücadelenin ardından yeni hedefi, örgütün kırsaldan da temizlenmesi olarak gösterdi.

Yeni bir yaklaşımla PKK’nın kırsaldan da sökülmesine yönelik kapsamlı operasyonların başlayacağı dönemde Türkiye, ardı ardına saldırılara uğradı.

Haberin Devamı

IŞİD’in, PKK’nın canlı bomba saldırılarını 15 Temmuz darbe girişimi izledi.

PKK’nın sınır dışındaki etkinlik alanını Suriye olarak belirlemesi, Suriye’nin kuzeyinde Kürt koridoru oluşturma çabaları, bir yandan Kuzey Irak’taki kampların ve Kandil’in hedef alınmasına, bir yandan da Suriye’deki gelişmelerin yakından izlenmesine neden
oluyordu.

Bütün bu gelişmeler, kentlerde girişilen operasyonların kırsalda aynı etkinlikte sürdürülmesinin ertelenmesine yol açtı.

Ancak Fırat Kalkanı operasyonunun başlaması, 15 Temmuz’dan sonra güvenlik güçlerinin zaafa uğrayacağı düşüncesi PKK’nın yeniden hareketlenmesine, saldırılarını artırmasına neden oldu.

Ankara, bu saldırılara oluşturduğu yeni konsepti hemen uygulamaya sokarak karşılık verdi.

Çukurca’dan günlerdir, en az Fırat Kalkanı harekâtı kadar çok sayıda haber gelmesinin sebebi bu.

TSK’nın dikkatini dağıtmayı amaçlayan PKK’nın Türkiye içinde kapsamlı saldırı yapmaya hazırlandığı bir aşamada stratejik açıdan büyük önem verdiği Çukurca’da ani darbeler yemesi.

Bu darbeler, hem Türkiye’ye sızmaya çalışan terör gruplarının engellenmesi hem de PKK’yı zora düşürmek açısından büyük önem taşıyor.

Taarruz konsepti

Başbakan Binali Yıldırım, Çukurca’da elde edilen başarının kodlarını Diyarbakır ziyaretinden sonra verdi.

Gece yarısı gittiği Çukurca’da mücadelenin askeri boyutunu da özetledi.

“Savunmada değil taarruzda olacağız” diyen Yıldırım, askere hem moral verdi hem de Türkiye’ye yeni hedefleri anlattı.

Diyarbakır ziyareti, hükümetin çözüm planının askeri ve sosyal anlamda yenilendiğinin göstergesiydi.

Haberin Devamı

Planın, “taarruz konsepti” diye özetlenen askeri ayağı
iki aşamalı:

-Savunma yerine güvenlik güçlerinin topyekûn taarruza geçmesi.

- Temizlenen kentlerde kontrolün etkili bir biçimde sürdürülmesi.

Öncelik ise kentlerdeki etkinliğini yitiren PKK’nın kırsalda her bölgeden sökülüp atılması.

Birlikler açısından savunmada bekleme, anlık operasyonlarla iz sürme değil kırsalın her bölgesini her an kontrol altında tutma, örgüte nefes alma şansı vermeme amacı söz konusu.

Hareketli birlik

Elbette PKK’nın bulunduğu yerde temizlenmesi, hareketli birliklerin sürekli dağda olması yaklaşımı yeni değil.

Ancak yeni taarruz konseptinin farklılıkları söz konusu.

Bu farklılıklar, kentle kırsalın bağının koparılması odaklı gelişmelerden kaynaklanıyor.

Lojistik desteğini yitiren PKK’lıların geçiş noktalarının ele geçirilmesi, sürekli hareketli olmaya zorlanması ve sınır dışındaki gruplarla temas edememesi gibi topyekûn
bir mücadele geliştirilmesi temel hedef.

Bunun için KHK’larla yapılan değişiklikle korucuların bölgelerinden dışarıya çıkarılarak operasyonlarda kullanılması da tasarlanıyor.

Haberin Devamı

Sabit noktalar ikincil önlem

Böylece şehir kalkışmalarıyla mücadele sırasında karar verilen, kentlerdeki operasyonlardan sonra geliştirilen, hendek kazılan bölgelerin, kent giriş-çıkışlarının sürekli kontrol altında tutulması, güvenlik noktaları ve karakolları oluşturulması gibi yöntemler de ikincil önlemler kategorisine indiriliyor.

“Hareketli kuvvetler” konseptiyle, örgütün kolayca eylem hesapları yapması engellenirken, PKK’nın nokta bombalı saldırılarının da önüne geçilecek.

Sürekli hareket halinde olacak güvenlik güçlerine karşı PKK’nın bu eylemleri kolaylıkla yapamayacağı, köşeye sıkışacağı öngörülüyor.

Böylece TSK’nın, ilk olarak hareket inisiyatifini bütünüyle kazanması amaçlanıyor.

İkinci olarak da operasyon odaklı yönteme geçilmesiyle bazı birliklerdeki durağanlığın önüne geçileceği belirtiliyor.

Örgütün buna karşılık nasıl hareket edebileceği de elbette planlamalar sırasında ele alınıyor.

PKK’nın, güvenlik güçlerinin yeni konseptine karşı geliştireceği olası hareket tarzlarına ilişkin öngörüler
ise şöyle sıralanıyor:

1- Terör gruplarındaki militan sayısını azaltarak, küçülerek, daha küçük gruplarla kırsalda hakimiyet kurmaya çalışabilir.

2- Daha mobil, nokta istihbarata dayalı, gizliliği yüksek eylem tarzına yönelebilir.

3- Bombalama, suikast gibi, çatışmaya girmeyeceği eylem tarzlarına yoğunlaşabilir.

FETÖ etkisi

Güvenlik güçlerinin yurtiçinde 12 noktada yoğunlaştığı gündeme gelmişti.

Ancak bütünüyle temizlenmesi amaçlanan yerlerin sayısı bundan
daha yüksek.

Irak’ın kuzeyinde ise PKK’nın etkili olduğu 8 nokta sürekli olarak hedefte.

Operasyonların yoğun olarak Çukurca ve Dağlıca bölgesinden başlamasının nedenine gelince.

TSK’nın, kentlerde operasyonların devam ettiği süreçte, örgütün Türkiye’ye sızdığı bu noktalara önemli yığınaklar yaptığı tespiti var.

15 Temmuz darbe girişimi sonrası TSK’da yapılan temizlik süreci, bu yığınaklara karşılık gereken etkide operasyonlar yapılmadığını, hatta göz yumulduğunu
ortaya koymuş.

Önceliğin PKK’nın Türkiye içindeki eylemleri için can damarı niteliği taşıyan bu bölgeye verilmesi, kırsaldaki hakimiyetin anahtarlarından biri.

Bir yandan Fırat Kalkanı operasyonunu yürüten TSK’nın bir yandan da Çukurca’dakine benzer operasyonlarını yakın dönemde görmeye
devam edeceğiz.