Son günlerde gündemimizi meşgul eden Reza Zarrab olayının ekonomik yönünü şöyle özetleyebiliriz:
1.İran’a ambargo konulmuş olması bizim İran’dan doğalgaz alıp alınan doğalgazın parasını ödememizi engellemez ve bizi yükümlülük altına sokmaz. Çünkü İran’la ülkemiz arasında bir doğalgaz boru hattı vardır ve Türkiye’nin enerji ihtiyacının önemli bir bölümü buradan sağlanmaktadır. Alınan doğalgazın parasının bir bankada toplanması ve buradan İran’a yapılan ihracatın karşılığının ödenmesi doğaldır ve arada banka olması durumu da kara para aklama niyetimizin olmadığını gösterir. İran ile aramızdaki kaçınılmaz sınır ticareti de düşünülürse İran’a yapılan ihracatın acil ihtiyaç kapsamı altında gösterilmesi doğaldır.
2.Doğalgaz dışında İran’dan petrol de aldığımız anlaşılıyor. Petrolün Tüpraş’a geldiği ve Tüpraş’ın da aldığı petrolün parasını bankacılık sistemini kullanarak ilgili bankaya ödediği görülüyor. Bankacılık sisteminin kullanılmış olması kara para aklama niyeti bulunmadığını açıklar. Ancak alınan petrolün İran menşeli olduğunun bilinmesi durumu hem Tüpraş’ı hem de, petrolün parasını tahsil eden bankayı zor duruma sokabilir. Zor denilen durum, uluslararası parasal bir ceza ödeme anlamındadır. İran gazı ve petrolü için yapılan ödemelerin, mal ihracatı karşılığı yapıldığını ispat etmek esastır. Öte yandan Tüpraş ve Halk Bankası alınan petrolün İran petrolü olduğunun bilinmediğini ileri sürerek, cezadan kurtulabilir veya cezayı oldukça azaltabilir.
Diğer ülkeler
1.İran’dan alındığı ispat edilebilen doğalgaz ve petrol paralarının Hindistan ve Çin devleti veya bu ülkelerdeki şirketlere olan İran’ın borcunun ödenmesinde kullanılmış olması hali (eğer ispatlanabilirse) uluslararası bir kara para aklama operasyonu anlamına gelir. Bu durumda, hem ülkemizin hem de o ülkelerin sorumluluğu ortaya çıkar. Bu durumların ise, sadece görüşülmesi değil, gerçekleşmiş olması gereklidir. Reza Zarrab davasında bazı işlemlerin gerçekleşmesi için emirler verildiği ancak işlemlerin çeşitli nedenlerle gerçekleşmediği ileri sürülmektedir. Gerçekleşme yoksa sorumluluk da ortadan kalkar. Gerçekleşmeyen işlemler için Türkiye’deki herhangi bir kişi veya kurumun suçlanması yerinde olmaz.
2.Reza Zarrab Türkiye’de bazı kişilere rüşvet verdiğinden bahsetmektedir. Bu iddiaların Türk kanunlarına göre ispatlanması gerekir. Öte yandan, şimdiye kadar Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik herhangi bir rüşvet ya da sorumluluk iddiası ortaya atılmış değildir. Dolayısıyla davada Sayın Cumhurbaşkanımızın adının geçmesi hedefe konulduğu anlamına katiyen gelmez.
Ambargo bağlar
3.İran’a konulan ambargonun sadece ABD tarafından konulmuş olduğu savunulamaz. Çünkü bu konuda bizim de taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalar vardır. 1988 yılında imzalanan Birleşmiş Milletler Viyana Konvensiyonu, 1989’da imzalanan FATF(Financial Action Task Force) Anlaşması, ABD ile imzaladığımız MLAT (Mutual Legal Assistance Treaty) ve diğer anlaşmalar ambargoya uyma zorunluluğumuzu ortaya koymaktadır.
Yazıma yarın devam edeceğim…